ANKARA’YA SELÇUKLU “GİYDİRME”Sİ PROJESİ


ANKARA’YA SELÇUKLU “GİYDİRME”Sİ PROJESİ
 
Ankara Büyükşehir Belediyesi,  Sıhhiye'den Kuğulu'ya kadar uzanan ve tüm Kızılay’ı  kapsayan çok geniş bir alanda binaların dış cephelerini Selçuklu mimarisi özellikleriyle giydirmeye hazırlanıyor…
ANKARA’NIN KİMLİĞİ!..
Ankara’nın tarihi Tunç Çağı Hatti uygarlığından, milattan önce ikinci milenyumda Hitit uygarlığı dönemine, ardından milattan önce onuncu yüzyıldaki Frigya uygarlığına, oradan Lidyalılar, Persler, Makedonyalılar, Galatyalılar, Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğuna, Selçuklulara, Osmanlılara ve son olarak da Cumhuriyet Türkiye’sine uzanan çok uzun ve önemli bir tarihi birikim ve miras üzerinde yükselir.
Anakent Belediyesi'nin 2007'de yayımladığı 'Tarih İçinde Ankara" kitabına göre başkentte Selçuklu döneminden kalma 12 eser mevcutken, Roma döneme ait 17, Bizans dönemine ait 7 eser bulunuyor.
Nitekim Cumhuriyetin başlarında, tam da bu özellik nedeniyledir ki,  Anadolu’nun tüm kültürel mirasını Batı’nın çağdaş mimari zenginliğiyle sentezleyen bir kentleşme ve mimari oluşturma stratejisi benimsenmişti. Başkentte Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ait eser sayısı ise 97.
Kısacası, Selçuklu- Osmanlı mirasının da Ankara’nın ve Anadolu’nun çok önemli kültürel hazineleri olduğuna kuşku yok, ama ne Ankara ne de Anadolu bunlardan ibaret değil.
MİMARİ /KÜLTÜREL YÖN DEĞİŞİMİ
Aslında bu giydirme projesi Başbakan Erdoğan’ın seçim öncesinde Ankara için açıkladığı çılgın projeler arasında da yer alıyordu. Erdoğan o konuşmasında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehir” adlı eserine atıfta bulunarak “Kale’de ve onun eteğine sepilmiş mahallelerinde Türk velileri Roma ve Bizans taşlarıyla sarmaş dolaş yatarlar” şeklinde bir cümle kullanmış ve bu sözleriyle Ankara’nın yukarıda özetlediğimiz medeniyetler beşiği ve bileşkesi olma özelliğine göndermede bulunmuştu.
Fakat Başbakan’ın açıklamalarının bütününde, bu sözleriyle çelişkili şekilde,  Ankara’nın kimliği ve mimarisine ilişkin bu büyük kültürel senteze alternatif bir başka sentez yaratma önerisi egemen durumdaydı.  Erdoğan’ın yalnızca seçim öncesi Ankara’da yaptığı konuşma da değil, kentsel mimariye ilişkin son yıllar içindeki pek çok açıklamasında, bol miktarda Selçuklu-Osmanlı mimarisi ve mirasını canlandırmaya yönelik vurgulara rastlamak olası… AKP Genel Merkezi’nin Selçuklu Mimarisi temelinde inşa edilmesi bu yaklaşım çerçevesinde olsa gerek… Ayrıca TOKİ’nin eski başkanı Erdoğan Bayraktar’ın yakın zaman önce yaptığı  "Osmanlı ve Selçuklu mimarisine yöneleceğiz" açıklaması da bu yön değişiminin önemli belirtilerinden biri sayılabilir.
Bu yüzden olsa gerek Cumhuriyet’in yol gösterici fenerleri olarak inşa edilen mimari yapılar zaman içerisinde yok oluşa ve görünmezliğe terk edilmişken,  Kızılay başta olmak üzere Esenboğa Havaalanı yolu gibi Ankara’nın önemli kimlik akslarını Selçuklu mimarisi temelinde yeniden düzenleme anlayışı egemen kılınmaya çalışılıyor. Bu oldukça manidardır.
Ankara'nın Selçuklu mimarisi ile yeniden yapılandırılması projesi Cumhuriyet döneminde yapılan çağdaş planları yok edecektir. Var olan bir tarihsel dokuyu yok edip yeni bir yapılandırmaya gitme çabaları, bir insanın hafızasını sıfırlama gayretinden farklı değildir. Bu gayretlerin varacağı yegane sonuç ise, kimliksizleştirme ve kişiliksizleştirme olacaktır…
BU ANLAYIŞ SELÇUKLU’DAN GERİDİR…
Anadolu'nun yaklaşık 200 yıllık zaman dilimine damgasını vuran Anadolu Selçukluları, Anadolu'da hazır buldukları zengin taş ocakları ve ustalarıyla mevcut mimari birikimden olabildiğince etkilenmiş ve yararlanmışlardır. Bu köklü mirası reddetmek, sıfırlamaya çalışmak yerine bu zengin mirasa ve o çağın mimari anlayışına önce göçebe ve sonra da İslam kültüründen beslenen kendi anlam dünyalarını katarak bu mimariye yeni bazı renkler katmışlardır.
