NEW YORK TIMES: “DARBE GİRİŞİMİ SONRASI TÜRKİYE’DE AMERİKAN KARŞITLIĞI TETİKLENDİ”

NEW YORK TIMES: “DARBE GİRİŞİMİ SONRASI TÜRKİYE’DE AMERİKAN KARŞITLIĞI TETİKLENDİ” New York Times gazetesi, Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ABD’ye gösterilen tepkilere yer verdiği haber analizinde, Türkiye’de yeni Amerika karşıtlığı dalgasının tetiklendiğini yazdı. Amerika karşıtlığına ek olarak da ülkede yürütülen yoğun baskı NATO, ABD ile ilişkiler ve Türkiye’nin uzun vadedeki istikrarı için ciddi bir risk oluşturduğunu kaydeden Amerikan New York Times, “Başarısız darbe girişimiyle sarsılan Türkiye’nin hükümeti ve birçok vatandaşı, umutsuzca sorumlu tutulacak birini arıyor. Ancak olguları derinlemesine soruşturmak yerine ABD’yi isyanla ortak olmakla suçladılar. Bu da yeni bir Amerika karşıtlığı dalgasını tetikledi” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer Türk liderlerine göre darbe girişiminin en büyük sorumlusunun Pennsylvania’da yaşayan Fethullat Gülen olduğunu ifade eden gazete, “Ancak hükümet yanlısı basın, siyasi liderler ve toplumun tüm kısımlarından sıradan vatandaşlar da Washington’ı işaret ettiler. ABD’nin ittifakın güvenliği ve İslam Devletiyle mücadele için işbirliğinin hayati önem taşıyan bir NATO müttefikini istikrarsızlaştırmak istemesi mantıklı değil” diye kaydetti. “Türklerin darbe girişimi nedeniyle sarsılmasının anlaşılır olmakla birlikte iki yüzlü bir oyun oynandı” diyen ABD’li gazete, “Darbe girişimi sonrası ordu ve devlet kurumlarında gerçekleştirilen yoğun görev almaları haklı gösterilebilecek düzeyi çok aştı” şeklinde kaydetti. Türkiye’nin aslında yapması gerekeninin komplo teorilerini bir kenara iterek darbeyi kimin ve neden organize ettiğini ortaya çıkarmak olduğunu ifade eden New York Times, “Washington’daki beklenti ise Gülen konusundaki gerilimlerin kötüleşeceği ve Türkiye’yi Rusya’ya daha çok yakınlaştırabileceği yönünde” dedi. “Uzun vadede ABD’nin ve NATO’nun ellerinde daha derin bir problemi var bu da demokratik kurallardan daha da sapan hayati bir müttefik ile ne yapılacağıdır” diyen New York Times şu değerlendirmelere de yer verdi: “Amerikalı yetkililer, seçenekleri incelemeye başladılar. Buna da, NATO’nun bir gün, şimdiye kadar açıkça belirlenmemiş olan, demokratik olmayan davranışların sonuçlarına ilişkin karar vermesi olasılığı dahil. Muhtemelen NATO’nun olası bir eyleminden bahsetmek bile Sayın Erdoğan’ı öfkelendirir. Ancak Türkiye, Batı’ya o kadar ters düşen ilkeler ve uygulamaları benimserse eğer nasıl güvenilir bir müttefik olabileceğini veya NATO çapası olmadan gelişmesinin ve güvenliğinin devamını nasıl sağlayabileceğini görmek zor”. WASHINGTON POST: “GÜLEN’LE İLGİLİ 85 KUTU BELGE İNCELENİYOR” Washington Post gazetesi, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye’nin Fethullah Gülen’in ABD’den iadesini istediğini belirttiği haberinde, ABD Adalet Bakanlığı’ndaki bir ekibin halen Gülen ile ilgili kanıt içerdiği belirtilen 85 kutu belgeyi incelediğini bildirdi. Amerika’nın en eski ve yüksek tirajlı gazetelerinden