Toplumcu Belediyeliğe Doğru -2-

 
 
Sol belediyelerin önündeki en önemli görevlerden biri de mevcut anti demokratik ve anti-halkçı yasal düzenlemelerin teşhirini yapmak ve toplumcu bir belediyecilik anlayışının yasal altyapısını oluşturacak düzenlemeler için toplumda bilinç, talep ve mücadele yükselmesini sağlamaktır.
Kentsel dönüşümle ilgili düzenlemelerden ihale usul ve esaslarına ilişkin maddelerdeki “Demokles Kılıcı” hükümlere, büyükşehir ve ilçe belediyelerinin yetki ve görev tanımındaki anti demokratik hükümlerden halka ücretsiz ya da ucuz hizmet götürmeyi engelleyen hükümlere, oradan norm kadro uygulamasının emek ve halk karşıtı niteliğine kadar bir dizi alanda hem mevcut yasal düzenlemelerin anti demokratik ve halk karşıtı niteliğini teşhir etmek ve hem de toplumcu bir yerel yönetim anlayışının hukuki altyapısını oluşturacak alternatif yasa tasarıları hazırlamak çok önemli…
Bu konuda sol belediyelerde adeta kabullenmişlik hissi yaratan genel bir suskunluk gözlemliyoruz. Son dönem toplumcu belediyecilik anlayışının öncü ve örnek isimlerinden Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven’in halka su ve ulaşım alanlarında ücretsiz ve ucuz hizmet sunması üzerine merkezi iktidarların özel çaba ve yönlendirmeleriyle başına gelmedik bela kalmadığı hepimizin hatırlarında… Sonunda da, Özgüven 8 yıl hapisle cezalandırıldı. Özgüven’in ceza aldığı iki dosyada da Özgüven’in ne kendisi ve çevresi için çıkar sağladığına ne de kamuyu zarara uğrattığına dair hiç bir iddia bulunmuyordu. İhale süreci ile ilgili bazı usul şartları gerekçe gösterildi ve Özgüven’e 8 yıl ceza verildi. İhale yasasındaki biçim ve öz ile ilgili kusurlar arasında hiçbir ayrım yapmayan bu hükümler, iktidar tarafından tüm muhalefet belediyeleri üzerinde “demoklesin kılıcı” gibi kullanılabilir nitelikte…
Bizce bu konular sol belediyelerce bugünkünden çok daha fazla önemsenmeli ve çabalar bu alanda da yoğunlaştırılmalıdır.
63 yaşında bir kalp hastası olarak ülkesinden uzakta sürgün hayatına zorlanan Osman Özgüven’in haksız biçimde aldığı cezaların ortadan kaldırılması ve Özgüven’in çok sevdiği yurduna ve Dikili’sine bir an önce kavuşması dileğiyle, sevgili Osman Başkan’a, buradan sevgi, saygı ve dayanışma duygularımızı iletiyoruz.
Bu ne yaman çelişki…
Bu vesileyle son derece garip, üzücü ve düşündürücü bir olaya da değinmek istiyoruz.  Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, tam da bu konularda örnek bir tutum sergileyen biri… Mevcut yasaların anti demokratik niteliği ve değiştirilmesi gerekliliği konusunda toplumda bilinç ve talep yaratmak için bugüne kadar çok sayıda açıklama yaptı. En son olarak da geçtiğimiz haftalar içinde norm kadronun hem çalışanların hem de toplumcu bir belediyecilik yapmanın önünde ciddi bir engel oluşturduğunu ve bir an önce değiştirilmesi gerektiğini içeren bir açıklaması yer aldı bazı basın kuruluşlarında… Çok sayıda basın kuruluşu bu haberi sayın Tanık’ın açıklamasına uygun bir başlıkla sayfalarında yer verirken, içlerinde biri bu habere “ Norm Kadro Yakarışı” gibi son derece çirkin bir başlıkla yer verdi… Bu gazete sağda bir gazete değildi. Norm kadro uygulamasına karşı olduğu bilinen saygın bir gazeteydi üstelik… Böylesi saygın bir gazete de, norm kadro üzerine yapılan bu açıklamanın içeriği ve önemine uygun bir başlıkla kamuoyuna sunulmasını beklerken,  bir editör arkadaşımızın küçük siyasi hesaplarla bu açıklamayı bir zayıflık işareti olarak kumuoyuna sunmaya çalışması, çok tuhaf ve acınası bir yöntemdi… Hiç ama hiç yakışık almadı…
Dedikodu dönemi kapatılmalı; ortak idealler doğrultusunda başarı için kenetlenme dönemi açılmalıdır
Bu ve benzeri tutumlar tekil olaylar olarak kalsa belki üzerinde durulmaya bile değmeyebilirdi ama ne yazık ki çok yaygın bir tutum bu… Ve arkasındaki en önemli faktörlerden birisi de genel iktidar ufkunu yitirmek… Genel iktidar ufku yitirilip, beyinler küçük iktidar hesapları ile meşgul olmaya başlayınca, kendi yol arkadaşlarına yönelik her türlü dedikodu, haksız isnat ve itham da kaçınılmaz oluyor.
Sol programı ve mücadeleyi çelmeleyerek solcu olunmaz, solculuğun en birincil görevi soldan, emekten, toplumdan yana olan tutum, çalışma ve mücadeleleri desteklemektir. Küçük hesap ve beklentilerini, toplumcu anlayışın ve genel iktidar amacının önüne koyan, küçük hesap ve beklentileri karşılanmadı diye sol program ve uygulamalara düşmanlık yapmaktan imtina etmeyen siyaset devri artık toprağın yedi kat altına gömülmeli ve ortak idealler doğrultusunda başarı için kenetlenme dönemi açılmalıdır
Yanlış ve eksiklikleri yapıcı biçimde ve ortak başarıyı artırmak için eleştirmeye elbette evet; ama başarıların ardında da sonuna kadar kenetlenmek kaydıyla… Unutmamak gerekiyor ki  ortak başarıları dost ve düşman herkesin önünde en kararlı, en etkili biçimde savunmak sol politika ve ahlakın en temel gereğidir.
Aksi halde, karnını doyurmak için sürekli kendi etini yiyen, kendini yedikçe de sürekli küçülen ve ölümcül hastalıklarla malul olan bir yapıya dönüşmek kaçınılmaz bir akibet olur…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-