GUARDIAN: “ERDOĞAN’IN PARANOYA SİYASETİ, ÇİRKİN BİR SAFHAYA GİRDİ”

Guardian gazetesi, Türkiye’deki gelişmeleri ve cemaat operasyonunu ele aldığı haberinde, “Recep Tayyip Erdoğan’ın paranoya siyaseti, çirkin bir safhaya daha girdi” diye yazdı. Türkiye’nin son dönemlerde izlediği politikaların ‘Batı ilkeleri ve çıkarlarıyla ne derece örtüştüğü’ sorusuna yanıt arayan İngiliz Guardian gazetesi, “Gülen Cemaati’ne yapılan operasyon emrini Erdoğan’ın verdiğinden kimsenin şüphesi yok. Recep Tayyip Erdoğan’ın paranoya siyaseti çirkin bir safhaya daha girdi. Aralarında gazetecilerin, medya çalışanlarının, eski emniyet müdürlerinin de bulunduğu 30’dan fazla kişi gözaltına alındı” şeklinde kaydetti. “14 Aralık Operasyonu kapsamında gözaltına alınan kişilere yöneltilen suçlamalar için ‘dayanaksız komplo iddiaları’ deniyor” ifadesini kullanan Guardian, “Türkiye Cumhurbaşkanı’nın bu son darbesi Avrupa Birliği (AB) ve ABD için daha büyük ve garip bir soruyu ortaya çıkardı: Erdoğan yönetimi altındaki Türkiye güvenilir, demokratik bir Batı müttefiki olarak görülebilir mi? Brüksel’de uzun süredir endişe duyulan, Erdoğan’ın neo-İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin artık AB’ye üyelik konusunda ciddi olmadığı konusunun altı çizilmiş oldu” dedi. AB’nin ‘Operasyon, Türkiye’nin de bir parçası olmak istediği Avrupa değer ve standartlarına ters düşüyor’ şeklindeki açıklamalarına da yer veren Guardian, “Erdoğan’ın Pazartesi günü yaptığı iğneleyici konuşma da bu endişeleri haklı çıkarır nitelikteydi. Operasyon günü Zaman gazetesinin binası önünde toplanan kalabalık ‘Özgür basın susturulamaz" yazılı pankartlar taşıyordu. Bu söz çok da doğru değil. 2003’ten bu yana üst üste üç dönem Başbakanlık yaptıktan sonra bu yıl Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın ana akım medyanın önemli bölümü üzerinde fiili bir hakimiyeti bulunuyor. Aynı hakimiyet meclis için de geçerli, mahkeme salonları ve emniyet güçleri için de. Erdoğan’ın bağımsız gazeteciliği sindirip baskılama ve eleştiriye sıfır tolerans gösterme konusunda kötü bir şöhreti var. Şiddet kullanılarak bastırılan Gezi Parkı protestoları sırasında Erdoğan’ın Twitter ve diğer sosyal medya ağlarını da hedefledi ve kısa bir süre erişimi engelledi” dedi. “Türkiye’nin insan hakları alanındaki durumuna gelince, Kürtlere karşı sürdürülen adaletsiz tutum ülkenin itibarı üzerinde bir leke olarak duruyor” ifadesini kullanan İngiliz gazetesi, “İnsan hakları örgütü Human Rights Watch’ın raporları da tabloyu ortaya koydu. Erdoğan’ın bugünkü öfkesinin merkezinde geçtiğimiz yıl ortaya çıkan yolsuzluk suçlamaları oldu. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne göre yolsuzluk Türkiye’de ciddi bir sorun. Ancak geçen yıl ortaya çıkan soruşturma düştü. Soruşturmayı yürütenlerse cezalandırıldı ve görevden alındı. Erdoğan o dönemde Fethullah Gülen önderliğindeki hareketin kendisine karşı bir darbe girişiminde bulunduğunu iddia etti.Erdoğan zamanında (geçmişte darbeler yapmış olan) orduya da benzer suçlamalar yöneltmişti. Sonucunda tasfiyeler ve büyük davalar süreci başlamıştı. Erdoğan’ın Başbakanı Ahmet Davutoğlu son gözaltıları Türkiye Cumhuriyeti’ne sadakat ‘imtihanı’ olarak tanımladı. Muhalifler ise Erdoğan’ın kendisine sadakati test ettiğini söylüyor” şeklinde kaydetti. Hürriyet Daily News gazetesi yazarı Nuray Mert’in ‘Erdoğan Cumhurbaşkanlığı makamının yürütme dışında kalan yapısını görmezden geliyor ve giderek daha fazla yetkiyi tekelinde topluyor’ şeklindeki yorumuna da yer veren gazete, “Erdoğan’ın paranoyak otokratlığı ile Rusya’nın benzer biçimde güvensiz otokratı Vladimir Putin arasındaki kıyaslamalar artık alışıldık hale geldi. İki liderin çıkarları da jeopolitik gelişmeler nedeniyle örtüştü. Rusya’nın Güney Akım doğalgaz boru hattı projesinden vazgeçmesi, Türkiye üzerinden geçecek yeni bir hattın açıklanmasıyla eş zamanlı oldu. İki lider 2020’ye kadar ikili ticaret hacmini üçe katlamayı arzuladı” dedi. Türkiye’nin Ortadoğu politikasına da değinen Guardian şöyle devam etti: “Erdoğan hiddetli Batı karşıtı söylemlerine devam ediyor ve Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı yürütülen mücadelede -NATO yükümlülüklerine rağmen- tam işbirliğine yanaşmıyor. Türkiye Kobani’de kuşatılan Kürt güçlerine yardım etmeyi de reddetmişti. Geçtiğimiz hafta Ankara’yı ziyaret eden İngiltere Başbakanı David Cameron Türkiye üzerinden Suriye’ye giden yabancı cihatçılar konusunda daha fazla işbirliği istemişti. Ancak sadece -en azından kamuoyu gözünde- Davutoğlu’ndan Batı’nın sorumlulukları hakkında nasihatler alabildi. Cameron’ın ziyaretine katılanlara göre İngiltere Başbakanı Erdoğan ile görüşmelerinde insan hakları ve basın özgürlüğü konularına da değinmedi. Cameron’ın ev sahibiyle yüzleşme konusunda çekimser davranması utanç verici olsa da önceliklerini göstermesi açısından iyi bir örnekti. Ayrıca İngiltere’nin (ve AB’nin) son zamanlarda Türkiye üzerinde ne kadar az etkisi kaldığı da net biçimde görüldü. Ziyaret Erdoğan’ın hakimiyetinin Türkiye’yi Batılı demokrasilerden ne kadar uzaklaştırdığını da ortaya çıkardı."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-