Washington Post, “Gülen hareketinin ABD’deki siyasi kampanyalara onbinlence dolar hibe ettiğini, Kongre üyelerinin de 289 seyahatının sponsorluğunu yaptığını” ifade ettiği haber analizinde, “Gülen, 77 yaşında, sağlığı kırılgan, Pennsylvania’da yaşıyor. Türkiye ise darbenin beyni olduğunu söylüyor. Gülen 200’den fazla kişinin ölümüne ve 15 Temmuz darbe girişimini organize etmekle suçlandı” diye yazdı. Gülencilerin 150’den fazla ülkeye nasıl yayıldığını irdeleyen ABD’li gazete, “Türk yetkililer ABD’yi Gülen’i barındırmakla suçlarken ABD’nin başarısız darbeye karıştığını da söylüyorlar. Ankara Gülen’in iadesini hem hukuki olarak hem de sadakat ve saygının bir ifadesi olarak talep etti. ABD yetkililerine göre, Adalet Bakanlığı’nda bir ekip, Türkiye’nin Gülencilerin Türk toplumunun her kesimine sızdıklarını ortaya koyduğunu söylediği 85 kutu kanıtı inceliyor. Türkiye, Gülen’in iadesini bir NATO üyesi ve İslam Devletiyle mücadeledeki başlıca bir ortağa güvenilmesi meselesi olarak görüyor” dedi. 1999 yılında ABD’ye ulaştığında Gülen’i geri göndermek için yıllarca uğraşan ABD hükümetinin ise, sürecin hukuki bir süreç olduğunu, siyaset ve ittifakların süreçte bir rollerinin olmadığını söylediğine dikkat çeken ABD’li gazete, “ABD’nin bugün en az 10 eyaletinde Gülen’den ilham alan 160 okulunun yanısıra sivil toplum ve iş kuruluşları da var. Ayrıca örnek olarak da okulların bazıları yüksek performans gösterdi. Teksas’taki Harmony okulu Obama Yönetiminden 30 milyon dolarlık bir hibe aldı. Ancak bazı eyaletlerde Gülen okullarının da sorunları var. örneğin Oklahoma eyaletinde devlet denetçileri yolsuzlukları ortaya çıkardı” diye kaydetti. Gülencilerin son yıllarda siyasi kampanyalara yaptıkları hibelere de dikkat çeken Washington Post, “Bu hibelerden yararlananlar arasında Demokrat Parti Başkan Adayı Hillary Clinton’un adını da geçiyor.Gülen hareketiyle bağları olan bir düzineden fazla kuruluş 2007 yılından bu yana Kongre üyelerinin 289’dan fazla seyahatının sponsorluğunu yaptı. Bu seyahatlerin yarısına yakın bir bölümünün Türkiye’ye yapıldı” diye yazdı. FINANCIAL TIMES: “TÜRKİYE’NİN ENFLASYON ORANI, ALTI AYIN EN YÜKSEK DÜZEYİNDE” FinancialTimes gazetesi, Türkiye’de darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmeleri mercek altına aldığı haber analizinde, Türkiye’nin enflasyon oranının altı ayın en yüksek düzeyinde olduğunu yazdı. İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times, Türkiye’de temmuz enflasyonundaki yüksekliği karşısında Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam edip etmeyeceği konusunu irdelediği haber analizinde, “Türkiye’nin enflasyon oranı, Temmuz ayında altı aynın en yüksek düzeyine ulaşarak başarısız bir askeri darbenin ertesinde ülkenin düşük büyüme ve tırmanan tüketici fiyatlarla mücadelesine vurgu yapıyor. Yıllık enflasyon, yüzde 8,79’a ulaşarak Ocak ayından bu yana en yüksek düzeye çıkarken çekirdek enflasyonun da yüzde 8,7 düzeyinde gerçekleşmesi politika yapıcılar için daha da kaygılandırıcı oldu.Türkiye’de enflasyon 2011 yılından bu yana Merkez Bankası’nın hedefi üstünde seyretmesine rağmen Merkez Bankası’nın gevşetici politikasında geri adım atmadı. Temmuz ayında da darbe girişiminin ardından ekonomiyi canlandırmak için faiz indirimlerine gitti” şeklinde kaydetti. WALL STREET JOURNAL: “MERKEZ BANKASI’NIN GEVŞETİCİ PARA POLİTİKASI KUŞKU YARATTI” Wall street Journal gazetesi, darbe girişimi sonrası Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri irdelediği haberinde,Temmuz enflasyonunun Merkez Bankası’nın gevşetici para politikasının devamı konusunda kuşku yarattığını belirtti. Amerikan iş çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal, ‘Darbe Girişiminden Sonra Fiyat Artışları, Parasal Gevşetmeyi Bitirebilir’ başlıklı haberinde, “Merkez Bankası’nın gevşetici para politikası kuşku yarattı” dedi. ABD’li gazete haberinde ayrıca, Londra’daki Capital Economics’ten iktisatçı Willian Jackson’un, “Bugünkü veriler, muhtemelen Merkez Bankası’nın gevşetici döneminin sonuna geldiği demektir” şeklindeki değerlendirmelerine yer verdi. lman basını, AB’nin mülteci krizinde Türkiye ile imzalanan anlaşmanın çökmesi durumunda ‘B Planı’ olarak düşünülen Yunanistan’a, mülteci krizinde söz verilen desteğin çok azının yerine getirilebildiğini yazdı. BİLD: “TÜRKİYE İLE MÜLTECİ KRİZİ ÇÖZÜLMEZSE YUNANİSTAN BAŞ AKTÖR OLACAK” Bild gazetesi, Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye ile imzalanan mülteci anlaşmasının çökmesi durumunda Türkiye’nin yerine mülteci krizinin çözümünde baş aktör olarak Yunanistan’ı düşündüğünü yazdı. “AB Türkiye ile imzalanan mülteci anlaşmasının çökmesi durumunda Türkiye’nin yerine mülteci krizinin çözümünde baş aktör olarak Yunanistan’ı düşünüyor” diyen Alman Bild gazetesi,“AB’nin ‘B Planı’ Yunanistan olmasına karşın şu ana kadar Yunanistan’a verilen sözlerin çok azının yerine getirildiği belirtildi. AB’nin ‘B Planı’na göre, mültecilerin Yunanistan’a ulaşması durumunda, ülkede kurulan kayıt merkezlerinde mültecilerin sığınma başvuruları değerlendirilecek. AB Komisyonu’nun rakamlarına göre, Yunanistan’a AB’nin sınır koruma ajansı Frontex’e bağlı 1580 görevlinin gönderilmesi sözü verilirken, şu ana kadar sadece 66 Frontex görevlisi ülkeye ulaştı. Söz verilen 475 sığınma uzmanından 92’si, 400 yeminli tercümanın sadece 61’i ülkeye gönderilirken, sığınma başvuruları için ülkeye gönderilmesi planlanan 30 hukukçudan hiçbiri henüz ülkeye gelmedi” dedi. AB’nin Türkiye’nin dışındaki ‘B planının’ Yunanistan’daki imkânlar gözönüne alındığında ‘sorunlu’ olduğunu kaydeden Alman Bild gazetesi, “Yunanistan’da kalan yaklaşık 57 bin mülteci için sığınma kararlarını görüşen uzman sayısının sadece 16 oldu” şeklinde kaydetti. Yunanistan’ın şu ana kadar 468 mülteciyi Türkiye’ye gönderdiği ifade eden Alman gazetesi şöyle devam etti: “Kota sistemiyle ülkeden mülteci alacağını açıklayan AB ülkeleri şu ana kadar sadece 849 mülteciyi kabul etti. Yunanistan, 20 Mart tarihinden itibaren Türkiye’den ülkeye gelen mültecileri Türkiye’ye geri iade etmekle yükümlü. AB, Türkiye’nin Yunanistan’a giden mültecileri geri