Kayıtlar

Temmuz, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

FRANKFURTER RUNDSCHAU: “ERDOĞAN BARIŞ SÜRECİNİN SONA ERDİĞİ AÇIKLAMASINI GERİ ALMAZSA TÜRKİYE HUZURSUZLUĞA SÜRÜKLENİR”

Resim
Frankfurter Rundschau gazetesi PKK’yı hedef alan operasyonlara dikkat çektiği haberinde, “Türkiye’nin IŞİD’i hedef alan askeri operasyonu, PKK’ya saldırmakta kullandığı giderek açıklık kazanıyor. Erdoğan yumuşamaz ve PKK barış sürecinin sona erdiği açıklamasını geri almazsa çatışmalar yeniden başlar ve Türkiye huzursuzluğa sürüklenir” diye yazdı. Alman gazetesi, “Türkiye’nin IŞİD’i hedef alan askeri operasyonu, PKK’ya saldırmakta kullandığı giderek açıklık kazanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu yaparken ateşle oynamış oluyor. Türklerin Kürt devleti korkusunu her fırsatta Kürtlerin silahlı koluna saldırmakta kullanıyor. Bu politikayla erken genel seçimlerde HDP’nin demokratik olmayan yüzde 10 barajına takılmasını ve AKP’nin yeniden tek başına iktidar olmasını sağlayacak bir ortam yaratmaya çalışıp çalışmadığı belli değil. Kuvvet politikası uygulamakla on yıllardır süregelen Kürt meselesini müzakereler yoluyla sonuçlandırma fırsatını tehlikeye atıyor. Erdoğan yumuşamaz ve PKK barış sürec

HANDELSBLATT: “TÜRKİYE, MÜTTEFİKLERE GÜVEN VERMİYOR”

Resim
Handelsblatt gazetesinin yorumunda, müttefiklerinin Türk hükümetine ne kadar güvenebileceğini sorarak, “Türk hükümetinin dış ve savunma politikalarını iç politik hedeflerine alet ettiği izlenimi doğuyor. Bu durumda müttefiklerinin Türkiye’ye güven duyması zor” dedi. Almanya’da yayınlanan Handelsblatt’ın yorumu şöyle: “Türk hükümetinin dış ve savunma politikalarını iç politik hedeflerine alet ettiği izlenimi doğuyor. Bu durumda müttefiklerinin Türkiye’ye güven duyması zor. NATO katiyetle iç politik hesapların işbirlikçisi olduğu izlenimini uyandırmamalıdır. NATO yakın geçmişte Baltık devletleri ve Polonya’da askeri mevcudiyet göstererek Moskova’ya, ‘buradan ileriye gitme!’ mesajını verdi. Türkiye müttefiklerinin desteğinden emin olabilmelidir. Bu otomatikman askeri müdahale şıkkını gündeme getirmez. NATO antlaşmasının beşinci maddesi, ‘NATO topraklarının güvenliğini yeniden tesis etmek ve korumak için bütün taraflar askeri de dahil olmak üzere gerekli gördüğü önlemi alır’, der. Bu ifad

STRAUBINGER TAGBLATT: “TÜRKİYE, ASLINDA IŞİD MİLİTANLARI İLE DEĞİL PKK’LILARLA SAVAŞIYOR”

Resim
Straubinger Tagblatt gazetesi Türkiye’nin sınır ötesi hava operasyonlarını konu alan yorumunda Kuzey Atlantik İttifakı NATO’nun suskun kalmasını tavsiye ederek, “Türkiye – Suriye sınırının her iki yakasındaki tarafsız gözlemciler ve yardım kuruluşlarının bildirdiğine göre Türkiye aslında IŞİD militanları ile değil PKK’lılarla savaşıyor” dedi. Alman gazetesi şöyle devam etti: “NATO Türkiye’nin yardım çağrıları karşısında çekingen davranmakla iyi eder. Ankara’nın stratejisi tam olarak anlaşılabilmiş değil. Bölgedeki durumu çözmek son derece zor. Türkiye, IŞİD’e karşı kurulan uluslararası koalisyona askeri gücüyle katılmadığı sürece, NATO çağrılarını tekrarlamakla yetinmelidir. Çünkü Türk hükümeti, zaten son derece kırılgan olan çözüm sürecini tehlikeye atmak üzere. Türkiye – Suriye sınırının her iki yakasındaki tarafsız gözlemciler ve yardım kuruluşlarının bildirdiğine göre Türkiye aslında IŞİD militanları ile değil PKK’lılarla savaşıyor”.

NEW YORK TIMES: “VARILAN ANLAŞMA ZORLUKLAR BARINDIRACAK”

Resim
New York Times gazetesi konuya ilişkin haberinde ABD ile Türkiye arasında varılan anlaşmanın karşılaşacağı zorluklara dikkat çekti. ABD’nin IŞİD’i birincil tehdit görürken Türk tarafı ve Suriyeli muhaliflerin Esad rejiminin devrilmesini birincil öncelikleri kabul ettiklerine dikkat çekti. Amaç ne olursa olsun varılan anlaşmanın ABD ve müttefiklerin savaş uçaklarını Suriye ordusuna ait uçaklar tarafından bombalanan alanlara yaklaştıracağını bu yönüyle Suriyeli uçakların yerdeki müttefiklere saldırması durumunda nasıl karşılık verecekleri sorusunu gündeme getirdiğini belirtti. Savunma Bakanlığı’nın programı altında sadece 60 Suriyeli muhalifin eğitildiğine dikkat çeken gazete, yeni operasyona hangi ve kaç sayıda Suriyeli muhalifin dahil olacağının soru işareti olduğunu kaydetti. Gazete, CIA’in daha çok sayıda Suriyeli muhalifi eğittiğini ancak bu kişilerin savaş alanında radikal İslamcı muhalifler ile birlikte hareket etmeye daha uyumlu olduklarını belirtti. New York Times bir diğer z

FINANCIAL TIMES: “TÜRKİYE, GERÇEK BİR SAVAŞA DOĞRU GİDİYOR”

Resim
Financial Times gazetesi, Türkiye’deki son gelişmeleri ve operasyonları irdelediği haber analizinde, Türkiye’nin gerçek bir savaşa doğru gittiğini yazdı. İngiliz Financial Times gazetesi, ‘Türkiye’nin Bombaları Başarısız Suriye Politikasını İfşa Ediyor’ başlığını kullandığı haber analizinde, “Türkiye, gerçek bir savaşa doğru gidiyor. AKP’nin hedefinde ise Kürtler ve olası erken seçim için istenen milliyetçi oylar var. Türkiye’nin Suriye politikası başarısız oldu ve hava operasyonu Erdoğan’ın parlamentoda çoğunluk kazanma umutlarını yeniden canlandırabilir” dedi. Türkiye’nin hava operasyonlarıyla sonunda IŞİD’e karşı adım atmaktaki isteksizliğinden vazgeçmiş gibi görünmesini sağladığını belirten İngiliz gazetesi, “Türk hükümeti dışında hiç kimse Ankara’nın IŞİD’e karşı 180 derece yön değiştirdiğine inanmıyor.T ürkiye’nin politikası açıkça değişti. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan da değişti. Geçen ay yapılan seçimde Türk seçmen AKP’nin parlamentoda çoğunluğu kazanmasını engelledikten sonra, E

SAARBRÜCKER: “OPERASYONLARLA, TÜRKLERİN MÜTEVAZİ REFAHI DA TEHLİKEYE GİRER”

Resim
Saarbrücker gazetesi ise operasyonların ekonomiye olası etkilerine dikkat çektiği haberinde, “Turizm gibi Türkiye’nin milyarlarca dolarlık gelir elde ettiği önemli ekonomi branşları, tırmanan gerginliklere son derece hassas tepki gösterir. Diğer yatırımcıların Türkiye’nin istikrarına duyduğu güven de zarar görebilir. Türklere mütevazı bir refah getiren son yılların pek çok başarısı tehlikeye girer” dedi. Alman gazetesi, “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, hava saldırılarıyla IŞİD ve PKK’ya karşı çok tehlikeli iki cepheli bir savaşa girişti. Ve bu savaşa çok büyük iç politik gerginlikler eşlik ediyor. Durum çok çabuk kontrolden çıkabilir. Turizm gibi Türkiye’nin milyarlarca dolarlık gelir elde ettiği önemli ekonomi branşları, tırmanan gerginliklere son derece hassas tepki gösterir. Diğer yatırımcıların Türkiye’nin istikrarına duyduğu güven de zarar görebilir. Türklere mütevazı bir refah getiren son yılların pek çok başarısı tehlikeye girer” diye yazdı.

NEW YORK TIMES: “PKK’YA YÖNELİK HAVA BASKINLARI İKİ YILLIK İSTİKRARSIZ ATEŞKESE SON VERDİ”

Resim
New York Times gazetesi, PKK’ya yönelik hava baskınlarının iki yıllık istikrarsız ateşkese son verdiğini yazdı. Analistlerin, Türkiye’nin PKK’nın Irak’taki üslerine saldırma kararı orantısız yanıt olduğu şeklindeki değerlendirmelerine yer veren Amerikan New York Times gazetesi, “Türk savaş uçakları dört yıllık bir aradan sonra PKK’nın Kuzey Irak’taki kamplarına hava baskını düzenledi. Bu baskınlar iki yıl Türk hükümeti ile Kürt militanları arasında devam eden istikrarsız ateşkese son verdi. Türk savaş uçakları aynı zamanda Suriye’deki IŞİD hedeflerini vurdu. Son bir haftada Türkiye, İslam Devleti ile mücadelede daha aktif bir rol almaya başladı ve hem ABD’nin Suriye’deki militanlarına saldırması için hava üslerini kullanmasını kabul etti hem de kendisi baskınları düzenledi. Türkiye, Suriye’nin Kuzeyinde uçuşa yasak bir bölgeyi kurmak için ABD’ye baskı yapıyordu ve Türklerin hava operasyonu ile bu hedef daha ilgi görür oldu. Son bir yıldır, uzun bir süredir Amerika’nın müttefiki ve NA

SALİH MÜSLİM: “YPG, SURİYE ORDUSUNA BAĞLANABİLİR”

Resim
PYD Eş Genel Başkanı Salih Müslim, Suriye ordusunun yeni bir anlayışla bölgeye dönmek istemesi halinde YPG’nin Suriye ordusunun bir parçası haline gelebileceğini söyledi. Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim, Suriye Ordusu’nun Rojava’ya dönüşüne izin verilebileceğini, bu durumda YPG’nin orduya bağlanacağını kaydetti. Aerbil merkezli Rudaw haber portalındaki habere göre, Al-Hayat gazetesine konuşan Müslim, “Suriye Ordusu yeni bir anlayış ve yeni şartlar doğrultusunda bölgeye dönmek istiyorsa, neden olmasın? O zaman YPG, Suriye Ordusu’nun bir parçası haline gelir. Ancak ordunun dönüşünün Baas mantığı ve istihbaratıyla olması asla kabul edilemez. Eski döneme dönmeyeceğiz” diye konuştu. Müslim, demokratik ve federal bir Suriye için mücadele ettiklerini de ifade etti.

