Kayıtlar

Temmuz, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DEPREME HAZIRLIK VE BİR KARA MİZAH TABLOSU...

Trafik kazalarında bu ülkede ortalama her yıl 5-6 bin kişi hayatını kaybediyor, 100-200 bin kişi de yaralanıyor. İş kazalarına yılda 1500 işçi kurban veriliyor, on binlerce işçi ise sakat kalıyor. Biraz ciddi bir depremde, daha fazla rant için yapımına göz yumulan çürük binalar nedeniyle yüzlerce/binlerce can adeta pisi pisine ölüme mahkum bırakılıyor. Böylesi ölümlere iktidar cephesinde ya büyük suskunluk var ya da eğitim zayiatı diyorlar… Sürücü hatası diyorlar… İşçi ihmali diyorlar… “Allahın takdiri, mukadderat”, “fıtrat” vb. diyorlar… Öylece geçiştiriyorlar ve unutulmaya terk ediyorlar. Bu olayların ne sorumlusu aranıyor doğru dürüst ne yargılama veya cezalandırma yapılıyor. *** Geçen gün Marmara Denizi açıklarında özellikle de Yalova bölgesinde hissedilen iki deprem meydana geldi. Bu depremlerin ardından İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesinde çok büyük ölçekli deprem beklendiğini hatırladık. Birden bire aklımıza zamanında gerekli önlemler alınmazsa

NEWSWEEK: “DARBE GİRİŞİMİ, ERDOĞAN’I PUTİN’İN KOLLARINA İTTİ”

NEWSWEEK: “DARBE GİRİŞİMİ, ERDOĞAN’I PUTİN’İN KOLLARINA İTTİ” Newsweek dergisi, Türkiye’deki başarısız darbe girişiminin her geçen gün biraz daha otoriterleşen Cumhurbaşkanını yeniden Viladimir Putin’in kollarına ittiğini yazdı. Haftalık Amerikan dergisi Newsweek, Owen Matthews imzalı ve ‘Erdoğan ve Putin... Birbirine aşık iki diktatör’ başlıklı analizinde, “Türkiye’deki başarısız darbe girişimi ülkenin her geçen gün biraz daha otoriterleşen Cumhurbaşkanı’nı yeniden Vladimir Putin’in kollarına itiyor” dedi. Rusya istihbaratının Türkiye hükümetine darbe girişimi konusunda önceden uyarıda bulunduğuna yönelik iddialar olduğunu ancak söz konusu iddiaların Türkiye ve Rusya tarafından reddedildiğine dikkat çeken Matthews, ‘Vladimir Putin’in ajanları darbe girişimi sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatını mı kurtardı?’ sorusuna yanıt aradığı analizinde,“Söz konusu iddiaların gerçek olup olmadığıyla ilgili çeşitli görüşler var. Hikayenin asıl önemi, Rusya ve Türkiye’

Dış basında bugün |"ABD-Türkiye ilişkilerine darbe, diğer krizlere sıçrayabilir" 28 Temmuz 2016 Perşembe

Dış basında bugün |"ABD-Türkiye ilişkilerine darbe, diğer krizlere sıçrayabilir" 28 Temmuz 2016 Perşembe Dış basında bugün | REUTERS: “TSK, KIRIK DÖKÜK BİR GÜÇ HALİNE GELDİ” Reuters Haber Ajansı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasına ilişkin gelişmeleri irdelediği analizinde, Türk ordusunun kırık dökük bir güç haline geldigini kaydetti. TSK’nin yeniden inşası birkaç yıl alacaktır ama yapılanmayı ve güveni yeniden inşa etmek çok daha uzun zaman alacak. İngiliz haber ajansı Reuters, “Darbe girişimi hızla çökertildi ama NATO’nun ikinci büyük ordusundaki bölünmeleri kızıştırıp gözler önüne serdi ve IŞİD, PKK gibi tehditlerle başa çıkma kabiliyetine dair soru işaretlerini beraberinde getirdi. Bu arada Türk ordusu kırık dökük bir güç haline geldi. Haftalar önce Suriye sınırını teftiş ederken PKK ve IŞİD’le mücadeledeki rolünden ötürü Türkiye medyasında çarşaf çarşaf övülen 2. Ordu Komutanı Adem Huduti şimdi darbecilikten yakalanan 360 general içindeki en üst rütbeli asker” ded