kabul etmesi durumunda, AB üyelik sürecinin yeniden başlaması, 6 milyar Euro mali yardım ve vize serbestisi sözü vermişti. Türkiye, AB’nin ekim ayına kadar vize serbestisi sağlamaması durumunda Ankara’nın anlaşmayı yok sayacağını açıklamıştı”. DIE WELT: “ALMANYA, ERDOĞAN’I DURDURMAK İÇİN NE YAPABİLİR” Die Welt gazetesi, Türkiye-AB ilişkilerini ele aldığı haberinde, AB’nin mülteci anlaşmasında Türkiye’nin şantajına boyun eğmemesi gerektiğini belirterek, ‘Almanya, Erdoğan’ı durdurmak için ne yapabilir?’ sorusuna da yanıt aradı. Almanya’nın önemli gazetelerinden Die Welt, “Şantaj yapılabilmesi için iki tarafa ihtiyaç vardır. Şantaj yapan biri ve şantaja izin veren biri. Şantaj yapılan, işbirliğini engellerse, şantaj yapan aptal gibi ortada kalır. Almanya, Erdoğan’ı durdurmak için ne yapabilir? Şöyle yapsa nasıl olurdu? Angela Merkel, darbe girişimi sonrasında tutuklanan tüm Türklere iltica imkânı sunsun. Eğitimli iş gücü olabilecek ve seküler çok kültürlü bir toplumda nasıl davranılacağını öğretmek zorunda kalınmayacağı birkaç bin ‘koruma arayanla’ Almanya sıkıntısız şekilde baş edebilir. Erdoğan huzurunu bozanlardan kurtulmuş olur, bizler de samimiyetle kazancımız için seviniriz. Bunu başarabiliriz. Bunu sadece istememiz yeterli” diyerek haber analizini noktaladı. FRANKFURTER RUNSCHAU: “DİTİB, TÜRK HÜKÜMETİNİN İDEOLOJİSİNİ ALMANYA’YA TAŞIYOR” Frankfurter Rundschau gazetesi ise Almanya’da son haftalarda tartışma başlatan DİTİB-Ankara bağına ve Alman okullarındaki din dersleri müfredatları hazırlığında yer almasına dikkat çektiği haberinde, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği DİTİB’in, Türk hükümetinin ideolojisini Almanya’ya taşıdığı öne sürdü. Almanya’da yayınlanan Frankfurter rundschau gazetei, “DİTİB, Türk Hükümetinin ideolojisini Almanya’ya taşıdı. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, kısa adıyla DİTİB geride bıraktığımız haftalarda iyi bir görünüm sergilemedi. Sebebi de önce darbe girişimi sonrası ağır siyasi Cuma hutbesi ve ardından Hagen’daki bir camiye ‘vatan hainlerinin’ alınmaması. Almanya’nın en büyük Müslüman birliği bu duruma karşı harekete geçti. İyi de yaptı. Elbette DİTİB yeniden kendisini güçlü şekilde dini görevlerine adamalı ve Türk politikasını işlerinin dışında bırakmalı. Yeşil politikacılar Cem Özdemir ve Volker Beck’in DİTİB’in bir diyalog partneri olmadığı yönündeki uyarısı bayağı. İddialarına yönelik dayanakları olmadığı sürece Özdemir ve ekibi silahlarını atmalı. Kapıları çarpmak kolay. Önemli olan diyalog sürdürebilmek” dedi. İSVEÇ GÖÇ KURUMU DARBE GİRİŞİMCİLERYLE BAĞLARI OLANLARI GÖNDERMEYECEK İsveç’in Göç Kurumu, Türkiye’de 15 Temmuz gerçekleşen darbe girişimiyle bağları olduğu inanılan kişilerin şimdilik geri gönderilmeyeceğini bildirdi. The Local’ın haberine göre, kurumun Türkiye’ye geri gönderilmeleri durumunda "potansiyel olarak riskte olacağını" düşündüğü kişilerin arasında Ankara’nın darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen’in destekçileri de bulunuyor. Kararını sitesinden duyuran İsveç Göç