DIŞ BASIN BÜLTENİ 29 Eylül 2016

DIŞ BASIN BÜLTENİ 29 EYLÜL 2016 VOANEWS: “BAŞKANLIK SEÇİMLERİ, TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNİ KARMAŞIKLAŞTIRIYOR” Amerika’nın Sesi, ABD Başkanlık seçimlerinin ABD ve Türkiye arasındaki ilişkileri giderek karmaşıklaştıran bir faktör olduğu yorumunu yaptı. Amerikan Kongresi’nin finansörlüğünü yaptığı Amerika’nın Sesi, ‘ABD-Türk Gerilimleri Yeniden Su Yüzüne Çıkıyor’ başlığını kullandığı haber analizinde, “ ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Antony Blinken’in Türkiye ziyareti iki ülke arasındaki diplomatik gerilimlerden etkilendi. Ayrıca Ankara’daki görüşmelerde de bulunan ABD’nin IŞİD karşıtı koalisyon Yüksek Temsilcisi Brett McGurk YPG’den bir madalya kabul ettiği için azarlandı. YPG’ye ilişkin görüş ayrılıkları ve Türkiye’nin Gülen’i iade talebi meselesi de iki NATO müttefiki arasındaki ilişkilerde sıkıntı yaratan birçok konulardan bazıları oldu. ABD Başkanlık seçimleri de giderek ikili ilişkileri karmaşıklaştıran bir faktör olarak görülüyor” ifadelerini kullandı. Ocak ayından görevi bırakacak olan Obama Yönetiminin Suriye ve Gülen gibi konularda uzun vadeli bir stratejiye bağlanmak istemez gibi göründüğünü belirten Amerika’nın Sesi, “Türkiye’yi çok iyi bilen Clinton, Suriye konusunda daha sert politikalar uygulalayabilir. PKK dosyasında ise Ankara ile çalışmaya daha istekli olabilir” dedi. Bir uzmanın, “Kısmen Trump 15 Temmuz darbe girişimi sırasında takındığı tutumdan dolayı Sayın Erdoğan’ı tebrik ettiği için Ankara, olası bir Trump başkanlığı konusunda oldukça heyecanlı veya iyimserdir” şeklindeki değerlendirmelerine de yer veren Amerika’nın Sesi, “ABD’deki seçimler Ankara için önemli olacak. Ancak Washington’dan gelen çelişkili mesajlar nedeniyle seçime kadar ikili ilişkiler kısa vadede kötüleşmeye devam edebilir. Ankara, Pentagon’un doğrudan YPG’yi silahlardırmayı düşünmesine kızgın. Cumhurbaşkanı Erdoğan New York’ta Biden ile görüşmesinde ABD ordusunun bu ay YPG’ye silah sağladığı konusunda rest çekti” sözleriyle analizini noktaladı. VOANEWS: “SARKOZY, TÜRKİYE İLE TAM ÜYELİK MÜZAKERELERİNİN KESİLEBİLECEĞİNİ SÖYLEDİ” Ameika’nın Sesi, Fransa eski cumhurbaşkanı ve ülkenin en büyük sağ partisi Cumhuriyetçiler’in (LR) 2017’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri aday adayı Nicolas Sarkozy’nin yeniden cumhurbaşkanı seçilirse hemen ertesi gün Londra’ya giderek, İngiliz halkına yeni bir plan sunacağını ve bu planla yeni bir oylama yapmalarını isteyeceğini açıkladığını bildirdi. Amerikan haber portalı ayrıca, Sarkozy’nin plan dahilinde Ankara ile yürütülen tam üyelik müzakerelerinin ise kesilmesini önereceğini belirtti. Amerika’nın Sesi’ne göre, Avrupa Birliği’nde yaşanan Brexit krizi ve Türkiye ile yürütülmekte olan tam üyelik müzakerelerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Sarkozy, 2017’de cumhurbaşkanlığını kazanırsa önce yeni bir AB sözleşmesi hazırlayacağını, sözleşmede Türkiye ile 2003’ten bu yana yürütülen müzakerelere son vereceğini, bu yeni sözleşmeyi de İngiltere’ye götürerek, buna göre yeniden AB’de kalıp kalmama konusunu oylamalarını isteyeceğini söyledi. Sarkozy, “Yeni bir sözleşme hazırlayıp, İngilizler’e, ‘Siz çıkma kararı aldınız ama bakın masada yeni bir AB sözleşmesi var. Dolayısıyla yeni bir seçim yapma şansı doğmuş oldu. Şimdi yaşlı Avrupa için değil, yeni Avrupa için oy kullanacaksınız. Kalmak istiyor musunuz? Eğer yanıtınız evet ise ne ala’ diyeceğim. Çünkü bir taraftan Türkiye ile müzakereler sürerken, diğer taraftan Avrupa Birliği’nin en büyük ikinci ekonomisinin gitmesine göz