ABDÜHAMİT Mİ, İTTİHATÇILAR MI, MUSTAFA KEMAL Mİ, TAYYİP ERDOĞAN MI?
Abdülhamid 1895-1896’da 200 bin Ermeni’yi katletti.
İttihatçılar 1908’de Abdülhamit’i tahtan indirdi. 1909’da onlar, Adana’da 35 bin Ermeni’yi katlettiler. Abdülhamit’e karşıydılar, ’’hürriyet’’ sözcüğünü dillerinden düşürmüyorlardı.
1915’de bu kez 1,5 milyon Ermeni ve 250 bin Süryani’yi soykırımına uğrattılar. 1918 yılına kadar 150 bin Rum’u katledip, 500 binini sürgün ettiler.
1.Paylaşım Savaşını kaybettikleri için yargılandılar. Ardından Kemalistler iktidar oldu. Kemalistler de İttihatçılara karşı olduklarını propaganda ettiler. 1919’dan itibaren Karadeniz’i kana boyadılar 200 bin Rumu daha katledip, toplam 353 bin kişiyi katlederek Pontos Rum Soykırımını tamamladılar. Küçük Asya’da kayıp 1 milyon Rumun akibeti bilinemedi. Pontos ve Küçük Asya’da toplam 1 milyon 250 bin Rumu mübadele anlaşmasıyla sürgün ettiler.
Hristiyanlar bitince sıra Kürtlere geldi; Koçgiri’de, Zilan’da, Dersim’de yüzbinlerce Kürt katledildi.
Soykırımların ardından geride kalanlar Müslüman ve Türk olmaya zorlandı. Asimilasyon politikalarıyla 5 bin yıllık tarih alt üst edildi.
200 bin + 35 bin + 1,5 milyon Ermeni, 250 bin Süryani, 353 bin Pontoslu Rum…
Kayıp 1 milyon Hristiyan…
500 bin + 1 milyon 250 bin Rum sürgün (Mübadele)…
Zilan, Koçgiri, Dersim… yüzbinler…
Sayılara bakar mısınız? Tek tek saymaya kalksanız ne kadar sürer? Oysa onlar rakam değil, insandılar.
Kaç yaşındaydılar bu milyonlarca insan?
Kaçı çocuktu, kaçı kadın?
Yeryüzündeki kimi ülkelerin nüfuslarından bile daha çok insan!
Hele yirminci yüzyılın başlarındaki ülkelerin nüfuslarına baktığımızda, kaç tane ülkenin nüfusuna eşittir?
Hangi ulvi amaç için bu kadar insanın öldürülmesi savunulabilir ki?
Hangi ideoloji milyonlarca insanın öldürülmesini meşrulaştırabilir?
Ama onlar savundular ve meşrulaştırmaya çalıştırdılar bunca insanın katlini. Resmiyette inkar etmeleri beyhudedir, onlar inkar için kullandıkları her kelimeyle savundular cinayetlerini. Kah ’’emperyalizmin uşaklığı’’ sıfatıyla, kah ’’onlar da bizi öldürdüler’’ ithamlarıyla, bu milyonlarca insanın öldürülmeyi hak ettiğini ima ettiler, etmeye de devam ediyorlar.
Eli kanlı, yalanlar üzerine kurulu bu cumhuriyeti bugün yönetenler hangi ’’soy’’dan geliyorlar? Abdülhamitçi mi, Abdülhamit karşıtı mı? İttihatçı mı, İttihat karşıtı mı? Kemalist mi, Kemalist karşıtı mı? Hangi iktidarın yaptığı katliam ve soykırımları savunuyor, hangilerine karşılar?
Roboski’de yaşanan katliam Abdülhamitçi, İttihatçı ya da Kemalist bakış açısına mı uyuyor mesela?
Peki Kobane’de bugünkü cumhuriyet hükümetince Kürt halkına karşı IŞİD aracılığıyla yapılan zulm, Abdülhamitçi, İttihatçı ya da Kemalist bakış açısının ürünü mü acaba?
Abdülhamit’in ’’istibdat dönemi’’nde muhaliflerine yönelik uygulamalar ile, İttihatçıların, Kemalistlerin ve AKP iktidarının muhaliflerine yönelik uygulamaları arasında ne farkı var?
Hepsi milyonlar açlık ve yoksullukla boğuşurken, lüks ve sefahat içinde sürdürdü yaşamlarını…
Hepsi kan döktü, can aldı iktidarlarının bekası için…
Hepsi yalancıydı…
Hepsi Rum, Ermeni, Süryani, Kürt düşmanıydı…
Hepsi hırsızdı…
Yorumlar
Yorum Gönder