Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ABD FRAGMANDAN BİR BÖLÜM SUNDU! FİLMİN TAMAMI ÇOK YAKINDA...

Türkiye'nin iç politikası da, dış politikası da son yıllarda iyiden iyiye bir saçmalıklar dizisi haline geldi... Politikadaki irrasyonelleşmenin temel sebebi ise bir müddetten beri iç ve dış politikanın Erdoğan'ın kişisel ikbalini muhafaza etme amacıyla şekillenmekte oluşu... Erdoğan yakın zaman öncesine kadar "Ilımlı İslam Projesi"nin rol modeli olarak vitrinin önünde en pırıltılı biçimde boy göstermekteydi  "BOP Eşbaşkanı"ydı. Ne var ki bu proje astarı yüzünden pahalı hale gelmeye başlayınca ve Erdoğan'da bu aktif rolü pek sevip abartılı işlere kalkıştıkça "efendi hazretleri" bu projeden vazgeçti... Erdoğan da eski önemini yitirdi böylece. Ya kendisine biçilen misyon sona erdiği için yeni ve daha mütevazı konuma rıza gösterip yoluna bu şekilde devam edecekti ya da usulca bir köşeye çekilmeye razı olacaktı. Önemli oy desteğinin yanı sıra yakın zamana kadar içeride liberallerce, dışarıda emperyalist güçlerce fazlasıyla pohpohlanıp şişi

Sevgi Niye Kötülüktür!

İnsanları "ben" olmaktan vazgeçmeden "biz" yapabilen tek duygudur sevgi...Sevgiyle  birbirine bağlanan insanların yaşam felsefesi artık "gemisini kurtaran kaptan" değildir; olamaz. "Ya hep beraber ya hiçbirimiz" dir sevgiyle birbirine bağlanan insanların duygusu... Sevgi -doğal bir durum olarak toplumcu ve ekolojisttir... İnsan yaşamak için doğayla ve insanlarla paylaşır. Bir şey verir ve alır.... Sevgi insanın insan ve doğa ilişkilerinde paylaşıma, dayanışmaya dayalı üretkenliğinden kaynaklanan, uyum, ahenk ve ölçü durumudur. Marks'ın  sözleri  ile (mealen) "sevgi bir tutum, bir pozisyondur; yalnızca bir ya da bir kaç kişiye indirgenmiş sevgi, sevgi değil genişletilmiş bir bencilliktir". Bireysel çıkar ile toplumsal çıkarın doğal uyumunun bozulduğu andan itibaren sevgi çıkar ilişkilerinin belirleyiciliği altında bencilleşir. Aşirete, cemaate, millete, geniş aileye, oradan çekirdek aileye kadar daralan "genişleti

"ULUSLARIN KADERLERİNİ TAYİN HAKKI" VE YENİ BİR YURTTAŞLIK TANIMI...

Resim
Tarih bize yalnızca ulus devletin değil, aynı zamanda ulusal sorunu ulusal kimliğe atıfla çözmeyi amaçlayan girişimlerin de başarısız olduğunu gösteriyor. Ulusal sorun geçmişte burjuva gelişme dönemine ait bir sorun olarak görülüyordu temelde... Uluslaşma sürecini yaşamış ama kendi bağımsız devletine sahip olamayan ve/fakat bu yönde iradesi oluşmuş ulusların bu haktan yoksunluğu ile belirlenen bir sorun... Bu tanıma uyan ulusal sorunlar bugün de vardır. Örneğin Kürt sorunu, örneğin Filistin sorunu... Ama bugünün ulusal sorunu temel olarak artık bambaşka bir boyuta sahiptir. Her ne kadar kapitalizm sermaye mobilizasyonunda gösterdiği özgürlükçü tutumu emek ve nüfus mobilizasyonu alanında göstermese de, bu tarihi ve nesnel süreci önlemeye de gücü yetmiyor. Ekonomik gerekler, yoksulluk, savaş vb. etkenlerle çok güçlü bir nüfus hareketliliği var dünya da... "Göçmen sorunu" ismi ile anılan bu sorun, aslında tamı tamına eski türden vatandaşlık tanımının krizine ve