CUMHURİYETİN YEŞİL ANITI: GENÇLİK PARKI

Ankara’nın ilk kapsamlı kentsel yeşil alan çalışmaları 1932 Jansen Planı ile birlikte başladı. Bu plan çevresinde kentin doğal su kaynakları, vadileri ve tepeleri yeşil alan planlamasının temel unsurları olarak kabul edildi. Çubuk Çayı, İncesu Deresi, Bentderesi, Kavaklıdere doğal aksı, kentin en önemli yeşil alan kuşağı olarak tasarlandı. Kentin önemli tepeleri de seyir alanları olarak düşünüldü. Kentin içinde çok katlı olmayan bahçeli bir yapılaşma ve doğal yapı ile bütüncül biçimde belirli bölgelere Kent Parkları, Kültür ve Gençlik Parklarının yapımı öngörüldü. Cumhuriyetin daha ilk yıllarında başkent Ankara özelinde önemli bir yeşil devrime de imza attığı görülmektedir. Nitekim Gençlik Parkı, Güvenpark, Zafer Meydanı ve Parkı, Hipodrom, 19 Mayıs Spor Sitesi, Çubuk 1 Barajı Rekreasyon Alanı, Kale Parkı, Kurtuluş Parkı, Hacettepe Parkı, AOÇ bu dönemin ürünüdür. Oysa Cumhuriyet öncesinde Ankara'nın temel rekreasyon alanları bağlar bahçeler ve yaylalardan ibaretti. Var olan tek park ise Birinci Meclis'in karşısında bulunan Millet Bahçesiydi. Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara'ya kazandırılan çok sayıda önemli yeşil alan içinde Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) ve Gençlik Parkı ise, yalnızca doğal miras açısından değil, sosyal, kültürel, tarihi ve siyasi miras olmaları bakımından da özel bir önemdedir. Bataklıktan Kent Parkına: Gençlik Parkı Ankara'nın tarihi parklarından biridir. Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki park, Cumhuriyetin ilk yıllarında İncesu Deresi'nin taşkın alanı olan bataklıklarla kaplı olan 28 hektar (280 bin metrekare) büyüklüğündeki arazide kurulmuştur. Parkın inşaatına 1936 yılında başlandı. TBMM tarafından o yıllarda, o günün koşullarında 600 bin lira ödenek ayrılarak iki yılda bitirilmesi planlanan park 19 Mayıs 1943’te tamamlanarak hizmete açıldı. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda açıldığı için de parka “Gençlik Parkı” adı verilmişti. Genç Cumhuriyetin başkenti Ankara, Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren özel olarak planlanmış, merkezi hükümetin hizmet binaları önce Ulus (eski kent çevresinde) sonra Bakanlıklar-Kızılay (Yenişehir bölgesinde) tasarlanmış, dönemin kaynaklarının önemli kısmı Ankara’nın başkent olmasına tahsis edilmişti. Bu anlamda; bütün batılı kentlerde var olan “kent parkı” da başkent Ankara'yı tamamlayan ve tanımlayan bir unsur olarak vazgeçilmez önemde görülmüştür. Gençlik Parkı bu anlamda, 1923 den başlayan ve süreklileşen kentleşme hareketinin önemli bir kentsel uzvudur. Önce Theo Levau sonra Jansen... 1936’da Gençlik Parkını bu bataklık sahası üzerinde yapılması kararı verildiğinde tasarımcı olarak Fransız Theo Leveau seçilmişti. İncesu mecrası temizlenecek ve üzeri kapanacaktır. Filtre istasyonundan 40 milimetrelik borularla saniyede 150 litre akacak su getirilecektir. Meydanda büyük bir havuz olacak üzerinde bir adacık bulunan havuzda motor ve sandallar yer alacak ve ayrıca adaya iki de köprü yapılacaktır. Parkta gül bahçesi, kahve ve gazinolar, Ankara ikliminde yaşayabilecek kuşlar için bahçe, açık hava halk tiyatrosu, çocuk bahçesi, labirent, yüzme havuzu, atlılar için 2 bin 200 metre uzunluğunda gezi yolu bulunacaktır. Önceleri askıya alınan projeden sonraları tamamıyla vazgeçilir. Cumhuriyet yönetimi tarafından 1933 yılında H. Jansen'e Gençlik Parkı'nın planlanması için teklif vermesi istenmiştir. Jansen, Şehir Parkı niteliğine sahip bir yeşil alan olarak planladığı Gençlik Parkı'nda Ankara insanının denize olan özlemini de giderecek biçimde 35 bin m2'lik bir gölet de tasarlamıştır. Park, kente gelenlerin ilk karşılaşacağı ve Cumhuriyet'in başkenti hakkında ilk yargılarını oluşturacağı bir mekan olacağı düşünülerek tasarlanmıştır. Parkla