AMERİKA’NIN SESİ: “SORUŞTURMANIN MERKEZİNDE TARTIŞMALI ALTIN TİCARETİ YATIYOR”
Amerika’nın
Sesi, İran’ın Türk altınına hücum ettiğini yazdı. Amerikan haber portalı ayrıca
yolsuzluk
soruşturmasının merkezinde tartışmalı altın ticaretinin yattığını öne
sürdü.
Amerikan
kongresinin finansörlüğünü yaptığı Amerika’nın sesi, ‘İran’dan Türk Altınına
Hücum’ başlığını kullandığı haber analizinde, “Türkiye’deki İslamcı hükümet
iktidarı süresince en büyük yolsuzluk skandalıyla sarsılıyor. Soruşturmanın
merkezinde, tartışmalı altın ticareti yatıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı, Washington ve İsrail’den, Amerika’da yaşayan Fethullah Gülen’e kadar
uzanan büyük bir komplonun mağduru olduğunu savunuyor. Ancak soruşturmada adı
geçen bu sağlam bağlantılı kişiler hakkındaki suçlamalar sabitleşirse, bu
durumda AKP’nin kendinden başka kimseyi suçlamaması gerekir. İran ve Türkiye
arasındaki altın karşılığı doğal gaz ticareti, ABD Kongresi Temmuz ayında bu
uygulamaya bir son vermeden öncesine kadar hukuki sayılabilir. Ama bu ticaret,
aynı zamanda Türk siyasi elitini İran’ın geniş yeraltı dünyasına maruz
bırakmışa benziyor” şeklinde kaydetti.
‘Devrimler her
zaman kendi çocuklarını yer’ sözüne de vurgu yapan Amerika’nın Sesi, “Bunun son
örneği de Türkiye’de yaşanacağa benziyor. AKP iktidardaki 11 yılında Türkiye’de
devlette ve toplumda büyük değişiklikler yaptı. Sorun son yıllarda Erdoğan’ın
kendi başarısıyla Türkiye’nin başarısını bir tutmaya başlamasıyla ortaya çıktı.
Amerika’nın
Sesi haberine şöyle devam etti:
Dindarlıkları
kadar ticari zekayla da tanınan Gülenciler güler yüzlülükleri ve düzgün
görünüşleri nedeniyle Hristiyan misyonerlere benziyor. Grup Türkiye’de polise
ve adalet sisteme sızdı. Ergenekon ve Balyoz davalarında başrol oynadı. Derin
devletle mücadele için başlayan Ergenekon ve Balyoz davaları süreç içerisinde
sahte kanıtlar kullanılarak Erdoğan’ın siyasi rakiplerini sindirme projesine
dönüştü”.
Amerika’nın
Ses ayrıca, Texas Üniversitesi siyaset
bilimcilerinden Brent Sasley’in Necmettin
Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan arasında karşılaştırmaya da yer verdi. Sasley
“Erbakan, İdeolojik ve inatçıydı. Erbakan’ın kısa süren başbakanlığı döneminde,
başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere kurumsallaşmış laik siyasi yapıların
tepkisini çekmişti’ derken pragmatik ve esnek diye tanımladığı Erdoğan’ın ise
kurumsal kısıtlamaların çevresinden dolanarak bu kurumları değiştirme yoluna
gittiğini yazdı.
Amerika’nın
Sesi ayrıca, Sasley’in, “Kendilerini yıkılmaz gören ve siyaset üretirken
kurumsal kısıtlamalardan özgür olan liderler, iktidarı kendi istekleriyle terk
etmez. Buna demokratik seçimle işbaşına gelen liderler de dahildir. Kendilerine
karşı çıkanlardan korunmak ve mevkilerini korumak amacıyla siyasi kurumları
zayıflatırlar. Türkiye’deki siyasi kurumlara verilen tahribat Erdoğan’ın ayakta
kalıp kalmamasından daha önemlidir. Bu da güçlü bir Türkiye’ye bağımlı olan
Amerika’nın Ortadoğu’daki çıkarları açısından önemli bir tehdit oluşturuyor”
şeklindeki görüşlerine de yer verdi.
Yorumlar
Yorum Gönder