MELİH GÖKÇEK VE "VANDALİZM MÜZESİ"...
MELİH GÖKÇEK VE "VANDALİZM MÜZESİ"...
Melih Gökçek Beyefendi,
buyurmuşlar:
Ankara'ya bir
"Vandalizm Müzesi" açacaklarmış...
Bu müzenin içinde de
Gezi Parkı eylemleri sırasında tahrip edilen mal ve araçlar sergilenecekmiş...
Vandalizm
kavramı...
Vandalizm kelime anlamı
olarak önem verilen, değer verilen simgeleri, güzellikleri bilinçli olarak
tahrip etmek eylemi demek...
Tarihsel anlamı ise,
Avrupa terminolojisi ile konuşursak "modern-barbar" ikilemine; İbn-i
Haldun'un kavramlarıyla konuşursak "medeni-bedevi" ikilemine
dayanır...
Barbarlık ya da
bedevilik göçebelik ve göçer kültürü demek... Göçebe toplumları savaşçıdır ve yerleşik medeni toplumlara saldırarak
oraları talan etmek göçer toplumların önemli geçim kaynaklarındandır...
Terimin
çıkış kaynağı...
Nitekim vandalizm teriminin çıkış noktası da bu saptamayı doğrular
niteliktedir. Vandalizm kavramının yerleşmesi ve yaygınlaşması Henri Grégoire isimli bir papazın Fransız devrimi sırasında cumhuriyet
ordusu'nun davranışlarını. 455 yılında Roma'yı yağmalayan Vandallara benzetmesinden sonra olmuştur.Malum
olduğu üzere Roma büyük bir yerleşik medeniyet
Cermenler ve onların bir kolu olan Vandallar ise yarı göçer ve göçer
nitelikli toplumlardır; o tarihlerde...
Bu anlatımlardan da açıkca görülmektedir ki; Vandalizm teriminin göçer
toplumları küçümseyen, onları saldırgan, kültürsüz, kültür ve medeniyet düşmanı
gösteren kibirli ve benmerkezci bir
niteliği vardır. Bu açıdan son derece eleştirel yaklaşılması gereken bir
kavramdır.
Fakat biz bu yazı kapsamında zorunlu
olarak işin bu önemli yanına yalnızca dikkat çekmekle yetinmek durumundayız.
Vandalizm
bilinçli -programlı bir medeniyet karşıtlığıdır.
Her ne kadar egemen siyasetçilerin kendilerine yönelik halk protestolarında
yaşanan bir takim kırıp dökme olaylarını Vandalizm olarak nitelemesine sıklıkla
rastlansa da, Vandalizm'in esas anlamı bu değildir.
Vandalizm, çağdaşlık değerlerine karşıtlık ve bu değerleri simgeleyen bina, anıt-heykel, sanat eseri vb. tüm
simgesel öğelere düşmanlık ve onlara karşı saldırganca bir tutum almaktır. Vandalizm
bilinçli -programlı bir medeniyet karşıtlığıdır. Vandalizm ayrıca bir estetik
yoksunluğu ve düşmanlığıdır. Vandalizm bırakalım kendisi gibi olmayanı,
kendisini her eleştireni düşman olarak
görmektir...
Milyonlarca insanın katıldığı bir eylem sırasında, asıl amaç bu olmadan,
kamuya ya da bireylere ait bazı mal ve araçların zarar görmesi durumunu Vandalizm
olarak nitelendirmek bir demagoji ve çarpıtmadan ibarettir. Hele hele o
eylemler sırasında çok sayıda ölen ve ağır yaralanan varken, bu can
kayıplarından söz etmeyip kırılan durak camlarını, otobüs camlarını, bazı
oturma guruplarını kendine dert edinmek, ayrıca ciddi bir vicdani problemin varlığının da
kanıtı sayılmalıdır.
Bu durumda Vandalizm'i
kimler temsil ediyor?
Şimdi soruna buradan bakınca Türkiye'de bir Vandalizm olup olmadığını ve
eğer varsa bu tutumu kimlerin temsil ettiğini anlamak için; kimlerin çağdaşlık-modernlik değerlerine
karşı saldırganca ve yok edici bir düşmanlıkla yaklaştığını saptamak gerekir.
Örneğin Atatürk Kültür Merkezi'ne, örneğin Taksim Meydanı'na, örneğin
Atatürk Orman Çiftliği'ne, örneğin tiyatro, resim, heykel gibi yerleşik
medeniyeti simgeleyen yapı ve değerlere; örneğin eski medeniyetlerin ve
cumhuriyet mimarisinin simgesi yapılara yönelik hasmane bir yaklaşım var mıdır? Örneğin heykeller düşman ilan
edilmekte midir? Estetik ve sanata karşı
düşmanca bir tavır sözkonusu mudur? Sanat
eserleri "Ucube" yaftası yapıştırılarak , "Tükürürüm böyle
sanatın içine" denilerek siyasi ve fiziksel anlamda saldırı altında mıdır?