ilgili plan notlarında Gençlik Parkı'nı "Eski kenti ve değerlerini, Cumhuriyet'in yaratmayı amaçladığı yeni kentin değerleriyle hem birleştiren hem de farklılığı vurgulayan bir biçimde ele alan stratejik bir alan olarak" tanımlayan Jansen, Gençlik Parkı'nın taşıdığı tarihi simgesel anlamı da çok iyi resmediyordu. Cumhuriyet Mucizesi... Ekonomik açıdan belli zorluklar içinde olan yeni Cumhuriyet, ikisi de bataklık olan alanı, Atatürk Orman Çiftliği ve Gençlik Parkı alanını kurutmuş ve yemyeşil bir vaha haline getirmiştir. Üstelik tüm bunlar, içinde bulunulan bütün zorlukları karşın, hiç borçlanmadan, tamamen öz kaynaklar ile hayata geçirilmiştir. Gençlik Parkı ve Atatürk Orman Çiftliği yeni Cumhuriyetin kentsel anlamdaki ilk önemli ve hatta mucizevi işlerindedir. Gençlik Parkı yapıldığında yalnızca Türkiye'nin ilk örnek kent parkı olarak takdir ve beğeni toplamamış, aynı zamanda 125 bin nüfuslu bir kentte 280 bin m2lik böylesi bir kent parkının yapılmış olması, tasarım ve ölçek anlamında, dünya'da da benzeri bulunmayan bir örnek kabul edilmiştir. Çağdaş Yaşamın Sosyal Merkezi... Gençlik Parkı kısa sürede Başkentlilerin sosyal yaşamında önemli bir yer edindi. Hafta sonu aktiviteleri, memur ailelerinin gazino ve piknik keyifleri bu büyük havuzlu parkın etrafında gerçekleşir oldu. . Ankara hatırası fotoğrafların ve kartpostalların hemen hemen çoğunun fonunda Gençlik Parkı yer almaya başladı. Semaverde çay keyifleri, Zeki Müren, Müzeyyen Senar gibi İstanbul’un en gözde ses sanatçılarının sahne aldığı gazinolar, gölette sandal gezintileri, gezmek, yüzmek ve diğer sportif etkinlikleriyle kısa sürede vazgeçilmez bir merkez olmuştur Gençlik Parkı... 1957 yılında TCDD tarafından parkı dolaşan iki minyatür tren işletilmeye başlandı. Ama 1980'lerde kaldırıldı. Daha sonra park içerisinde nikah salonu kuruldu. Ayrıca 1951'de Türkiye'ye gelen ve Ankaralılar tarafından çok beğenilen İtalyan oyun parkı Lunapark'ın benzeri Gençlik Parkı'na kuruldu. Bakımsızlığa bırakıldı... Gençlik Parkı 1980'li yıllarda yukarıda sayılan niteliklerini kaybetmeye bir anlamda yavaş yavaş bakımsız bırakılmaya başlanmış ve giderek kent içinde park niteliğini kaybetmiştir. Ortadaki göletin etrafındaki çay bahçeleri ve gazinoların özensiz yapılaşmaları, boşlukların bir proje temelinde değil gündelik kararlarlarla bozulması, parkın yoğun bir eskimeye uğraması çıkan olumsuz manzaranın sonuçları gibidir. Genelde ülkemizde kamu kaynakları harcanarak ortaya konmuş her türlü kamu yapısı, gerektirdiği ölçü ve sayıda “bakım” dan geçirilmediği için Gençlik Parkı’da bu anlayışın kurbanları arasında sayılabilir. Bu söylediğimiz genelleme aslında kamusal bütün yapılaşmalar için negatif bir kültür şeklinde yerleşmiştir. İkincisi ise yıpranma ve eskime bazen bilerek ve isteyerek yönetimlerin o mekanların yaşaması için basit müdahaleleri bile yapmaktan imtina etmeleri gibi nedenlerle ilgili olmaktadır. Cumhuriyetin simgesi Gençlik Parkı söz konusu olduğunda her iki nedenin de etkili olduğunu söylemek mümkündür. 2009 'da yenilendi ama... Parkın bakımsızlığı ve giderek güvensiz bir mekan haline dönüşmesiyle ilgili şikayet ve eleştirilerin artması üzerine, park 2009 yılında mimar Öner Tokcan tarafından yenilendi. Bugün daha bakımlı ve güvenli hale geldiği söylenebilir. Yenileme sırasında parktaki gölet su kaçaklarına karşı yalıtıldı. Parka bir kısım su fıskiyeleri ve ışık oyunları eklendi. Ama artık gölet içinde sandallar, su bisikletleri yok. Gölet tümüyle bir süs havuzu niteliği kazanmış durumda. Ayrıca bu yenileme çalışmaları sırasında çok sayıda ağaç varlığının yok edildiği, parkın daha çok ticari alanla kaplandığı ve betonlaştırıldığı yönünde ilgili meslek kuruluşlarından yükseltilen çok ciddi eleştiriler mevcut.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-