MITTELDEUTSCHE: “PKK OPERASYONUNA IŞİD NE KADAR SEVİNSE YERİ”

Resim
Mitteldeutsche gazetesi,” IŞİD ne kadar sevinse yeri. Çünkü PKK’nın askeri ve lojistik desteği olmadan Suriyeli Kürtler Kobani’yi asla kurtaramazdı” dedi. Almanya’da yayınlanan Mitteldeutsche şöyle devam etti: “IŞİD ne kadar sevinse yeri. Çünkü PKK’nın askeri ve lojistik desteği olmadan Suriyeli Kürtler Kobani’yi asla kurtaramazdı. İç savaşlar, krizler ve sayısız aktörün hâkim olduğu Ortadoğu’nun karmaşasında, cepheler ve ittifakların her an değişebileceği artık öğrenilmiş oldu. Erdoğan yönetimi de son yıllarda kartlarını yeterince kapalı oynadı. İç politikada seçim başarılarından güç alarak İslamlaşma politikasını giderek daha katı şekilde uyguladı, muhalefetin üzerine giderek daha sert bir şekilde gitti. Son seçimlerde bunun faturasını gördü ve büyük oy kaybı yaşadı”.

OBSERVER: “OPERASYONLAR, SURİYE İHTİLAFINDA YENİ BİR AŞAMAYA İŞARET EDİYOR”

Resim
Observer gazetesi, Türkiye’deki operasyonların Suriye ihtilafında yeni bir aşamaya işaret ettiğini yazdı. İngiliz Observer gazetesi, Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesine dikkat çektiği haberinde, “Türkiye’nin Suriye’deki hava baskınları, bölgedeki her ülkede kanlı iz bırakan ihtilafta yeni bir aşamaya işaret ediyor” diyerek, ‘Ancak Türkler şimdi, ABD’nin İslam Devleti ile tüm gizli işlere son verme talebini kabul edecek mi?’ sorusuna da yanıt aradı. ABD özel kuvvetlerinin Mayıs ayında Suriye’nin doğusundaki İslam Devleti tesislerine baskın düzenlendiğinde komşu ülkelere haber vermediğini belirterek söz konusu baskının hedefinin petrol kaçakçılığından sorumlu IŞİD yöneticisi Ebu Sayyaf olduğunu kaydeden İngiliz gazetesi, Sayyaf’ın ‘Türkiye’de çok iyi bilindiği, başlıca müşterilerinin de Türk alıcılar olduğu’ söylediğine de dikkat çekti. Petrol ticaretinin cihatçılar ile Türkler arasındaki ittifakın kanıtı olarak gösterildiğini ve bunun Türk sınırının cihatçılarca geçişler için kullanılma

BBC: “BİR HAFTADA NE DEĞİŞTİ?’

Resim
BBC, Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadeleye aktif bir biçimde katılıp üslerini koalisyon uçaklarına açma kararına dikkat çektiği haberinde, ‘Bir hafta içinde ne değişti?’ sorusuna yanıt aradı. İngiliz BBC yayın kuruluşu, “Türkiye IŞİD’e karşı baskınlarının, PKK’ya yönelik baskınlarla birlikte olmasında ısrar etti gibi gözüküyor. Bu meseleleri karmaşıklaştırıyor” dedi. “Bir hafta içinde Türkiye, IŞİD karşıtı koalisyonun isteksiz bir gözlemcisi olmaktan çıkıp askeri baskınları gerçekleştiren, üslerini açan ve PKK mevzilerini bombalayan bir ülke konumuna geldi. Ne değişti?” sorusunu soran İngiliz yayın kuruluşu, “Türkiye’nin tavır değişikliğinde kısmen aylarca Washington ile Ankara arasında yürütülen müzakerelerin etkili oldu. Türk hükümeti, Suriye içinde uçuşa yasak bölgenin uygulanması için bastırıyordu. Washington da Türk sınırına yakın yerleri IŞİD militanlarından arındırmak için ABD ve Türk uçaklarının devriye gezeceği, bir ‘tampon bölgenin’ kurulmasını kabul ederek bir miktar geri ad

GUARDIAN: “ANKARA, KÜRTLERİ HEDEF ALIRKEN ‘BARIŞ SÜRECİ’ YERLE BİR”

Resim
Guardian gazetesi, Türkiye’de yaşanan son çatışmalara yer verdiği haberinde, “Ankara Kürtleri hedef alırken Türkiye’deki ‘barış süreci’ yerle bir” diye yazdı. “Lice’de askerleri hedef alan saldırının ardından Türkiye’de kırılgan barış sürecinin çökme eşiğinde. Ankara Kürtleri hedef alırken Türkiye’deki barış süreci yerle bir. Ankara NATO’dan olağanüstü toplantı talebinde bulundu” diyen İngiliz Guardian gazetesi şöyle devam etti: “NATO toplantısında Türkiye Suriye sınırında bir tampon bölge oluşturulması talebinde bulunabilir. ABD’li yetkililer ‘Türkiye’nin kendini savunma hakkı var’ diyerek Türkiye’nin PKK’ya yönelik hava saldırılarına destek verdi... Bazıları PKK’nın hedef alınmasının ABD ile anlaşmanın bir parçası olup olmadığını merak ederken, bazıları ise ABD’nin Kürtlere olan desteğini çektiğini düşünmek için erken olduğunu söylüyor” . Gazete haberinde ayrıca tarihçi Mesut Yeğen’in, “Türk devleti ile PKK arasındaki çatışmalarda, Amerikalılar hep Türkiye’nin tarafında oldu. Burada

FINANCIAL TIMES: “OPERASYONLAR, ERKEN SEÇİME OLAN DESTEĞİ ARTIRMA GİRİŞİMİ OLARAK GÖRÜLÜYOR”

Resim
Financial Times gazetesi, Hükümetin operasyonları genişletmesi ve aynı zamanda Kürt politikacıları hedef alan eleştirilerini artırmasının AKP’yi eleştirenler tarafından, hükümetin artık kaçınılmaz görünen erken seçime olan desteği artırma girişimi olarak görüldüğü yorumunu yaptı. Askeri operasyonun çapı genişlerken, Lice’de de askerleri hedef alan bombalı saldırıda 2 askerin öldüğünü belirten İngiliz gazetesi, “Hükümetin IŞİD’e yönelik hava saldırılarını genişleterek PKK’yı da içine alması, Türkiye’de özellikle hükümeti eleştirenler tarafından sorgulandı. Hükümetin operasyonları genişletmesi ve aynı zamanda Kürt politikacıları hedef alan eleştirilerini artırması, AKP’yi eleştirenler tarafından, hükümetin artık kaçınılmaz görünen erken seçime olan desteği artırma girişimi olarak görülüyor” ifadelerini kullandı.

