DIŞ BASIN BÜLTENİ-26 Eylül 2016

NEWSWEEK: “FIRAT KALKANI TÜRKİYE İÇİN PAHALI BİR BATAKLIĞA DÖNÜŞEBİLİR” Newsweek dergisi, Fırat Kalkanı operasyonunu ele aldığı haberinde, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde hızlı biçimde hem IŞİD, hem de PYD ve onun müttefiklerinden arındırılmış bir tampon bölgesi oluşturduğunu belirterek “Türkiye’nin bu operasyonu pahalıya mal olabilir” diye yazdı. Gazete ayrıca, “Harekat Türkiye için bir bataklığa ve yeni ve pahalı bir başarısızlığa dönüşebilir” dedi. Amerika’da yayınlanan liberal çizgideki Newsweek dergisi Londra’daki Queen Mary Üniversitesi öğretim üyelerinde ve Ortadoğu uzmanı Christopher Phillips imzalı makalede, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde hızlı biçimde hem IŞİD, hem de PYD ve onun müttefiklerinden arındırılmış bir tampon bölgesi oluşturdu.Türkiye’de operasyon bir güç gösterisi olarak sunulsa da aslında tersi gerçeğe daha yakın. Bu operasyon pahalıya mal olabilir. Bu askeri eylem, Türkiye’nin Suriye politikasının başarısızlığı anlamına geliyor. Suriye’deki iç savaş Türkiye için bir felaket oldu. Beş yıl önce Arap Baharı’nın bir parçası olarak Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’a karşı barışçıl protestolar başladığında beklenen bölgesel kaymadan en çok Türkiye’nin kazançlı çıkacağı gibi görünüyordu. İktidardaki AKP’nın sıfır sorun politikası, Türkiye’nin geleneksel olarak düşman olan Ortadoğu ile economik ve siyasi bağlarını tamamen değiştirmişti” denildi. Bugün tablonun tamamen farklı olduğunu vurgulayan ABD’li dergi, Türkiye’de başarısız darbe girişimi, PKK ve mülteciler sorunlarına da dikkat çektiği makalesinde, “Bölgesel olarak Türkiye’nin Arap Baharı sonrası Ortadoğu’da liderlik rolünü oynama hayalleri çöktü.Türkiye’nin pozisyonunun zayıflamasında Suriye politikaları başlıca bir rol oynadı. Bu politikaların sonucunda da Türkiye artık sınırında PKK yanlısı bir devlet ile karşı karşıya bulundu. Türkiye’nin bölgesel konumu da yara aldı. ABD ile yakın bağlar gerginleşti. Rus uçağının düşürülmesi üzerine Rusya ile ilişkiler sarsıldı.Türkiye son birkaç ayı, Suriye politikasının verdiği zararı bir ölçüde onarmaya çalışarak geçirdi. Rusya gibi bazı ülkelerle gerçekleştirilen yakınlaşmalar Türkiye’nin Ağustos ayındaki Suriye müdahalesini kolaylaştırdı. Öte yandan operasyon ABD’nin hava koruması ve Rusya’nın güvenceleri olmadan mümkün olmazdı” ifadelerini kullandı. Darbe girişimi ile sarsılan bir ülkede yurt dışındaki bir askeri harekatın kamuoyunda olumlu karşılanan bir gelişme olsa da bir güç işareti olmadığı yorumun yapıldığı makalede, “Türkiye’nin Suriye’ye askerlerini, 2011 yılındaki başlangıç hedefi olan Esad’ı devirmek için değil, kısmen kendi politikalarının sonucunda ortaya çıkan yeni sorunlar oluşturan IŞİD ve PYD meselelerini çözmek için gönderdi. Ayrıca net bir çıkış stratejisi ortaya konulmamış iken ve Rusya’nın operasyonunun ilk yılındaki toplam 20 askerinin kaybına keskin bir tezatla sadece ilk ayda 10 asker öldürmüş iken bu harekat Türkiye için bir bataklığa ve yeni ve pahalı bir başarısızlığa dönüşebilir” görüşleri yer aldı. WALL STREET JOURNAL: “FAİZ İNDİRİMİ, BÜYÜMEYİ GÜÇLENDİRMEYE YÖNELİK BİR ADIM” Wall Street Journal gazetesi,TC Merkez Bankası’nın gerçekleştirdiği faiz indirimine dikkat çektiği haberinde, “Bu Türkiye’de büyümeyi güçlendirmeye yönelik bir adım” diye yazdı. Faiz indirimininTürkiye’de büyümeyi güçlendirmeye yönelik bir adım olduğunu kaydeden Amerikan iş çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal, “İktisatçılar da daha gevşek para politikasının enflasyonu körükleyebileceği uyarısını yaptı. Türkiye’nin Merkez Bankası Perşembe günü ekonomik büyümeyi güçlendirmek için yedi ay ardarda kilit faizlerinden birini indirdi. Karardan sonra lira dolara karşı değer kazanıp borsa endeksi yükselirken devlet tahvil getirilerinin geriledi. Türk politika yapıcıları, ekonomik büyümeyi desteklemeye yönelik bir girişimle Mart’tan bu yana gecelik borç verme faizini toplam olarak 250 baz puan düşürerek Türk kredi verenlerinin borçlanma maliyetini azalttı” şeklinde kaydetti. Merkez Bankası’nın kararının ABD Merkez Bankası’nın (FED) kısa vadeli faiz oranlarını değiştirmemesinin ardından geldiğini belirten ABD’li gazete, “Türk hükümeti, ülkenin turizm sektörüne zarar veren güvenlik tehditleri yükselirken 15 Temmuz’da gerçekleştirilen darbe girişiminden sonra ekonomik büyümeyi teşvik etmek için çalışıyor.Türk ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 4.7 olan büyüme oranının ikinci çeyreğinde yüzde 3.1’e yavaşladı. Hükümet muhtemelen bu yıl yüzde 4.5 büyüme hedefini ıskalayacak” ifadelerini kullandı. Gazete ayrıca, Capital Economics’in iktisatçısı William Jackson’un “Para Politika Komitesi’nin odağının büyümeye kayması, eskiye göre ekonomik gevşemenin artmasının daha olası olduğunu gösteriyor. Daha gevşek bir para politikası ise ülkenin enflasyon sorununu körükleyebilir” şeklindeki görüşlerini aktardığı haber analizini, “Türkiye’nin yıllık enflasyon oranı Ağustos ayı itibarıyla önceki aya göre yüzde 8,8’den yüzde 8,05’ye gerilemiş olsa da Merkez Bankası’nın yüzde 5’lik hedefi üstünde olmaya devam etti” diyerek noktaladı. FINANCIAL TIMES: “TÜRKİYE HALA YATIRIMCILAR İÇİN ÇEKİCİLİĞİNİ KORUYOR” Financial Times, darbe girişiminin yaşandığı Türkiye’de ekonominin aksak olsa da yatırımcılar için çekiciliğini koruduğunu yazdı. İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times, Hükümetin tüketimi teşvik çabalarına vurgu yaptığı haberinde, “Türkiye’nin aksak ekonomisi yatırımcılar için çekiciliğini koruyor. Hükümet ise halkın harcamayı sürdürmesini arzuluyor.Türk ekonomisinin lokomotifi olan iç talep Türkiye’nin GSYH büyümesinin üçte ikisini oluşturdu” dedi. Bu çerçevede Merkez Bankası faiz indirimlerine, konut kredi faizlerinin düşürülmesine ve kredi karti taksitlerinin sayısının artırılmasına da yer veren Financial Times, “Bu, ekonomi ve Türk’ün 10 bin dolara yakın kişi başına gelirin bir kısmını elde etmek için yarışan yerel ve uluslararası şirketler için hem bir fırsat hem de tehlike oluşturuyor. Ne zaman Türk ekonomisi ısınıyorsa cari açığı şişiyor ve (GSYH’nın yüzde 30’una yakın olan) büyük net yıllık dış finansman ihtiyaçlarına ilişkin uyarıları tetikliyor. Ancak her defa, ekonomi, BRİC ve MİNT üyelerinkilerinden üstün bir performans gösteriyor ve kelepirciler, borsasını payandalıyor” şeklinde kaydetti. Londra merkezli Stroz Friedberg’den analisti Jonathan Friedman’ın, “Yatırımcılar risklerden kaygı duyuyor ama başka nereye gidebilirler mi? Rusya, Brezilya ve İran gibi diğer büyük yükselmekte olan piyasalar ise, yaptırımlar, durgunluk ve siyasi felç karışımı nedeniyle daha da büyük meydan okumaları oluşturuyor. Bu nedenle ki yatırımcılar, Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğinin farkında. Ancak aynı zamanda tüketici pazarının büyüklüğüne bakıyor ve bu pazar çekiciliğini koruyor.Türkiye büyük ölçüde sofistike ile Batılı marka ve mallara ilgi duyan tüketici tabanı nedeniyle çekici bir seçenektir. Buna karşı perakendeciler Türklere Batılı satış yöntemleriyle karlı biçimde mal satmayı henüz tam başaramadı. Bu yıl bazı mağazalar zincirlerini kapatırken veya küçülürken aile şirketi olan daha küçük perakendeciler ise büyüdü” şeklindeki değelendirmelere yer verdiği haber analizinde, AK Kernaey danışmanlık şirketinin Türkiye’den sorumlu ortağı Michael Weiss’ın, “Türk tüketici için tek bir model yok.Türkiye’de asgari ücrette yapılan yüzde 30’luk artışa karşı tüketim artmamış olması pazarın artık doymuş veya tüketicin fazla borçlanmış olabileceğinin işareti. Tüketime kısıtlamaların kaldırılması hassas bir mesele. Ancak şimdilik Türkiye’nin aksak büyümesi, yatırımcılar için çekiciliğini koruyor. Türkiye çok şanslı oldu. Başka bir küresel risk ortamında yatırımcılar üzerindeki etkisinin çok daha fazla olacağı bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. Ancak dünya çapındaki zayıf büyüme nedeniyle yatırımcılar, fırsat bulabilecekleri her yerde faaliyet gösteriyor” şeklindeki sözlerini de aktardı. BBC, GÜLEN’İN OKULLARINI YAZDI…. BBC, Türkiye’de bin 32 okul ve 15 üniversitenin, dünya genelinde ise 208 okul ve bir üniversitenin Gülen Cemaatiyle bağlantılı olduğunu bildirdi. BBC’ye göre, dünya genelinde 208 okul ve bir üniversitenin Gülen Cemaatiyle bağlantılı olduğu ve birçoğunun eğitime devam ettiği tespit edildi. Türkiye’de ise bu sayı bin 32 okul, 15 üniversite ve bu okulların tamamı kapatıldı. Öte yandan dünya genelinde bu okullara verilen tek bir isim yok. Pakistan’da Pak-Turk, Kırgızistan’da Sebat, Kenya’da Light Academy olarak biliniyorlar. Okulların ülkelere göre dağılımı ve eğitim durumları ise şöyle: “Türkiye genelinde bulunan ilk, orta ve lise düzeyindeki okullarda 135 bin öğrenci bulunuyordu. Üniversitelerde ise 65 bin öğrenciye eğitim veriliyordu. Bu okulların tamamı kapatıldı. Öğrenciler ise başka okul ve üniversitelere yerleştirildi. Hollanda’da Cemaat bağlantılı 11 okul bulunuyor. Bu okullar kapatılmadı. Almanya’da bulunan 14 okulun tamamı açık. Türk yetkililer okulların incelenmesini talep ediyor. Nijerya’da 17 okul ve bir üniversitede yüzde 17’si burslu 4 bin 700 öğrenci bulunuyor. Türkiye’nin talebine rağmen okulların tamamı açık. Ayrıca okullar isimlerindeki Türkiye atıflarını kaldırdı. Tanzanya’da 10 okul bulunuyor, okulların kapatıldığına ilişkin bir bilgi yok. Kenya’da Cemaat’le ilişkili 7 okulda 2 bin öğrenci okuyor. Okulların tamamı açık, Türkiye kapatılmaları yönünde çağrıda bulundu. Somali’deki 3 okulda bin öğrenci bulunuyordu ancak okulların tamamı kapatıldı ve Türk öğretmenler geri gönderildi. Şimdi okulların yeni bir yönetim altında Somalili öğretmenlerle eğitime devam ettikleri belirtildi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde aralarında ilk ve orta dereceli okullarla bir üniversitenin de bulunduğu toplam 37 eğitim kurumunda 40 bin öğrenci eğitim görüyor. Türkiye’nin talebi üzerine okulların yönetimlerinin tamamı değiştirildi. Azerbaycan’da Cemaat bağlantılı 11 okul, bir de üniversite bulunuyor. Ancak okullar 2014’te Milli Eğitim Bakanlığının kontrolüne geçmişti. Kapatılan üniversite de Temmuz ayında yeni bir yönetim altında yeniden faaliyete başladı. Kırgızistan’da bulunan 21 okulda 12 bin 500 öğrenci eğitim görüyor. Kırgızistan hükümeti Türkiye’nin okulların kapatılması talebini reddetti. Tacikistan’da bulunan 6 okul hükümet tarafından devralındı ve isimleri değiştirildi. Afganistan’da bulunan 20 okulda yüzde 30’u burslu 8 bin öğrenci eğitim görüyor. Ancak okullar hala açık. Pakistan’daki 28 okulda yüzde 25’i burslu 11 bin öğrenci eğitim görüyor. Türkiye’nin okulların kapatılması çağrısının ardından 23 Türk öğretmen görevlerinden alındı. Kamboçya’da bulunan üç okul ve bir üniversite Türkiye’nin talebine karşın açık. Tayland’da Cemaat bağlantılı dört okulda 2 bin öğrenci eğitim görüyor. Okullar açık. Endonezya’daki dokuz okulda 2 bin öğrenci bulunuyor. Türkiye’nin kapatılmaları çağrısına karşın okullar hala açık. Rusya’da Gülen Cemaati bağlantılı 7 okul bulunuyor. Tataristan’daki okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteriyor. Ülke genelinde 43 okul 2008’de kapatıldı”. ABD ASKERLERİNİN TÜRKİYE’DEKİ GÖREV SÜRELERİ KISALDI ABD Savunma Bakanlığı bölgede devam eden güvenlik kaygıları nedeniyle personelinin Türkiye’deki görev süresinin bir yılla sınırlandırdı. ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) bölgede devam eden güvenlik kaygıları nedeniyle personelinin Türkiye’deki görev süresinin bir yılla sınırlandırma kararını verdiği bildiriliyor. ANKA’ya göre, ABD ordusuna ilişkin haber ve analizleriyle tanınan Stars and Stripes gazetesi, Kaıserslautern, Almanya mahreçli haberinde “Asker ve sivil personelin aileleri görünürdeki gelecekte Türkiye’ye dönmeyecek çünkü Avrupa’daki Hava Kuvvetleri subayları, Pentagon’un oradaki daimi görevlerin statüleri bir yıl olarak değiştirmeye karar verdiğini söylediler” diye yazdı. ABD Avruha Hava Kuvvetleri Sözcüsü Yüzbaşı Robert Howard’ın, kararın geçen Çarşamba günü alındığını ve aynı gün yürürlüğe girdiğini söylediğini belirten gazete, “Karar, ABD Avrupa Komutanlığı altındaki, Türkiye’deki tüm Savunma Bakanlığı personelini kapsıyor. Dışişleri Bakanlığı personelini etkilemedi” dedi. Howard, açıklamasında söz konusu kararın “Başta İslam Devleti örgütüne bağlı veya ondan ilham alan militanların terör saldırıları riski başta olmak üzere bölgedeki devam eden güvenlik kaygılarına bir yanıt olarak alındı” sözlerini de kullandı. Açıklamada kararın, Savunma Bakanlığı personeline ve ailelerine yönelik riskleri azaltırken “ABD silahlı kuvvetlerinin savaşma gücünün ve misyonunuzun Türkiye’deki destek operasyonlarının etkinliğini sağlamayı da amaçlıyor” diye eklendi. VOLKSKRANT: “LAGENDİJK’İN TÜRKİYE’YE SOKULMAMASININ NEDENİ ZAMAN’DA KÖŞE YAZARLIĞI YAPMASI” Volkskrant gazetesi, Avrupa Parlamentosu eski üyesi ve eski Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Hollandalı Joost Lagendijk’ın Türkiye’ye girmesine izinverilmemesini ele aldığı haberinde, “Lagendijk’ın Türkiye’ye sokulmamasının asıl gerekçesi, geçmişte Fethullah Gülen grubuna bağlı Today’s Zaman gazetesinde köşe yazarlığı yapması” diye yazdı. Hollanda’da yayınlanan Volksrant gazetesi, “Lagendijk’ın Türkiye’ye sokulmamasının asıl gerekçesinin, geçmişte Fethullah Gülen grubuna bağlı Today’s Zaman gazetesinde köşe yazarlığı yapması oldu. Hollanda makamları, Lagendijk’ın Türkiye’ye sokulmaması ile ilgili gelişmeleri yakından izledi” dedi. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’un konuyu araştırırp ona göre açıklama yapacağını söylediğini belirten gazete, “Eski Avrupa Parlamentosu üyesi Joost Lagendijk dün öğleden Amsterdam’dan uzun süredir yaşadığı İstanbul’a gitmiş, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda gözaltına alınmıştı. Türk yetkililer Lagendijk’a, Türkiye’nin Lahey Büyükelçiliği’nden yeni bir bize alması gerektiğini söyledi” şeklinde kaydetti. Nevin Sungur ile evlenen Lagendijk’in 2009’dan bu yana İstanbul’da yaşadığına dikkat çekilen haberde “Lagendijk, darbe girişimi sonrası Fethullah Gülen grubuna yönelik operasyonları eleştiriyordu” denildi. NEW YORK TIMES’IN SEÇİMİ CLİNTON ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times seçime haftalar kala Demokrat Parti’nin adayı Clinton’ı desteklediğini açıkladı. Birçok ülkenin aksine ABD’de bir gazetenin seçim öncesi bir adaya ya da partiye açık destek vermesi olağan bir durum. Sol liberal bir çizgiyi benimseyen ülkenin önde gelen gazetelerinden New York Times da seçime altı ay kala başkanlık yarışında Demokrat aday Hillary Clinton’ı desteklediğini açıkladı. Gazetede yer alan başyazıda Clinton’ın engin bir tecrübesi olduğu ve pratik bazı fikirleri bulunduğu görüşüne yer verildi. Gazete ayrıca Dışişleri Bakanlığı görevini de yürütmüş olan Clinton’ın Cumhuriyetçi aday Donald Trump’tan daha nitelikli olduğunu yazdı ve Clinton’ı kendi jenerasyonunun en azimli politikacılarından biri olarak nitelendirdi. New York Times’a göre Clinton’ın raki bi Trump ise çok vaatte bulunmasına karşın kendisine ya da planlarına dair somut bir şey ortaya koymadı. Gazetede yer alan başka bir yorumda da Trump’ın neden ‘‘modern Amerikan tarihinde büyük bir partinin aday gösterdiği en kötü aday’’ olduğu gerekçelendirildi. İki aday 8 Kasım’da gerçekleştirilecek seçimlerden önceki son viraj olarak görülen canlı televizyon tartışmasında karşı karşıya gelecek. 90 dakika sürecek tartışmada ekonominin yanı sıra terörle mücadele ve ABD’nin geleceği gibi konular masaya yatırılacak. 100 milyondan fazla kişinin yayını izlemesi bekleniyor. Kısa süre önce yapılan bir ankete göre Clinton seçim yarışını önde götürüyor. Reuters ve Ipsos Enstitüsü’nün araştırmasına göre eski Dışişleri Bakanı’nın oy oranı yüzde 41’i bulurken rakibi Trump ise yüzde 37’de kaldı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-