TAMAM "HAYIR"LISIYLA!
Evet'i önde
gösteren anketler aslında "Hayır" kazanacak diyor.
TAMAM
"HAYIR"LISIYLA!
Analizlerimizde
anketleri değil toplumsal dinamikleri esas alırız. Anketleri ise gözetiriz bu
değerlendirmelerde...Çünkü anket bize rakam verir ama neden ve dinamikleri çoğu
zaman göstermez; hatta yanlış gösterir. Bir sosyoloji ve siyaset bilimi aklı
gerekir neden ve dinamikleri kavramak için..Hele hele söz konusu olan siyaset
ve seçimlerse bu çok daha fazla böyledir. Zira burada devreye fazlasıyla
"duygusal" etmenlerde girer.
Başkanlık
sistemi ile ilgili referandum kararı alındığında karar verici AKP'liler
açısından sorun hiç de karmaşık değildi...AKP+MHP=yüzde 60 küsur demekti. MHP'de
muhalefetin varlığı vb. gibi şu ya da bu nedenle,üç beş puan fire olsa dahi
(kaldı ki kaçan oy olduğu gibi gelen oy da olacaktı) evet açık ara şanslıydı.
Oysa
toplumda başkanlık sistemine verilen desteğin uzun süre ve istikrarlı biçimde
yüzde 35'leri aşamaması, dolayısıyla AKP tabanından bile blok destek alamaması gerçeği
iyi analiz edilse, 15 Temmuz ve Bahçeli desteği gibi lehte konjonktürel
faktörlere karşın, referandumda "hayır" çıkmasının çok ciddi bir
olasılık olduğu görülebilir
7
Haziran'da AKP'nin oyları yüzde 41'di ve belirtileri ortaya çıksa da henüz
kendisini somut olarak dışa vurmadığı MHP'nin ise yüzde 16...Toplam yüzde 57...
Ama bu rakamda esas alınamazdı. AKP'de bir gerileme başladığının, MHP'de ise
ciddi bir iç çatlamanın gelişmekte olduğunun hesaba katılması durumunda bu
rakam en baştan yüzde 50 oranına gerilemekteydi ve gerçek, esas alınması
gereken rakam ne yüzde 60 küsur, ne de yüzde 57 değil, yüzde 50'ydi. Bir de
parti desteği ile başkanlık sistemi desteğinin birbirinden farklı olduğu ve başkanlık sistemi desteğinin iki partide de, parti
desteğinden hissedilir oranda düşük olduğu gözetildiğinde bu rakamın normal
koşullarda yüzde 40'lar civarında olduğu, lehte konjonktürel etmenlerle
desteklense bile gereken desteği elde edemeyeceği çok yüksek ihtimaldi.
Görülüyor
ki bu hesap üç açıdan hatalıydı: Birincisi 7 Haziran'ı değil 1 Kasım'ı esas
almaktaydı. İkincisi dinamik ve süreç esaslı bir tahlil değil statik bir
tahlildi. Üç,AKP ve MHP'yi alt unsurları ve ayrımları gözetmeden bir blok
olarak düşünmekte ve analizi buna göre yapmaktaydı.
Nitekim
daha sürecin en başında görüldü ki, durum bu hesaba hiç uymamaktadır. Toplumda
hayır eğilimi epeyce güçlüdür.
15
Temmuz, Avrupa gerginliği, Erdoğan faktörü vb. kampanya döneminde
"Evet" oranını üç beş puan yukarı çekse bile, (ki öyle gözüküyor) bu
oransal artışın Evet'in kazanmasını sağlaması olanaksızdır.
Peki ya anketler?
"Evet"çilerin
son hafta içinde bazı kararsızları "evet"e kanalize etmek, hayırcı ve
"gizli hayır"cı gözüken gevşek oyların da sandığa gitmesini
engellemek açısından başta anketler olmak üzere çeşitli araç ve yöntemlerle bir
"evet kazanacak" algısı yaratmaya yöneleceğini öngörüyorduk.Nitekim
açıklanan bazı anketler ve "piyasa evet'i satın aldı" söylemleriyle
bu öngörü doğrulandı da.
Öncelikle
ve kısaca "piyasa evet'i satın aldı" söylemi üzerinde duralım. Prof.
Yalçın Karatepe "Piyasa evet'i satın aldı" söyleminin irrasyonel
niteliğini çok güzel biçimde açıkladı. Ayrıntısına sosyal medyadan ulaşılabilir
ama özetle piyasa bildiği, sınadığı, güvenilir bulduğu, istikrarla
özdeşleştirdiği bir şeyi satın alır. Yani bilmediği, ne sonuç doğuracağından
emin olmadığı bir sistem değişikliğini piyasanın satın alması akıl karı
değildir. Piyasa şu koşullarda ne evet seçeneğini ne de hayır seçeneğini satın
almaz. Ama ille de satın alacaksa mevcut sistemin devamını öngördüğü için hayır
seçeneğini satın alır. Burada iktidarın referanduma yönelik manipülatif bir
atraksiyonu olduğu açıktır.
Gelelim
anketlere...Beklenildiği gibi anket şirketlerinden bazıları iktidarın davetine
icap ettiler. Son haftalarda Evet'in atakla öne geçtiğini duyurdular. Ama
doğrusu beklenenden daha makul biçimde yaptılar bunu. Saray anketçileri bile
her ne kadar "Evet"i bir iki
puan önde gösterseler de, alt metinlerde "Hayır" çıkma olasılığının
daha yüksek olduğunu apaçık ima ederek yaptılar bunu. Her biri "evet önde
ama bu mutlaka evet çıkacak demek değil" kaydını koymak zorunda
hissettiler.
Öncelikle
yüzde 1,5/ 2,5 arası yanılma payı olduğunun altını her zamankinden daha
kuvvetle çizdiler. Ayrıca eklediler:" 'Hayır'cılar arasında gizli 'evet'çi
yok ama 'Evet' diyenler içinde gizli 'hayır'cı olduğunu alandaki
çalışmalarımızda net biçimde görüyoruz. Ama bunun oranı/sayısı ne kadar tespit
edebilmemiz olanaksız." Daha da ötesinde dediler ki " yurttaşların
önceki dönemlerde rastlanmayan biçimde ve yoğunlukta anket taleplerini
reddettiği, tercih bildirmekten kaçındığını gözlemledik"
Hesap ettiğinizde
"gizli hayırcı" + anket reddedenler oranı toplam yüzde 25 civarında
görünüyor... Sizce bu görüş açıklamaktan kaçınan kesimin kaçta kaçı hayır'cıdır...
Bence en az yüzde 90'ı...
Tüm bu verilerle
birlikte düşündüğümüzde bizzat "evet"çi anketlerin bile alt
metinlerde bizlere "hayır" oranının zikredilen rakamların çok üstünde
olduğunu söylediğini görüyoruz.
Sonuç olarak evet önde
diyen anketler aslında bize "Bakmayın evet
birkaç puan önde dediğimize sonuç kesin "HAYIR"lı çıkacak" mesajı
iletmiş oldular.
Tamamdır
"Hayır"lısıyla...
Yorumlar
Yorum Gönder