yumamayız. Ama eğer yanıtları hayır olursa, o zaman elbette hayır. Ya bütünüyle içeride olurlar, ya da bütünüyle dışarıda” dedi. Sarkozy’nin yeni AB sözleşmesinde, göçmen krizinin ardından tartışmalı hale gelen Schengen sınırlarını yeniden düzenlemek, Avrupa Komisyonu’nun yetkilerini sınırlandırmak ve bu yetkileri Euro Bölgesi’ne katmak gibi planları yer alıyor. Planın en önemli noktalarından birisi ise Türkiye ile müzakerelere son vermek. Sarkozy bu hedefini, "Belki de artık Türkiye’ye yerinin Asya’da olduğunu söylemenin zamanı geldi" diyerek anlatıyor. Brexit konusunda, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere’nin bir an evvel AB’den çıkmasını istemişti. Brexit oylaması sonrası İngiliz Başbakanı olan Theresa May ise, "Brexit demek, Brexit demektir. İngiltere Birlik’ten çıkacak" diyerek hükumetin bu konudaki net tavrını açıklamıştı. Bütün bunlara rağmen Sarkozy’nin İngiliz halkından yeniden referanduma gitmelerini isteyeceğini açıklaması, İngiltere hükumetinde yankı bulmadı. Fransız hükumeti ise planı eleştirdi. Hükumet sözcüsü Stephane Le Foll, "Nasıl olurda AB gibi bir birlik içinde bir üye ülke, kendi kafasına göre bir başka üye ülkeye sözleşme önerir ve kalmasını ister. Bu gerçekçi değil" dedi. İngiliz halkı AB’nin ve üye ülkelerin tüm çağrılarına rağmen 23 Haziran’da yapılan referandum ile AB’den çıkma kararı almıştı. Lizbon Anlaşması’nın 50’inci maddesine göre, Londra yönetiminin AB’den çıkması için 2 yılı var. Başbakan Theresa May, ancak 2017 yılı başlarında AB’den çıkma prosedürünü başlatabileceklerini açıkladı. Bütün bu tartışmalar devam ederken, Türkiye ile yürütülen üyelik müzakereleri ise son derece yavaş bir tempoda ilerliyor. Türkiye ile AB arasında imzalanan göçmenlerin geri kabul anlaşması ve vize serbestisi çerçevesinde ise müzakereler devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı yaptığı 2007-2012 yılları arasında, Türkiye ile ilgili açıklamaları nedeniyle Paris-Ankara hattında sık sık gerilim yaratan Sarkozy, özellikle Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusundaki açıklamalarıyla iki ülke arasındaki iplerin gerilmesine yol açmıştı. JERUSALEM POST: “PERE’İN CENAZESİNE TÜRKİYE’DEN KATILIM OLMAYACAK” Jerusalem Post gazetesi, İsrail’de Çarşamba günü ölen eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres için yarın düzenlenecek cenaze törenine çok sayıda yabancı devlet adamının katılacağını ifade ettiği haberinde, “İsrail Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan katılımcılar listesinde Türkiye’den hiçbir temsilci yer almadı” diye yazdı. İsrail’de yayınlanan Jerusalem Post gazetesi, Çarşamba günü ölen Simon Peres için yarın düzenlenecek devlet törenine dünyanın çeşitli ülkelerinden onlarca devlet adamının cenaze törenine katılmalarının beklendiğini kaydettiği haberinde, “Törene katılmaları beklenen yabancı liderlerin arasında Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, İngiltere Veliath Prensi Charles, Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve ABD eski Başkanı Bill Clinton’un bulunacak” dedi. Törene temsilci gönderecek tek Arap ülkesinin Fas olduğuna da dikkat çeken İsrailli gazete, “Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan listede, kısa bir süre önce İsrail’in ilişkileri yeniden tesis ettiği Türkiye’den hiçbir temsilci içermiyor” şeklinde kaydetti. DIE WELT: “15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ ARDINDAN ALMANYA’DA YÜZLERCE GÜLEN YANLISI İLTİCA TALEBİNDE BULUNDU” Die Welt gazetesi, Türkiye’de 15 Temmuz başarısız darbe girişminin ardından yüzlerce Gülen yanlısının iltica başvrusunda bulunduğunu bildirdi. Türkiye’de 15 Temmuz başarısız darbe girişminin ardından yüzlerce Gülen yanlısının iltica başvrusunda bulunduğu bildirildi. ANKA aktarımına ve Die Zeit gazetesine göre, Almanya’da yüzlerce Gülen yanlısının iltica için başvurduğu, ‘Gülen hareketinin Almanya’daki temsilcisi’ olarak nitelenen, Berlin’deki ‘Diyalog ve Eğitim Vakfı’ Başkanı Ercan Karakoyun tarafından doğrunladı. Gazeteye göre Karakoyun, Gülen hareketine bağlı okullardan da çok sayıda öğrencinin ayrıldığını da söyledi. VİZE SERBESTİSİ KONUSUNDA TÜRKİYE YERİNDE SAYIYOR Vize serbestisi Türkiye’nin yerinde saydığı bildirildi. Avrupa Komisyonu’nun değerlendirme raporuna göre Türkiye vize muafiyeti için gerekli koşulları hala yerine getirmiş değil. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşanan en büyük mülteci akınını durdurmak isteyen AB’nin Türkiye ile imzaladığı mülteci geri kabul anlaşmasının şartlarından biri de Türkiye’ye vize serbestisi tanınması idi. Ancak Türkiye’nin öncelikle 72 kriteri yerine getirmesi gerekiyordu. Türkiye baştan beri bu kriterlerden Terörle Mücadele Kanunu’ndaki (TMK) terör tanımının daraltılması ve netleştirilmesi konusunda ayak diremişti. Avrupa Komisyonu’nun Ankara ile Brüksel arasında varılan göçmen anlaşmasına yönelik üçüncü değerlendirme raporu yayınlandı. İlk raporda Türkiye’nin beş kriteri karşılamadığı, ikincisinde de yedi kriteri karşılamadığı belirtilmişti. Üçüncü raporda yedi kriterin hala karşılanmadığı belirtilerek, “Türkiye, AB’nin Türk vatandaşlarına yönelik vize taleplerini kaldırması için kalan vize serbestisi kriterlerini karşılamak için mümkün olan en kısa zamanda gerekli önlemleri almalı” ifadelerine yer yerildi. Raporda Türkiye’nin yerine getirmesi gereken yedi kriter konusunda herhangi bir ilerleme kaydedilmediği görüşüne de yer verildi. Bu kriterler arasında yolsuzlukla mücadele, ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanması, AB ile hukuki işbirliğinin sağlanması ve TMK’da değişiklik ön plana çıkıyor. Türkiye tarafından yapılan açıklamalarda Ekim ayında vize serbestisinin gelmesinin yüksek ihtimal olduğu ve çalışmaların buna göre yürütüldüğü söylenmişti. Ancak komisyon raporu bunun mümkün olmadığını gösteriyor. Öte yandan son dönemde Avrupa Birliği (AB) vize serbestisi içi 2017’yi işaret etmeye başlamıştı. Komisyonun dördüncü değerlendirme raporu aralık ayında yayınlanacak. OPEC RETİMİ KESME KARARI ALDI, PETROL FİYATLARI YÜKSELDİ OPEC üretimi kesme kararı aldı, petrol fiyatları yükseldi. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC üyesi bakanların, sekiz yıl aradan sonra ilk kez üretimi azaltma kararı almasından sonra petrol fiyatları yükseldi. Piyasaların aşırı doygunluk yaşamasın korkularını azaltmak isteyen bakanların, az miktarda bir kesinti üzerinde uzlaştıkları belirtildi. Cezayir’de yapılan görüşmelerden sonra konuşan İran Petrol Bakanı Bijan Zanganeh “OPEC bugün istisnai bir karar verdi” dedi. OPEC toplantısının ardından Brent ham petrolünün varil başına fiyatı yüzde 6 yükselip, 49 dolara çıktı. Uzlaşmanın ayrıntıları, Kasım’da yapılacak resmi OPEC toplantısına dek açıklanmayacak. OPEC’in küçük üyelerinin bir çoğu, fazla arz ve azalan talep nedeniyle petrolün varil fiyatının 110 dolardan son iki yılda düşmesinden sonra, bir anlaşmaya varılması için bastırıyordu. İran ve Nijerya Petrol Bakanları ise kesintinin günde 500 ila 700 bin varil olacağını söylediler. TAK: EROĞLU, ‘AKINCI’NIN TÜM GERÇEKLERİ HALKLA PAYLAŞMALI’ DEDİ” KKTC 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rumların aşırı taleplerle masada olduğuna, bunları almadıkları sürece anlaşmaya yanaşmayacaklarına işaret ederek, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın tüm gerçekleri halkla paylaşması zamanının geldiğini belirtti. Kıbrıs Haber Ajansı’nın3’üncü Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre, Derviş Eroğlu, Genç TV’de katıldığı bir programda soruları yanıtladı. Eroğlu, Rum tarafını tanıdığı, ne yapacaklarını kestirebildiği için New York’taki üçlü görüşmeden birşey beklemediğini söyledi ve Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Rum tarafını yeni yeni anlamaya başlaması nedeniyle halkta büyük beklentiler yarattığını, şimdi ise hayal kırıklığı içinde olduğunun görüldüğünü kaydetti. Derviş Eroğlu şöyle devam etti: “Ben, Rum lider Hristofyas’la Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin de katıldığı 4-5 saat süren hatta ertesi gün devam eden 5 zirve toplantısı yaptım. Bunların sonuncusu New York, Greentree’de 22-23 Ocak 2012 tarihinde yapıldı. BM Genel Sekreteri’nin beşinci görüşme öncesinde taraflara yazdığı mektup son derece önemli idi. Genel Sekreter, söz konusu mektubunda ilk kez artık son oyun (end game) içerisinde bulunulduğunu, ana konuların görüşülüp karara bağlanmasının ardından çok taraflı konferans düzenlemeyi düşündüğünü belirtti. Biz Greentree zirvesine Genel Sekreter’in “son oyun içinde bulunuyoruz” sözlerine uygun olarak ilerleme kaydedilmesi ve çok taraflı konferansa geçilmesi için üç ana konuda önerilerle gittik. Bu üç konu: 1-Yürütmenin Seçimi, 2-Vatandaşlık, 3-Mülkiyet konusunda bilgi değişimi idi. Ama Rum lider Hristofyas, Greentree zirvesine katılmadan Ulusal Konsey’de konuları görüştürdü ve dört ‘hayır”‘ ile New York’a gitti.Ne idi bunlar? 1-Hakemliğe hayır 2-Arabuluculuğa hayır,3.Zaman takvimlemesine hayır, 4.5’li toplantıya hayır. Anastasiadis, 2013’te seçildi. Bir yıl masaya gelmemek için her türlü şeyi yaptı. Rumlar zamana oynuyor. Biz ‘ zaman Kıbrıs Türk Halkı’nın aleyhinedir. Bir an önce çözüm isteriz, acele çözüm isteriz. Çözüm olmazsa mahvolduk ‘ dedikçe onlar da ‘ ya istediklerimizi verirsiniz çözüm olur ya da zamanı aleyhinize işletmeye devam ederiz’ taktiğini sürdürüyor”. Eroğlu, Rumların bu taktiğini görmesi gereken Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya bir an önce gerçekleri halkla paylaşması çağrısında bulundu. 3’üncü Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Madem ki üç aya kadar çözüme gidilmesi gerektiğini söylüyorsunuz o zaman ne olup bittiğini halka anlatmalısınız. Halk kendisini nereye götürmekte olduğunuzu bilmelidir” dedi. Derviş Eroğlu, “Cumhurbaşkanı Akıncı da artık 2016 yılı sonuna kadar bir çözüm olmazsa başka alternatiflerin gündeme geleceğini, sığınılacak tek limanın Türkiye olduğunu, dönüşümlü başkanlık ve Türkiye’nin garantisi olmadan bir çözüm olamayacağını söylüyor… Ne dersiniz?” şeklindeki soruyu yanıtlarken ise, “Demek ki Sayın Akıncı da Eroğlu gibi konuşmaya başladı. Ama ben bunları söylerken ‘ Eroğlu çözüm istemez diye’ sözüm onlara çözümcü geçinenler bana saldırıyorlardı. Şimdi ne yapacaklar? ‘Çözüm istemez’ diye Sayın Akıncı’ya karşı da mı saldırıya geçecekler? Sayın Akıncı çözüm istiyor. Herkes istiyor. Ben 11 Şubat 2014’te Anastasiadis’le ortak açıklama imzaladım ama çözümcü geçinenler yine bana saldırdılar. Bunlar hiç Rum’u suçlamadılar. Hep bizi suçladılar. Oysa halkımızı çözüm isteyenler, istemeyenler diye ayırmak son derece yanlıştır ve bize zarar vermektedir. Demek ki Cumhurbaşkanlığı görevi ilerledikçe o da bazı şeyleri daha iyi görmeye anlamaya başlamıştır” dedi. Eroğlu, yapılması gerekenlerle ilgili bir başka soruyu yanıtlarken ise , Türk tarafının mutlaka bir takvimleme yapılmasını başarması gerektiğini, Birleşmiş Milletler’le diğer büyük ülkelerin bu konuda Türk tarafına yardımcı olmasının şart olduğunu vurguladı. “Olmazsa, Rum bir anlaşmaya yanaşmazsa ne yapılmalıdır. Alternatifler nedir? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanıtılmasına mı yönelmek lazım” şeklindeki bir soruyu da yanıtlayan 3’üncü Cumhurbaşkanı Eroğlu şunları söyledi: “Tanınma konusu zaman meselesidir. Ama yapılması gereken sağcısı-solcusu herkesin Devlet’e sahip çıkması ve dünyadan bize Rumların baskısı, talebi ile uygulanan ambargo ve izolasyonların kaldırılmasını talep etmektir. Aslında bu 2004’te Genel Sekreter Annan’ın referandumlar sonrası Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporda da vardı ama o rapor geçmedi. O raporda sadece bu değil Rumların referandumda hayır demekle sadece o metne değil , Türklerle anlaşmaya yönetim ve refahı paylaşmaya da hayır dediği yazıyordu ama onlar hep görmezden gelindi. Türkiye ile iyi ilişkiler mutlaka geliştirilmelidir. Türkiye ile yakın işbirliği içinde alternatifler üzerinde durulmalıdır”. 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Türkiye’nin garantörlük konusunda geri adım atıp atamayacağı, kendisinin görev süreleri içinde böyle bir şeyin gündeme gelip gelmediği ile ilgili bir başka zoru üzerine ise, kendisinin Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde Türkiye’nin Kıbrıs’ın bütünü üzerindeki etkin ve fiili garantisinden bir santim gerilemeyeceği üzerinde durulduğunu, herhangi bir şekilde geri adım atmanın konuşulmadığını açıkladı. Eroğlu, Türkiye’nin Kıbrıs’ta asker bulundurması ve bir ihtiyaç söz konusu olduğunda adaya tek yanlı müdahalede bulunmasının Kıbrıs Türkü için hayati bir konu olduğunu, bundan geri adım atılamayacağını söyledi. Derviş Eroğlu dönüşümlü başkanlık konusunda da taviz verilmemesi gerektiğinin altını çizdi. 3’üncü Cumhurbaşkanı, bir diğer soruya yanıtında ise, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın kendisine tutanakları göndermediğini, gelişmeleri tutanakları okuyan milletvekili arkadaşları ve basından takip ettiğini söyledi ve izlediği kadarı ile mülkiyet konusunda önemli hatalar yapılmakta olduğunu söyleyebileceğini belirtti. Derviş Eroğlu, “Bir örnek verir misiniz?” denilmesi üzerine, “Önceliğin, birinci söz hakkının Rumlara verilmesi, duygusal bağın 1974 öncesinde bu tarafta oturan Rumlar için geçerli olduğunun kabul edilmesi yanlıştır. Duygusal bağı kabul etmekle 1974 öncesinde bir evde 10 yıl oturan birisi ile 42 yıldır o evde oturan Türkü aynı noktaya getirdiniz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Demopulos kararı bizim lehimize iken bunun kabul edilmesi ciddi bir tavizdir” dedi. 3’üncü Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum tarafının hidrokarbon yatakları konusundaki tutumunun görüşmeleri torpillemekte olduğuna da işaret etti ve “Bir taraftan masada oturuyorlar, sizinle yılsonuna kadar anlaşacağız diyorlar diğer taraftan Ekim ayı içinde ihaleleri sonuçlandırmaya çalışıyorlar. Gelecek yıl ise kazı yaptırmayı planlıyorlar. Bunlar iyi niyetli şeyler değildir. Belli ki görüşmelerde bir kriz de bu konudan dolayı çıkacaktır. Sayın Akıncı, Anastasiadis’e geçmişte olduğu gibi hidrokarbon yatakları konusunda atacakları adımlara paralel adımların Kıbrıs Türk tarafınca atılacağını hatırlatmalıdır. Kıbrıs Türk tarafı gelişmeleri iyi takip etmeli bizi dünyadan tecrid edilmiş durumda tutan Rumların ayak oyunlarına mutlaka yanıt verilmelidir” diye konuştu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-