Kurumu, riskte olan grubun içerisine inandırıcı siyasi muhalifleri de dahil etti. İsveç Göç Kurumu, söz konusu kişilere iltica hakkı sağlama kararının ise, Türkiye’de siyasi ve güvenlik durumuna ilişkin daha çok bilgiye gerek duyulduğu için geçici olarak ertelenebileceğini söyledi. YUNANİSTAN VE ALMANYA B PLANI İSTİYOR Yunanistan ve Almanya, mülteci anlaşmasının Türkiye tarafından feshedilmesi ihtimaline karşı AB’den B planı hazırlanmasını istiyor. AB Haber’e göre,Türkiye’nin mülteci anlaşmasıyla ilgili açıklamaları Atina yönetimini endişelendirdi. Yunanistan AB’den B planı hazırlanmasını istiyor.Yunanistan, mülteci anlaşmasının Türkiye tarafından feshedilmesi ihtimaline karşı yeni bir plan hazırlanabilmesi için Avrupa Birliği’ne (AB) çağrıda bulundu. Yunanistan Göç Bakanı Yannis Muzalas, Alman Bild gazetesine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin mülteci anlaşması başarısızlığa uğrayabilir şeklindeki uyarısının kendilerini son derece endişelendirdiğini söyledi. Muzalas acilen B planına ihtiyaçlarının olduğunu belirtti.Yunan Bakan, Türkiye’nin mültecilerin geçişine yeniden izin vermesi durumunda ne gibi adımlar atılabileceğinin düşünülmesi gerektiğini belirtti ve AB üyesi ülkelerin mültecilerin kabulünde daha fazla gönüllülük göstermelerini istedi. Muzalas “Mülteciler belli başlı ülkeler değil, bütün AB üyeleri arasında paylaştırılmalıdır” dedi. Türkiye mültecilerin geri kabulü karşılığında vaat edilen vize muafiyetinin en geç ekim ayı sonunda yürürlüğe girmemesi durumunda anlaşmanın geçersiz kalacağı tehdidinde bulunmuştu. Mart ayında varılan anlaşma uyarınca Türkiye, Yunan adalarına geçen ve iltica hakkı bulunmadığına karar verilen mültecileri geri alıyor, başvurusu kabul edilmeyen her Suriyeli karşılığında da Türkiye’den AB’ye yasal yollarla Suriyeli gönderiliyor. Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra deniz yoluyla Yunan adalarına kaçan mülteci sayısında önemli azalma olmuştu. AVUSTURYA BAŞBAKANI ORF TELEVİZYONUNA KONUŞTU: “MÜZAKERELER DURDURULSUN” Avusturya Başbakanı Christian Kern, AB’nin Türkiye ile yürüttüğü tam üyelik müzakerelerini durdurmasını istedi. Kern, müzakerelerin diplomatik bir hayal olduğunu savundu. Avusturya Başbakanı Christian Kern, dün akşam televizyonu ORF’te katıldığı bir programda Türkiye ile ilgili açıklamalar yaptı. Türkiye ile yürütülen üyelik müzakelerinin diplomatik bir hayal olduğunu ve durdurdulması gerektiğini ileri süren Kern, “Üyeliğin gerçekleşmesi için demokratik standartların yeterli olmayacağını biliyoruz” şeklinde konuştu. Aynı zamanda Türkiye ekonomisinin de Avrupa ortalamasının gerisinde olduğunu belirten Kern, Türkiye için üyeliğin zaman zamanda mümkün görünmediğini vurguladı. AB’nin Türkiye ile işbirliğini üyelikten farklı bir yöntemle düzenlenmesini isteyen Kern, “Alternatif bir konsepte ihtiyaç var” şeklinde konuştu. 