Kayıtlar

Eylül, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DIŞ BASIN BÜLTENİ 29 Eylül 2016

DIŞ BASIN BÜLTENİ 29 EYLÜL 2016 VOANEWS: “BAŞKANLIK SEÇİMLERİ, TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNİ KARMAŞIKLAŞTIRIYOR” Amerika’nın Sesi, ABD Başkanlık seçimlerinin ABD ve Türkiye arasındaki ilişkileri giderek karmaşıklaştıran bir faktör olduğu yorumunu yaptı. Amerikan Kongresi’nin finansörlüğünü yaptığı Amerika’nın Sesi, ‘ABD-Türk Gerilimleri Yeniden Su Yüzüne Çıkıyor’ başlığını kullandığı haber analizinde, “ ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Antony Blinken’in Türkiye ziyareti iki ülke arasındaki diplomatik gerilimlerden etkilendi. Ayrıca Ankara’daki görüşmelerde de bulunan ABD’nin IŞİD karşıtı koalisyon Yüksek Temsilcisi Brett McGurk YPG’den bir madalya kabul ettiği için azarlandı. YPG’ye ilişkin görüş ayrılıkları ve Türkiye’nin Gülen’i iade talebi meselesi de iki NATO müttefiki arasındaki ilişkilerde sıkıntı yaratan birçok konulardan bazıları oldu. ABD Başkanlık seçimleri de giderek ikili ilişkileri karmaşıklaştıran bir faktör olarak görülüyor” ifadelerini kullandı. Ocak ayınd

Yetmez Ama Evetçilerle Ne Yapmalı?

Resim
27 Eylül 2016 Salı Aslında uzun süredir siyaset kamuoyunda "Yetmez Ama Evet"çi olarak bilinen ve büyük çoğunluğu "sol liberal" olarak nitelenebilecek aydın ağırlıklı siyasal çevrenin yaşadığı trajik evrim üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. Gel gör ki hep ertelemek durumunda kalıyorum. Yazma isteğim bu çevrenin son üç/dört yıldır AKP karşısında muhalefet çizgisine geçmelerine karşın yaşadıkları sürecin ciddi bir analizini yapma yükümlülüğünden ısrarla kaçınıyor olmalarından kaynaklanıyor... Zira hal böyle olunca yarın benzer hataları ama bu kez trajikomik biçimde tekrarlamaları kaçınılmaz... Erteleme isteğim ise muhalif pozisyona geçtikten sonra bu kesimin de iktidarın amansız ve şiddetli baskısıyla yüz yüze kalmalarından kaynaklı... İstemeden de olsa onlar üzerindeki bu anti demokratik baskıları -ve baskıcıları- meşrulaştırmaya hizmet eder pozisyona düşme çekincesi... Altan kardeşlerin başına gelenlerden sonra, bir kez daha erteledim. Zira Altan kardeşlerin

"YETMEZ AMA EVET"ÇİLERLE NE YAPMALI?

Aslında uzun süredir siyaset kamuoyunda "Yetmez Ama Evet"çi olarak bilinen ve büyük çoğunluğu "sol liberal" olarak nitelenebilecek aydın ağırlıklı siyasal çevrenin yaşadığı trajik evrim üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. Gel gör ki hep ertelemek durumunda kalıyorum. Yazma isteğim bu çevrenin son üç/dört yıldır AKP karşısında muhalefet çizgisine geçmelerine karşın yaşadıkları sürecin ciddi bir analizini yapma yükümlülüğünden ısrarla kaçınıyor olmalarından kaynaklanıyor... Zira hal böyle olunca yarın benzer hataları ama bu kez trajikomik biçimde tekrarlamaları kaçınılmaz... Erteleme isteğim ise muhalif pozisyona geçtikten sonra bu kesimin de iktidarın amansız ve şiddetli baskısıyla yüz yüze kalmalarından kaynaklı... İstemeden de olsa onlar üzerindeki bu anti demokratik baskıları -ve baskıcıları- meşrulaştırmaya hizmet eder pozisyona düşme çekincesi... Altan kardeşlerin başına gelenlerden sonra, bir kez daha erteledim.  Zira Altan kardeşlerin tutuklanması ne huku

