MENZİL'İN DEVLETTEKİ AĞIRLIĞI ARTMAKTAYMIŞ... YAKINDA ABD'Yİ SOLLARIZ...

menzil tarikatı ile ilgili görsel sonucu

Çok yıllar öncesiydi... Uzun bir aradan sonra "memlekete" gitmiştim. 28 Şubat'ın öngünleriydi... Meşhur Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin operasyonları henüz çok daha yeniydi, buradan hatırlıyorum tarihi. O günlerde de tarikatlar mevzusu pek gündemdeydi. İlginç kıyafetleriyle ortalıkta dolaşan Aczimendi Tarikatı ve tarikatın mürşidi Müslüm Gündüz nerdeyse her gün haberlerin değişmez konusu durumundaydı.

Memleketimde fiziki yapı anlamında çok fazla değişen bir şey yoktu. Ama sosyal/siyasal yapısındaki değişim gözle görülür nitelikteydi. Sanki zaman tünelinde geçmişe yolculuk yapmış gibiydim. Annem ve babamın, yakın akrabalarımın siyah beyaz fotoğraflarında , üstelik de 1960'lı yılların başlarında, kadınların hepsi birer Belgin Doruk, erkeklerin hepsi birer Ayhan Işık'tı sanki...

Oysa 1990'ların ikinci yarısında yaptığım bu ziyaret sırasında gördüm ki,  erkekler giderek Müslüm Gündüz'e kadınlar da giderek Fadime Şahin'e benzemekteydiler...

Bu değişim yaşdaşım akraba çocuklarında da net biçimde görülüyordu. Eskiden MHP'li olan benimle yaşıt yakın bir akrabam da, böylesi bir değişim yaşamıştı. Bir Menzil müridi, bir sofiydi artık o... Demir ve çimento ticaretine başladığı günlerde pek ani bir dönüşüm yaşamış ve sofi oluvermişti. Bir hayır olmalıydı bu dönüşümde ve gerçekten de bu dönüşümün epey bir hayrını da gördü sonraki yıllarda...

Bu akrabam, muhtemelen büyük bir sevap ve/ya itibar kazanma motivasyonuyla, beni sofilerin bir ev sohbetine davet etti. İlginç bir deneyim olacaktı ve hemen kabul ettim.

Bu akrabamızın evinde toplanıldı. 6-7 kişilik bir gruptu bir araya gelen... İkisi hariç toplantıya katılanlar gerçekten de toplumun en yoksul ve en yoksun kesimlerindendi... Nadiren bulabildiklerigeçici işlerle ayakta durmaya çalışıyorlardı. Tarikat dayanışması olmasa muhtemelen bugünkü iç yaralayıcı yoksulluk ve yoksunluktan bile çok daha kötü durumda olacaklardı. 

Ben toplantıya her zamanki alışkanlığımla kağıdımı kalemimi alarak gelmiştim. Beklediğim bir karşılıklı tartışma, diyalog toplantısıydı.  Öyle olmadı... Bu toplantının özel gündemi "iman yoluna" kazanılmamdı. Üstelik ikna süreci beklediğimin çok dışında bir yönteme dayanıyordu. Benim beklediğim Kuran'ın öngördüğü ahlak ve toplum düzenin ne kadar doğru ve adaletli olduğu, Hz.Muhammed'in uygulamalarının yol açıcılığı, Medine Vesikası, Bilal-i Habeşi vb. vb. minvalinde bir gündemdi.  Ama ne Allah, ne Kuran, ne peygamber... Tümüyle Menzil tarikatının mürşidi, seydası, seyid-i hazretlerinin kerametleri ve mucizeleri anlatılarak "iman"a getirilmek isteniyordum.

Kuran ile ilgili tek atıfları peygamberden sonra "Allah Dostları"nın var olmaya devam edeceğine ve  Allah dostlarının himayesinde gidilen ahiret yolunun hayırlı bir yol olacağına dair bir ayetti. Seyid-i Hazretlerinin de "Allah dostu" olduğunu, bu nedenle onun himayesinde yürümenin kurtuluş yürüyüşü anlamına geleceğini, .Seyid-i Hazretlerinin peygamber soyundan geldiğine dair bilgiyi de araya ekleyerek  sıklıkla tekrarlıyorlardı.

Seyid-i Hazretlerinin kerametleriyle ilgili öyle şeyler anlatıyorlardı ki, İslam'ın peygamberi hakkında anlatılan keramet ve mucizeler bu anlatılanların yanında pek mütevazı kalıyordu... Ben huzuruna çıkan alkoliklere içkiyi bıraktırdığına ve Menzil'de büyük bir kazanda kaynatılan çorbanın hiç tükenmediğine ilişkin bazı kerametlerini duymuştum... Ama bunlar devede tırnak bile değilmiş...

O gece onlarca kerametten söz edildi... Ben yalnızca bir kaç örnek aktaracağım..:

Aralarında yabancı sofiler de varmış. Bunlardan biri Hollandalıymış... Bu Hollandalı ölümcül bir hastalık nedeniyle Hollanda'da hastanede yatıyormuş. Doktorlar bir kaç aylık ömrün var demişler... Hollandalı bu haberi duyduktan bir müddet sonra rüyasında Seyid-i Hazretlerini görmüş... Seyid-i Hazretleri kendini tanıtmış ve şimdi senin için dua okuyacağım ve sen iyileşeceksin... İyileştikten sonra seni Menzil'e bekliyorum demiş. Adam tabi ki iyileşmiş ve hayatında ilk defa rüyasında duyduğu Adıyaman'ın Kahta'sının Menzil'ini bulmuş ve Seyid-i Hazretlerinin rüyasında gördüğü muhterem kişinin ta kendisi  olduğunu görünce bir kez daha şaşırmış...

Bu anlatacağım kerameti ise sohbet toplantısındaki kişilerden biri bizzat yaşamış... Olağan Menzil ziyaretlerinin birinin sonunda geri döneceklermiş... Ama arabalarında benzin ve ceplerinde de para yokmuş... Seyid-i Hazretlerine durumu bildirip benzin için biraz para ihtiyaçları olduğunu söylemişler... Seyid-i Hazretleri sen hemen arabana bin git... Kazasız belasız evine varacaksın inşallah demiş... Benzinsiz araba çalışmış, 300 km. yol almış, tam evine geldiğinde araba stop etmiş...

Bu da bir başkası... Sofilerden biri bir gün diğer sofiyi  telefonla aramış... Uykuya daldığını ve Seyid-i Hazretlerinin rüyasında kendini ziyarete geldiğini ve kendisine hazır ol evladım yarın Buruk'a gideceksin dediğini aktarmış... Diğer sofiye Buruk neresi biliyor musun? diye sormuş... Buruk o ildeki mezarlığın adıymış... Diğeri bunu söyleyememiş tabi... Daha gün yeni doğarken sofinin ölüm haberi gelmiş ve Seyid-i Hazretlerinin bir bildiği var diye, cenazesini aynı gün Buruk Mezarlığına götürüp defnetmişler...

Ve daha niceleri...

Bütün bunları biraz merakla ama daha çok da sabırla sonuna kadar dinledim...

Kerametlerin anlatımı muhtemelen daha da sürerdi. Ama gece yarısına ulaşmıştı zaman... Artık dağılma vakti de gelmişti...

Anlattıklarının benim üzerimde yarattığı etkiyi merak ediyorlardı tabi... Ve dağılmadan önce benden bir şeyler duymak istiyorlardı.

Dedim ki sizler Seyid-i Hazretleri ile rahatlıkla görüşüp konuşma şansı bulabiliyor musunuz?

Dediler ki evet...

Dedim ki Seyid-i Hazretlerinin kerametlerinden çok etkilendim... Kendisine görünce şunu iletmenizi istiyorum...

Dediler ki emret başımız üstüne...

Dedim ki Seyid-i Hazretleri kerametlerini kişisel sorunlardan biraz memleket sorunlarına da yöneltsin... Yöneltsin ki şu boktan yaşamımız biraz düzelsin...

İçlerinden biri hafifçe gülümsedi ama kimse bir şey demedi...

Menzil tarikatının Seyid-i Hazretlerine sürünerek yaklaşan ve ayaklarını öpen müritleriyle, şaşaalı koltuklarıyla ve hepsinden önemlisi  bazı bakanlıklarda kadrolaşmasını tamamlayarak memleket yönetiminde etkin bir konuma geldiğiyle ilgili  son günlerde medyaya yansıyan haberler üzerine bu ilginç anı gözümde canlandı...

Zaten insanlarımızı zaman makinesine bindirmiş gibi geçmiş tarihlere taşıyan mucize yüklü bir iktidarımız var, bu iktidarın mucizevi gücüyle Seyid-i Hazretlerinin eşsiz kerametleri birleştiğinde varın olacakları hayal edin...

Zannımca yakında ABD'yi sollarız...

Yorumlar

  1. Kerametleri var bende gitim ve bende kerametini yasadim allah onlardan razi olsun onlara dil uzatan iflah olmuyor otz senedir gidelim onlarin drdi suneti yasatmak kurani yasatmak

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-