Sanat ve Alternatif Tarih...
Bir tarih yazımı en az yönetenler kadar
yönetilenlerin; hakim unsur olanlar kadar azınlıkta kalanların, beyaz kadar
siyah ve sarı’nın da tarihi olabildiği ölçüde gerçek anlamda bilimsel ve
objektif bir nitelik taşır.
Doğrudur, en çok belgeyi güçlü olanlar bırakır
geriye… Şaşılacak bir durum değildir, tarih motorunun direksiyonunu elinde
tutanlar tarih yazımının direksiyonuna da hakimdirler… Ama görmek isteyenler için çeşitli alternatif
tarih kaynakları da vardır aslında ve bunların en başında da halk deyişi, şiiri
ve halk müziği gelir… Alternatif tarih
bizzat halk kültürünün içinde yaşar, yaşatılır… Taa bin yılların içinden
süzülüp bugüne, bizlere ulaşır…
Bu tarih Köroğlu’nun, Karacaoğlan’ın, Pir
Sultan’ın, Nasrettin Hoca’ların, Yunus Emre’lerin dilinden kolektif bir
düşünceye evrilerek bize ulaşır… Bize ulaşan sözlerin atfedildiği kişilerin bazen gerçekten yaşayıp yaşamadığını
ve o sözleri söyleyip söylemediğini bilemeyiz ama orada söylenenlerin halkın
kolektif duygu ve düşüncesini yansıttığını biliriz.
Halk müziği bir yerelliği anlamamızın, onun
kültürüne nüfuz etmemizin ve o kültürü yaşatarak gelecek nesillere
ulaştırmamızın da en önemli araçlarından biridir. O tarihte halk nasıl yaşar,
nasıl üretir, nasıl tüketir; kendini yönetenlere karşı ne düşünür, ne
hissedermiş; kadın-erkek, aşk, evlilik ilişkileri nasıl yaşanırmış, bize tüm
bunları halk şiirleri, deyişleri ile birlikte en iyi halk müziği yansıtır.
Anadolu'nun köklü bir tarihi ve kültürü var. Nice
medeniyetler boy göstermiş, iz bırakmış bu coğrafyada… Yaşadığımız bölgenin
kültürel mirasına sahip çıkmak, bu kültürel mirası geliştirerek bugünden yarına
miras bırakabilmek ancak mimarisine, fokloruna, halk müziğine, edebiyatına, şiirine
sahip çıkmakla olanaklıdır.
Duyduğumuz her ezgiyi, deyişi, okuduğumuz, gördüğümüz
her sanat eserini bu gözle incelediğimiz
vakit; aslında çok ciddi bir tarih-kültür çalışması da yapmış oluruz.
İyi dinlemeler, iyi okumalar herkese...
Yorumlar
Yorum Gönder