16 Eylül’deki AB Zirvesin’nde konuyu tartışmaya açacağını belirten Kern, öte yandan Türkiye’nin güvenlik ve uyum politikaları açısından önemli bir ortak olduğunu da dile getirdi. IŞİD’le mücadelede de Türkiye’nin önem taşıdığına dikkat çeken Kern, AB’nin Ankara’daki hükümetin öfkesinden korkmaması gerektiğini söyledi. Kern, “Biz Türkiye karşısında ricacı değiliz. Biz büyük yatırımcılardan biriyiz. Türk turizmi bize bağımlı ve Batı’nın ekonomik açıkları finanse ettiğini unutmamalıyız” dedi. Avusturya Başbakanı Kern, Türkiye’nin AB’ye Türk vatandaşlarına Ekim ayından itibaren vize muafiyeti sağlanmaması halinde, mülteci anlaşmasının iptal edileceği yönündeki ültimatomuna ilişkin de sert açıklamalar yapmıştı. “Türkiye’nin bu tehditlerle bizim gözümüzü korkutmasına kesinlikle izin vermemeliyiz” diyen Kern, AB’nin Türkiye’ye muhtaç durumda olduğunu ancak Türkiye’nin de ekonomik olarak AB’ye ihtiyacı olduğunu savunmuştu. Kern, Türkiye’nin AB olmadan bir iflasa sürükleneceğini ve Türkiye’ye karşıtlık beslemediğini belirtmiş, “Erdoğan ve radikalleri eleştirdiğini; Türklerin önemli bir bölümünün Erdoğan tarafından rehin alındığını söylemişti. AMERİKA’NIN SESİ’NDEN TÜRKİYE’DEKİ SON GELİŞMELERE YÖNELİK DERLEME Amerikan Kongresi’nin finansörlüğünü yaptığı Amerika’nın Sesi haber portalı, bir dizi uzmana, başarısız darbe girişimi ve sonrasında devlet kurumlarındaki ayıklama operasyonlarının Türkiye’nin ulusal güvenlik ve terörle mücadele alanlarındaki kapasitesine etkilerini ve Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi konusunu sordu. Türk Büyükelçiliği - Washington: “Türk demokrasisi bir terörist darbe komplosuna hedef oldu. Türkiye olağanüstü bir dönemden geçiyor. Bu hain atak, Türkiye’nin zaten DEAŞ, PKK/YPG ve DHKP-C terörizmi ile savaştığı bir zamanda yapıldı. Darbe komplosundan sonra ilgili kurumlarımız gerekli değerlendirmeleri gerçekleştirdi. Buna göre, terörizmle mücadele kapasitemizde ve DEAŞ, PKK/YPG ve DHKP-C ile savaş için attığımız adımlarda bir zayıflama olmadı. DEAŞ ortak bir düşmandır ve Türkiye için bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturmaktadır. Türkiye DEAŞ ile mücadele eden global koalisyonu desteklemeye kararlıdır. İncirlik tam anlamıyla işlevseldir. Yakın müttefikimiz ABD’nin terörist darbe komplosunun doğrudan sorumlusu olan Fethullah Gülen’i iade etmesini bekliyoruz. Elde bulunan kanıtlar Gülen’in komplo sorumlusu olduğunu göstermektedir. Gülen’in hızla iadesi, ABD ile Türkiye arasında tarih tarafından sınanmış olan ittifak ilişkisine yararlar sağlayacaktır”. Yonah Alexander-Potomac Enstitüsü terörizm uzmanı: “Türkiye 1950’li yıllardan beri içeride ve dışarıda terörizmle mücadeleye ve NATO’ya katkıda bulunmaktadır. Bu durum devam edecektir. Hukuk ve insan haklarıyla uyumlu biçimde normal düzene geçişin hızlı olmasını umarım. IŞİD ile mücadeleye katkı Türkiye’nin kendi çıkarları için de iyidir. ABD ile Türkiye arasındaki stratejik bağın kırılgan olmadığı düşüncesindeyim. Her iki taraf da, IŞİD ve terörizm ile mücadelede ve küresel güvenliğin, barış ve refahın sağlanmasında diğerinin işbirliğine gerek duyuyor”. Kadir Üstün-SETA DC İcra Direktörü: “Güvenlik zaafı yaşanmaması için ordunun komuta kademesinde gerekli değişiklikler