DIŞ BASIN BÜLTENİ-26 Eylül 2016

NEWSWEEK: “FIRAT KALKANI TÜRKİYE İÇİN PAHALI BİR BATAKLIĞA DÖNÜŞEBİLİR” Newsweek dergisi, Fırat Kalkanı operasyonunu ele aldığı haberinde, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde hızlı biçimde hem IŞİD, hem de PYD ve onun müttefiklerinden arındırılmış bir tampon bölgesi oluşturduğunu belirterek “Türkiye’nin bu operasyonu pahalıya mal olabilir” diye yazdı. Gazete ayrıca, “Harekat Türkiye için bir bataklığa ve yeni ve pahalı bir başarısızlığa dönüşebilir” dedi. Amerika’da yayınlanan liberal çizgideki Newsweek dergisi Londra’daki Queen Mary Üniversitesi öğretim üyelerinde ve Ortadoğu uzmanı Christopher Phillips imzalı makalede, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde hızlı biçimde hem IŞİD, hem de PYD ve onun müttefiklerinden arındırılmış bir tampon bölgesi oluşturdu.Türkiye’de operasyon bir güç gösterisi olarak sunulsa da aslında tersi gerçeğe daha yakın. Bu operasyon pahalıya mal olabilir. Bu askeri eylem, Türkiye’nin Suriye politikasının başarısızlığı anlamına geliyor. Suriye’deki iç savaş Tür

Tarık Akan emeğin ortak değeridir...

17 Eylül 2016 Cumartesi Tarık Akan'ın ardından yazılanları okuyunca, sanırsınız ki Tarık Akan bir sanatçı değil de, politik bir akımın önde gelen temsilcisiydi... Kimileri politik duruşuna bakarak "Yolun yolumuzdur" diyor... Kimi "ulusalcı bir şovendi" yazıyor... Faşistleri ve bağnaz din simsarlarını söylemeye zaten gerek yok... Onlar neredeyse zil takıp oynayacaklar... Tarık Akan'ın elbette bir politik duruşu vardı. Ve bu duruş elbette ki onun sanatçı kimliğinin de ayrılmaz bir parçasıydı. Ama o öncelikle bir sanatçıydı ve biz Tarık Akan'ı öncelikle bu kimliği üzerinden, bu kimliğinin hakkını verip verememesinden kalkarak değerlendirmek durumundayız. Bu politik kimliğindeki pozitif ve/ya negatif olarak gördüğümüz unsurları es geçeceğiz anlamına gelmiyor. Sadece bunu yaparken Tarık Akan'ın "bir siyaset adamı değil, sanatçı olduğunu unutmayalım" uyarısı anlamına geliyor. Nazım Hikmet, Ahmed Arif, Enver Gökçe, Yılmaz Güney vb. vb... Tü

DIŞ BASIN BÜLTENİ

DIŞ BASIN BÜLTENİ 20 EYLÜL 2016 TELEGRAPH: “TÜRKLER, ARTIK AB’Yİ CİDDİYE ALMAZ” Telegraph gazetesi, AB’nin mülteci politikası ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutumuna dikkat çektiği haberinde, “Türkler, AB’yi ciddiye almaz. Onların gözlerinde Brexit birliğin kredibilitesine daha da zarar verdi. Ancak en kötüsü, AB’nin darbe girişimi konusunda nasıl sessiz kaldığıdır” dedi. İngiltere’de yayınlanan muhafazakar çizgideki Telegraph gazetesi, Avrupa Birliği’nin mülteci politikası ve 15 Temmuz darbe girişimine yönelik tutumuna yer verdiği haberinde, “Türkler, AB’yi ciddiye alamaz. Onların gözlerinde Brexit birliğin kredibilitesine daha da zarar verdi. Ancak en kötüsü, AB’nin darbe girişimi konusunda nasıl sessiz kaldığıdır” şeklinde kaydetti. Avrupa Komisyonu’nda panik yaşandığını ve AB’nin kendi kredibilitesini kurtarmak için nasıl umutsuzca çırpındığını, pazarlık yapmaya çalıştığı Türkiye konusunda net biçimde görüldüğünü öne süren İngiliz gazetesi, “Türkler, AB’yi

Yıkıcı bozuculuğa karşı devrimci yapıcılık

"Milli Mutabakat Darbesi" başlıklı bir önceki yazımızda "milli mutabakat" lafının açık bir diktatörlüğün, faşizan bir zihniyetin delaleti olduğunu yazmıştık. Bu demektir ki, "milli mutabakat" lafı aynı zamanda bir muhalefetsizlik isteği, muhalefeti boğma stratejisidir de... Başbakan Yıldırım saraydaki adli yıl açılışı törenini protesto ederek katılmayan Kılıçdaroğlu'na mealen demiş ki, "Hem Yenikapı'daki milli mutabakat ruhunu kabul edip, hem saraydaki toplantıya katılmamak olmaz. Sözünün eri ol, oyun bozanlık yapma..."  Haksız sayılmaz. Zira söylediğimiz gibi "milli mutabakat" bir uzlaşı yöntemi değil, bir "biat" arayışıdır. İlk itirazda "oyun bozan" ilan edilen Kılıçdaroğlu'nun bu zihniyet tarafından ikinci/üçüncü itirazda "cemaatçi/bölücü hain" ilan edilmesi hiç şaşırtıcı olmayacaktır.  "Ilımlı Muhalefet Eşittir Yapıcı Muhalefet" Değildir... "Ilımlı muhalefet" kend

DIŞ BASIN BÜLTENİ

TIMES:”İNGİLTERE, ERDOĞAN’IN UZUN KOLUNA DİRENMELİ” Times gazetesi, Türkiye’de 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin ardındanki gelişmeleri irdelediği haberinde, Türkiye’nin acımasız tasfiyelerini İngiltere’ye ihraç etmesine izin verilemeyeceğini yazdı. İngiliz Times gazetesi, ‘Erdoğan’ın Uzun Kolu’ başlığını kullandığı haberinde, “Türkiye’nin acımasız tasfiyelerini İngiltere’ye ihraç etmesine izin verilemez. 17.yüzyıldaki Huguenotlar’dan bu yana İngiltere, siyasi ve dini sürgünlere kucak açmak gibi gurur verici bir şöhret geliştirdi. Şu anda da, Recep Tayyip Erdoğan’ın karşıtları takip ve tedirgin edilirken, hükümet sağlam durmalı ve Türkiye’nin uydurma suçlamalarla iade isteklerine direnmeli. İngiltere’deki Türk gazetecileri ve işadamları artan bir baskı altında. Ankara’dan bir parlamento heyeti, geçtiğimiz günlerdeki ziyaretlerinde açıkça bir terör örgütüne mali ve propaganda desteği veren Erdoğan karşıtlarını bir listesini yaptıklarını söyledi. Burada kast

DIŞ BASIN BÜLTENİ 9 Eylül 2016

ECONOMIST: “TÜRKİYE’DE BAŞLATILAN CADI AVI, MCCARTHY DÖNEMİNDEN BİLE DAHA BÜYÜK” Economist dergisi, 15 Temmuz sonrası dönemin cadı avına dönüştüğünü yazdı. Dergi, “Yaşananlar McCarthy’nin komünist avından da daha büyük” dedi. Haftalık İngiliz Economist dergisi, ‘Türkiye’de Gülen Temizliği’ başlığını kullandığı haberinde, “Birçok yabancı uzman, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek üzere planlanan darbe girişiminde, farklı çevrelerden gelen subayların yer aldığını düşünüyor. Ama hükümet özellikle cemaati suçluyor ve birçok Türk de hem fikir. Erdoğan’ın cemaate yönelik başlattığı temizlikte şu ana kadar 100 binden fazla kişi süpürüldü. 50 bin kamu çalışanı, askerler, gazeteciler, pilotlar ve iş adamları... Hepsi hedefte” ifadelerini kullandı. Türkiye’de yaşanan tasfiye ve gözaltıların 1950’lerin başında ABD’de Senatör Joseph McCarthy’nin yönettiği ve komünistleri hedef alan cadı avı sürecine benzediğini ancak Türkiye’de yaşananın çok daha büyük olduğu