CHP'NİN REFERANDUM KARNESİ: NE YENİLGİ NE ZAFER...

Referandum sonucu Hayırcılar
açısından bir yenilgi değildir. Ama bir başarı da değildir. Aradaki oy
farkı siyaseten bir galibiyet ya da mağlubiyet durumu sağlayamayacak kadar azdır.
Ortada siyaseten patapat bir durum vardır.
Hayır cephesi haklı olarak kılpayı
kaybetmekten dolayı buruktur. Ama yenilgi psikolojisine girmeyi gerektirecek
bir durum da yoktur. Bunu anlamak için referandum sonucunda açıklama yapan
Erdoğan ve danışmanlarının yüz ifadelerine bakmak yeterlidir.
Ama ortada başta CHP tüm "Hayır
kanadı" açısından bir başarı da yoktur. Zira referandum iktidar açısından
çok riskli ve hatalı bir karardı. Başkanlık sistemine hayır diyebilecek
potansiyel yüzde 60'lar civarındaydı. Bu koşullarda muhalefet başarılı bir strateji izleseydi,
hile/usülsüzlük vb. ile sonucun değiştirilemeyeceği oranlara ulaşmak
olanaklıydı.
"Devlet aklı" "Reklamcı aklı"
Bu tablonun oluşmasında gafların ya da
sekter/intikamcı açıklamalarında bir rolü olmuştur mutlaka. Ama bundan çok daha
önemli olan neden, muhalefetin siyaset alanının büyük ölçüde "devlet"
ve "reklamcı" aklınca belirlenmiş olmasıdır.
Devlet aklı ve reklam ajansı vizyonu ile
malul yorumculara bakılırsa "ılımlı", "olgun",
"çatışmacı olmayan" bir dil kullanması muhalefetin etkili olmasını
sağladı. Onlara göre yüzde 50 civarında "Hayır" oyu da bu başarının
bir göstergesidir.
Oysa tam tersi geçerlidir. Muhalefet
referandum sürecine girerken CHP+HDP=38 oy ile başlamadı sürece... MHP'nin
hatırı sayılır oyu, AKP'nin en az yüzde 10'lu bölümü,Saadet Partisi,
sosyalistler vb. ile bu oran aslında yüzde 60 civarındaydı. Bu yüzde 60'nın
yüzde 10-15 lik bölümü hayır eğilimi olan kararsızlardan oluşmaktaydı. Bu
potansiyel ne yazık ki büyük ölçüde kullanılamadı ve bu oyların yüzde 10'luk
bir bölümü "Evet"e yeniden döndü.
"Olgun, ılımlı, çatışmacı olmayan dil"..
Referandumda cumhuriyet ve laiklik
alanında ciddi bir makas değişimi projesi oylanmaktayken, "ılımlı",
"çatışmacı olmayan dil" saplantısıyla geniş kitlelerin bu referandumun
siyasal/tarihsel öneminin bilincine yeterince ulaşması engellenmiştir. AKP'nin
referandumu "sıradanlaştırma
stratejisi"ne kuvvet kazandırılmıştır. Referandum seçmen gözünde
sıradanlaştıkça, kararsızların sandığa gitmeme ya da istikrar adına
"evet" oyu kullanma eğilimi güçlenmiştir..Bir tek oyun bile son
derece önemli olduğu bir referandumda, böylece bir bölük "hayır
eğilimli" kararsız seçmen gerisin geri
"evet"e hediye edilmiştir.
Referandum sürecinin gayri meşruluğu ve CHP...
Referandumun OHAL koşullarında yapılması
karşısında gerekli düzeyde tepki gösterilmemiştir. Yığınsal tutuklamalar, işten
atılmalarla şekillenen bir korku ortamında halk iradesinin serbestçe oluşma
olanaklarına sahip olamayacağı, bu anlamda ülkenin meşruiyeti en baştan ve büyük
ölçüde sakatlanmış bir referanduma zorlanmakta olduğu hak ettiği kuvvette
vurgulanmamıştır.
Ayrıca eş başkanları başta olmak üzere
HDP'li pek çok yöneticinin tam da referandum öncesinde tutuklanarak HDP'nin
bölgede çalışma yapamaz hale getirilmesine karşı sessiz kalınmıştır.
Sonuç olarak büyük kentlerde
"Hayır" çalışmasının her türlü baskı ve saldırı ile yüz yüze
bırakılması, medyanın baskı altına alınması ve "Evet" kampanyasının
devlet olanaklarıyla ve tam bir devlet seferberliği biçiminde yürütülmesi gibi
nedenlerle referandum sürecinin baştan
beri malul olduğu meşruiyet sorunlarının kitlelerce bilince çıkarılmasında
eksik kalınmıştır.
Ne yazık ki benzer "ılımlı"
"çatışmacı olmayan" üslup çok ciddi hile ve usulsüzlük iddialarına
rağmen referandumdan sonra da sürdürülmektedir. Bu tavır yine ve yalnızca seçim
sonuçlarının meşrulaştırılmasına hizmet edecektir.
