SEYMEN GELENEĞİ: KURTULUŞ SAVAŞI VE CUMHURİYET

Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet ve Ankara diyince ilk akla gelenlerden biri de Seymenlerdir. 27 Aralık 1919'da Atatürk Dikmen sırtlarından Ankara'ya geldiğinde onu ilk karşılayanlar arsındadır Seymenler. Mustafa Kemal'i "Paşam seni görmeye geldik, bu vatan uğruna ölmeye geldik" diyerek coşku ve inançla karşılayan Seymenler, böylece hem Ankara'nın başkent ilan edilmesi sürecine ve hem de yeni Cumhuriyetin temeline harçlarını katmışlardır.

Seymen nedir?
Seymen, Ankara ve çevresinde yaygın olarak Ankara Efesi, Ankara yiğidi olarak bilinir... "Seymen" kelimesinin etimolojik kökenine ilişkin olarak günümüze değin çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bunlardan en yaygınına göre "Seymen/ Seğmen" terimi Farsça bir ifade olan "segban" ile ilişkilendirilmekte ve "bayram günlerinde, düğünlerde törene yerli giysilerle, atlı ve silahlı olarak katılan yiğit" olarak tanımlanmaktadır (bkz. TDK Sözlüğü, 1998). Seymen teriminin bir yan anlamı ise "bekçi-muhafız"dır. Örneğin günümüzde Trakya’da Seymen halen, "bekçi, muhafız" anlamlarında kullanılmaktadır. Ankara'da ise Seymen, "efe, yiğit ruhlu ve atlı" manasında kullanılmaktadır. Zeybek kelimesi de Seymen kelimesiyle alâkalıdır. Seymen düzüleceği zaman, Efeler kahvesi önüne sancak dikilirdi. Bu bayrak Seymen alayının kurulmasının işaretiydi. Eski Türkler de aynı amaçla otağ önüne tuğ ve sancak dikerlerdi. Mustafa Kemal'in Ankara'ya geldiği günün sabahı da Seymenler tarafından aynı sancak dikilmişti.

Oğuz Türkleri veya göçebelik dönemi...
Seymenlik geleneğinin kökleri ise 6. yüzyıl Oğuz Türkleri'ne kadar uzanmaktadır. Orta Asya'da doğa koşullarıyla baş etmeye çalışan Oğuz kervanı bir yerden diğerine göç ederken, herhangi bir saldırıya karşı kervanı korumak, ön saflarda yer alan seymenlerin göreviydi. Oğuz Türkleri, yerleştikleri Ankara ve çevresinde âdet, gelenek ve göreneklerini yaşatmışlardır. Bu geleneklerden biri de "Seymenlik Geleneği" dir.

Ankara Ahilik Devleti ve Seymenlik...
Seymenlik geleneğinin kökleri Orta Asya Oğuz Türkleri'ne kadar uzanmakla beraber, bu gelenek 14’üncü yüzyılda kurulan Ankara Ahiler Devleti döneminde yeniden biçimlenmiş ve canlanmıştır. Ankara Ahiler Devleti’nde seymenler şehrin ve çevrede yeralan kasaba ve köylerin koruyucusu ve muhafızıdırlar. Seymenler Ahi Teşkilatı'nın askeri (Seyfi/ Kılıç) kanadını oluşturmuştur. Ahi Devleti'nde Seymen Alayları; "Ahi Alayı" veya "Yiğit Alayı" olarak öne çıkarken; Ahilerin siyasi ve askeri işlevinin gerilediği ve bir esnaf loncası konumuna dönüştüğü dönemlerde ise "Esnaf Alayı" veya "Esnaf Mehteri" olarak bu gelenek devam etmiştir. Bugünkü tanımıyla "Seymen Alayı" ya da Ahiler döneminde "Yiğit Alayı" denilen gelenek o devirlerdendir ve yalnızca Ankara'da korunmuştur. Seymen Yiğit Alayları ve Seymen Alayı Sivillerden oluşan ve gönüllü bir kurum olan Seymen (Yiğit) Alayları, zorunlu durumlarda ve çoğu kez savunma amaçlı olarak işlev görmüştür. Seymen Alayı ise, bunalım ya da geçiş dönemleri olarak da nitelendirilebilecek "kızılca günler"de kurulan bir Oğuz töresidir. Oğuz töresine göre, "siyasal kriz" günlerinde, yeni devleti kurmak ve yeni lideri seçmek için Seymen Alayları tertiplenmekteydi...

Yerleşik Hayat ve Seymenlik
Seymenler Orta Asya göçebe Türklerinde, obaları koruyan yiğitler/ savaşçılar iken, Batı’ya göç ve İslamiyet’in kabulüyle birlikte Alperenler ve Gaziler gibi farklı statüler oluşmuştur. Devlet teşkilatının ve şehir organizasyonlarının oluşmasına paralel olarak bu gelenek biçim değiştirerek "kurumsallaşmaya" başlamıştır. Türkler, Anadolu’ya ve zamanla yerleşik yaşama geçtikçe, Seymenlerin kervanı ve obaları koruma görevi; şehirlerde düzeni, köylerde ise köyü ve gelini koruma, ona eşlik etme görevine dönüşmüştür.

Neden Ankara'da köklü bir geleneğe dönüşmüştür...
Bunun bir nedeni Ahiler’in Ankara’da bağımsız bir devlet kurmalarıdır. Ahi Devletinin kurum ve gelenekleri bu devlet ortadan kalktıktan sonra da uzun süre yaşamıştır. Bir diğer neden ise, Ankara ve civarında yeralan çoğu köy ve kasaba yerleşim biriminin Oğuz boylarıyla dolu olmasıdır. Nitekim, Ankara'da birçok yerleşim birimi adını Oğuzlar’ın 24 boyundan almıştır. Örneğin Çubuk'ta Kınık, Kargın, Çavundur, Elmadağ eteğinde Bayındır, Kırbız, Kusunlar, Ayaş'ta Kayı, Gökler, Hüseyin Gazi Dağı eteğinde Peçenek, Yazır, Dodurga, Kayaş, Bala'da Avsar, Gölbaşı'nda Eymür ve Bökdüz köyleri gibi...

Kurtuluş Savaşı ve Seymenlik
Seymenlik geleneğinin köklü tarihinde son büyük Seymen Alayının düzenlenişi ise 27 Aralık 1919'a rastlamaktadır. Anadolu işgal altındayken Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara'da görkemli karşılanışı, tıpkı Oğuz geleneğindeki gibidir: 27 Aralık bir "siyasal kriz" anıdır ve bu özel günde Seymen Alayı kurulmuştur. Halk, Oğuz töresinde olduğu gib yeni bir devlet kurulması iradesini ortaya koymuş ve liderini seçmiştir . O zaman Efeler kahvesi Ulucanlar'a giden yolun üzerinde bulunan Sarı Ahmed'in kahvesi idi. Ankara'nın civar köylerinden akın akın Mustafa Kemal'i karşılamaya gelen seymenlerin yanı sıra Kalecik Seymenlerinin başında Sülük, Zirlilerin başında Saraylı Ahmet, Yozgat'tan yeni Cehli Rıza uşaklarıyla (yani kızanlarıyla) Ankara'ya gelmiş ve bu kahvede toplanmışlardır. Seymenler siyasi kriz dönemlerinde yeni bir devlet kurmak gerektiğinin işareti olan sancağı, Mustafa Kemal'in Ankara'ya geldiği günün sabahı Efeler kahvesi önüne dikmişlerdir. 27 Aralık 1919'da Dikmen sırtlarında Mustafa Kemal'i "Paşam seni görmeye geldik, bu vatan uğruna ölmeye geldik" diyerek karşılayan Seymenler, böylece yeni Cumhuriyetin temeline de harçlarını katmışlardır.

Cumhuriyet Sonrası Ankara ve Seymenlik
Yüzlerce yıldan beri sivil bir oluşum olarak varolan ve Ankaralıların kolektif hafızasında yaşaya gelen seymenlik geleneği, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Atatürk'ün özel isteğiyle, Ankara Kulübü Derneği çatısı altında yaşatılmakta ve gelecek kuşaklara aktarılmaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