süratle yapıldı. Gülenciler’in ordu ve kolluk kuvvetleri içindeki etkinliklerinin geçmişte terör mücadelede zaaf yarattığını da belirtmek gerekir. Dolayısıyla güvenlik kurumlarının bu gruptan temizlenmesi terörle mücadeleyi zayıflatmaz, aksine güçlendirir. Türkiye’nin IŞİD’e karşı küresel koalisyona katkısı ve IŞİD ile mücadeledeki kararlılığı sürüyor. Bu devam edecektir.Fethullah Gülen’in iade edilmemesi ikili ilişkilerde sorun teşkil edecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iadenin olmaması durumunda Türkiye’nin de ABD’nin istediği teröristleri iade etmekte tereddüt edeceğini kaydetti. Gülen’in iade edilmemesi genel olarak ilişkileri olumsuz etkileyecek. Ancak, iki ülke, örtüşen çıkarları çevresinde birlikte çalışmaya devam edecektir diye düşünüyorum”. Carol Migdalovitz-Türkiye uzmanı araştırmacı: “TSK’nın yüksek komuta kademesinde kapsamlı bir temizlik yapıldı. Daha alt düzeylerden hızla terfiler yapılabilir. Ordu içindeki gözaltına almalar ve tutuklamalar morali de etkileyebilir. Klasik durumlarda, bu tür değişimler en azından geçici bir zafiyet yaşanmasına yol açar.İncirlik ve diğer tesislerden gerçekleştirilen IŞİD operasyonları durmadı. IŞİD’in Türkiye’de dehşet verici eylemlerde bulunduğu dikkate alındığında Türkiye’nin müttefikleri ile birlikte hareket etmekten yarar sağladığı görülür. IŞİD karşıtı işbirliği sürecektir.Fethullah Gülen’in iadesi için darbe komplosunda yer aldığının kanıtlanması gerekir. ABD bir hukuk devletidir ve bir hukuk süreci işleyecektir”. Aydın Selcen-Türkiye’nin eski Erbil Başkonsolosu: “Darbe girişimi sırasında TBMM bombalandı ve 237 vatandaşımız öldü. Cumhurbaşkanı neredeyse bir suikasta kurban gidecekti. Bu yaşananlar, büyük harflerle terörizm demektir ve NATO müttefiklerimizin desteğini gerektirir. Türkiye’nin acilen 675 jet pilotuna ihtiyacı var.Biz ABD’den hep, Türkiye’nin IŞİD ile mücadelede yeterli olmadığını duyduk. Darbe girişiminden sonra ise 180 derece dönüş oldu. Bizden Türkiye’nin bu mücadelede önemli bir unsur olduğuna inanmamız isteniyor. Ben bu çelişkiyi dehşet verici buluyorum. Türkiye radikal cihadizmi ulusal güvenlik tehditlerinin en üst noktasına koymalıdır. Ayrıca, PYD ile başlayarak Kürt toplumları ile ilişkilerini yeniden düzenlemelidir.Gülen’in iadesi konusu siyasi yansımaları bulunan bir hukuk meselesidir. İade için başlangıç süreci bile en az iki yıl sürebilir. İki taraf için de öncelik ilişkilere hasarı en az noktada tutmak olmalıdır”. James Jeffrey - ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi: “Rakamlar dikkate alındığında, ordu ve güvenlik kurumlarındaki temizlik nedeniyle kısa vadede bazı küçük sorunlar olacaktır. TSK oldukça yetenekli ve ehil bir kurumdur ve yeni orta kademe liderlerini yetiştirebilir. Zaten, IŞİD ile mücadele konusuyla, Suriye ve ABD ile ilişkiler gibi alanlardaki karar vericiler değişmedi. Fethullah Gülen’in iadesi konusunda, ABD’nin, “siyasiymiş gibi görünebilecek” bir tutum alması güvenlik işbirliğimizi etkileyebilir”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-