Selçukluda cephe mimarisi çok önemsenmiştir. Dış cephede kullanılan taş malzeme ile heykelimsi yapılar ve anıt cepheler oluşturulmuştur. Işık gölge oyunlarıyla hareketli bir cephe kurgusu yaratılmıştır.  Dış cephe de oldukça geniş ve büyük biçimde tasarlanan Taç kapı uygulaması ise, göçebe kültürünün en önemli izi durumundadır. Taç kapı tüm ihtişamı ile göçebe hayatının sonsuzluk algılayışını ve yolculuk serüvenini/özlemini yansıtmaktadır.
Kısacası Selçuklu mimarisi Arap mimarisi ile Batı mimarisinin bazı özelliklerini göçebe kültürünün anlam dünyası ile bütünleştirme gayretin simgesi olmuştur. Bu nedenle Selçuklu Mimarisini Gotik mimarisinden ve Kübik çizgilerden bağımsız düşünemezsiniz.
Ortaçağa hakim olan mistik anlayış Selçuklu mimarisinde de yansımasını bulmuştur ama Selçuklu mimarisinin çağdaş emsallerine göre daha seküler olduğu söylenebilir Selçukluların mimari alanda sanıldığının aksine ibadet yapılarına değil de kervansaray ve han gibi ticari kamusal alanlara önem vermesi, bu açıdan son derece anlamlı bir göstergedir.
Tüm bunlar da gösteriyor ki, Selçuklular,  bundan 1000 yıl öncesinde yaşamalarına rağmen, bugün bize tek ya da temel istikamet olarak Selçuklu mimarisini gösterenlerden, zihniyet olarak çok daha ileridedirler.
YAPILMASI GEREKEN BELLİDİR…
Büyükşehir Belediyesi 17 yıldır Ankara’nın tarihi, kültürel ve mimari değerleri olan Augustus Tapınağı, Roma Hamamı, Ankara Kalesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Hacı Bayram gibi önemli değerleri sahipsiz bıraktı. Erken Cumhuriyet Döneminin görkemli mimari yapıları bozulmaya terk edildi; yanlış kullanımlarla değer kaybına uğratıldı. Kent merkezi Kızılay’da büyük bir çöküş yaşanmasına neden olundu.
Yapılacak giydirmenin estetik özelliklerini ya da Ankara’nın tarihsel ve kentsel kimliğine ilişkin ciddi bir sapmanın işaretleri olmasını bir yana bırakarak konuşsak bile, Ankara’nın ve Kızılay’ın sorunları yalnızca giydirme yapılarak çözülecek sorunlar değildir. Kızılay’ın yayalaştırılması, Bulvarların otobanlaştırılmaktan vazgeçilmesi, kentin büyük bir meydana kavuşturulması gerekiyor. Tarihi mirasın zenginliğine sahip çıkan, erken Cumhuriyet dönemin mimari yaklaşımını çağdaş gelişmelerin ışığında yeniden üreten bir anlayışla Ankara’nın bu kötü gidişine dur demek ve kent merkezi Kızılay’ı insan öncelikli bir anlayışla iyileştirmek zorunlu. Bilim insanlarına ve uzman mesleki kuruluşlara sırt dönmüş bir Büyükşehir Belediyesi’nin geliştirdiği ve uyguladığı projeler Ankara’nın sorunlarını yalnızca daha katmerli ve içinden çıkılmaz hale getirir.  Ankara’yı kendi tarihi mirası ve misyonu temelinde yenileme ve iyileştirme çalışmalarının sağlıklı olabilmesi, bazı müteahhitlik kuruluşlarının onayı ve desteği ile değil, ancak bilim insanlarının, ilgili meslek ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin içerisinde yer aldığı katılımcı bir süreçle olanaklı olabilir.
ANKARA’DA SELÇUKLU MİMARİSİ ÖRNEKLERİ
 Alaeddin Camisi Ankara'nın bilinen ilk camisi, Selçuklu Sultanı Mesud tarafından 1198 yılında eski Ankara denilen Kaleiçi'nde yaptırıldı.
 Aslanhane (Ahi Şerafettin) Camisi Ankara Kalesi'nin güneyinde Atpazarı semtinde yer alan cami Selçuklu Sultanı Mesud tarafından 1198 yılında yaptırıldı. En son 1992 yılında onarıldı.
 Akköprü Selçuklu devrinden kalma en önemli eserlerden biri olan Akköprü, Çubuk Çayı üzerinde, AnkaMall Alışveriş Merkezi'nin hemen karşısında bulunuyor. Yedi gözlü köprü Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından Mayıs 1222 yılında yaptırıldı.
