Kayıtlar

Mayıs, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ulusal devlet, küreselleşme ve sol

Resim
26 Mayıs 2016 Perşembe Bütün milliyetçi akımlar ulusu ve ulusçuluğu tarih dışı ezeli ve ebedi bir olgu gibi sunmaya çalışırlar. Ortalama Türk milliyetçisine göre "Türk milleti" ve "Türk milliyetçiliği" tarih öncesinden beri vardır. O'nun tarihi Orta Asya'dan bu güne aşağı yukarı değişmeyen bir öz halinde kendini yenileyerek devam edegelmiştir. Ulus Devlet Nedir? Ne İfade Eder? Fakat bu konudaki akademik/bilimsel çalışmalar bize, "ulus", "ulusçuluk ve "ulus devlet" kavramlarının tarihsel kavramlar olduğunu göstermektedir. Soy, boy, kabile, kavim gibi önceki tarihsel döneme ait topluluk örgütlenmelerinden farklı olarak ulus, burjuva devrimle birlikte ortaya çıkmıştır. Bu yeni egemenlik biçimini ekonomik bakımdan olanaklı kılan ise birbiriyle ilişkisiz kapalı yerelliklerin artan ticaret ilişkileriyle bir pazar olarak birleşmeye başlamalarıdır. Kısacası ulus tarihsel, sınıfsal ve siyasal gelişmeler tarafından üretilmiş/yaratılmış

TUNALI HİLMİ BEY: ÇAĞININ ÖTESİNDE BİR AYDIN...

Resim
*Ankara’nın en şöhretli caddelerinin başında gelen Tunalı Hilmi Caddesinin ismine kaynaklık eden Tunalı Hilmi Bey ilk mecliste Bolu’yu temsil etmişti. Ankara’da Kuğulu parkın girişinde Çankaya Belediyesince yaptırılan devasa bir heykeli bulunan Tunalı Hilmi Bey, ulusal kurtuluş savaşındaki katkılarından dolayı yeşil-kırmızı şeritli İstiklal Madalyasına layık görülmüştü. Tunalı Hilmi(1871-1928); bu isim Ankara’yı bilenler için sadece bir cadde isminden ibarettir. Şimdi gelin hayatı mücadelelerle geçmiş, görüşleriyle yaşadığı dönemin çok ilerisinde olan bu düşünce ve eylem adamını beraber tanıyalım. O'nun hakkında bilgilendikçe, Tunalı Hilmi Caddesi, çok daha özel bir anlam kazanacaktır gözlerimizde... Yılmaz Bir Dava Adamı.. Genç yaşından itibaren ilerici ve yenilikçi fikirleriyle öne çıkan bir isim olarak görüyoruz onu. Kuleli Askeri İdadisi öğrencisiyken “Teşvik” adlı gizli bir haftalık dergi çıkardığı için tutuklandı. Daha sonra girdiği Askeri Tıbbiye Mektebinde "Gizli Me

BİR ANKA KUŞU HİKAYESİ: "BU KAÇINCI ÖLMEN BE İŞÇİ SINIFI?"

Resim
Son yüz elli yıldır dünyada süreğen bir halde öldüğü iddia edilen sınıf hangisidir derseniz? Size cevabım işçi sınıfı olur? "Modası geçti" lafıyla birlikte en çok anılan politika hangisidir diye sorarsınız... Size cevabım "emek eksenli politika" olur... "Dinazor" tanımlamasıyla anılanlar hangi politik akımın temsilcileridir derseniz... Size cevabım solcular, sosyalistler, komünistler olur... Bu bir tesadüf değildir. Sürekli öldürülen bir sınıf... Sınıf, emek gibi kavramlar esas olarak modern zamanlarda, kapitalizmle birlikte ortaya çıkmıştır. Bu kavramların Marks'tan önce de kullanıldığını biliyoruz. Marks yalnızca sınıf mücadelesinin tarihsel açıdan belirleyici olduğunu söylemiştir. Bu kavramlaştırmaların ardından bir dönem sınıf ve sınıf mücadelesi kavramların varlığı/açıklayıcılığı tartışılmış ama ortada çok güçlü bir sınıf hareketliliği olduğu için, bu olguların varlığını sorgulamaya yönelik girişimler pek kalıcı olamamış, itibar görmemiştir

İKTİDAR KATINDA KAVGA: AKP'NİN SONBAHARI MI?