TIMES: “TÜRKİYE’NİN PKK HEDEFLERİNİ VURMASI DELİLİK”

Resim
Times gazetesi, Türkiye’nin PKK hedeflerini vurmasının delilik olduğunu yazdı. İngiliz Times gazetesi, ‘Ateş Çemberi’ başlıklı haber analizinde, “Türkiye’nin PKK hedeflerini vurması delilik. Türkiye’nin PKK’ya yönelik saldırıları feci boyutta tehlikeli. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hemen geri adım atmalı” diye yazdı. Öcalan’ın tutuklu bulunduğu İmralı Adası’nın 10 yıldır Türkiye siyasetinin en gizemli odak noktalarından birini oluşturduğunu belirten İngiliz gazetesi, “Öcalan, 20 yıl süren savaşın ardından, İmralı’dan hükümet ile kırılgan bir uzlaşıyı tasarladı. Ancak geçen hafta sonu yapılan delilik ile bu özenli çalışmanın yerinden söküldü. Hava operasyonları ve ardından Kürtlerin güvenlik güçlerini hedef alan saldırıları ile Türkiye yeniden gerilla savaşının eşiğine geldi. Ankara bu düşmanlığı yeniden canlandırmak için daha kötü bir zaman seçemezdi” dedi. “Geçtiğimiz 18 ayda sahada IŞİD’e yönelik en etkili mücadeleyi veren, PKK’ya yakın Suriyeli Kürt güçleri YPG ve Erbil’den y

Dönem tahlili ve Marksist Politika

Biz Marksistler olarak, bir polika pratiği inşa etmeden önce, bir "dönem tahlili"ne sahip olmak durumundayız... Böylesi bir tahlil olmadan olayları doğru konumlandırmak, doğru politik tutum almak, yolaçIcI pratik müdahaleler geliştirmekte olanaklı olamayacaktır. Bu işin politik dehası da Lenin'dir. Örneğin eğer Lenin'e ait olduğunu bilmese, bugünün pek çok "sosyalist" söz söyleyeni Ne Yapmalı'nın yazarını "sınıf dışı bürokratik/elitist örgütcülükle", 1905 sonrası Lenin'i "uvriyerist ve aydın düşmanı" olmakla, Sol Komünizm'in yazarı Lenin'i de "pespaye bir legalist, sıradan bir küçük burjuva demokratı" olmakla suçlayacaklardı. Ama farklı vurgulara ve önceliklere karşın ortada tek ve temelde son derece tutarlı bir Lenin vardı. O eserlerin tümü ve onlar arasındaki ilkesel ve politik tutarlılık ancak bu eserlerin arkasındaki "dönem tahlilleri" anlaşıldığında/bilindiğinde görülebilir. İşin çok daha kritik ve

WALL STREET JOURNAL: “SURUÇ SALDIRISI TÜRTKİYE’NİN KIRILGANLIĞINA İLİŞKİN KAYGI YARATTI”

Resim
Wall Street Journal gazetesi, Suruç saldırısının Türkiye’nin kırılganlığına ilişkin kaygı yarattığı yorumunu yaptı. Amerikan Wall Street Journal gazetesi, “ Saldırı Mayıs 2013’ten bu yana Türkiye’nin Suriye sınırında meydana gelen en kötü saldırı olup Türkiye’nin hem Suriye hem de Irak’tan bir sıçramaya kırılganlığına ilişkin kaygıyı yarattı. Uzun bir süre iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ise çoğunluğu kazanamadığı Haziran seçimlerinden bu yana zayıfladı. Parti halen 2002 yılından bu yana ilk koalisyon hükümeti kurmaya çalıştı” dedi. Hükümeti eleştirenlerin, Türkiye’nin yabancı savaşçıların sınırından geçmelerini önlemek için yeterli çaba göstermediğini, Esad rejimiyle savaşan isyancılara verdiği desteğin İslam Devleti’ni cesaretlendirdiğini de söylediklerine dikkat çeken ABD’li gazete şöyle devam etti: “Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun partisi ise IŞİD’i desteklediği suçlamalarını reddetti. Hükümet son haftalarda gruba yandaş olduğundan şüphelenilen kişilere yönelik önlemler

ECONOMIST: “KÜRT MİLİSLERİ, IŞİD VE TÜRKİYE ARASINDAKİ SAVAŞ TEHLİKELİ BİR AŞAMAYA GİRDİ”

Economist dergisi, Suruç saldırıyla ilgili “Kürt milis grupları, Irak Şam İslam Devleti ve Türkiye arasındaki karmaşık savaş, bir IŞİD militanı tarafından düzenlendiği düşünülen intihar saldırısıyla tehlikeli bir aşamaya girdi” diye yazdı. Haftalık İngiliz Economist dergisi,“Kürt milis grupları, Irak Şam İslam Devleti ve Türkiye arasındaki karmaşık savaş, bir IŞİD militanı tarafından düzenlendiği düşünülen intihar saldırısıyla tehlikeli bir aşamaya girdi. Saldırı gerçekten IŞİD tarafından yapıldıysa bu, örgütün Türkiye toprakları içinde düzenlemeye cesaret ettiği ilk büyük çaplı saldırı olacak. Bu saldırı ayrıca, Türkiye’deki Kürtlerin, Suriye’deki kardeşlerine verdiği desteğin savaşın Türkiye’ye sıçramasına neden olabileceğine ilişkin bir uyarı olarak görülecek” dedi. Economist şöyle devam etti: “Saldırı açıkça Kobani’yle bağlantılı. Aynı zamanda Türkiye’deki Kürt siyasi güçlerini ve özellikle de 7 Haziran’daki seçimlerde ilk kez meclise giren HDP’yi hedef almış gibi görünüyor. AKP