Eğer varsa bu saldırı kimler tarafından
organize edilmektedir?
Ortada bir Vandalizm olup olmadığını saptamak için bu soruların yanıtlarına
bakmak gerekecektir...
Vandalizm
bilinçli, iradi ve süreğenlik taşıyan bir seçim
olarak kamuya ait değerlerin
talan edilmesi eylemidir...
Vandalizm kendiliğinden, gelip geçici olarak ve asıl niyet bu olmadan kamu
malına zarar vermenin adı değildir. Bilinçli,iradi ve süreğenlik taşıyan bir
seçim olarak - yani bir ideolojik ve ekonomik tercih olarak- kamuya ait değerlerin talan edilmesi, yok edilmesi
eylemidir.
Eğer Atatürk Orman Çiftliği örneğinde olduğu gibi kamuya ait olan yeşil
alanlar sırf isimleri ve taşıdığı simgesel değerler nedeniyle ve/veya Birlik Parkı örneğinde olduğu gibi kişisel ya
da grupsal menfaat sağlamak amacıyla yok edilmek isteniyorsa; eğer rant uğruna demir kafesler yapılıp sonra da yıkılmak zorunda kalınarak kamu, Gezi Parkı eylemleri sırasında ortaya çıkan maddi zararın on katı tek bir kalemde zarara uğratılıyorsa; projesi hazır kaynağı hazır Gerede suyu projesi zamanında hayata geçirilmeyip Ankara susuzluk tehlikesi yaşadığında sağlık açısından riskli Kızılırmak suyu projesi devreye sokulup hem kamunun kaynakları heder edilip hem de halk sağlığı tehdit altına sokuluyorsa, üzerinden hiç bir canlı geçmeyen üst geçitler için; bırakın engellilere yardımcı olmayı normal insanları engelli haline getirebilecek sözde engelli iz yolları için tonlarca para çarçur ediliyorsa vb. vb. işte burada Vandalizm
söz konusudur.
Vandalizm
bir estetik yoksunluğu ve hatta düşmanlığıdır.
Tıpkı 12 Eylül'ün baş generali Kenan
Evren'in Picasso'nun sergisini gezdikten sonra "Ne var bu resimlerde ben
daha iyisini yaparım" cahil cesareti gibi; kent estetiği uzmanlarının
görüş ve önerilerini hiçe sayarak, hatta onların yaptığını, "ne var bunlarda
ben daha iyisini yaparım" haddini bilmezliği ile yadsımaktır.
Eline kalemi alıp, kentin siluetini, kimliğini vb . önemsemeden alt üst geçit, katlı kavşak,Demir kafes,
Gökkuşağı, Samanyolu gibi saçmalıklarla kenti doldurmaktır.
Böylece hem kenti estetik yoksunu bir beton yığını haline dönüştürmek, hem
de kamu kaynaklarını ciddi biçimde talan etmektir.
Vandalizm
herkesi düşman olarak görmektir...
Örneğin kendisine destek vermedi ya
da eleştirdi diye, bir insanı ya da bir bölgeyi cezalandırmaya çalışmak,
aşağılamak, hakarete uğratmaktır.
Kürtaj yasası ile ilgili bir konuda sizin fikrinizi eleştirdi diye bir genç
kıza "anlaşılan sen epey kürtaj olmuşsun" mealinde bir söz sarf
ederek hakaret etmektir.
Örneğin kendisine oy vermeyen kitleden sözederken" Onlar sosyal
medyayı çok iyi kullanıyor. Bizim partililerimiz de yaşlısıyla genciyle sosyal
medyayı kullanmayı öğerenerek; bu silahı düşmana bırakmamalıdır" diyerek,
kendine oy vermeyen herkesi açıkça "düşman"
ilan etmektir.
Bu düşmanca yaklaşımı Çankaya halkı, Keçiören halkı ve Altındağ halkı çok
iyi bilmektedir.
Burada yirmi yıldır serilmeyen
asfalt, yapılmayan- onarılmayan kaldırım, bakımsız bırakılan parklar,
kürenmeyen karlar yüzünden kamuya, şahıs mal ve araçlarına, insan sağlığına
verilen bilinçli ve sistematik zararları hesap ettiğimizde, on gezi parkı eylemi
bir araya gelse bu zararla yarışamaz...
Sayın Melih
Gökçek'e önerimiz şudur:
Sayın Gökçek ille de bir Vandalizm Müzesi yapacaksanız; bu vandalizm müzesi
tüm bu icraat ve açıklamalarınızın sergilendiği ve ,her açıdan kendi siluetinizin
izleyicilere yansıtıldığı bir müze olmalıdır"
Hiç kuşkunuz olmasın ki; Ankara,
kendini 20 yıldır tahrip eden şahsınızı hiç unutmayacak ve bir gün adınıza
açılan böyle bir müze ile sizi -bir ibret simgesi olarak- sonsuza kadar
yaşatacaktır...
Yorumlar
Yorum Gönder