TIMES: “AB, ERDOĞAN’IN ÜZERİNDEKİ TÜM ETKİSİNİ YİTİRDİ”

TIMES: “AB, ERDOĞAN’IN ÜZERİNDEKİ TÜM ETKİSİNİ YİTİRDİ” Times gazetesi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gelişmelere dikkat çektiği haber analizinde, AB’nin Erdoğan üzerindeki tüm etkisini yitirdiği yorumunu yaptı. Gazete ayrıca, “Erdoğan havuçları yedi, sopaları ise kırdı” diye yazdı İngiltere’nin sağ çizgide yayın yapan Times gazetesi, diplomasi editörü RogerBoyes imzalı haberinde, Türkiye’nin artık AB ile işbirliği yapmadığını belirterek, “AB neredeyse hiç, bu kadar zayıf görünmemişti. Erdoğan üzerinde tüm etkimizi kaybettik” diye yazdı. İngiliz gazetesi, ‘Göçmen Dolu Avrupa Kaosa Sürükleniyor’ başlığını kullandığı haber analizinde, “Fransa ve Almanya hükümetleri kıtada kontrolü kaybetti. Türkiye de artık AB ile işbirliği yapmıyor.AB neredeyse hiç, bu kadar zayıf görünmemişti” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son darbe girişimi sonrası yeniden otoriter bir tavır sergilediğini kaydeden İngiliz gazetesi, “Avrupa Birliği, vize muafiyeti karşılığında Türkiye’den Terörle Müca

FINANCIAL TIMES: “TÜRKİYE’NİN KADERİ ERDOĞAN’IN ELİNDE” 26 Temmuz 2016

Financial Times gazetesi, Türkiye’deki son gelişmelere yer verdiği haber analizinde, Türkiye’nin gelecekteki rotasını Erdoğan’ın çizeceğini ancak onun önceliklerinin Batı’nın öncelikleriyle örtüşmediğini yazdı. İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times, ‘Türkiye’nin Kaderi Erdoğan’ın Elinde’ başlığını kullandığı haberinde, “Türkiye’nin gelecekteki rotasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çizecek ancak onun öncelikleri Batı’nın öncelikleriyle örtüşmüyor” dedi. Türkiye’nin başarısız darbe girişimi sonrası travma yaşadığını ve daha sonra da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kendi deyimiyle neo-İslamcı partisinin, yaşananlardan sorumlu tuttuğu rakip İslamcı harekete karşı kapsamlı bir tasfiyeye giriştiğini belirten İngiliz Financial Times gazetesi, “Türkiye’nin Avrupa ve Atlantik ittifakındaki ortaklarının, Türkiye’nin gidişatından kaygı duymaları için yeterli nedenler var. Hatta, Batı’nın, Avrupa ve Asya arasındaki bu merkezi ülkeyi kaybedip kaybetmeyeceği tartışılıyor” ifadesini

"Empati" çare değil tutsaklık

13 Temmuz 2016 Çarşamba Kendi mücadelesini veremeyen ve bu mücadeleyle kendine bir denge ve özgürlük alanı yaratamayanlar, kaçınılmaz olarak "empati" adı verilen bir aşağılama biçimine muhtaç bırakılırlar... Empati çağrısı "yüksek bir ahlaki olgunluğa" işaretmiş gibi görünse de, gerçekte hakkı yenilenleri, hak yiyenlerin bir gün kendilerini anlayabileceği ve böylece sorunun çözülebileceği rüyasına daldırır. Ve aslında temel amacı statükoyu korumak olan bir çağrıdır. Ebeveynleri ise neo-liberalizm ve post modernizm ikilisidir. Zira empati yapmak durumunda kalanlar kural olarak toplumun en güçsüz, ezilen, mağdur edilen kesimleridir. Bir patronun işçiyle, bir erkeğin kadınla, bir beyazın zenciyle "empati" yapıp karşıdakini kendinle eşitlemesi istisnanın da ötesinde zayıf bir olasılıktır. Ama tersinden bir işçi patronuyla, bir kadın kocasıyla bol bol empati yapar..."Fabrika batarsa hepimiz batarız." Niye böyle... Çünkü karşıdaki güçlüdür.

Dış basında bugün | ECONOMIST: “Erdoğan'ın tavırları onu, demokrat devlet adamlarından çok Arap despotlara benzetiyor" 22 Temmuz 2016 Cuma

Dış basında bugün | ECONOMIST: “Erdoğan'ın tavırları onu, demokrat devlet adamlarından çok Arap despotlara benzetiyor ECONOMIST: “ERDOĞAN’IN TAVIRLARI ONU, DEMOKRAT DEVLET ADAMINDAN ÇOK ARAP DESPOTLARA BENZETİYOR” Economist dergisi, Türkiye’deki son gelişmeleri ve OHAL ilanına dikkat çektiği haber analizinde, “Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, halkın savunmak uğruna hayatını riske attığı demokrasiyi yok ediyor” diye yazdı.” ifadesini kullandı. İngiltere’de yayınlanan haftalık Economist dergisi, ‘Erdoğan’ın İntikamı’ başlıklı haberinde, “Türkiye’deki darbe girişiminde neden bu kadar kötü planlanmış olduğu ve darbecilerin elinin hangi kademelere uzandığı gibi aydınlanmayan pek çok nokta var. Türkiye'deki darbe girişimine dair iki nokta ise net. Bu noktalardan biri; Türklerin büyük bir cesaretle sokaklara çıkıp askerlere dur demesi, diğeri ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkın savunmak uğruna hayatını riske attığı demokrasiyi yok etmesi” dedi. Darbe girişiminden

NÜRNBERGER NACHRICTEN: “TOPLUMUN DİĞER KESİMLERİ AKP’YE SADAKATLERİNİ GÖSTERMEZSE TÜRK DEVLETİİÇİNDE YER ALAMAYACAK”

Nürnberger Nachrichten gazetesi, başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimi sonrasında Türkiye’nin bir dönüm noktasının eşiğinde olduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarihi bir değişime imza atıyor. Türkiye’deki bu dönüm noktası, uzun yıllar boyunca ülkeyi etkileyecek” diye yazdı. Alman gazetesi ayrıca, “Toplumun diğer kesimleri açık bir şekilde AKP’ye sadakatlerini göstermedikleri takdirde, Türk devleti içinde yer almaları pek mümkün olmayacak” dedi. Gazete, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarihi bir değişime imza atıyor. Türkiye’deki bu dönüm noktası, uzun yıllar boyunca ülkeyi etkileyecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan içinde olduğu bu durumu, dindar-muhafazakâr Türklerin iktidarını sağlamlaştırmak için kullanıyor. AKP yandaşı olan bu kesim şimdiye kadar seçimlerde yapısal çoğunluğu oluşturuyordu. Artık toplumun diğer kesimleri açık bir şekilde AKP’ye sadakatlerini göstermedikleri takdirde, Türk devleti içinde yer almaları pek mümkün olmayacak” değerlendirmelerinde bu

TRIERISCHER VOLSFREUND: “KAN AKMADAN SİSTEMDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI MÜMKÜN OLMAYACAK”

Trierischer Volksfreund gazetesi de, Türkiye’deki son gelişmeleri irdelediği haber analizinde, “Artık diktatör olarak adlandırmamız gereken iktidar sahibi, günün birinde koltuğunu bıraksa da, kan akmadan sistemde değişiklik yapılması mümkün olmayacak” şeklinde kaydetti. “Türkiye bir daha nasıl liberal bir hukuk devleti olacak? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve fanatik yandaşları iktidardan asla isteyerek vazgeçmeyecek. Bir daha hiç geniş kitlelere hitap eden eleştirel medyanın yayınlarına izin vermeyecekler. Muhalefet partileri bir daha hiç iktidarın yakınına yaklaştırılmayacak. ‘Gülen hareketi’ adı altında herkesi şüpheli durumuna düşürebilirler. Artık diktatör olarak adlandırmamız gereken iktidar sahibi, günün birinde koltuğunu bıraksa da, kan akmadan sistemde değişiklik yapılması mümkün olmayacak. Yapılan konuşmalar, yayılan düşünceler ve izlenen tutumla şiddet duyguları uyandırıldı; önümüzdeki haftalar ve aylarda da şiddete başvurulacak”.

FRANKFURTER RUNDSCHAU: “ARTIK MÜLTECİÜRETEN TÜRKİYE’YE KAPIYI KAPATMAMALIYIZ”

Frankfurter Rundschau, Türkiye’de darbe girişimi sonrasında yaşanan gelişmeler yüzünden Türklerin mülteci olarak Avrupa’ya gelebileceği endişesine dikkat çektiği haberinde, “Türkiye artık mülteci üreten bir ülke.Eğer Türkiye’ye kapıyı kapatırsak, bu büyük ülkeyi daha büyük olan komşusu Rusya’nın kollarına mı atmış oluruz?” diye yazdı. Alman gazetesi şöyle devam etti: “Türkiye artık mülteci alan bir ülke değil. Türkiye artık mülteci üreten bir ülke. Önce birkaç yüz kişi gelecek, durum böyle devam ederse Avrupa Birliği’ne ama özellikle de Almanya’ya sığınmak isteyecek sayı binleri bulacak. Onlara Türkiye’nin güvenli bir kaynak ülke olduğunu mu söylemeliyiz? Peki ABD bu durumda nasıl bir tutum izleyecek? Ya NATO? Eğer NATO ülkeleri güvenli kaynak ülke olamıyorsa, o zaman NATO ne işe yarıyor? Eğer Türkiye’ye kapıyı kapatırsak, bu büyük ülkeyi daha büyük olan komşusu Rusya’nın kollarına mı atmış oluruz? Bu konuda izlenecek siyasi çizgiyi belirleyemediğimiz için memnun olabiliriz”.

DIE WELT: “TÜRKİYE’DE NORMAL KOŞULLAR DA OLAĞANÜSTÜ HAL GİBİYDİ”

Die Welt gazetesi, OHAL’in ilan edilmesiyle ilgili haber analizinde, “Türkiye’deki normal koşullar da olağanüstü hal uygulamasını aratmadı” diye yazdı. Almanya’nın önemli fikir gazeteleri arasında yer alan Die Welt, “Gazetecilere karşı açılan davalar, gazetelere ve televizyon kanallarına el konması veya bilim insanlarının kitleler halinde görevden alınması gibi zaten var olan otoriter eğilimler Türkiye’de olağanüstü hal ilân edilmesi ile yeni bir boyut kazandı. Bu normal durum göz önünde bulundurulduğunda, olağanüstü durumun fark edilmesi için biraz gayret göstermek gerekiyor. Gözaltına almalar, hukuk devleti ilkeleri çerçevesindeki kişisel hakların korunması için pek çaba harcanmayacağı endişesini yaratıyor. Olağanüstü hal, engellenen darbe girişiminin bölünmüş bir toplumda yeniden birlikteliğin sağlanmasına ve hukuk devleti ile parlamenter demokrasinin güçlendirilmesine yol açmayacağını gösteren olaylar zincirinin son halkası oldu. Tam aksine burada bir karşı darbe söz konusu” dedi.

ECONOMIST: “ERDOĞAN’IN TAVIRLARI ONU, DEMOKRAT DEVLET ADAMINDAN ÇOK ARAP DESPOTLARA BENZETİYOR”

Economist dergisi, Türkiye’deki son gelişmeleri ve OHAL ilanına dikkat çektiği haber analizinde, “Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, halkın savunmak uğruna hayatını riske attığı demokrasiyi yok ediyor” diye yazdı.” ifadesini kullandı. İngiltere’de yayınlanan haftalık Economist dergisi, ‘Erdoğan’ın İntikamı’ başlıklı haberinde, “Türkiye’deki darbe girişiminde neden bu kadar kötü planlanmış olduğu ve darbecilerin elinin hangi kademelere uzandığı gibi aydınlanmayan pek çok nokta var. Türkiye'deki darbe girişimine dair iki nokta ise net. Bu noktalardan biri; Türklerin büyük bir cesaretle sokaklara çıkıp askerlere dur demesi, diğeri ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkın savunmak uğruna hayatını riske attığı demokrasiyi yok etmesi” dedi. Darbe girişiminden sonra ordu ve devlet kurumlarında başlatılan tasfiye sürecine de değinen İngiliz dergisi, “Şimdi laik kesimler, Kürtler ve diğer azınlıklar sokakları dolduran Erdoğan destekçilerinden ürkmüş durumda. Erdoğan ise karşıt gö

VOLKSTIMME: “TEHDİT ALTINDAKİLERİN AB ÜLKELERİNE GELMEMESİ İÇİN ERDOĞAN’IN ETKİLENMESİ GEREKİR”

