ECONOMIST: “ERDOĞAN’IN CUMHURBAŞKANLIĞI TEDİRGİN EDİCİ”
Economist
dergisi, Recep Tayyip Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanlığının tedirgin edici olduğunu yazdı. Dergi ayrıca, “Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanlığı’nı daha da endişe verici hale getiren konu ise makamı etkin
bir siyasi yapı haline getirmek istemesi” ifadesini kullandı.
Erdoğan’ın
bugüne kadar sembolik olan Cumhurbaşkanlığı makamını etkin bir siyasi yapıya
dönüştürmesinin endişe verici olabileceği yorumunu yapan İngiliz Economist
dergisi, “Asker, laik yapılanma ve siyasi muhalefet sindirilince Erdoğan
giderek otoriterleşti. Geçtiğimiz yıl Türkler Gezi Parkı protestolarında sokağa
çıkınca Erdoğan’ın yanıtı biber gazı ve polis oldu. Yolsuzluk iddialarıyla
ilgili soruşturmanın ortaya çıkmasının ardındansa yargı üzerindeki denetim
artırıldı” şeklinde kaydetti.
Erdoğan’ın
padişah gibi gösterildiği bir fotoğrafla yayınlanan yazıda, “Erdoğan kesinlikle
seçim kazanmasını biliyor. Son seçimle birlikte 9’uncu seçiminden de zaferle
çıkmayı başardı. Seçimler, büyük ölçüde adil geçti. Erdoğan’ın demokratik meşruiyeti
sorgulanamaz. 11 yıllık Başbakanlık döneminde Erdoğan Türkiye’yi hiç bir siyasi
liderin yapamadığı kadar büyük bir dönüşümden geçirmeyi başardı. AKP’nin 2002’de
iktidara gelmesinden bu yana yıllık ortalama yüzde 5 büyüme yakalandı.
Enflasyon kontrol altına alındı. Asker daha güçlü bir sivil kontrolün altına
sokuldu. Kürtlere daha önce hiç kimsenin vermediği kadar çok hak tanındı. 2005’te
ise Erdoğan’dan önceki liderlerin sadece hayalini kurabileceği Avrupa Birliği (AB)
adaylığı statüsü kazanıldı” denildi.
Erdoğan’ın
eleştirilere karşı tutumunu da ele alan Economist şöyle devam etti:
“Kendisine
yöneltilen eleştirilere Erdoğan’ın yanıtı bağımsız medya ile gazetecilere
saldırmak (bu gazetecilerin arasında uzun yıllardır The Economist’in
temsilciliğini yapan bir isim de var) ve interneti sansürlemek oldu. Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanlığı’nı daha da endişe verici hale getiren konu ise makamı etkin
bir siyasi yapı haline getirmek istemesi. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’nı Fransa’daki
gibi bir yapıya büründürmek istiyor. Kendisine yöneltilen eleştirilere Erdoğan’ın
yanıtı bağımsız medya ile gazetecilere saldırmak ve interneti sansürlemek
oldu”.
Bir
dönüşümün sağlanabilmesi için Anayasa değişikliğinin gerektiği de belirten
dergi, “AKP tek başına bu değişikliği yapabilecek gibi gözükmüyor. Ancak
Kürtlerle anlaşarak yeterli çoğunluğa ulaşabilirler. Bu senaryonun
gerçekleşmesi halinde Erdoğan’ın güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı ofisinde
Cumhuriyet’in kuruluşunun 100’üncü yıldönümü ve sonrasında görevde kalmaya
devam edebilir. Ancak böyle bir sonuç çoğulcu demokrasiye inananlar için çok da
iç açıcı olmayacak. Güçlü başkanların görev yaptığı sistemler işleyebilir.
Ancak bunun için kuvvetli kurumlar gerekir ve bu alanda Türkiye’nin eksikleri
var. Erdoğan’ın otoriter eğilimleri sorunu daha da kritik hale getiriyor. Peki
ama neden Erdoğan tüm bu endişelere kulak assın ki? Bu sorunun iki yanıtı var:
Kırılgan bir ekonomi ve kendi siyasi mirası” diye yazdı.
Erdoğan’ın
bugüne kadar girdiği seçimlerden hep başarıyla çıkmasının ardında yaşam
standartlarını hızla yükseltmesi olduğunu kaydeden Economist, “Ancak ekonomi
artık yavaşlıyor. Yüksek cari açık ülkeyi dış finansmana bağımlı hale getirmiş
durumda. Küresel faiz oranları yükseldiği zaman Türkiye darbe alabilir. Ayrıca
Türkiye ‘orta gelir tuzağı’na düşme riskiyle de karşı karşıya. İhraç ettiği
temel ürünlerde rekabet gücünü kaybederken, daha yüksek teknolojili ürünlerin
üretimine geçişi sağlamakta zorlanıyor. Türkiye’nin büyümeye devam edebilmesi
için hem reformlara hem de yabancı sermayeye ihtiyacı var. Erdoğan şu ana kadar
reformlara çok fazla ilgi göstermedi. Her ne kadar yabancı yatırımcılar
otoriter rejimleri hazmedebilse de, Erdoğan’ın yaptığı gibi toplumu
kutuplaştırarak sosyal kırılganlık yaratılmasından çok hoşnut olmazlar”
ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin
bir gün AB üyesi olabileceği ümidinin de yabancı yatırımcıların gözünde artı puan
olduğu ifade edilen yazıda, “Erdoğan tam bu noktada siyasi mirasını düşünmeli.
Devasa altyapı projeleri yapmak hoş, ancak Türkiye’nin modernleştiğini söylemek
istiyorsa ülkeyi tekrar Avrupa çizgisine çekmeli. AB üyeliği şu an uzak bir
ihtimal gibi gözüktüğü ifade ediliyor. Ancak ülkenin AB normlarından
uzaklaşması bu süreci imkansız hale getirecek. Devasa altyapı projeleri yapmak
hoş, ancak Erdoğan Türkiye’nin modernleştiğini söylemek istiyorsa ülkeyi tekrar
Avrupa çizgisine çekmeli. Erdoğan’ın niyetleri konusunda ilk sınavı ise Başbakan
seçimi olacak. Sözünü sakınmayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oyunun içinde
olduğunu gösterdi. Gül yurtiçinde ve yurtdışında itibara sahip bir isim ve kısa
bir süre Başbakanlık koltuğunda da oturmuştu. AKP’nin kurucularından birisi
olan Gül’ün Erdoğan’a karşı bağımsızca durabilecek siyasi etkinliği de var. Erdoğan’ın
güçlü bir başbakanı kabul etmesi Türkiye açısından daha olumlu olacaktır. Eğer
bir kukla başbakan yaratmak konusunda ısrarcı olursa insanlar onu Atatürk’le
kıyaslamayı bırakıp Putin’le karşılaştırmaya başlayabilir” değerlendirmeleri
yer aldı.
Yorumlar
Yorum Gönder