Resim
Cumhurbaşkanlığı ile hükümet arasında ve genel olarak da AKP içerisinde artan atışma ve restleşmeleri nasıl anlamak gerekir? Normal koşullarda; bu atışmaların bir "gerçeklik mi, yoksa orta oyunu mu olduğu?" sorgulanmaz ve doğrudan doğruya arkasındaki nedenler irdelenmeye çalışılırdı. En geniş midelerin bile kaldırmakta zorluk çekeceği her türlü bayağılık, son yıllar içinde Türkiye'de olağanlaştırıldı. Bu nedenle devletin en tepesindekilerin birbirlerine karşı kullandıkları en yakası açılmadık itham ve hakaretlerin bile "siyasi mizansen gereği" olabileceğinden şüphe eder hale gelmiş durumdayız. Siyasi iktidar katında yaşanan çürümenin aldığı boyutu anlamak için tek başına yeterli bir veri aslında bu. Ama önce Arınç şahsında ve şimdi de Davutoğlu'nun tasfiyesiyle artık iktidar katında ciddi bir çatışma/çatlak olduğu tartışma götürmez biçimde gün yüzüne çıktı. Çatlak derinleşecek... Olaylara söylem ve kişiler üzerinden değil de siyasetin nesnel kuralla

SOSYAL DEMOKRASİ: SİL BAŞTAN BAŞLAMAK GEREK BAZEN

Resim
En başta ve açık açık söylemek gerek: Kapitalizm "sol"u sevmez... Yalnızca sosyalist solu değil, sosyal demokrat solu da sevmez. Zira bilinen anlamıyla sosyal demokrasi , bir devrim peşinde koşmasa da, kapitalizmde alt sınıflar lehine düzeltmeler talep eden, kapitalizmi daha eşitlikçi kılmaya çalışan bir politik misyonun adıdır. Bu gelirin kapitalistler aleyhine yeniden dağıtımı demektir. Adı üstünde kapitalizm...Yani kapitalistlerin sistemi. Bu durum tabi ki kapitalizmin hoşuna gitmeyecektir. Devlet aygıtı ve bu aygıtın bel kemiği asker/sivil bürokrasi de sevmez solu/sosyal demokrasiyi. Zira emek lehine düzenlemelere dayalı bir politika, klasik devlet aygıtında da bazı önemli rötuşlar icap ettirir. Avrupa'nın sosyal korporatist modeli üzerinde şekillenen sosyal devleti tümüyle solun zorlamasıyla ve kapitalistlerin el mecbur tavizleriyle -yani bu anlamda kapitalistlere ve bürokrasiye rağmen- oluşmuş üstyapısal bir "denge"dir. Kapitalizmi kendi başına

Siyasetin cenderesindeki din ya da bugün hangi dine inanıyoruz?

Resim
26 Nisan 2016 Salı *Ancak birbirimizden nefret etmeye yetecek kadar dindarız, birbirimizi sevmeye yetecek kadar değil. Jonathan Swift Dini ihtiyaç kılan üç başat neden sayılabilir: Birincisi; bilimin en azından henüz ulaşamadığı alanlara, dini terminoloji içinden konuşacaksak "gayb"a, yani "bilinemeyen"e ilişkin bir açıklama sunmasıdır. İkincisi, insanın ölüm başta olmak üzere güçsüz ve çaresiz hallerinde tolere edici bir işlevi vardır. Üçüncüsü, bir topluluk olarak var olabilmenin gerektirdiği ortak davranış kuralları ve ortak değerler alanında düzenleyici bir role sahiptir. "Doğal-Sosyal Din" Ama bunlar içinde hiç kuşku yok ki; en önemli neden, ölüm korkusu ve sonsuz yaşam arzusudur.Tüm bu nedenlerin hepsi belirli bir insanlık durumunu gösterir ama hiçbiri kendi başlarına bir sınıfsallık içermezler. İşte bu nedenle biz buna "doğal-sosyal din" adını veriyoruz. "Din" diyebilir miyiz? Bugünkü bilgilerimiz bize insanlığın yaşam