Volkstimme gazetesi de Türkiye’deki son gelişmeleri irdelediği haber analizinde, “Türkiye’den bir göç dalgası yaşanmasından endişe edilebilir. Tehdit altındaki aydınlar, kovuşturmaya uğrayan Kürtler ve daha birçok kişi, Avrupa’ya gelmeye çalışabilir. Bunun yaşanmaması için Avrupa Birliği ülkelerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın etkilenmesi yönünde her yolu denemesi gerekiyor. Tabii hâlâ mümkün olduğu sürece” dedi. Almanya’da yayınlanan sol çizgideki Volkstimme gazetesi şu değerlendirmelere yer verdi: “Türkiye ile vize serbestliği sağlanamayacak. Çünkü şimdi Brüksel değil, Erdoğan yönetimi bunu bloke ediyor. Üniversite ve yüksekokulları Gülen yanlılarından temizleme kapsamında akademisyenlerin yurtdışına çıkışı yasaklandı. Resmi olarak böyle söylense de, aslında yapılmak istenen eğitim kurumlarındaki muhalifleri ayıklamak. Verilen talimatlar sonucunda on binlerce hâkim ve savcı, asker ve idari personel görevden uzaklaştırıldı, gözaltına alındı. Türkiye’de korku havası hâkim, i

BRAUNSCHWEIGER: “ERDOĞAN’A EN İYİ BASKI ARACI EKONOMİK YAPTIRIMLAR OLUR”

Braunschweiger gazetesi, Türkiye ile Avrupa’nın giderek birbirinden uzaklaştığını ifade ettiği haberinde, “Erdoğan’ın yeniden olması gereken çizgiyi izlemesi için Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulamak çok daha iyi bir baskı aracı olur” dedi. Almanya’nın önemli gazetelerinden Braunschweiger, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da şeffaf bir lider değil. Ama zaten Türkiye ile Avrupa birbirinden giderek uzaklaşıyor. Türkler için sonuçta iç politikaya ilişkin hedefler dış politikadan daha büyük önem taşıyor. Türk halkı da zor ilerleyen Avrupa Birliği üyelik müzakereleriyle birlikte artık uyandı. 2005 yılından beri müzakerelerdeki 33 başlıktan sadece bir tanesi kapatıldı. Türkiye’yi üyelik müzakerelerini sona erdirmekle tehdit etmek yanlış bir yöntem. Erdoğan’ın yeniden olması gereken çizgiyi izlemesi için Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulamak çok daha iyi bir baskı aracı olur. Turizme önemli ölçüde bağlı olan Türk ekonomisi, yaşanan terör s

MARKISCHE ODERZEITUNG: “ERDOĞAN’IN SERGİLEDİĞİ PARANOYA KÖTÜ ŞEYLER YAŞANABİLECEĞİ ENDİŞESİ YARATIYOR”

Märkische Oderzeitung’da da Türkiye’deki darbe girişimi sonrasında izlenen tutuma dikkat çektiği haber analizinde, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sergilediği paranoya ise kötü şeyler yaşanabileceği endişesi yaratıyor” diye yazdı. Gazete ayrıca, Erdoğan’ın demokrasiyi hiçbir zaman önemsemediğini belirtti. Alman gazetesi şöyle devam etti: “Entelektüel açıdan seçkin kişilerin hapse atılması veya susturulmasının sonu hiç iyi olmaz. Tarihte bunun çok sayıda örneği var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sergilediği paranoya ise kötü şeyler yaşanabileceği endişesi yaratıyor. Erdoğan, laf cambazlığı ile düşman yaratmakta bir usta. Düşman yaratılması sonucunda ise ne yazık ki görüş alanı daralıyor. Ve serbest konuşma ve özgürce düşünme yasağı demokrasinin zehirleri arasında yer alıyor. Ancak Erdoğan demokrasiyi hiçbir zaman pek önemsemedi”.

FRANKFURTER ALLGEMEINE: ÜLKE NE ZAMAN DİKTATÖRLÜĞE KAYAR SORUSUNA YANIT ARAYANIN İŞİNİ ERDOĞAN KOLAYLAŞTIRIR”

Frankfurter Allgemeine gazetesi, Türkiye’deki darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tutumunu yorumladığı haber analizinde, “Kim ‘bir ülke ne zaman diktatörlüğe kayar’ sorusuna yanıt vermekte tereddüt ederse, o kişinin işini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kolaylaştırır: Zira Erdoğan, bir toplumun taşıyıcı anayasal bütün sütunlarını yıkıyor” dedi. Almanya’nın yüksek tirajlı gazetelerinden Frankfurter Allgemeine gazetesi, “Kim ‘bir ülke ne zaman diktatörlüğe kayar’ sorusuna yanıt vermekte tereddüt ederse, o kişinin işini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kolaylaştırır: Zira Erdoğan, bir toplumun taşıyıcı anayasal bütün sütunlarını yıkıyor. İktidarın sahibi olarak asker ve polislerin görevden uzaklaştırılmasını istiyor; hoşlanmadığı yargıçların kitlesel olarak kovuşturulması, kuvvetler ayrılığı ilkesini önemsemediğini ortaya koyuyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nda binlerce kamu personelinin görevden uzaklaştırılması, bin 500’den fazla dekanın istifa talebi ile

WASHINGTON POST: “HEDEF ALINANLAR ARASINDA SADECE GÜLEN DEĞİL, MUHALİFLER DE VAR”

Washinton Post gazetesi, Obama Yönetiminin Fethullah Gülen’in iadesi konusundaki tavrını irdelediği haber analizinde, Obama Yönetimi ise doğru bir tutum takınarak direndiğini ve bunu yapmaya devam etmesi gerektiğini yazdı. Gazete ayrıca hedef alınanların arasında sadece Gülen yanlıları değil muhalifler de bulunuyor” dedi. Darbe girişimi sonrası ordu, yargı ve diğer devlet kurumlarında gerçekleştirilen görev almaları ve gözaltılar ile OHAL ilanına dikkat çeken Amerikan Washington Post, “Hedef alınanların arasında sadece Gülen yanlıları değil muhalifler de bulunuyor” diye yazdı. Erdoğan’ın, "Türkiye’nin NATO müttefiki olan ABD’yi, din adamı Fethullah Gülen’i teslim etmeye zorlamaya çalıştığını da kaydeden ABD’li gazete, “İslam Devletine karşı Türkiye ile yapılan işbirliğinde bir çatlak anlamına gelse bile ABD’nin bu yaklaşımını sürdürmesi gerekir” diye kaydetti. “Türkiye ile bir iade anlaşması olsa da Türkiye Gülen’in uygun bir biçimde yargılanacağına, ABD Adalet Bakanlığı ve fede

NEW YORK TIMES: “ERDOĞAN, DEVLETE OLAĞANÜSTÜ YETKİLER VEREN HAL İLAN ETTİ”

New York Times gazetesi, OHAL’in ilan edilmesine dikkat çektiği haberinde, “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, otoriter hükümeti devirmeye giriştiğinden kuşkulanan şahısları kovalarken devlete olağanüstü yetkiler veren üç aylık olağanüstü hal ilan etti” diye yazdı. Amerikan New York Times gazetesi, “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, otoriter, hükümeti devirmeye giriştiğinden kuşkulanan şahısları kovalarken devlete olağanüstü yetkiler veren üç aylık olağanüstü hal ilan etti. İsyanın bastırılmasından önce 250’den fazla kişi öldürüldü” dedi. Bazı Avrupalı liderler ve insan hakları örgütlerinin darbe girişimi sonrası devlet kurumlarında gerçekleştirilen tasfiye ve idam cezası çağrılarına da vurgu yapan ABD’li gazete, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bazı Avrupa ülkelerinde teröre karşı olağanüstü önlemlerin alındığına işaret ederek ‘Avrupa’nın bu kararı eleştirme hakkı yoktur’ dedi” diye yazdı.

WALL STREET JOURNAL: “GÜLEN’İN İADE TALEBİ YÜZÜNDEN TÜRKİYE VE ABD GERGİN”

Wall Street Journal gazetesi, Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi üzerine Fethullah Gülen’in iadesini ABD’den resmen talep etmesine dikkat çektiği haberinde, ABD yetkililerinin Türkiye’nin Gülen’i iade talebinin Ankara ile ilişkileri gerdiğini açıkça belli ettiklerini belirtti. Amerikan iş çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal, “Aylar alacak süreç sırasında Gülen’in federal mahkemede kendini savunma olanağı olacak. Bunun yanında ABD’li yetkililer Türkiye’nin Gülen’i iade talebinin Ankara ile ilişkileri gerdiğini açıkça belli ediyorlar. ABD’nin liderliğindeki IŞID ile mücadele ve iki kilit müttefik arasındaki ilişkiler için önemli etkileri olacak uzun bir iade karar sürecinestart verildi. Türk yetkililer tarafından e-mail ile gönderilen materyal yaklaşık 20 yılda Pennsylvania’da yaşayan Gülen’in darbe girişiminin arkasında olduğunu kanıtlayacak. Beyaz Sarayı’nın Adalet Bakanlığı’nın, nihai aşamasında ABD federal mahkemesinin iadeyi onaylamasını gerektirecek bir sürecin bir parçası

