Wall Street Journal, Economist Financial Times,

İstanbul Sultanahmet'te gerçekleştirilen intihar saldırısı, ABD medyasında yankılandı. Wall Street Journal, İstanbul’daki “Şiddeti, Türkiye içinde ve sınırlarının hemen diğer tarafında artan oynaklığın son damgası olarak değerlendirirken “Türkiye, komşu Suriye ve Irak’tan kaynaklanan tehditlere artan biçimde açık” yorumunu da yapıyor. New York Times ise, eylemin, İstanbul’un çok turist çeken bir bölgesinde dört yıllık bir aradan sonra gerçekleştirilen ilk intihar saldırısı olduğunun altını çiziyor. Wall Street Journal, Sultanahmet'teki Turizm Şube Müdürlüğü'nü hedef alan saldırının Ayasofya’ya çok yakın bir yerde meydana geldiğini vurgularken İstanbul’un yılda çektiği 12 milyon turistin üçte birisinin Ayasofya’yı ziyaret ettiğini de anlatıyor. Gazete şunları söylüyor: “İstanbul’daki şiddet, Türkiye içinde ve sınırlarının hemen diğer taraflarında artan oynaklığın son damgası idi. Ülke, son birkaç haftada, rakip Kürt grupları arasında yaşanan çatışmaların en az dört kişinin ölümüne yol açtığı Güneydoğudaki şiddetle sarsıldı. Türkiye aynı zamanda, aşırı grup İslam Devleti’nin halifelik kurmak için mücadele verdiği Suriye ve Irak’tan kaynaklanan tehditlere giderek daha açık hale geliyor.“ WSJ haberinde, ”PKK’nın Kürt ayrılıkçıları ile güvenlik güçleri arasında zaman zaman meydana gelen çatışmalar ve dört yıl önce başlayan Arap ayaklanmalarının kargaşasından yaşanan sıçramalara rağmen Türkiye’de, özellikle İstanbul’da, turizm çok çanlıdır” diyor. İstanbul’daki intihar saldırısını da okuycularına duyuran ABD’li basın organlarından New York Times ise, saldırırın turistlerin sürekli aktığı bir semtte gerçekleşmiş olmasına dikkat çekerken saldırı yerinin yakınlarında Sultan Ahmet Camii ve Ayasofya’nın bulunduğunun altını çiziyor. Bölge esnafının tepkilerini yansıtan gazete, bir dükkan çalışanının “Allah’a şükür, dışarda fırtına vardı, herkes içeride idi patlama olduğunda. Normal olarak polis şübesi yanında çok daha fazla insan olurdu” sözlerini de aktarıyor. Diyarbakır’da çalışan Hollandalı gazeteci FrederikeGeerdink’in kısa bir süre için gözaltına alınması olayından hareketle Türkiye’de meydanın karşılaştığı sorunlar mercek altına alınıyor. Economist dergisi, “Sıkıntılı zamanlar” başlıklı analizinde “Cumhurbaşkanı, Türkiye’deki kadar özgür bir medyanın olmadığında ısrar ediyor. Gerçekten öyle mi?”sorusunu soruyor. Geerdink’in gözaltı “zamanlanması daha kötü olamazdı” diyen Economist, gözaltı olayının Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders’in Ankara ziyaretine denk düştüğüne dikkat çekiyor. Bayan Geerdink’in Kürtlerle temasları konusunda ifadesi alırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’deki kadar özgür bir medyanın olmadığını söylediğini anlatan Economist, Erdoğan’ın başbakanlığının ilk yıllarında yaptığı reformların AB’yi Ekim 2005’te Türkiye ile üyelik müzakerelerini açmaya ikna ettiğini belirtikten sonra “Ancak giderek hoşgörüsüz oldu” savını dile getirdi. Economist, Erdoğan’ın “öfkesinden korkan” medya patronlarının eleştirisel yazıları yazan yüzlerce çalışanı işten çıkartığını anlatıyor. “Baskı, 12 ay öncen Erdoğan’ın çevresine yönelik bir yolsuzluk soruşturmasının kamuoyuna duyurulmasından sonra daha da arttı” diyen İngiliz dergisi, çok sayıda gazeteci hakkında davaların açıldığını, karikatüristlerin bile “saldırı” altında olduklarını belirtiyor. -“KADIN GAZETECİLERİ SERT SALDIRALARA MARUZ KALIYOR”- Bu arada, İngiliz dergisi, yazısında AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi DunjaMitjatoviç’in kadınların özellikle hedef alındığını söylediğini anlatırken Mitjatoviç’in “Kadın gazeteci ve blokçular Twitter, Facebook, internet ve bloklarda sert saldırılara maruz kalıyor. Bu da, eleştirisel sesleri susturmanın diğer bir yolu, benim büromun yakında odaklanacağı ve analiz edeceği bir mesele” sözlerini de aktarıyor. Economist, AK Parti’nin halen Başbakana siteleri bloke etme ve bir hakimin kararı değerlendirmeden içeriği kaldırma yetkisini verecek bir yasal düzenleme üzerinde düşündüğünü de yazdıktan sonra şöyle devam ediyor: “Birçok kişi, yeni yasaların aslında, gelecekte, yolsuzluk soruşturmasında adları geçenlerin arasındaki konuşmalara ilişkin tapeler ve diğer mahcup edici materyelin internette ortaya çıkmasını önlemeye yönelik olduğuna inanıyor.” Bunun ardından analizde TBMM Soruşturma Komisyonu’nun dört eski bakanın Yüce Divan’da yargılanmasına karşı çıktığına da dikkat çekiliyor. Diyarbakır’da görev yapan Hollandalı gazeteci FrederikeGeerdink’in evi aranmasından sonra ifade vermek üzere karakola görütülmesinin yankıları sürerken Financial Times gazetesi, Hollanda’nın “gözaltı olayına yönelik öfkesi”ne dikkat çekiyor ve Türkiye ile AB arasında son dönemde yaşanan "gerilimler"e de vurgu yapıyor. Financial Times, “Hollanda, Türkiye’nin gazeteciyi gözaltına almasına öfkeli” başlığı ile verdiği habere “Hollanda Salı günü Türkiye’nin ‘terörist propaganda’ yaptığı şüphesiyle bir Hollandalı gazeteciyi göz altına almasına şoke olduğunu söyledi” diyor ve bunun da Türkiye’deki “hukuk üstünlüğüne ilişkin yeni bir tartışma” yarattığını ifade ediyor. İngiliz gazetesi şöyle devam ediyor: “Geerdink, Salı günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'dünyanın hiçbir yerinde' medyanın Türkiye'deki kadar özgür olmadığını söylediği sırada bile göz altına alındı. Başbakan Ahmet Davutoğlu da, yabancı medyayı ülkeye karşı bir karalama kampanyasını yürütmekle suçladı”. Haberde gözaltı olayına Türkiye’yi ziyaret eden Hollandı Dışişleri Bakanı Bert Koenders’ten sert bir tepkinin geldiği belirtildikten sonra “Türkiye ile AB hükümetleri arasında son dönemde meydana gelen diğer bazı gerilimler arasında Ankara’nın Danimarkalı köşe yazarını öldürmeyi teşebbüs ettiğinden şüphelenen bir kişiyi serbest bırakması ve Birleşik Kraliyet’in iki Britanyalı cihatçı şüphelinin tahliyesine ilişkin bilgi talebinin yansıtsız kalması da var” deniliyor. Gazete, Avrupa’nın Zaman ve Samanyolu gözaltılarını da kınadığını anımsattığı haberinde Sedef Kabaş’ın attığı bir tweet nedeniyle kısa bir süre için gözaltına alındığına dikkat çektikten sonra “Erdoğan’ın, geçen yıl Twitter’e erişimini yasakladığını, Taksim Meydanı’nda canlı yapan CNN muhabirini yabancı bir ajan olmakla suçladığını” da yazıyor. Tacikistan'ın Fethullah Gülen Cemaati'ne ait Şelale Eğitim Kurumlarına bağlı okulların lisanslarının incelemeye alındığı belirtilirken Ozodi radyosuna açıklama yapan Tacikistan Eğitim Bakanlığı yetkilisi RahimjonSaidov, Cemaat okulları ile yapılan anlaşmanın uzatılmayacağını söyledi. Tacikistan Eğitim Bakanlığı Basın Sözcüsü EhsonHuşvahtov, Gülen Cemaati'ne ait okulların lisansına ilişkin değerlendirmenin devam ettiğini söyledi. Ozodi radyosuna açıklama yapan Tacikistan Eğitim Bakanlığı yetkilisi RahimjonSaidov ise, söz konusu okullarla yapılan anlaşmanın uzatılmayacağını kaydetti. Saidov, Şelale Eğitim Kurumlarıyla anlaşma süresinin 2015 yılına kadar olduğunu ve bundan sonra uzatılmayacağını vurguladı. Sputniknews, bu konudaki haberindeTacikistan Eğitim ve Bilim Bakanı NuriddinSaidov'un da daha önceki açıklamalarında, Türkiye'deki Gülen Cemaati'nin Tacikistan'daki örgütlenmesi olan okulların durumunu Hükümet Başkanı İmamali Rahman ile görüştüklerini, değerlendirmenin devam ettiğini bidirdiğini anımsatıyor. "Ülkedeki cemaat okullarının misyonu belli değil" ifadelerini kullanan Saidov, "Eğer bakanlığımız bu okulların insani amaçları olmadığına karar verirse okullara çalışma lisansı verilmeyecek. Okulların amaçlarını gözden geçirmesi gerekecek" diye konuşmuştu. Haberde Gülen Cemaati'nin Tacikistan'daki ilk okulunun 1992 yılında açıldığıı belirtilerek, "Son on yılda bu okulların amaçlarına ilişkin tartışmalar ve kapatılmasına ilişkin talepler zaman zaman gündeme geldi. Şelale Eğitim Kurumları çatısı altında olan ve Tacik-Türk lisesi ismini taşıyan okullardan 6'sı Duşanbe'de, 4'dü ise diğer şehirlerde faaliyet gösteriyor" deniliyor. Kaynak: http://www.mynet.com/haber/dunya/share-1645892-1?utm_medium=copy

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-