Kayıtlar

Mayıs, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİZE YENİ BİR LAİKLİK DEVRİMİ LAZIM...

Resim
  *Dinin iktidar etmenin bir aracı haline getirilmesi ile din ve vicdan hürriyetine ilişkin yasaklamalar açısından Türkiye’de laiklikle ilgili sorunlar bulunduğu açıktır .  Sol düşünce açısından laiklik önemli bir duyarlılık alanıdır. Din adına yüzyıllarca süren toplumu baskıya alma ve sömürme pratikleri ortadayken, ezilenlerin haklarını savunmayı temel düstur edinmiş sol siyasetin laiklik sorununa kayıtsız kalması düşünülemez. Hangi Laiklik? Ne var ki, pek çok konuda olduğu gibi laiklik alanında da soruna nereden bakıldığına göre farklı kavrayışlar mevcuttur. Burjuva aydınlanmacı görüşe göre, laiklik modernleşme sürecinin en net dışı vurumudur. Bu görüşe göre, laiklik, tarihsel ve sınıfsal bir olgu olarak değil; siyasal ve kültürel bir sorundur. Topluma yönelik siyasal- kültürel müdahalelerle modern yaşamın yerleştirileceği düşünülür. Devrimcidir ama devrimciliği sınırlı ve yüzeysel olduğu için otoriter ve dayatmacıdır. Bu laikliğin aydınlanmacı-pozitivist kavranışı

"HAYIR"I BÜYÜTMENİN PROGRAM VE STRATEJİSİ...

Resim
Bugün saflaşma ne Türk-Kürt, ne Alevi-Sünni, ne sağ-sol, ne dindar-seküler saflaşması değildir... Siyaset artık temelde AKP, CHP, MHP, HDP vb. arasında değildir. B ugün karşı karşıya olan  iki siyaset vardır. Bir yanda savaş ve gerici diktatörlük çizgisi... Diğer yanda ekmek, cumhuriyet, laiklik, barış, kardeşlik, eşitlik ve özgürlük çizgisi... Siyaset alanı artık yalnızca ve temelde parlamento değil, bütün satıhdır.  Bu satıhta sokak sokak, mahalle mahalle bütün ülkedir... Herkes kendi bayrağı altına! Burada dillendireceğimiz  strateji önerisi bir iyi niyet ifadesi olmakla sınırlı, ütopik, realize edilemez bir öneri değildir. Bizatihi hayatın içinde şekillenen  ve  şu an embriyon halinde varlık kazanmış bulunan bir öneridir. CHP/MHP/HDP tabanının kayda değer bölümleri  hayat tarafından,  kendi partilerini ve hatta kendilerini aşan biçimde son 5 yıldır birlikte/ortak tavır almaya zorlanıyor. Son zamanlarda bu  bloka dindar kanattan ve AKP tabanından küçümsenmeyecek b

BİZE NASIL BİR MUHALEFET LAZIM?

Resim
  BİZE NASIL BİR MUHALEFET LAZIM?   Türkiye'de siyaset geçtiğimiz son 20 yıldır ne yazık ki statükocuların ve küreselleşmecilerin belirlediği ikili bir sıkıştırma içinde giderek anlamsızlaşmakta, işlevsizleşmekte ve buna bağlı olarak ülkede toplumsal doku çürümekte ve dağılmaktadır. Bugünkü siyasal kutuplaşmanın ve taraflaşmanın içerisinden bu gidişe dur diyebilecek bir çözüm üretebilmenin olanaksızlığını da geçen 20-30 yıllık pratik bize fazlasıyla göstermiş olmalıdır. Kürt sorununu, Kürt varlığını inkar ederek ve bir oluruna getirip onları Türkleştirerek ya da İslami bir şemsiye altında tutkallayarak çözmeye dayalı politika iflas etmiştir. Alevilerin kimliksel taleplerini kabul etmemeye ve onları bir oluruna getirip Sünnileştirmeye dayalı politikalarda ısrar da bugüne kadar çözüm değil çözümsüzlük üretmiştir. Laiklikle din ve vicdan özgürlüğünü karşı karşıya koyan, biri adına diğerini yokluğa mahkum eden politikaların, ne laikliğe ne d

CHP NEDEN BÖYLE? NASIL DEĞİŞİR?

Resim
  CHP referandumun ardından bir iç tartışmaya, daha da çok bir iç iktidar yarışına girdi. Baykal bu süreci yeniden sahne önüne fırlamak açısından bir fırsata dönüştürdü.  İnce, bu vesileyle liderlik iddiasını güncelledi. Böke, partinin referandum sonrası teslimiyetçi tutumunu haklı olarak eleştirerek görevlerinden istifa etti. Bu tavrı "liderlik yarışında ben de varım" beyanı olarak yorumlandı. Doğrusu Fikri Sağlar dışında bu isimlerin CHP'de neye muhalefet ettiklerini ve neyi önerdiklerini anlamak pek mümkün değil. Dert ve sorun Kılıçdaroğlu mu? CHP'nin temel ve öncelikli sorunu "liderlik sorunu mu?" Hiç ama hiç değil. *** CHP'nin asıl problemi organik, tutarlı ve bütünsel bir programa ve politik hatta sahip olmamasıdır. Yani eklektik, amorf ve istikametsiz bir görüntü vermesidir. Bu 80'lerden sonra hep böyleydi. Ama Baykal'la birlikte bir karakter özelliği oldu. Kemikleşmiş, yapısallaşmış bir hal aldı. Sahi CHP ulusalcı mıdır? L

HALK PROJESİ Mİ? DEVLET PROJESİ Mİ?

Resim
Bu 1 Mayıs'a yoğun katılımın yanı sıra kitlelerde artan mücadele isteği damga vurdu. Yüksek bir moral,artan bir heyecan ve kararlılık tüm gösterilerde kendini açık biçimde dışa vuruyordu. Bu aşağı yukarı tüm katılımcıların ortak gözlemi. İkincisi; bu 1 Mayıs, kitlelerin referandum sonuçlarını meşru bulmadığını ve geçersiz kabul ettiğini bir kez daha gösterdi. "Hayır Biz Kazandık" sloganı 1 Mayıs'ın en belirgin ortak özelliklerinden biriydi. Üçüncüsü; bu 1 Mayıs, yeni bir yol arayışının ifadesi oldu. Yeni bir laiklik ve cumhuriyet devrimi arzusu gözle görülür bir açıklıktaydı. Dördüncüsü; bu 1 Mayıs, "Gezi ya da Hayır Bloğu"nun temelini 1 Mayıs ruhunun oluşturduğunu ve 1 Mayıs ruhunun bu bloğun temel motoru ve sürükleyicisi olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. Yani 1 Mayıs ruhunun şekillendirdiği, yani emek bayrağının altında gelişen yeni bir laiklik ve Cumhuriyet devrimi isteği... Yani bu temelde yeni bir siyasal hat gereksinimi...