ALMAN İSTİHBARAT UZMANI: “MİT’İN HEDEFİ, KORKU İKLİMİ YARATMAK”
Alman
istihbarat uzmanı Erich Schmidt-Eenboom, Türk ve Alman istihbaratı arasındaki
bağlantıları ve gelinen noktayı DW’ye değerlendirdi. Eenboom, MİT’in Almanya’da
faaliyetlerini nasıl sürdürdüğünü de anlattı.
Erich
Schmidt-Eenboom: Almanya’daki muhalif Türklerin Türk
istihbaratı tarafından izlenmesinin köklü bir geleneği var. İlk hedef PKK idi.
2013 yılından itibaren İstanbul’daki Gezi Parkı gösterilerini destekleyenlerin,
2016 Temmuz ayındaki darbe girişimi sonrasında da tüm Gülen yanlılarının yakın
takibe alındığına tanık olduk. Artık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı
her tür muhalefet Türk istihbaratı tarafından yoğun bir şekilde izlenir hale
geldi. Almanya’da 400 kadrolu MİT çalışanı, oldukça büyük bir sayı. Ama daha da
tehlikelisi işe alma uygulamalarında giderek daha agresifleşilmesi.
DW:
Türk hükümeti adına casusluk faaliyetleri nasıl işliyor?
Schmidt-Eenboom:
Ajanları var. Geleneksel olarak Türk seyahat acentelerinde oturuyorlar, seyahat
hareketlerini takip ediyorlar. Ya da bankalarda çalışıp Almanya’dan Türkiye’ye
para transferini izliyorlar. Özellikle de cami derneklerinde faaller ve son
dönemde okullar üzerinden de yurt dışındaki Türkleri geniş yelpazede MİT’in
hizmetine alma çabalarına tanık oluyoruz. Ebeveynlerden bile diğer ebeveynler
hakkında bilgi toplamaları isteniyor. Bu, giderek daha belirgin ve agresif hal
alan toplu bir casusluk sistemi. Artık sadece muhalefetin izlenmesi değil,
giderek artan boyutta bir baskı mekanizması söz konusu.
DW:
Listeler MİT Müsteşarı tarafından Alman dış istihbarat servisi BND’nin Başkanı’na
iletilerek Almanya’nın desteği isteniyor. Alman hükümeti, iç istihbarat
servisi, Federal Emniyet Teşkilatı ve eyaletlerdeki emniyet teşkilatlarına
liste ulaşıyor. Listedeki isimlerle bağlantıya geçip onları Türkiye’ye seyahat
etme ve diplomatik temsilciliklere gitme konusunda uyarıyor. Bu MİT’in
istediğinin tam tersi değil mi?
Schmidt-Eenboom:
Hayır. MİT’in hedefi korku iklimi yaratmak. Ve bu girişimle tam da bu hedefine
ulaşmış oluyor. Sonuçta Türk istihbaratı BND’nin bu 300 sözde şüphelinin
isminin bulunduğu listeyi teyit edeceğini zaten düşünmemiştir. Şimdi insanlar
memleketlerine, Türkiye’ye tatile gitmekten korkar hale geldi. Açıkça Gülen
hareketini savunan insanlarla yakın temastan korkuyorlar. BND Başkanı,
ellerindeki verilere göre Türkiye’deki darbe girişiminin arkasında Gülen
hareketinin bulunduğu iddiasının uydurma olduğunu açıklıkla ifade etti. Bir
adım daha ileri gidip tüm yaşananların sadece sözde bir darbe olduğunu ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın agresifleşmesine meşruiyet sağlamak için
kurgulandığını söyleyen Batılı istihbarat teşkilatları da var.
Schmidt-Eenboom: BND’nin
MİT ile 1950’lerin sonlarından bu yana çok yoğun bir işbirliği var. Karadeniz’de
dönemin Sovyetler Birliği’ne yöneltilen ortak elektronik keşif çalışmaları
gibi. İlişkiler o kadar yakındı ki, Kıbrıs’ın Türk kesiminin işgali sonrasında
Amerikan CIA, MİT ile ilişkileri kısmen keserken BND bunu yapmadı. Hatta ve
hatta BND 1981’de muhalefeti izlemesi için Türk istihbaratına en modern
teknolojileri sağladı.
DW:
Peki sonra ne oldu da ilişkiler bozuldu?
Schmidt-Eenboom:
Türk istihbarat birimleri 2014 yazına kadar IŞİD’e yoğun destek verdi. Alman
Federal Meclisi’nin bilimsel araştırma biriminin yaptırdığı bir araştırmada,
Türkiye’nin kelimesi kelimesine bir ‘cihatçı otobanı’ oluşmasına olanak verdiği
belirtiliyor. Türkiye’nin hedefi, IŞİD’in Şam’daki sistemi devirecek kadar
güçlendirilmesiydi. Ancak Batı’nın yoğun baskısı sonucu bu destek sona
erdirildi. Bunun sonucunda da IŞİD Türkiye’deki saldırılarla Türk hükümetini
hedef almaya başladı. İstihbarat birimleri arasındaki ilk kırılmalar bu aşamada
yaşandı. Alman ve Fransız istihbarat birimleri Türklerden seyahat kontrolleri
istedi. Almanya’da doğup radikalleşen tehlikeli biri tek yön biletle Türkiye’ye
gittiğinde Türklerin bu kişiyi izlemesi rica edildi. MİT’in IŞİD’i desteklediği
aşamada bu tür ricalara yanıt verilmiyordu.
Üzerine Paris’te üç Kürt’ün
öldürüldüğü saldırı geldi. Saldırgan hapiste öldü ve kamuoyu önünde kanıtların
ortaya konduğu bir dava süreci hiç yaşanamadı. Bir arkadaşım Fransız
savcılığının iddianamesini görmüş. İddianamede fail olarak MİT açıkça
görülüyor. Avrupalı istihbarat teşkilatları, artık Avrupa topraklarında da
cinayetler işlenmesine izin veremezdi. Ardından MİT’in Hamburg ve Bremen’de
Kürt gazetecileri dahil ederek yaptığı casusluk girişimi geldi. O zamandan bu
yana Alman ve Türk istihbarat teşkilatları arasındaki ilişkiler son derece
soğumuş durumda. Bunun bir nedeni de Erdoğan’ın MİT Müsteşarı’nın Rus
istihbaratıyla yakın ilişkilere sahip olması. Bu, Türkiye’nin istihbarat
alanında NATO devletleriyle Moskova arasında bir salıncak politikası izlediği
anlamına geliyor.
İstihbarat araştırmacısı
Erich Schmidt-Eenboom, Barış Politikaları Araştırma Enstitüsü Başkanı’dır. Türk
istihbaratıyla ilgili çalışmalar da yapmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder