Kayıtlar

Haziran, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR ÖN "CUMHURİYET" DENEYİMİ: ANKARA AHİ DEVLETİ...

Çoğunlukla Ankara'nın başkent ilan edilmesinde coğrafi nedenlerin daha önemli olduğunu düşünülür. Zihnimizde yer etmiş bilgilere göre, Ankara'nın Anadolu'nun ortasında olması, olası bir işgal girişiminde Ankara'nın ele geçirilmesini zorlaştıracağından ve yine aynı konum başkenti bütün Anadolu için eşit düzeyde ulaşılır kılacağından Ankara başkent ilan edilmiştir. Kuşkusuz bu da önemli bir faktördür. Ama en önemli faktör değildir. Tek başına coğrafi faktör bize örneğin Konya ya da Kayseri dururken, Ankara'nın niçin tercih edildiğini açıklamaz. Bu açıklamayı ancak tarihi faktörlere baktığımızda bulabiliriz. Nitekim M.Kemal Atatürk, Ankara'nın başkent ilan edilmesi ile ilgili düşüncelerini açıklarken, "Beni bu konuda esinleyen coğrafi faktörlerden daha çok tarihi faktörlerdir" demiştir. Nedir bu tarihi faktörler: Birincisi Milli Mücadele yıllarında Ankara'nın işgale karşı direnişte hiç tereddüt etmemesi ve başta vali Muhittin Paşa ve ardından da s

Şoven şapkadan muaviye faşizmi çıkarmak

Resim
14 Haziran 2016 Salı Türkiye'de milliyetçi-şoven bir şapkadan bir tür Emevi faşizmi çıkarılmaya çalışılıyor bugünlerde... Sözümona dün kendilerini cumhuriyetçilik ve laiklik şampiyonu ilan eden nev-i şahsına münhasır "ulusalcı/milliyetçi" bir güruh da bu işin aveneliğini yapıyor. Bu oyun iğrenç bir "hain Kürde" bak oyunudur. "Hain Kürde bak" denilerek yaratılan milliyetçi isteri ile muhalefet içinde yaratılan şaşkınlık ve bölünmeden hem sarsılan AKP iktidarının tahkimi için, hem de "Başkanlık Sistemi" makyajı içinde pazarlanmaya çalışılan "faşist tek adam diktatörlüğü"nün tesisi için yararlanılmaktadır. AKP siyasal varlığı iktidarda olabilmesiyle sıkı sıkıya bağlı bir siyasal anomali örneği... Bu nedenledir ki siyasal ömrünün tükendiğini hissettikçe, "ya benim olursun ya kara toprağın!" türü bir hastalıklı ruh haline büründü... İktidarı kaybetmemek için toplumsal fay hatlarını derinleştirdi...Gezi olayları sıra

KENT VE SU

Resim
Su, insan var olmadan ve hatta dünyada canlı hayat başlamadan beri var. İnsanlık tarihi açısından baktığımızda ise Sümer yazıtlarında ve Orhun Kitabelerinde su ile ilgili başlıklara rastlanmakta. Fakat su konusunda toplumsal örgütlenmenin ilk somut örneklerini M.S. 60-68’lerde Roma’da görüyoruz. O dönemin su kemerleri (“Curator Aquarum”) yöneticisi Frontinus, tecrübelerini “De Aquis Urbis Romae” (Roma Kenti Suları Üzerinde) adı altında kaleme almış. Frontinus, su kanunları, kamu yararına arazi istimlaki, mülkiyet hakkı, intifa hakkı (yararlanma hakkı), geçiş hakkı, su kirlenmesi gibi konuları, daha henüz o dönemde ele almış ve tartışmış.  1- Geleneksel Yaklaşımdan Çağdaş Yaklaşıma... 20. yüzyıl boyunca hakim olan ve "bul, çıkar, taşı, dağıt ve maliyetleri yansıt" mantığına dayanan hidroloji yaklaşımı, yarattığı çevre sorunları nedeniyle sorgulanmaya başlanmış ve önemini yitirmeye başlamıştır. Bu gelişmeler su yönetiminde çevrenin ve sosyal yapının dikkate alınmasını gü

HALKÇILIK BİR SEÇENEK OLABİLİR Mİ?

Resim
Halkçılık, sağ siyasetçilerce -genellikle de kasıtlı olarak- yanlış kullanılan popülizmin Türkçe karşılığıdır. Sağ siyasetçiler rakiplerini eleştirirken popülizmi -"halkı kandırmak için boş vaatte bulunmak" gibi bir anlam yükleyerek- olumsuz anlamda kullanırlar. Nedir peki popülizmle suçlanan bu "boş vaatler"? Asgari ücreti, taban fiyatlarını yükseltmek, sosyal yardımları, sübvansiyonları uygulamak, iş güvencesi ve güvenliğini sağlamak vb. Yani emekçi, yoksul halka kaynak aktarıcı politikalar...Tüm bunların "gerçekleştirilemez, rasyonel olmayan, kaynakları heder edecek ve ekonomiyi batıracak" talepler olduğu fikri, popülizmin bu tarz kullanımıyla kitlelerin beynine yerleştirilmek istenir.Popülizmin bu çarpıtılmış kullanımının dünyada yaygınlaşması da, son derece anlamlı biçimde neo-liberal politikaların egemen hale gelmesiyle birbirine denk düşmektedir.  Popülizm alanında kavramsal kargaşa yaratan kullanımlardan bir başkasına da, Latin Amerika araştırmal