TUNALI HİLMİ BEY: ÇAĞININ ÖTESİNDE BİR AYDIN...

*Ankara’nın en şöhretli caddelerinin başında gelen Tunalı Hilmi Caddesinin ismine kaynaklık eden Tunalı Hilmi Bey ilk mecliste Bolu’yu temsil etmişti. Ankara’da Kuğulu parkın girişinde Çankaya Belediyesince yaptırılan devasa bir heykeli bulunan Tunalı Hilmi Bey, ulusal kurtuluş savaşındaki katkılarından dolayı yeşil-kırmızı şeritli İstiklal Madalyasına layık görülmüştü. Tunalı Hilmi(1871-1928); bu isim Ankara’yı bilenler için sadece bir cadde isminden ibarettir. Şimdi gelin hayatı mücadelelerle geçmiş, görüşleriyle yaşadığı dönemin çok ilerisinde olan bu düşünce ve eylem adamını beraber tanıyalım. O'nun hakkında bilgilendikçe, Tunalı Hilmi Caddesi, çok daha özel bir anlam kazanacaktır gözlerimizde... Yılmaz Bir Dava Adamı.. Genç yaşından itibaren ilerici ve yenilikçi fikirleriyle öne çıkan bir isim olarak görüyoruz onu. Kuleli Askeri İdadisi öğrencisiyken “Teşvik” adlı gizli bir haftalık dergi çıkardığı için tutuklandı. Daha sonra girdiği Askeri Tıbbiye Mektebinde "Gizli Mektepliler" adlı bir örgüt kurdu. Ekim 1895''te, son sınıf öğrencisiyken Avrupa''ya kaçmak zorunda kaldı ve Cenevre''ye yerleşti. Avrupa''da ilk yıllarını Jön Türk hareketinin kuruluş çalışmalarıyla geçirdi. “Meşveret” ve “Mizan” gazetelerinde yazılar yazdı. "Hutbe" adını verdiği küçük broşürlerde, Jön Türklerin düşüncelerini dile getiren propaganda yazıları kalem aldı. Bir süre İttihat ve Terakki Cemiyeti''nin genel sekreterliğini de yürüten Tunalı Hilmi 1897''de Cenevre’de "İshak Sükuti" ve Abdullah Cevdet''le "Osmanlı" gazetesini çıkardı. 1898''de İttihat ve Terakki Cemiyeti müfettişi olarak Mısır'a gitti ve cemiyetin Kahire şubesini örgütledi. Jön Türk'lerin 1899'da sarayla uzlaşmasından sonra Madrid elçiliği Baş Kâtipliğine atandı. Bu uzlaşmanın ardından, muhalefet etmemeleri kaydı şartıyla Jön Türk'lerin tüm ileri gelenlerine düzenli bir maaş bağlandı Saray tarafından. Tunalı Hilmi'de maaş bağlananlar arasındaydı. Ama O'nun uzlaşmaya, susmaya hiç niyeti yoktu. Aksine Saray tarafından kendine bağlanan maaşı devrimci fikirleri yaymak ve örgütlemek için kullandı. 1904 yılında Mısır''a tekrar gitti; “Kanun-ı Esasi” ve “Hak” gazetelerine yazdı. Meşrutiyet''in ilanından sonra İstanbul'' a döndü ve başta “İnkılâp” olmak üzere çeşitli yayın organlarında yazıları yayımlandı. II. Abdülhamid'in saltanattan uzaklaştırılması üzerine, Tunalı Hilmi, 14 yıl süren bir ayrılıktan sonra İstanbul’a döndü. 1910- 1916 yılları arasında Karadeniz Ereğli, Silivri, Bayburt, Ordu, Beykoz ve Gemlik'te Kaymakamlık yaptı. . 1920''de Bolu mebusu olarak Son Osmanlı Meclisi Mebusanı’na girdi. İstanbul''un işgali ve meclisin çalışamaz duruma düşüp dağılması üzerine Ankara'ya geçti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yine Bolu'yu temsil etti. Haziran 1920''de Karadeniz Ereğli’sini işgal etmeye çalışan Fransız kuvvetlerine karşı direnişin örgütlenmesinde önemli bir rol oynadı. Yine Düzce ayaklanmasının bastırılmasında da büyük yararlılık gösterdi. Bu askeri başarılarından dolayı, 21 Nisan 1924 tarihinde 1731 sıra no'lu İstiklal Madalyası ile onurlandırıldı. Bir Kadın Hakları Savunucusu Tunalı Hilmi Bey, kadın erkek eşitliği konusunda en erken dönemlerden itibaren hep net bir tutum içerisinde olmuştur. Daha 1902 yılında hazırladığı anayasa taslağında "Erkek aslan aslandır da, dişi aslan aslan değil midir?" sözlerini kullanmaktadır. Yine kendi hazırladığı Anayasa metninin 42. Maddesinde “Kadın erkeğe eşittir ve özgürdür” demektedir. 1908 Meşrutiyet devriminden sonra kadın haklarının kazanılması için çalışmalar yaptı. Bunun bir parçası olarak 10 Ocak 1910 tarihinde Karadeniz Ereğli''sinde "Karadeniz Ereğli Evlendiriciler Cemiyeti”ni kurdu. Kuruluş amacı yoksul ya da kimsesiz olanlara ev, tarla, sermaye yahut çiftçilik aletleri tedarik etmek olan Cemiyet kadın hakları alanında da çok yönlü çalışmalar yürüttü. Cemiyetin Tüzüğü'nde "kız çocuklarının 15 , erkeklerin 18 yaşından önce evlenmesine engel olmak, külfetli düğünler yapmamak, başlık parasını ortadan kaldırmak" gibi kadın haklarını yakından hükümler yeralmaktaydı. Henüz 1923 yılında, meclis kürsüsünden kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasını ve orduda “Hanım Paşa görmek istediğini belirten bir konuşma yapmış, “Şeriata hürmet ediniz!” bağırışları arasında sıra kapaklarına vurularak susturulmuştu. Bu konuda bir ilginç bilgi de şudur: Tunalı Hilmi Bey’e itiraz edenlerin başında bugün bazı çevrelerde ‘ilk Türk demokratı’, ‘ilk Türk liberali’ diye yüceltilen Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni (Ulaş) Bey de vardı. Ona göre "kadınlar, bu hakkı kullanabilmek açısından yeterince gelişmiş değillerdi." İşçi Hakları Savunucusuydu... 1923-1927 ve 1927-1931 TBMM''de Zonguldak milletvekili olarak görev aldı. İşçilerin, özellikle de Ereğli maden işçilerinin sosyal ve hukuki hakları, çalışma şartlarının iyileştirilmesi doğrultusunda pek çok soru önergesi verip konunun takipçisi oldu. TBMM’deki girişimleriyle 30 Mart 1923''de 25 yataklı Amele Hastanesinin kurulmasına ve Havza-i Fehmiye Kanununun çıkmasına öncülük etti. Maden işçilerine düzenli kıyafet yardımı yapılması uygulaması da, ilk kez Tunalı Hilmi Bey'in bu konudaki girişimleriyle hayata geçirilmişti. Türkçe tutkunu... Başka kimliklere saygılı... Özgürlükçü bir cumhuriyetçi... Tunalı Hilmi Bey, Abdülhamid sonrasında nasıl bir rejim kurulacağı sorusuna yanıt arayan nadir aydınlardan biriydi. Radikal bir ulus devlet taraftarı olmasına ve hayal ettiği toplumda Türkçenin resmi dil olmasına özel bir duyarlılık göstermesine karşın, o katı-şoven bir ulusçu da değildi. Örneğin 1920 Aralığında İzmit milletvekili Sırrı Bey tarafından verilen ülkedeki yer isimlerinin ‘millileştirilmesi’ konusundaki teklife, Tunalı Hilmi açık bir tavırla karşı çıkmıştı. Sırrı Bey, ülkedeki yer isimlerinin ‘gayrı-millî’ kalmasından şikâyet etmiş, Tunalı Hilmi Bey ise bu durumu “Türk’ün mezayasından [üstünlüklerinden]” saymış ve bu zenginliğe dokunulmaması gerektiğini savunmuştu. Tunalı Hilmi, çok dinli, çok dilli, çok kültürlü ir toplumun bir arada tutulmasının ancak ülkedeki bütün milletlerin haklarını güvence altına alan hukuki düzenlemeler ve anayasal garantilerle mümkün olduğunu düşünmekte; imam, keşiş ve hahamın aynı çatı altında ders verdiği bir ülke tasavvur etmekteydi. Tunalı Hilmi Caddesi'nden geçerken... Tunalı Hilmi Bey 22 Kasım 1928''de İstanbul''da vefat etti. İsmi, Ankara''nın Kavaklıdere semtinde bizzat kendine ait olan ve hazineye bağışladığı alanda yeralan başkentin simge caddelerinden birine verildi. Cumhuriyet fikri ve uygulamalarında derin izleri ve emeği bulunan Tunalı Hilmi Bey, 2006 yılında Çankaya Belediyesi tarafından heykeltraş Ümit Öztürk'e yaptırılan görkemli heykeliyle bizlere selam veriyor sürekli. Kuğulu Parkı kuğuların sevgi danslarını izlemeye gittiğinizde, mutlaka bakalım o heykele. Ve Meşhur Tunalı Hilmi Caddesi’nin sadece bir yer isminden ibaret olmadığını ve bu radikal, özgürlükçü Cumhuriyetçi'nin, çağının çok ötesinde bu kadın ve işçi hakları savunucusunun bize emanetlerini hatırlayalım. Tunalı Hilmi Caddesi ve Kuğulupark, kadın erkek eşitliğinin simgesi ve ilerici mücadelelerle özdeşleşen mekanlar olarak,ne mutlu ki Tunalı Hilmi'ye gerçekten çok yakışıyor...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-