TAGESSPIEGEL: “ERDOĞAN’IN POLİTİKASININ ACISI ÇIKIYOR”

Tagesspiegel gazetesi Suruç saldırısıyla ilgili yorumunda, “Erdoğan’ın düşmanı ilan ettiği Esad yönetimiyle birlikte Kürtlere karşı savaşıyordu. Şimdi bu politikanın acısı çıkıyor” diye yazdı. Almanya’da yayınlanan Tagesspiegel gazetesi, ‘Düşmanın Düşmanı da Düşmanındır’ başlığını kullandığı haberinde, “Erdoğan, uzun süre IŞİD’e engel olmadı, çünkü IŞİD, Erdoğan’ın düşmanı ilan ettiği Esad yönetimiyle birlikte Kürtlere karşı savaşıyordu. Şimdi bu politikanın acısı çıkıyor. Kobane! Hiçbir yer, Suriye’nin kuzeyindeki bu kent kadar, IŞİD’e karşı direnişin sembolü haline gelmedi. Dört ay sürdü, ABD’nin de yoğun hava desteğiyle bu yılın başında Kürtler Kobane’yi kurtardı. Bugün Kobane, tuzak ve bombalarla dolu bir enkaz. Günlük hayattan söz etmek mümkün değil. Türk gençleri ise bunu değiştirmeyi istiyordu. Kobane’nin yeniden inşaasına yardım planlıyorlardı. Bu planları yerle bir edildi. Suruç’ta bir bomba, onları hayatın içinden koparıp aldı. Ankara, saldırıdan IŞİD’i sorumlu tutuyor. Ve A

TAGESSZEITUNG: “IŞİD’İN TÜRKİYE’DEKİ AĞINI ZARARSIZ HALE GETİRMEK ÇOK ZOR”

Tagesszeitung gazetesi, IŞİD’in Türkiye’deki ağını zararsız hale getirmenin çok zor olacağını yazdı. “Daha bir ay önce, Türkiye’de hükümete yakın gazetelerdeki yorumcular, PKK’nın müttefiki YPG’nin en az IŞİD kadar tehlikeli olduğunu yazdı. Attıkları tiradın nedeni ise YPG’nin önemli bir askeri başarı göstererek IŞİD’i Akçakale sınırındaki bölgeden püskürtüp, Kamışlı ile Kobane arasında koridor açmayı başarmasıydı” ifadelerini kullanan Alman gazetesi, “Erdoğan, “Sınırımızda hiçbir zaman Suriyeli bir Kürt devletine izin vermeyeceğiz“ dedi ve bu sözleri, Kobane’de aylar süren çatışmalar sırasında terör örgütü IŞİD’in Türkiye üzerinden yardım taşımasına gıkını çıkarmazken, Kobane’de yakınları bulunan Kürt militanların kente yardım göndermesini bütün gücüyle engellemeye çalışmasını akıllara getirdi. Ancak ABD’nin yoğun baskısından sonra Türkiye üzerinden peşmergeye yardıma izin vermişti. IŞİD’e karşı ise Erdoğan daha başka davrandı. Akçakale sınırı, Kürtler tarafından kurtarılmadan önce I

INDEPENDENT: “TÜRKİYE, SURİYE’DEKİ ŞİDDET SARMALININ İÇİNE ÇEKİLECEK”

Resim
PatrickCockburn Türkiye’nin Suriye’deki şiddet sarmalının içine çekileceğini yazdı. Independet gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri PatrickCockburn, “Yanlış taktik seçen Türkiye giderek Suriye’deki şiddet sarmalının içine çekilecek. Suruç saldırısı, Türkiye’de siyasi gündemi giderek artan oranda ülkenin Suriye savaşına dahil olmasını belirledi” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun saldırı sonrası yaptığı ‘İlk işaretler DAEŞ’i gösteriyor’ şeklindeki açıklamasını da önemli bulan Cockburn, “Türk yetkililer daha önce bu tip saldırılardan otomatik olarak Suriye hükümetini sorumlu tuttu. MİT ile IŞİD ve El Kaide’nin Suriye’deki kolu olan Nusra Cephesi arasındaki ilişki Türkiye içinde ve dışında tartışıldı. 550 mil (937 kilometre) uzunluğundaki Türkiye sınırından gidip gelmelerin, 2011 yılından bu yana Suriye’deki cihatçı hareketlerin büyümesinde hayati rol oynadığına şüphe yok. Suriye’ye akın eden binlerce yabancı gönüllünün hemen hemen tamamı bu ülkeye Türkiye üzerinden gitti. Türkçe ya d

TELEGRAPH: “YETKİLİLER İKİLEMDE”

Resim
Telegraph gazetesi, Suruç saldırısının yetkilileri ikilemle yüzyüze bıraktığı yorumunu yaptı. İngiliz Telegraph gazetesi, ‘Türkiye, Suruç’taki İntihar Saldırısı ile İlgili Olarak IŞİD’i Suçluyor’ başlığını kullandığı haberinde, “Saldırganın IŞİD’le doğrudan bağlantılı olduğuna inanılıyor. Bununla birlikte kamuoyunun laçka sınır kontrollerine ve IŞİD’in desteklendiği şeklindeki algıya tepkisi arttı. Saldırı yetkilileri bir ikilemle yüz yüze bıraktı. IŞİD’in yabancı savaşçılarının çoğu Suriye’ye Türkiye üzerinden girdi. Kasıtlı şekilde tam olarak korunmayan sınır kullandı. Bu durumun nedeni, Esad rejimi ile boy ölçüşmek için savaşçıların ve silahların geçişine izin verilmesiydi. Eğer yetkililer Batı’ya verdikleri sözü tutar ve sınır bölgesinde sert önlemler alırlarsa, IŞİD’in daha fazla intikam saldırıları düzenlemesi ihtimal dahilinde” şeklinde kaydetti.

FINANCIAL TIMES: “TÜRKİYE, AÇIK ŞEKİLDE TEHDİT EDİLDİ”

Resim
Financial Times gazetesi, Suruç saldırıyla ilgili olarak,“Ankara üzerinde, örgüte karşı harekete geçmesi yönündeki baskı artacak” diye yazdı. Gazete, Türkiye’nin açık şekilde tehdit edildiğini yazdı. İngiliz Financial Times,”IŞİD’in saldırıyı düzenlediğinin teyidi halinde Ankara üzerinde, örgüte karşı harekete geçmesi yönündeki baskı artacak. Uzmanlar saldırının, hükümetin politikasındaki değişikliğin sonucu olduğunu söylüyorlar. Türkiye’nin açık bir dille tehdit edildi” dedi.

TIMES: “SALDIRI ERDOĞAN İÇİN UYARI OLMALI ”

Resim
Times gazetesi de Suruç saldırısının Erdoğan için bir uyarı olması gerektiğini yazdı. Gazete ayrıca Erdoğan’ın Kürtlerle işbirliği yapması gerektiğini belirtti. İngiliz Times gazetesi, ‘Cephede Katliam’ başlıklı haberinde, “Saldırı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için bir uyarı olmalı. Saldırı Türkiye’nin güney sınırındaki kaosu zaptetme yaklaşımı açısından bir dönüm noktası olabilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin büyük Kürt azınlığı tarafından, IŞİD’in barbarlıklarını görmezden gelmekle suçlandı. Türk güçlerinin Kobani kuşatmasına seyirci kaldığına ve çatışmayı Kürt YPG milislerine bıraktığına şüphe yok. Tıpkı Sayın Erdoğan’ın Batılı liderlere, IŞİD’in yenilgiye uğratılması yerine Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesine öncelik vermeleri için yalvardığı gibi. Erdoğan’ın IŞİD’e karşı mücadele edenler arasında sahada fark yaratan tek güç olan Kürtlerle işbirliği yapması gerekiyor. Türkiye NATO’daki müttefikleri ile de tam bir işbirliği içerisinde olmalı.

NEW YORK TIMES: “IŞİD, SURİYE’DEKİ İÇ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI ÖLÜMCÜL ŞİDDETİN EN VAHİM YAYILMASI OLACAK”

Resim
New York Times gazetesi, “Eğer saldırının arkasında IŞİD'in olduğu doğrulanırsa; bu, örgütün Türkiye’de sivilleri topluca katlettiği ilk eylem ve Suriye’deki iç savaşın yol açtığı ölümcül şiddetin en vahim yayılması olacak” dedi. Amerikan New York Times, “ Suruç kasabasındaki saldırı Türkiye’de iki yıldan fazla bir süredir meydana gelen en şiddetli saldırı. Eğer saldırının arkasında IŞİD'in olduğu doğrulanırsa; bu, örgütün Türkiye’de sivilleri topluca katlettiği ilk eylem ve Suriye’deki iç savaşın yol açtığı ölümcül şiddetin en vahim yayılması olacak” şeklinde kaydetti.

VOA NEWS: “IŞİD’İN EN BÜYÜK HEDEFİ ROMA VE İSTANBUL”

Resim
Amerika’nın Sesi, Suruç saldırısını ele aldığı haberinde örgütün en büyük hedefinin Roma ve İstanbul olduğunu belirtti. Amerika’nın Sesi (VOA), ‘IŞİD’ten Türkiye’ye Tehdit’ başlığını kullandığı haberinde, “Türkiye’de güvenlik güçleri Suruç’taki saldırıda en güçlü şüpheli olarak IŞİD’i görüyor. Bunda Türkiye’nin son dönemde IŞİD’e karşı önlemlerin etkili olduğu sanılıyor. Başkan Barack Obama’nın Özel Temsilcisi John Allen’ın 8 Temmuz’daki Türkiye ziyaretinde İncirlik Üssü’nün IŞİD’e karşı kullanımına izin verilmesinin ardından 10 Temmuz’da Türkiye’nin birçok kentinde IŞİD militan ve sempatizanlarına yönelik operasyon geldi. Ancak Türkiye’nin IŞİD’e yönelik tavrı bunlarla sınırlı kalmadı. 14 Temmuz ve 17 Temmuz tarihlerinde IŞİD yanlısı yayın yapan üç internet sitesi enfalmedya.com, takvahaber.net ve darulhilafe.com internet siteleri Türkiye Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na bağlı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından kapatıldı. TİB, Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği’nin 13

SURUÇ AKTİVİSTLERİ VİCDAN SAHİBİYDİLER”Independent gazetesi,

Resim
INDEPENDENT: “ “Suruç’taki aktivistler Türkiye’de çok daha rahat koşullarda yaşıyorlardı. Ancak vicdan sahibiydiler ve Kobani halkına yardım etmek istediler” dedi. İngiliz Independet gazetesi, ‘Türk Polisi İntihar Saldırısında IŞİD Bağlantısını Soruşturuyor’ başlıklı haberinde, “Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Salı günü yaptığı açıklamaya karşın henüz hiçbir örgütün saldırının sorumluluğunu üstlenmedi. Suruç’taki aktivistler Türkiye’de çok daha rahat koşullarda yaşıyorlardı. Ancak vicdan sahibiydiler ve Kobani halkına yardım etmek istediler” diye yazdı.

SÜDDEUTSCHE: “TÜRKİYE, SURİYE POLİTİKASININ BAŞARISIZLIĞA UĞRADIĞI GERÇEĞİYLE YÜZLEŞMEK ZORUNDA KALACAK”

Resim
Süddeutsche gazetesi, Suruç’taki katliamdan Ankara yönetiminin ders alması gerektiğini belirttiği yazısında, “Saldırganın kimliği hakkında elde edilen bilgiler kesinleştiği takdirde Türkiye, Suriye politikasının tam başarısızlığa uğradığı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır” dedi. Alman gazetesi, “Hükümet intihar suikastını işleyenin IŞİD tarafından yönlendirildiği ihtimali üzerinde durmaktaydı. Saldırganın kimliği hakkında elde edilen bilgiler kesinleştiği takdirde Türkiye, Suriye politikasının tam başarısızlığa uğradığı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan IŞİD’i Türkiye için tehdit olarak görmedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu açısından IŞİD militanları ‘öfkeli insanlardan’ başkası değillerdi. IŞİD’in insanlık dışı fanatizmi dünya kamuoyunu şoke ettiğinde bile Türkiye tehlikesiz gösterme politikasını sürdürdü. Türkiye, uluslararası ittifakın IŞİD ile mücadelesine gönülsüz destek verdi ve hatta boşa çıkardı. Türkiye sınırını uzun süre militanlara açık tutmak

MITTELDEUTSCHE: “IŞID, KOBANİ YENİLGİSİNİN ÖCÜNÜ ALMAK İSTEDİ”

Resim
Mitteldeutsche gazetesi de IŞİD’in büyük olasılıkla Kobani yenilgisinin öcünü almak ve diğer rakiplerine, IŞİD’e karşı kazanılacak bir zaferin bedelinin ağır olacağını göstermek istediğini yazdı. Alman Mitteldeutsche gazetesi, “Türkiye, radikal İslam Devleti örgütünün doğumuna yardım etmişti. O örgüt şimdi sınır kasabası Suruç’ta bir gençlik merkezine yönelik, 32 kişinin hayatını kaybettiği korkunç saldırıyı düzenlemekle suçlanıyor. Suruç’a gelen genç insanlar, IŞİD’den kurtarılan Suriye’deki Kürt kenti Kobani’ye gidip burada yeniden yapılanmaya katkı sağlamak istiyorlardı. IŞİD büyük olasılıkla Kobani yenilgisinin öcünü almak ve diğer rakiplerine, IŞİD’e karşı kazanılacak bir zaferin bedelinin ağır olacağını göstermek istedi. Bu cihatçılar kendilerine sunulan yardımı bir süre kabul ediyorlar ama onlara yardım edenlerin, halifelik uğruna verdikleri savaşta bir süre sonra düşmanları olacaklarını da akıllarından çıkarmıyorlar” dedi.

NEUE RHEIN: “KUDUZ BİR KÖPEĞİ BESLEYENLER, MİNNET VE SADAKAT BEKLEYEMEZLER”

Resim
Neue Rhein gazetesi, Suruç saldırısına dikkat çektiği haberinde, “Kuduz bir köpeği besleyenler, minnet ve sadakat bekleyemezler. O köpek er ya da geç sahibini ısıracaktır” diye yazdı. Almanya’da yayınlanan Neue Rhein gazetesi, “Kuduz bir köpeği besleyenler, minnet ve sadakat bekleyemezler. O köpek er ya da geç sahibini ısıracaktır. Türkiye, ‘İslam Devleti’ fanatiklerini uzun bir süre destekledi, Suriye’ye giriş çıkışlarına göz yumdu, yaralı savaşçılarını hastanelerinde tedavi etti ve hatta kuvvetle muhtemel silah ve askeri destek sağladı. IŞİD ve diğer cihatçı gruplar Ankara için, nefret ettiği Esad rejimini devirmek ve güney sınırlarında bağımsız, sosyalist bir karaktere sahip Kürt bölgesi oluşmasını engellemek için iyi birer araçtı. IŞİD, şimdi savaşını Türkiye’ye taşıdı ve Suruç’taki saldırı, son saldırı olmayacak” şeklinde kaydetti.

bilgi/bilinç, inanç ve tercih ilişkisi

Sevgili Vedat Öztan... bilgi/bilinç, inanç ve tercih ilişkisi üzerine önemli bir tartışma başlatmış... Umarım gerekli ilgi ve karşılığı bulur ve verimli bir tartışmayı/fikir teatisini tetikler. Ben bu makalede vurgulanan, tercihlerin bilgi ile değil inançla bağlantılı olduğu saptamasını, burjuva modernizminin/pozitivizminin bilgi ve aklın, dönemin ve tüm toplum yaşamının temel yön göstericisi ve açıklayıcısı olduğu ve bu bilgi ve aklın tüm coğrafya/dönem ve toplumsal kesitler için değişmeyen pür bir " rasyonel akıl/bilgi" olduğu saptamasının yetersizliğini göstermesi bakımından önemli buluyorum. Ama aynı zamanda "inanç" kavramının kapsamını "bilinç/ideoloji" gibi alanlarıda kapsayacak biçimde genişleterek ve salt bir teolojik anlama indirgeyerek aynı tek yanlı ve yetersiz tanımlama zaafını da taşıdığını düşünüyorum. Kant "Aklını kullanmaya cesaret et" derken, Hegel Aydınlanmanın ardından "inancın/teolojinin" toplumu bütünleştiren rolün

Sonuçtan Sebep Çıkarmak Vedat Özdan

TARİH 19 Temmuz 2015 00:01 T 24'den alınmıştır... İnancımız odur ki demokrasi, eğitimli ve bilinçli insanların işidir. Çünkü gerçekleri görünce insan aydınlanır, bilinçlenir, yanlış düşünceleriyle yüzleşir, doğrudan yana tercih yapar ve ona göre davranır. Size okuduğum bir makalede karşılaştığım ve sonrasında peşine düşüp “kaybolduğum” bir meseleden bahsedeceğim. Soru şu: Peki ya inandığımız şey doğru değilse? Yani gerçekler düşüncelerimizi değiştirmiyorsa! Tercihlerimizle (kararlarımızla) objektif gerçekler arasında sanıldığı kadar güçlü bir bağlantı yoksa! Yani tercihlerimiz objektif gerçekler değil, inançlarımız belirliyorsa! İnançlarımız bize hangi gerçekleri kararlarımıza dayanak yapmamız gerektiğini söylüyor ve kafamızdaki fikri desteklemek için gerçeği başka biçimlere sokabiliyorsak! Daha da kötüsü, kafamızdaki doğrular yanlış olanı muhakeme etmeden, sadece kendileriyle uyumlu olanı kabul etmemize yol açıyorsa! “Kafamıza yatmayan” olguları seçmiyor, gözümüze sokulsa bile bi

Bilginin kutsallaştırılması ve postmodernizm...

İçselleştiremediğimiz bilgi ve teknik ne kadar çok büyürse, bizi o kadar küçültür ve bize o kadar hükmeder. Bizatihi kendisi rasyonel aklın ürünü ve zaferi olan bu bilgi ve teknik, bizim algımız ve imgemizde, akıl sır erdirilemez irrasyonel bir "Şeytan Tanrı"ya dönüşür... Aslında "bilgi çağı", "bilgi toplumu" adı altında sunulan gelişmeler bilginin niteliksel ve niceliksel artışından ve bilginin yaygınlaşıp toplumsallaşmasından ziyade, "bilgi" ve "insan/toplum" arasına bir duvar örüldüğü, bilginin bir iktidar, sınıfsal bir tahakküm aracı niteliğinin koyulaştırıldığı ve olağanlaştırıldığı yaygın cehalet döneminin ideolojik örtüsüdür. Bilgi ve tekniği ulaşılmaz bir kutsal kılarak, tanrılaştırmaktır. Kant'ın "Aklını kullanmaya cesaret et!" şiarıyla başlayan burjuva aydınlanması ve pozitivizminin kendi iç çelişkileri ve sınırları nedeniyle, bu kez de "senin aklın ermez, bu başka hesap, sen tüketmeye ve eğlenmeye bak"

1970 sonrası devrimci hareket 3 - TDKP

Resim
TDKP, yakın dönemde Icgal parti projelerine yeşil ışık yakan yeni örgütlerden biri oldu. TDKP açısından bu yeni yöneliş hayli ilginç ve önemli. Zira TDKP, legal parti kurmanın bugünle kıyaslanmayacak derecede daha "makul" kabul * Kuşkusuz bunlara, seçim dönemlerinin klişelcşmiş "taktik"lerini ve burjuva siyasilerinin yasaklarının kalkması için yürütülen "demokrasi kampanyası"nı da eklemek gereklidir! d edilcbilecegi konjonktürlerde dahi, bu tip girişimleri reformizm, legalizm, tasfiyecilik vb. ile eleştirmiş ve teşhir etmeye çalışmıştır. Özgürlük Dünyası dergisi, çok dcgil bir yıl önce, Sosyalist Parti'yi şöyle elcştiriyordu: " ... yazımızın gelişmesi içinde ortaya koyacağımız gerici, düzen savunucu yaklaşımlarınız bir yana, örgüt olarak siz bu düzenin bir gemisi değil misiniz? Yasal olarak bu düzene bağlı değil misiniz? Diktatörlüğün rejiminin yasal partisi değil misiniz? ... siz parlinizi Anayasa Mahkemesi'ne beğendirmeye çalışmadınız mı? S

1970 sonrası devrimci hareket: B- KURTULUŞ

Resim
Kurtuluş, 12 Eylül öncesinde, THKP-C kökenli gruplardan klasik THKPC mirasını en köklü biçimde inkar eden, bu mirasın küçük-burjuva maceracı özelliklerinden kopuşarak "kitle çizgisi" anlayışı doğrultusunda bir siyasal faaliyet öngören bir yapıydı. Kurtuluş'un "kitle çizgisi" anlayışı, diğer devrimci-demokrat akımlara göre, işçi sınıfı vurgusuyla çok daha belirgin bir içiçeliğe sahipti. '70 sonrası dönemde, siyasal-teorik yeniden inşa dönemini revizyonist-reformİst akımlara çok yakın bir pozisyonda yaşayan Kurtuluş, temel tezlerini oluştururken * Bkz: "Muhafazakar" Sol ve "Modcrnist" Sağ, Demokrat dergisi, Başyazı, ** " ... ne tür bir örgütlenmenin amaçlandığının belirlenmesi, ne tür bir parti yine ne tür bir iktidar (devrim) ve ne tür bir sosyalizmin amaçlandığının belirlenmesiyle birlikte yapılmalıdır." (İşçilerin Sesi, 26. sayıya ek.) modern revizyonist tezlerden kuvvetli bir biçimde etkilendi. Bu özellikleriyle Kurtuluş, 

70 sonrası devrimci hareket A- Devrimci Yol

Resim
Devrimci Yol, 1980 öncesinde, canlı bir sosyal dinamik üzerine oturmuş, politikaya, sınıf mücadelesine ve örgütlenme sorunlarına bakışı, bu toplumsal dinamigin etkisi altında şekillenmiş bir hareketli. Genel küçük-burjuva ilerici harekctliligi karşısında faşist terörün yogunlaşması, kitlesel bir anti-faşist mücadelenin de nesnel zeminini oluşturmuş, faşist teröre tepki duyan kitlesel bir taban oluşmuştu. İşte Dev-Yol bu anti-faşist demokratik küçük-burjuva tepkinin siyasal plandaki en dolaysız temsilciligini üstlcndi. Kendiliğinden gelişen bu mücadelenin siyasal tcmsiciliğini üstlcnmesi, Dev-Yol'un parti, sosyalizm, sınıf mücadelesi vb. anlayışlarında da dogrudan yansımalarını buldu. Dev-Yol süreç içerisinde, THKP-C çizgisini bu "yeni ihtiyaçlar" dogrullusunda yorumladı. Silahlı öncü mücadelesi ilc kitle mücadelesi arasında, THKP-C çizgisindeki birincisi lehine ağırlık, Dev-Yol çizgisi tarafından kitle mücadelesi lehine değiştirildi. Öncü savaş, PASS gibi tezler, iç savaş