71 Devrimciliğinin simge ismi Kaypakkaya ve TKP-ML

 1971 devrimciliğinin bir başka önemli örgütü TKP-ML’dir. İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşları Şubat 1972’de “DABK Kararı” ile “TİİKP revizyonizmine» karşı bir iç mücadele başlattılar ve bu iç mücadelinin sonucunda devrimci bir kopuş yaşayarak TKP-ML örgütünü kurdular.
İbrahim Kaypakkaya, ‘71 kopuşunun simgeleri arasında önemli ölçüde işkencedeki direnişi ile tanınan, ama teorik yaklaşımları açısından en az bilinen isimdir. Onun teorik görüşleri Maoizmin radikal bir yorumuna dayanmakla birlikte, bu köylücü eğilimle sınırlı değildir. Kaypakkaya ‘71 Hareketi içinde ‘60 sol hareketinden en köklü biçimde kopuş yaşayan kişidir. Kemalizm ve ulusal sorun alanında burjuva ideolojisinin ‘60 sol hareketi üzerindeki son derece dolaysız hegemonyası İbrahim Kaypakkaya tarafından aşılmıştır.
Kaypakkaya, TİİKP gibi halk savaşını savunmakta, TİİKP’i ise bu savaşımın gerektirdiği pratik inisiyatifi göstermemekle, pasifsizimle suçlamaktadır. İktidarın parça parça alınmasına dayalı halk savaşı stratejisi, temel örgütlenme biçiminin silahlı örgütlenme, temel mücadele biçiminin de silahlı mücadele olmasını zorunlu kılarken, TİİKP bu yönde hiç bir somut adım atmamaktadır. Oysa’ Kaypakkaya işçi sınıfının ve halkın ayaklanması için en zorunlu görevin bir devrimci önderlik yaratılması olduğunu düşünüyor ve “şimdi işçi sınıfımızın ve yoksul köylülerimizin büyük çoğunluğu kurtuluşlarının ancak silahlı mücadele ile olacağını kavramış durumdadır...”, “Genel olarak dünyada özel olarak da Türkiye’de objektif şartlar devrime sön derece elverişlidir” (İbrahim Kaypakkaya, Seçme Yazılar, Ocak Yayınları, Önsöz) saptamasını yapıyordu. Bu saptama yalnızca İbrahim Kaypakkaya’ya özgü değildir. ‘71 devnimci hareketinin hemen tüm kesimleri bu ortak saptamayı paylaşıyordu.
İ. Kaypakkaya’da kopuş bu pratik boyutuyla sınırlı değildir. Kaypakkaya’yı, muhatabı TİİKP ile köklü bir hesaplaşma arzusu, aynı zamanda TİİKP’in devamcısı -olduğunu iddia ettiği Şefik Hüsnü TKP’si ile de bir hesaplaşmaya götürmüş, bu hesaplaşma, Kaypakkaya’nın Kemalizm ve şovenizmden kopuş yaşamasını da kolaylaştırmıştır. Kemalizm ve şovenizmle kopuşmayı kolaylaştıran bir diğer önemli unsur da İ.Kaypakkaya’nın TİİKP Doğu Anadolu Bölge Komitesi Sekreterliğini yapmasıdır. Genel çalışma alanı Doğu Anadolu, özel çalışma alanı Malatya ve Dersim olan Kaypakkaya, hem Kürt gerçeğini ve Dersim isyanını canlı tanıklarından öğrenme fırsatı buluyor hem de Kemalist bir jargonla Kürt köylülerini halk savaşına kanalize etmenin güçlüğünü pratikte yaşıyordu. Bu politik pozisyon, Kaypakkaya’nın Kemalizm ve milli meselede burjuva ideolojisinin etkilerini aşmasını kolaylaştıran önemli bir unsur oldu.
 TKP-ML, THKP-C ve THKO’ya göre çok daha köylücü bir ideoloji ve politik bir tutum sergilemiştir. Kuşkusuz bunun ilk nedeni TKP-ML’nin TİİKP içerisinden çıkan bir oluşum olmasıdır. Ne var ki bu köylücü eğilimi pekiştiren son derece önemli başka etkenler de vardır. TKP-ML’nin ortaya çıktığı Şubat 1972 yılında hem işçi hareketi ezilmiş ve susturulmuş ve çok daha önemlisi THKO ve THKP-C ağır bir yenilgiye uğratılmıştı. Teorik planda kırları temel almak iddiasıyla ortaya çıkan THKO ve THKP-C, pratikte bir şehir gerillacılığı faaliyeti sürdürdüler. Nitekim teori ve pratik arasındaki bu farklılık M. Çayan’ı klasik maoculuktan uzaklaştırarak Dauglos Bravo ve Carlos Marieghellacılığa doğru yaklaştırmıştı. İşte şehir gerillacılığının THKO ve THKP-C nezdinde aldığı bu ağır yenilgi, TKP-ML’nin savaşımın üsleri olarak kırların temel alınması yönündeki fikrini pekiştirdi. TKP-ML’nin köylücü eğiliminin bir diğer belirleyici nedeni bu hareketin çıkış aşamasında zaten fiilen TİİKP-DABK’a (Doğu Anadolu Bölge Komitesi) dayalı olmasıdır. Dolayısıyla TKP-ML’in kurucuları açısından kırlık alanlarda konumlanma daha hareketin kuruluş aşamasında fiilen sözkonusuydu.
Kaypakkaya’nın  teorik sisteminin asal unsurları politik konumlanışına uygun olarak kızıl siyasi üsler yaratmak problematiği etrafında oluşmuştur. TKP-ML kendi politik varlığını halk savaşında, sınıfsal tabanını da yoksul köylülükte aramıştır. Demokratik devrimi bir toprak devrimi olarak nitelendiren Kaypakkaya devrimin temel gücü olarak köylülüğü, temel örgütlenme alanları olarak kırları görmektedir.
Klasik MDD’ciliğin cephe ve milli burjuvazi konusundaki tahlilleri de Kaypakkaya’da varlığını sürdürmektedir. Kaypakkaya’nın cephe konusunda MDD’den tek farklılığı cepheyi proletarya partisinin hegemonyasında bir oluşum olarak değerlendirmesidir.

Kaypakkaya ile ilgili vurgulanması gereken önemli unsurlardan biri de, hemen tüm devrimci çevrelerin emperyalizmin feodalizmi tasfiye etmesinin mümkün olmadığını düşündüğü o günün koşullarında, emperyalizmin kırlara girerek Amerikan biçiminde değil fakat Prusya tarzında kapitalist ilişkileri geliştirebileceği ve feodalizmi tasfiye edebileceğini ileri sürmüş olmasıdır. Bu durum köylülüğün temel güç olduğu bir devrimi feodalizmin etkinliği ile bire bir ilişkilendiren Kaypakkaya’nın kurduğu  devrim teorisinin ucunun açık bırakıldığını ve sosyo-ekonomik yapıdaki dönüşümlerle birlikte -kapitalizmin gelişmesi ve köylülüğün azalması- işçi sınıfı ve kent merkezli bir devrime dönüşmesini de içerdiğini göstermektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-