KARTAL MİTİNGİ'NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ...

Kuşkusuz daha kalabalık olabilirdi. Son iki günde gösterilen
çaba ve performans miting öncesi 10-15 güne yayılabilseydi, bu mümkündü.
50
bin rakamını aşan bir Kartal Mitingi'nin arkasından rahatlıkla "Artık
AKP'yi kısa sürede derdest edecek yeni bir siyaset ve muhalefet tarzı
doğmuştur." değerlendirmesini yapabilecektik.
Ama
ben hazırlık sürecine bakarak 20 bin civarında bir kitlenin katılımını
bekliyordum. Bu sayısal tablo bize yukarıdaki sözleri söylemeye olanak vermese
de korku duvarını yıkmak açısından çok kıymetli bir başlangıç olacaktı.
Ve
öyle de oldu. CHP'nin son andaki çelmesine karşın mitinge en az 15 bin kişinin
katılmış olması üzerine güçlü bir muhalefet örülebilecek sağlam bir zeminin
varlığını da teyit etmiştir.
Zira
hepimiz çevremize baktığımızda rahatlıkla gözlemliyebiliyoruz ki, mücadele
isteğinde olan ama kendi içindeki korku kabuğunu henüz çatlatamadığı için bu
mitinge gelmeyenler,- gelenlerden onlarca kat fazla.
Bir
de direnmek isteyip de HDP'de Kemalist fobisi ve diğer solda da -ve tabi ki
ağırlıkla da CHP bünyesinde- Kürt fobisi nedeniyle henüz dışta duranlar var.
Kartal
mitingi ufak tefek bazı negatiflikler olsa da, bu iki ayak bağının, yani korku
duvarı ve "onlarla ittifak olur mu?" çekincesinin çözülmesi açısından
da son derece olumlu bir resim ortaya koymuştur.
Ufak
tefek negatifliklere gelince...
Her gurubun kuşkusuz
kendine has öncelikleri vardır. Saygı duyulmalıdır. Ama böylesi ittifaklarda,
hele de ittifak hem çok yeni ve oturmamış ve hem de hala dışarıda kalan tüm
potansiyelleri birleştirmeyi başaramamışken, ortak yan ve hedeflerin öne
çıkarılması bir gerekliliktir. Herhangi bir çevrenin ortak eylemlerde,
ortaklığı ve kapsayıcılığı zedeleyecek biçimde kendi önceliğini öne çıkarmaya çalışmaması
gerekir.İttifak bileşenlerinin slogan,pankart, bayrak vb. konularında da bir
mutabakata varması ve herkesin tabanını bu açıdan disipline etmesi çok
önemlidir.
Evet bunlar ufak tefek sorunlardır
ama zamanında müdahil olunmazsa ne kadar küçük olsalar da bu tür sorunlar
zamanla ortalığı bulandırabilirler.
Erkan Baş'ın
konuşması...
Mitingin en öne çıkan ve altı özellikle çizilmesi gereken
ayırıcı özelliği ise Erkan Baş'ın yaptığı konuşma ve bu konuşmanın tüm
katılımcı kitlede bulduğu ortak karşılık ve yarattığı coşku idi.
Baş'ın konuşması bu mücadele ittifakının gel geç bir ittifak olmanın ötesinde güçlü ve uzun erimli ortak hedeflere de sahip olduğunu belgeleyen bir mutabakat metniydi adeta.
Baş'ın konuşması bu mücadele ittifakının gel geç bir ittifak olmanın ötesinde güçlü ve uzun erimli ortak hedeflere de sahip olduğunu belgeleyen bir mutabakat metniydi adeta.
Emek,
özgürlük, demokrasi ve laiklik ortak zemininde ve Kürt ve Türklerin eşit
haklara sahip olabilmesi temelinde daha eşit,
çağdaş ve özgür bir toplumu birlikte inşa etme iradesi de deklare edilmiş oldu
bir anlamda Kartal Mitingi'nde.
Sosyalistler, Kemalistler ve Kürtler, belki de bu mitingle
birlikte ömrü ve amacı AKP'nin anti laik ve anti Cumhuriyetçi diktatörlüğüne
dur demenin çok ötesine uzanan bir ortak yolculuğun startını da vermiş
olacaklar. Kartal mitingi bize bu yönde çok sayıda işaret sundu. Bakalım
tarih ne gösterecek.
Öyle ya ilk Cumhuriyeti birlikte kuran Kürtler ve Türkler, işi
AKP'yi enterne etmenin ötesine götürüp bir kez daha ve bu sefer daha emekten
yana, etnik, mezhepsel, cinsler arası vb. alanda daha eşitlikçi bir cumhuriyeti
niye birlikte inşa edemesinler ki?
Ya CHP'ye Ne Demeli?
CHP bugünkü mitinge katılmamakla yalnızca özgürlük ve eşitlik
idealine değil, M.Kemal'e, cumhuriyet ve laiklik değerlerine de sırt
çevirmiştir.
Nasıl mı?
Bir;
M.Kemal devrimi emperyalistlerin yanı sıra kime karşı yaptı...
Hilafetçi-ümmetçi saltanat rejimine karşı...,
İki; kimlerle birlikte yaptı: Kürtlerle,
Üç; CHP asıl hilafetçi-işbirlikçi saltanatçıların Yenikapı
mitingine katılarak ve/fakat Kürtlerle işbirliği yapmayarak Atatürk'ün yoluna
da ters düşmüştür.
M.Kemal hiç bir zaman saltanatçılarla yan yana olmadı ve asla
olmazdı da. Bu kırmızı çizgisiydi. Ama Kürtlerle yeni bir cumhuriyet için
birlik olmuştu. Hatta bu birliği muhafaza kaygısıyla "Kürtlere Özeklik"
üzerinde bile ciddiyetle düşünmüştü.
CHP-HDP birliğini M.Kemal ve Cumhuriyet adına reddedenler
yalnızca tarih ve siyaset bilmez olmakla kalmamakta, bu davranışlarıyla bizatihi
Cumhuriyetin, laikliğin tasfiyesi için tam gaz çalışan ümmetçi neo
Osmanlıcıların da fiilen oyuncağı olmaktadırlar.
Bu davranışlarında ısrar ederlerse tarih onları cumhuriyet ve
laiklik rejimini yıkmak için bugün bütün gücüyle seferber olmuş olan AKP ile yan
yana ve "hain ve korkak yancılar" olarak yazacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder