DIŞ BASIN BÜLTENİ

TIMES:”İNGİLTERE, ERDOĞAN’IN UZUN KOLUNA DİRENMELİ” Times gazetesi, Türkiye’de 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin ardındanki gelişmeleri irdelediği haberinde, Türkiye’nin acımasız tasfiyelerini İngiltere’ye ihraç etmesine izin verilemeyeceğini yazdı. İngiliz Times gazetesi, ‘Erdoğan’ın Uzun Kolu’ başlığını kullandığı haberinde, “Türkiye’nin acımasız tasfiyelerini İngiltere’ye ihraç etmesine izin verilemez. 17.yüzyıldaki Huguenotlar’dan bu yana İngiltere, siyasi ve dini sürgünlere kucak açmak gibi gurur verici bir şöhret geliştirdi. Şu anda da, Recep Tayyip Erdoğan’ın karşıtları takip ve tedirgin edilirken, hükümet sağlam durmalı ve Türkiye’nin uydurma suçlamalarla iade isteklerine direnmeli. İngiltere’deki Türk gazetecileri ve işadamları artan bir baskı altında. Ankara’dan bir parlamento heyeti, geçtiğimiz günlerdeki ziyaretlerinde açıkça bir terör örgütüne mali ve propaganda desteği veren Erdoğan karşıtlarını bir listesini yaptıklarını söyledi. Burada kast edilen Erdoğan’ın Temmuz’daki darbe girişiminin arkasında olduğunu iddia ettiği Gülen hareketi” şeklinde kaydetti. Bu hesaplanmış ihlalin yıkıcı potansiyelinin Almanya’da açıkça görülebileceğini de kaydeden Times, “Erdoğan’ın Alman-Türk destekçileri Facebook ve WhatsApp’ı, Amerika’da sürgünde yaşayan vaiz Muhammed Fethullah Gülen’in destekçileri oldukları gerekçesiyle, restoranları, kuaförleri, doktorları, müteahhitleri boykot etme çağrıları için kullanıyor. Camilerde Müslüman Türkler’den bazı dükkânlara gitmemeleri isteniyor. Türk girişimcileri bazı Erdoğan protestocuları tarafından vatan haini ilan ediliyor. Almanya’ya onlarca resmi tutuklama ve iade talebi ulaştı. Bu İngiltere için de planlanıyor olabilir” diye yazdı. Almanya’nın Avrupa’ya mülteci akışının önlenmesi için Türkiye’ye bağımlı olduğu için fazla bir tepki vermediğini belirten İngiliz gazetesi, “ABD de Gülen’in iadesi için baskı altında ve Ankara’nın sinirlerini de yatıştırmaya çalışıyor. İngiltere ise Türkiye’ye bu kadar bağımlı değil. İngiltere doğru bir adım atarak Türkiye’de devletin başına karşı düzenlenen darbe girişimini kınadı. Dahası, Türkiye Ortadoğu ve ötesinde yaşamsal önemde bir müttefik. Ancak darbe sonrası girişilen tasfiyeler Türk devletinin istikrarına değil, cumhurbaşkanının acımasız bir demokrasi parodisi yaratma hırslarına hizmet ediyor gibi görünüyor. Bu mücadelenin İngiltere sokaklarına taşınmasına izin verilmemeli” yorumuyla haber analizini noktaladı. FINANCIAL TIMES: “DEMİRTAŞ, PKK’YI REDDETMEKTE ZORLANDI” Financial Times gazetesi, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın röportajında hakkındaki soruşturmayla ilgili olarak savcılara ifade vermeyeceğini söylediğine dikkat çekti. İngiliz gazetesi, “Demirtaş, PKK’yı tamamen reddetmekte zorlandı” dedi. Gazete savcıların, konuşmalarının terörü destekleyip desteklemediği konusunda Demirtaş ile konuşmak istediğini ancak Demirtaş’ın işbirliği yapmak yerine, yetkililerin kendisini tutuklamasından yana olduğunu vurgulayan gazete, “Bu durum Türkiye ve 15 milyon Kürt arasındaki düşmanlık ve ülkenin bazı kesimlerini kaos ve şiddete soktuğu bir dönemde ülke genelinde protesto riskini arttırdı” ifadelerini kullandı. Demirtaş’ın, “İşbirliği yapsak da tutuklanmayacağımızın bir garantisi yok. Ama en azından böylece destekçilerimizi eyleme geçirebiliriz. Destekçilerimiz de tepki verir. Hükümet kendisine başka bir seçenek bırakmadı. Başka bir savunmamız yok. Kürtler tarihte kazanmak için güce ihtiyacı olduğunu öğrendi, haklı olmak yetmiyor” şeklindeki sözlerine de yer veren gazete, “Sadece bir yıldan biraz daha uzun bir süre önce 43 yaşındaki avukat Demirtaş bir hapishane hücresine değil, parlamentoya odaklanmıştı. HDP, yüzde 10 başarısını geçip, parlamentoya girdi. HDP’nin başarısından kısa süre sonra Erdoğan, Demirtaş ve PKK’yı ilişkilendiren bir kampanya başlattı. Stratejisi sonuç verdi. Demirtaş Kürtlerin çıkarlarından bahseden tek partinin lideri olarak kendisini konumlandırmaya çalışırken, PKK’yla arasına mesafe koymakta zorlandı” diye yazdı. Demirtaş’ın da zorda olduğunu kabul ettiğini belirten İngiliz gazertesi, Demirtaş’ın, “Evet, bu doğru. Dünyanın en zor partisini yönettiğimizi hep söyledim. Gözetmemiz gereken çok denge var. Parti içi, parti dışı, bölgesel, küresel., uluslararası. Her partinin bunları değerlendirmesi gerek ama bizimki domino taşı gibi tüm bölgeyi etkileyebilecek bir pozisyon” şeklindeki sözlerini de aktardı. INDEPENDENT: “ABD; SURİYE’Lİ İSYANCILARA TÜRKİYE, SUUDİ ARABİSTAN VE KATAR’A YASLANARAK BASKI YAPABİLİR” Independent gazetesi deneyimli Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn, ‘ABD ve Rusya Suriye’de ne kadar etkili?’ sorusuna yanıt aradığı haber analizinde, “ABD, Suriyeli isyancılara, onların dışarıdaki destekçileri olan Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’a yaslanarak, ateşkese uymaları baskısı yapabilir” diye yazdı. ABD ve Rusya’nın Suriye’de düşündüklerinden daha az etkili olduğu görüşünü savunan Cockburn, “Suriye’deki son ateşkes anlaşması da birçok zorlukla karşı karşıya. Anlaşmanın en zayıf noktalarından biri, Suriye savaşına dahil olan çok sayıda tarafın, anlaşmaya uygun olarak davranmalarını sağlayacak herhangi bir mekanizmanın bulunmaması. ABD ve Rusya’nın hangi noktaya kadar müttefiklerini aynı şekilde davranmaya zorlayabilecekleri ve bunu yaparken ne kadar insaflı davranacakları hâlâ belirsiz. ABD, Suriyeli isyancılara, onların dışarıdaki destekçileri olan Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’a yaslanarak, ateşkese uymaları baskısı yapabilir. Ancak bu baskı yeterli olur mu? ABD Başkanlık seçimler, iki aydan daha az bir süre içinde, Beyaz Saray’da, Suriye politikası farklı olabilecek başka bir kişinin oturmasına neden olacak.Bu anlaşmanın işlemesi Rusya’nın daha fazla çıkarına. Ancak Rusya, askeri olarak kendisine bağlı olsa da, Cumhurbaşkanı Beşar Esad’a istediğini yaptırıp yaptıramama zorluğunu yaşıyor” dedi. Uzun vadeli olarak Orta Doğu’da rakip güçlerin siyasi ve askeri gücünün ne olacağını kimsenin tam olarak bilmediğini vurgulayan deneyimli muhabir, “ABD’nin 2001’deki Afganistan ve 2003’teki Irak işgallerinde, Amerika’nın bölgede her şeye gücünün yettiğine dair yaygın bir görüş vardı. ABD’nin iki ülkede de uzun süre devam eden askeri müdahilliğine rağmen yaşadığı başarısızlık, yaygın görüşün ABD güçsüzlüğüne dönüşmesine neden oldu. Rusya aynı şekilde, Esad’ın ana dış desteği haline gelene ve yeniden bir süper güç gibi davranmaya başlayana kadar Körfez ülkeleri tarafından başarısız olarak görüldü” şeklinde kaydetti. Anlaşma kapsamında ılımlı muhaliflerin kendilerini cihatçılardan ayırması beklentisi olduğunu, ancak ortada güçlü bir ılımlı muhalefetin olduğuna dair fazla bir kanıt bulunmadığını kaydeden Cockburn, “Bütün bunlara rağmen anlaşma önemli oldu. Böylesine uzun ve zor bir savaşın dindirilmesi zaman alacak. ABD-Rusya anlaşması Suriye’de şiddeti bitirmeye yönelik şimdiye kadarki ilk ciddi girişim oldu” değerlendirmeleriyle analizini noktaladı. OECD: “TÜRKİYE’NİN EĞİTİM KURUMLARINA HARCAMALARI DÜŞÜK SEVİYEDE” Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), ‘2016 Tek Bakışta Eğitim’ adlı raporunu açıkladı. OECD üyesi olan Türkiye de incelemeye tabi tutulan ülkelerden biri. 35 OECD üyesi ülkedeki durumun incelendiği "2016 Tek Bakışta Eğitim" adlı rapor, üye ülkelerin bütçelerinden eğitime ayırdığı pay konusunda önemli veriler ortaya koyuyor. Rapora göre, kamu ve özel sektör harcamaları birlikte ele alındığında OECD ülkeleri, GSYİH’lerinin ortalama yüzde 5,2’sini ilkokuldan yüksek öğretime kadar eğitim kurumlarına harcıyor. Birçok ülkenin bütçeleri üzerindeki baskıyı hafifletmek için yüksek öğretimin maliyetini hane halkına kaydırdığı belirtilen raporda, yüksek öğretim harcamalarının yaklaşık yüzde 30’unun özel kaynaklardan geldiği belirtiliyor. Rapora göre, kamu ve özel sektör harcamaları göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin ilkokuldan yüksek öğretime kadar eğitim kurumlarına yaptığı harcamalar diğer OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında daha düşük seviyede. Türkiye’nin 2008-2013 arasında ilkokuldan yüksek öğretime kadar eğitim kurumlarına yaptığı harcamaları büyük ölçüde artırdığına dikkat çekilen raporda, buna rağmen harcamaların OECD ortalaması altında kaldığı vurgulanıyor. Rapora göre 2008-2013 yılları arasında Türkiye’nin ilk, orta ve lise öğretimine yaptığı harcamalar yüzde 63 oranında artarken, yüksek öğretime yıllık kamu harcamaları ikiye katlandı. Ancak harcamalardaki artışa rağmen Türkiye’de eğitim kurumlarına yapılan kamu harcamalarının GSYİH’ye oranı yüzde 4.6 ile, yüzde 4.8’lik OECD ortalamasının altında kaldı. Kamu harcamaları ele alındığında, eğitime bütçeden en fazla pay ayıran ülkelerin ise Norveç, Danimarka, Finlandiya, İzlanda gibi ülkeler olduğu görülüyor. Öte yandan rapora göre, eğitimde ve diğer alanlarda cinsiyet eşitsizliği devam ediyor. OECD geneline bakıldığında, kadınlar bilim ve mühendislik gibi bir takım alanlarda yetersiz, eğitim ve sağlık gibi alanlarda ise aşırı düzeyde temsil ediliyor. Türkiye özelinde ise kadınların mühendislik gibi alanlardaki üniversite eğitiminde OECD ortalamasının üzerinde, yüzde 27 oranında temsil edildiği görülüyor. Bu alandaki OECD ortalaması ise yüzde 25. Bilim, matematik ve bilişim alanlarındaki kadın mezun oranı ise yüzde 50 ile, yüzde 39 olan OECD ortalamasının üzerinde. Eğitim alanındaki bölümlerden mezun olan erkek öğrencilerin oranı yüzde 36 iken, sağlıkta ise bu oran yüzde 33. Her iki oran da OECD ortalamasının üzerinde seyrediyor. Raporda Türkiye’de kadın istihdamının erkeklere kıyasla daha düşük olduğu belirtilirken, kadınlarla erkekler arasındaki ücret eşitsizliğinin de sürdüğü ifade ediliyor. Kadınlarla erkekler arasındaki ücret eşitsizliği ortalaması OECD genelinde yüzde 8 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 18’e çıkıyor. Raporda ayıca, göçmenlerin eğitimdeki yeri, erken çocukluk eğitimi kayıtları, öğrencilerin bir yüksek öğrenim programını tamamlaması gibi veriler de inceleniyor. Mesleki eğitimin istihdam piyasasındaki başarı için çok önemli olduğu belirtilen raporda, OECD ülkeleri arasında 25-64 yaş grubu arasında mesleki eğitim almış olanların işsizliğinin en düşük seviyede olduğu belirtiliyor. DEUTSCHE WELLE: “AVUSTURYA, TÜRKİYE KARŞITI TUTUMUNDA ISRARLI” Avusturya Başbakanı Kern’in Türkiye karşısındaki tutumunu yumuşattığına dair haberler Viyana hükümeti tarafından yalanladı. Kern’in, ‘Türkiye’nin tam üyelik adayı olmadığına’ yönelik sözleri tekrarlandı. Avusturya Başbakanı Christian Kern’in Bratislava’daki Avrupa Birliği (AB) devlet ve hükümet başkanları zirvesi sırasında Türkiye hakkında şimdiye kadar sergilediği dışlayıcı tutumunu yumuşattığına dair haberler Avusturya hükümeti tarafından yalanlandı. Kern’in sözcüsü Fransız Haber Ajansı’na (afp) yaptığı açıklamada, “Avusturya Başbakanı Christian Kern zirveden önce, zirve sırasında ve zirveden sonra da Türkiye’nin tam üye adaylığı ile ilgili tutumunu değiştirmemiştir”dedi. Türkiye’nin üyelik adayı olmadığını vurgulayan sözcü, Ankara’nın aynı zamanda ekonomi ve güvenlik politikaları açısından önemli bir ortak olduğunu söyledi. ‘Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung’ gazetesi Avusturya Başbakanı’nın Türkiye ile üyelik müzakerelerine son verilmesi şeklindeki talebinden vazgeçtiğini yazmış ve diplomatik çevrelere atfen, Christian Kern’in ‘üyelik müzakerelerinin kesilmesini istemek için uygun bir zaman değil’ dediğini aktarmıştı. Avusturya Başbakanı’nın zirvede sadece ‘Türkiye’ye gerçekçi davranılmasını’ istediğine de haberde yer verilmişti. Türkiye ile varılan mülteci mutabakatına sadık kalınmasını isteyen Avusturya Başbakanı Kern’in mutabakatın feshedilmesini talep eden Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz’a ters düştüğü de gazetenin haberinde yer almıştı. Christian Kern Ağustos ayı başında, ‘Türkiye ile sürdürülen tam üyelik müzakerelerinin tartışmaya açılıp bir alternatif konsept hazırlanması’ gerektiğini söylemişti. EMMY ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU Amerikan televizyon yapımlarına verilen Emmy Ödülleri’nde, 2015’e damgasını vuran "Games of Thrones" bu yıl sadece 3 dalda ödül kazanırken, 2016’da "People vs. O.J. Simpson: An American Crime Story", gecede en fazla ödül kazanan yapım oldu. 68. Emmy Ödülleri, Los Angeles’taki Microsoft Tiyatrosu’nda yapılan törenle sahiplerini buldu. Televizyonun Oscar’ları olarak nitelendirilen ödüller için düzenlenen törende, O.J. Simpson cinayet davasını konu alan FX’in The "People vs. O.J. Simpson: An American Crime Story" (O.J. Simpson’a Halk: Bir Amerikan Suç Hikayesi) yapımı 5 dalda ödül kazanarak geceye damgasını vurdu. Sarah Paulson’a En İyi Kadın Oyuncu Ödülü kazandıran yapım, Courtney B. Vance’yi de En İyi Kadın Oyuncu ödülü sahibi yaptı. HBO için oldukça verimli geçen Los Angeles’taki ödül gecesinde Veep, Komedi dalının En İyi Filmi olurken, Julia Louis-Dreyfus’a da bu dalda En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandırdı. Gecede Game of Thrones da 3 dalda ödülün sahibi oldu. Gecede Orphan Black adlı yapım, Tatiana Maslany’e drama dalında En İyi Kadın Oyuncu, Mr. Robot’taki rolüyle de Rami Malik’e de bu dalda En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazandırdı. İki oyuncu da Emmy’deki ilk ödüllerini kazanmış oldu. 67. Emmy Ödülleri töreninde 12 dalda ödül kazanan HBO’nun draması Games of Thrones, bu yıl da 23 dalda aday gösterilirken, Fraiser’ın elinde bulunan 37 Emmy’lik rekoru kırıp kıramayacağı merak ediliyordu. 2016 Emmy Ödülü kazanan yapımlardan bazıları şöyle sıralandı: En İyi Drama: Game of Thrones (HBO) En İyi Komedi: Veep (HBO) En İyi Erkek Oyuncu, Drama: Rami Malek, Mr. Robot En İyi Kadın Oyuncu, Drama: Tatiana Maslany, Orphan Black En İyi Erkek Oyuncu, Komedi: Jeffrey Tambor, Transparent En İyi Kadın Oyuncu, Komedi: Julia Louis-Dreyfus, Veep En İyi Dizi: American Crime Story: The People v. OJ Simpson (FX) En İyi Erkek Oyuncu, Dizi veya TV Filmi: Courtney B. Vance, The People v. OJ Simpson En İyi Kadın Oyuncu, Dizi veya TV Filmi: Sarah Paulson, The People v. O. J. Simpson: American Crime Story

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-