Yerel Yönetimler ve Halkçı Spor Politikası...

Yerel yönetimlerin spor alanındaki çalışmaları hangi temeller üzerinde yükselmelidir? Bu basit bir soru değildir... Nasıl bir toplum ve nasıl bir yerel yönetim sorusuna verdiğiniz yanıtla çok yakından ilgilidir... Hepimiz çok yakından izliyoruz. Pek çok yerel yönetim kaynaklarını profesyonel sporlara ve özellikle de büyük bir sektör haline gelmiş olan profesyonel futbola harcamaktadır. İşin başka ve çetrefilli alanları da var. Oralara şimdilik girmeden söylemek gerekirse, bu yatırımların tek amacı belediyeler hakkında olumlu imaj ve popülerlik yaratmaktır. Amatör ve Kitle Sporu Önceliği... Oysa yerel yönetimler ne profesyonel spor kulübüdürler ne de spor federasyonları... Yerel yönetimler yerel halkın öz örgütlenmeleridir. Dolayısıyla yerel yönetimlerin en öncelikli görevi yerel halkın spor yapma olanaklarını genişletmektir. Daha tam ifadesiyle yerel yönetimler kitle sporunu ve amatör sporu desteklemeye öncelik vermek durumundadırlar. Aslında bu çabalarıyla yerel yönetimler yalnızca en geniş kitlelerin spor yapmasını sağlamış olmayacaklar; aynı zamanda ülke sporunun her alanda gelişmesine de en önemli katkıyı sağlamış olacaklardır. Bugünün pek çok sporcusu geçmiş yıllarda bol miktarda bulunan mahalle arasındaki boş arsaları spor alanı olarak kullanarak yetişmişlerdir. Oysa artık böyle arsalar yok ve çocukların ve gençlerin spor yapma olanakları da bu anlamda çok kısıtlı, bu ise ülke sporunun yeni jenerasyonlarla desteklenmesini engelleyen en önemli unsurlardan biri. Dezavantajlılara pozitif ayrımcılık... Ayrıca yerel yönetimler yoksullar, kadınlar, engelli yurttaşlar vb. gibi spor yapma olanaklarına ulaşma açısından dezavantajlı kesimlere daha özel bir öncelik vermek durumundadırlar. Bu halkçı bir yerel yönetim anlayışının ayırıcı ve üstün yanlarından biridir. Yine büyük sektör haline gelmiş olan spor dalları yerine, ihmal edilen spor dallarını teşvik etmek de yerel yönetimlerin önemli bir sorumluluğudur. Nitekim Çankaya Belediyesi hentbol, voleybol, okçuluk vb. alanlarında kadın ve erkek kategorilerinde önemli çalışmalar yaptığımız gibi, engelli sporu açısından da Türkiye'nin yüz akı durumundadır. Ama egemen anlayış bu değil... Ne yazık ki bu anlayış ile mevcut yasa ve diğer mevzuatın anlayışı arasında derin farklılıklar bulunmaktadır. 2013'e kadar belediyeler bünyelerindeki spor kulüplerine kaynak aktarımı konusunda bir kısıtlama ile yüzyüze değillerken, 2013 yılında yapılan bir düzenleme ile belediyelerin İller Bankası'ndan ayrılan payın ancak binde 6'sını bu kulüplere aktarabileceği düzenlemesi getirilmiştir. Bu düzenleme ile belediyelerin özellikle de amatör sporun desteklenmesi alanındaki görevlerini yerine getirmesi neredeyse olanaksızlaşmıştır. Daha sonra yükselen itirazlar üzerine bu oran binde 12'ye çekilmiş olmakla birlikte bu durum belediyelerin spor alanındaki çalışmaları açısından kayda değer bir rahatlama sağlamamıştır. Bu nedenden dolayı tüm belediyelerin spora yönelik çalışmaları ciddi bir finansman sorunuyla ve küçülmek zorunluluğu ile yüz yüze kalmıştır. Yerel yönetimlerin aktarılan kaynaklarının önemli bir bölümünü amatör ve kitle sporunun gelişimi ile yoksul, engelli ve kadınlara yönelik spor olanağı yaratma doğrultusunda harcamaları kaydıyla, bütçelerinden spor kulübüne aktarılan bölüm ile ilgili kısıtların kaldırılması halkın spor yapma olanaklarının geliştirilebilmesi için zorunlu gözükmektedir.