FRANKFURTER ALLGEMEINE: “TÜRK DEVLETİNİN BU ÇATIŞMALARI AB ÜLKELERİNE TAŞIMASI KESİNLİKLE KABUL EDİLMEMELİ”

Türkiye’deki darbe girişiminin Almanya’daki Türkler arasında gerilime yol açması ve Erdoğan yandaşlarının Gülen Cemaati ile bağlantısı olduğu iddia edilen kişilere yönelik tehditleri ele alan Alman FrankfurterAllgemeinegazetesi, “Türk devletinin bu çatışmayı Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkelerine taşıması kesinlikle kabul edilmemeli” şeklinde kaydetti. Gazete şu yoruma yer verdi: “Erdoğan hukukun egemenliği yerine sokağın ve oradaki kalabalığın egemenliğini tercih etti, bunu da yeni yasalarla parlatıyor. Türkiye’de Erdoğan’a muhalif olanlar sindirildi, tehdit edildi, gözaltına alındı ve hatta Ankara’daki yönetimin iradesine kalırsa belki yakında idam edilecekler. Batı’nın bu konuda neredeyse hiç etkisi yok. Ancak Türk devletinin bu çatışmayı Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkelerine taşıması kesinlikle kabul edilmemeli. Erdoğan karşıtlarını yakalamak için Türk yargısının kolu Almanya’ya uzanmıyor. Buna rağmen sindiriliyor ve tehdit ediliyorlar. Zira burada takip Türk devletinin y

HANDELSBLATT: “ İYİ NİYETLİ TAVSİYELERİN, ANADOLU’DAKİ GELİŞMELERİ DURDURABİLECEĞİNE KİMSE İNANMAMALI”

Handelsblattgazetesİ, Türkiye’deki son gelişmeleri irdelediği haber analizinde, “Türkiye, Avrupa’dan farklı olacak. Ve halkın büyük çoğunluğu bu farklılıkta rol oynayacak. Berlin veya Brüksel’den gelen iyi niyetli tavsiyelerin, Anadolu’daki gelişmeleri durdurabileceğine kimse inanmamalı. Hukuk devleti ilkelerine bağlı kalınması yönündeki uyarılar, Alman veya Türk kökenli Alman politikacıların Erdoğan’ın istifasını istemesi gibi havada uçup gidiyor” yorumunda bulundu. Almanya’da yayınlanan Handelsblatt, “Önceden her ne pahasına olursa olsun Avrupalı olmak isteyen liberal bir toplum varken, bugün gündemi muhafazakâr, neredeyse geriye dönük bir değişim meşgul ediyor. Eskiden İstanbul’da ‘Christopher Street Day’ kutlanırdı, bunun yerini bugün iftarlar aldı. Eskiden Avrupa Birliği üyeliği bütün hükümetlerin değişmez bir şekilde programında yer alırken, bugün seçimle başa gelen Cumhurbaşkanı her fırsatta Avrupa Birliği’ne üyeliğinin önemsiz olduğunu vurguluyor. Bunun sonunda ne olacağını ki

FRANKFURTER RUNDSCHAU: ERDOĞAN’IN SÖZLERİ ÖZGÜRLÜKLER İÇİN SOKAĞA ÇIKANLARLA ALAY ETMEK ANLAMINA GELİYOR”

FrankfurterRundschau gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın idam cezası isteyenlere ‘Demokrasilerde halkın talebi bir kenara konulamaz. Bu, sizlerin bir hakkıdır’ sözleriyle verdiği yanıtı ele aldığı haberinde, “Erdoğan’ın sözleri Türkiye’de basın ve gösteri özgürlüğü ile insan hakları için sokağa çıkan, hükümetin talimatı ile polisin şiddeti ile karşı karşıya kalanlarla alay etmek anlamına geldi” diye yazdı. Alman gazetesi şöyle devam etti: Büyük politikacılar, zor zamanlarda sakinliği korumak ve temkinli bir yönetim ile kendilerini belli eder. Ancak bunu Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan beklemek mümkün değil. Erdoğan, mitinglerde idam cezasının geri getirilmesini talep eden kitleleri susturarak bunun geriye atılacak bir adım ve AB üyelik müzakerelerinin sonu anlamına geleceğini açıkça anlatmak yerine böyle bir yasayı onaylayacağını açıkladı. Halkın talebinin parlamento için bir emir olduğuna işaret etti. Bu sözler, Türkiye’de basın ve gösteri özgürlüğü ile in

INDEPENDENT: “TÜRKİYE’DE KURUMLARIN İÇİ BOŞALTILIYOR”

Independent gazetesi, Türkiye’de kurumların içinin boşaltıldığını belirtiği haberinde, “Türkiye’deki darbe girişiminin ardından başlayan gözaltı ve tutuklamalar sadece orduyu değil, ülkenin genelini zayıflattı. Ancak başarısız olan darbe girişiminin ardından Türkiye’nin liderleri yeni bir askeri kalkışmadan endişe ediyorlar. Stratejik öneme sahip bazı askeri birliklerin kışlalarından çıkmasına izin verilmiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’ya dönüşü de epey uzun bir süre aldı. Görünen o ki Ankara’daki güvenliğe dair hâlâ endişeler bulunuyordu. Darbe girişimini planlayanların bağlantılarının devlet yapısının ne kadar derinlerine indiği anlaşılınca ikinci bir kalkışma endişeleri de arttı” dedi. Erdoğan’ın ikinci darbe korkularının orduyu ve ülkeyi çökertebileceğini de kaydeden İngiliz gazetesi, “Türkiye’de kurumların içi boşaltıldı. Bugün ülkedeki generallerin neredeyse üçte biri hapiste. Üst düzey gözaltılar da hâlâ devam ediyor. Güneydoğu’da PKK’ya karşı savaşı yürüten

DARBE BİTTİ Mİ YA DA "MATRUŞKA DARBESİ"

Resim
Darbe sürecinin arkasındaki gerçeklerin bütün değil en temel boyutlarıyla bile kamuoyunca bilinir hale gelmesi yıllar, belki de on yıllar alacak. Hatta o zaman dahi bazı boyutları kuvvetle tahmin edilse de, kesin verilerle kanıtlanabilir olmayacak.. .Bu iş tek başına cemaatin işi mi? Yoksa bir koalisyon cuntanın işi mi? Koalisyon ise diğer bileşen(ler) kimler? Bu bir oyun mu? Ya da erken doğuma zorlanmış bir darbe girişimi mi? Yoksa bir öncü/ uyarıcı girişim mi? Bu darbenin arkasında dış güçler var mı? Varsa kimler ve ne murat ediyorlar? Tüm bu sorular elbette önemli. Ve spekülatif yanları olsa da bu sorulara sosyolojik ve siyaset bilimi aklıyla yine de doğruya yakın cevapların üretilebilmesi olanaklı. Ama bunlar en öncelikli sorular değil... Yanıta kavuşması gereken en öncelikli sorular, Türkiye'yi özgürlükler alanında kısa ve orta vade nelerin beklediği ve biz özgürlükçülere ne gibi görevlerin düştüğü? MATRUŞKA KIRILMALI... Bir askeri darbenin savuşturulmuş olması çok

HUMAN RIGHTS WATCH: “HÜKÜMETİN İZLEYECEĞİ YOL ÖZGÜRLÜKLER ANLAMINDA SINAV OLACAK”

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), darbe girişimi sonrasında Türkiye’de hükümetin izleyeceği yolun insan hakları, hukukun üstünlüğü ve basın özgürlüğü anlamında önemli bir sınav olacağını söyledi. BBC’nin aktarımına görei HRW’nin yayınladığı raporda, gözaltı sayısının 7 bin 500’ü aştığı, binlerce hakim, savcı ve polisin açığa alındığı ve 22 haber sitesinin kapatıldığı anımsatılırken, HRW Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Hükümetin darbe girişiminde bulunanları yargı önüne çıkarmak en doğal hakkı. Ancak gözaltıların boyutu ve hızı, kanıtlara dayalı bir soruşturmadansa kitlesel tasfiyelere işaret ediyor. Darbeye karşı demokrasiyi savunmak için sokaklara çıkan Türkler basın özgürlüğünü koruyan ve hukukun üstünlüğünü gözeten bir süreci hak etti” dedi. Darbecilere karşı binlerce insanın sokaklara çıkmasının ve Meclis’teki siyasi partilerin birlik olarak darbe girişimine karşı durmalarının, darbenin başarısızlığında kritik rol oynadığını ifade eden örgüt açıklamasında şu ifade