Kuyulu Camisi Ulus'ta Tülüce Mahallesinde bulunan cami, Hacı Bayram Camisi'ne giden yolun başındaydı. Ancak, Hükümet Caddesi'nin açılması nedeniyle 1938 yılında 5 bin 900 lira ile istimlak edilerek yıkıldı.
Kızılbey Cami, Medrese ve Türbesi 13. yüzyıl ortalarında yapıldığı bilinen yapıda, Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus'un beylerbeyi Kızılbey'e ait türbe bulunuyordu.
Ulus'taki Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası'nın yerinde bulunan yapı, 1594 ve 1600 depremlerinden sonra yıkıldı.
MM Saraç Sinan Mescidi ve Türbesi Bozkır Mahallesi'nde 1288 yılında yapıldı.
Medrese kısmı günümüze kadar ayakta kalamadı, mescid ve türbe kısmı ise korunabildi.
ANKARA'DAKİ CUMHURİYET MİMARİSİ ÖRNEKLERİ
Meclis Binaları: II. Meclis/1923, TBMM/193 7
Bakanlıklar: Maliye Bakanlığı/1925, Dışişleri Bakanlığı/1927, Başbakanlık/1938, Adalet Bakanlığı/1939, İçişleri Bakanlığı/1934, Milli Savunma Bakanlığı/1931, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı/1934, Sağlık Bakanlığı/1927, İktisat ve Ziraat Bakanlığı/1935.
Kamu Kurumları: Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı/1934, Yargıtay/1935, Sayıştay/1930, Adliye/1926, Ankara Cezaevi (Ulucanlar)/1924, Askeri Kurumlar: Genelkurmay Başkanlığı/1930, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Kara Harp Okulu Binası/1936, Orduevi/1933, Jandarma Karakol Binası/1934, Telsiz İstasyonu/1928.
Bankalar: İlk Etibank/1936, Emlak Eytam Bankası/1934, iller Bankası/1937, Merkez Bankası/1933, Osmanlı Bankası/1926, Sümerbank/1938, Türkiye İş Bankası/1929, Ziraat Bankası/1929.
Dernekler: Türk Hava Kurumu ve Türkkuşu/1930, Türk Kızılayı/1930, Çocuk Esirgeme Kurumu/1926.
Eğitim Kurumları: Ankara Kız Lisesi/1930, Hukuk Mektebi, Atatürk Lisesi, Cebeci Ortaokulu/1936, Çankaya İlköğretim Okulu/1929, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi/1940, Erkek Ticaret Lisesi/1930, Gazi Erkek Lisesi/1936, Gazi ve Latife Okulları/1924, Gazi Terbiye/1930, Hukuk Fakültesi/1940, İsmet Paşa Kız Enstitüsü/1930, Mızıka Okulu/1936, Mimar Kemallettin İlköğretim Okulu/1927, Devlet Konservatuvan/1929, Siyasal Bilgiler Fakültesi/1936, Onuncu Yıl Okulu/1933, Palis Jandarma Okulu/1937, Tapu Kadastro Meslek Lisesi, TSK Lisan Okulu/1940, TSK Spor Okulu, Ziraat ve Veteriner Fakülteleri/1928-1933.
İstasyon Binaları: İstasyon Binası/1937, 1. Devlet Demiryolları ve Limanlan işletme Genel Müdürlüğü/ 1941, Devlet Demiryollan Genel Müdürlüğü/1928, Gazi istasyonu, Kayaş istasyon Binası.
Kültür ve Sanat Yapıları: Radyoevi/1939, Sergi Evi (Opera ve Büyük Tiyatro)/1934, Alagöz Karargah Müzesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi/1921, Resim Heykel Müzesi/1930, Etnografya Müzesi/1930, Çankaya Müze Köşk/1924, Demiryolları Müzesi/1924, Direksiyon Binası/1892, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Binası/1908, Harita Komutanlığı Harita Müzesi.
PTT Binaları: Büyük Postane/1925, Gazi Orman Çiftliği PTT Binası/1934.
Köşk ve Konutları: Cumhurbaşkanlığı Köşkü/1932, Hariciye Köşkü/1936, Pembe Köşk/1927, Renda Köşkü, Fevzi Çakmak Köşkü, Marmara Köşkü/1932, AOÇ Atatürk Köşkü, Celal Bayar Köşkü.
Sağlık Yapıları: Ankara Hastanesi, Dr. Şevket Pek Sağlık Yurdu ve Kira Evi/l 937, Mevki Hastanesi/ 1920, Numune Hastanesi/1924, Hıfzısıhha Enstitüsü Kimyahanesi/1928, Hıfzısıhha Enstitüsü/1932, Hıfzısıhha Enstitüsü Lojmanları/1932, Hıfzısıhha Mektebi/1932,
Spor Yapıları: Atış Poligonu, Hipodrom/1938, Paraşüt Kulesi/1937, 19 Mayıs Stadyumu/1936, Kavaklıdere Spor Kulübü.
Tekel Binaları: Tekel Başmüdürlük Binası/1928, Tekel Genel Müdürlüğü/1939.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-