Kürt seçmene ilgisizlik...
Kürt seçmenin bu referandumda çok
belirleyici bir rolü olacağı aşikar iken, her zaman olduğu gibi son derece
irrasyonel bir analizle milliyetçi oyları ürkütmeme adına bu alandan uzak
duruldu.
HDP yöneticilerinin içeride olduğu, HDP'nin
neredeyse referandum çalışması yapamaz hale geldiği koşullarda bu kayıtsızlık,
hatta yer yer karşıtlık, Kürt oylarının "Hayır"a yeterince kanalize
olmamasında önemli bir etmen oldu. Zaten HDP'lilerin dokunulmazlığı konusunda
verilen olumsuz sınavla birleşince bu tutum Kürtlerle emek, laiklik ve
cumhuriyet eksenli bir buluşma fırsatının en azından referandum süresince heba
edilmesine de kaynaklık etti.
Oysa apaçık belliydi ki MHP
muhalefetinin açık ve etkin "Hayır"cı bir güç olarak sahneye çıktığı
koşullarda, CHP'nin Kürtlere yönelik sıcak ve kapsayıcı mesajlar vermesi,
"Hayır cephesi"nde bir daralmaya değil, tam aksine sonuçları geleceğe
de sarkacak bir büyümeye başlangıçlık edebilirdi.
İronik olan da şudur: Kürt illerinde
yaşanan yıkımdan sorumlu tutulan AKP'nin, bu olumsuz imajına karşın
"Başkanlıkla elimiz daha da güçlenecek ve Kürt sorununu ancak biz
çözeriz" propagandası yapması ve bununla başlangıç itibariyle
"Hayır"a çok daha yakın olan kararsız Kürt seçmenleri üzerinde lehte
bir etki yaratabilmesidir.
AKP'li kararsızlar ürkütüldü...
Bir başka stratejik hata da sekter/rövanşist söylemlerin genel merkezce
bloke edilememesidir. Bu AKP'den kopma sürecine giren ve başlangıçta
"Hayır" oyu verme olasılığı çok yüksek olan bir kısım seçmeni de
yeniden "Evet"e yöneltmiştir. Zira bu kesim AKP'den giderek
uzaklaşırken, AKP sonrası dönemde bir rövanş ve intikam tavrıyla
karşılaşabileceği endişeleriyle, AKP'den kopmak konusunda
da tereddütleri olan bir kesimdi.
CHP, "Halk TV Zihniyeti"nin bu korkuları besleyen dar kafalı
söylemlerine set çekecek bir üst söylem geliştirmek yerine, aksine bu kesimin
söylemlerine alan açması, yalnızca Kürt "kararsız hayırcıları"
üzerinde değil, AKP'nin "kararsız hayırcıları" üzerinde de olumsuz
bir etki yaratmış ve bu kesimlerin "Evet"e yönelmesine neden
olmuştur.
Ama bazı kritik alanlarda başarılı da
oldu.
Bu başarının iki kritik ve umutvar alanı
var.
Birincisi Hayır tabandan bir halk
hareketi görünümü aldı ve CHP bu süreci rekabetçi tutumla kösteklemedi. Aksine
destekledi. Açık açık söylemek gerekirse
alınan yüzde 50 civarı oy, her şeyden ve herkesten önce tabandan
şekillenen bu halk hareketi gerçeğinin ürünüdür. Bu çok önemli ve umutvar bir
gelişmedir.
İkincisi, ülkenin maddi, entelektüel (bilimsel/sanatsal) anlamda -yani tüm
anlamlarda- üretici olan kesimleri "Hayır" şiarı atında bir araya
gelmiştir. CHP bu alanda doğru bir öncelik tercihi yapmış, son on günde
İstanbul başta büyük kentlere özel bir yüklenme gerçekleştirmiştir. İstanbul,
Ankara, Bursa ve Adana sonuçları çok önemli ve yakın geleceği de etkileyecek
başarılardır. Bu tablo muhalefet açısından büyük bir niteliksel ve stratejik
güç; önemli bir prestij ve motivasyon kaynağıdır.
Üçüncüsü D.Baykal, M. İnce başta bütün etkili aktörler sahaya sürülerek
referandum süresince çok yönlü ve kolektif bir çalışma yürütmüştür.Bunun da
alanda ciddi bir olumlu etkisi olmuştur.
Dördüncüsü, seçmeni sandığa taşımak,sandıklara sahip çıkmak, sandık başı
bilgilerini gerekli biçim ve hızda merkezileştirmek konusunda CHP ilk kez çok
başarılı bir sınav vermiştir. Bu başarı sayesinde yine ilk kez sonuçlara ciddi
gerekçe ve deliller eşliğinde kuvvetli bir usulsüzlük ve hile itirazı
yapabilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder