LE MONDE: “TÜRKİYE, BÜYÜK BİR HESAPLAŞMAYA DOĞRU GİDİYOR”
Le Monde
gazetesi, Türkiye’nin son ve büyük bir hesaplaşmaya doğru gittiğini yazdı.
“Türkiye,
son ve büyük bir hesaplaşmaya doğru gidiyor. Bu ülke korkulduğu gibi, ırka ya
da dine dayalı bir bölünme yaşamadı” diyen Fransız Le Monde gazetesi, “Türkiye
daha korkunç ve daha temel bir bölünmeye gidiyor. Cumhuriyet boyunca süren
kültürel bölünme. Bu artık iyice keskinleşti. Şimdi bir yanda, ayakkabılarını
sokak kapısı önünde çıkaran, kadınları başı örtülü, erkekleri sokağa pijamayla
da çıkabilen, erkek çocukları kahveye giden, kız çocukları tam bir baskı
altında yasayan, türkü ile arabesk arası bir müzikten hoşlanan, futbol izleyen,
belki de hiç kitap okumamış, hiç dans etmemiş, hiç kari koca birlikte yemeğe
gitmemiş, hiç tiyatro seyretmemiş, iyi eğitim alamamış, dini inançları kuvvetli, kalabalık, bir kitle
var.Diğer yanda ise kız lisesi-Kolej yelpazesinde eğitim görmüş, en azından bir
düğün salonunda ya da kolej partisinde dans etmiş, sinemaya giden, çok fazla
olmasa da kitap okuyan, müzik zevki pop şarkılarla, klasik müzik arasında
dolaşan, evi nispeten daha zevkli döşenmiş, kızlarının flörtüne göz yuman, kadınları
modern görünümlü, şarabın kalitesinden pek anlamasa da, kadın erkek bir arada
içki içebilen, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci
gruba kıyasla çok gelişmiş hisseden, entelektüel düzeyi çok yüksek olmasa da, Bati
standartlarına yakın bir grup var. Bu iki grubun yaşam tarzı birbirinden kopuk”
ifadelerini kullandı.
Onların Batı’daki
sınıflar arasında ortak zevk alanları yaratan, müzik, resim, heykel tiyatro ve
sanat gibi, birleştirici kültürel zeminleri olmadığını kaydeden Le Monde, “Hayatları,
zevkleri, inanışları birbirinden çok farklı. Hatta birbirine düşmanca. Birinci
grup Cumhuriyet boyunca horlanmış, aşağılanmış, itilip kakılmış. Simdi bu grup
siyasal olarak örgütlendi. Kalabalıklar. Ve her seçimi kazanacak siyasi bir
güçleri var artık. İkinci grup ise azınlıkta. Ve artık bir daha secim kazanma
ihtimalleri yok. Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya çıkıyor. Daha Batılı
olan ikinci grup, Batı’nın siyasi değerlerini kabul ederse, bir daha asla
iktidarı ele geçiremeyeceğini bildiği için, git gide Batı’ya ve Batı’nın
demokratik değerlerine düşman oluyor” diye yazdı.
Yaşam tarzı
olarak Batı’ya düşman olan birinci kesimin iktidarı ancak Batı’nın kriterlerini
kabul ederek ele geçirebileceğini bildiği için, Batı’yla ilişkileri geliştirmek
ve demokrasiyi kabullenmek istemediğini belirten Fransız gazetesi, “Bu kültürel
parçalanmada ordu önemli bir role sahip. Eğer, birinci grubu desteklerse ve Batı’nın
demokrasisi burada kabul görürse, ordu da iktidarını kaybedecek. Aslında
birinci grubun çocuklarından oluşan ordu, kendi iktidarını sürdürebilmek için, kendisine
benzemeyen ikinci grupla işbirliği yapıyor. Bir anlamda kendi köklerine ihanet
ediyor. Bu iki grup, siyasi iktidar için son kez çarpışmak üzere hareketlenmiş
gözüküyorlar. Birinci grup ekonomik olarak da güçlü artık, Anadolu’da üretim
yapıyor, malını dış dünyaya satıyor. Para kazanıyor. Siyasi örgütünü
destekliyor. İkinci grup ise parasal olarak da kuvvetli değil artık. Mevcut
iktidarın da baskısıyla giderek ekonomik kazançlarını kaybediyor. Dış dünyayla
iş yapan, dışarıdan borçlanan büyük burjuvazi, Türkiye’nin ancak demokrasiyle
normalleşebileceğine inanan entelektüel kesim, devletin yapısının değişmesi ve
dünyayla bütünleşmesi gerektiğini düşünen bir grup bürokrat, birinci grubun
destekçileri. Yargı, ordu, bürokrasinin önemli bir kısmı, ikinci grubun
arkasında. Ve bu İkinci grup, siyasetle demokrasiyle, iktidarı elinde
tutmasının mümkün olmadığını kavradığından, şimdi siyaset ve demokrasi dışında
bir çözümün peşinde” dedi.
Cumhurbaşkanı
seçiminin kavganın keskinliğini ve iki tarafın niyetlerini açıkça ortaya
koyduğu yorumunu da yapan Le Monde, “Ordu destekli ikinci grup artık seçim de
istemiyor. Ve darbe söylentileri gittikçe artıyor. Cuntalardan söz ediliyor”
diye yazdı.
‘Peki, darbe
olursa ne olur?’ sorusunu da soran Fransız gazetesi analizine şöyle devam etti:
“Yaşam tarzı
Batı’ya daha yakın olan ikinci grup, orduyla birlikte iktidara gelir ve Batı’nın
desteğini kaybeder. Avrupa buna kesinlikle karşı çıkar. Amerika her zamanki
pragmatizmiyle, Kuzey Irak ve Ortadoğu politikalarını desteklemesi karşılığında
darbeyi kabullenebilir aslında. Ama Amerika’nın önünde de ciddi bir engel var. ‘Demokrasi
getireceğim’ diye Irak’ı işgal eden bir ülke, dünyaya ve kendi kamuoyuna
Türkiye’deki darbeyi niye desteklediğini açıklayamaz. Ve Irak faciasından sonra
ikinci bir zorlamayı gerçekleştirecek gücü yok. İstese de istemese de darbeye
karşı çıkacak. Silahını ve parasını Batı’dan alan bir ordu ve ülke, Batı’dan
koptuğunda ne yapacak? Sanırım uzun zamandır bunu düşünüyorlar ve korkarım
bunun cevabını buldular. Türkiye’de darbe olursa! dünya, tarihte bugüne kadar
hiç gerçekleşmemiş yeni bir oluşumla karşılaşacak. Türkiye, olası bir darbeden
sonra, Rusya ve Iranla ortaklık kurmak isteyecek. Silahı, enerjiyi ve parayı bu
iki ülkeden alacak. Rusya’yla İran’ın elindeki doğal gaz, petrol ve nükleer güç,
Türkiye’yi ayakta tutmaya yeter. Ama Rusya- Türkiye- İran bloku. Dünyanın bütün
dengelerini değiştirir. Ortadoğu’nun kontrolünü tümüyle ele geçirir. Avrupa’yı
küçük kıtasına hapseder. Kafkasları, Afganistan’ı, Pakistan’ı kendi gücüne
katar. Müslüman dünyayla yakın bir ilişki kurar. Petrol kaynaklarına egemen
olur. Çin’le işbirliği yapabilir. Bu gelişme, Avrupa, Amerika ve biraz da
Japonya’dan oluşan Batı’nın, dünyadaki etkinliğini inanılmaz bir biçimde
azaltır. Yeni blok asker, enerji ve para acısından çok güçlenir. Böylece,
Türkiye’deki çatlama dünyada büyük bir çatlamaya yol açar. Eğer Üçüncü Dünya
Savaşı çıkacaksa, sanırım, bu çatlamadan çıkar. ‘Asla böyle bir şey olmaz’
diyebilirsiniz. Niye olmayacağına dair elinizde çok kuvvetli veriler varsa,
söyleyin. Ama, ya olursa... ki.... bana çok mümkün geliyor” .
‘O zaman ne yapacaksınız?’ sorusunu ise Le Monde, “Bugün
Türkiye’de kamplaşan ve bölünen insanların da...Türkiye’yi Avrupa dışına itmeye
çalışan, Eski bir imparatorluk olmanın bir yanıyla; çok görkemli, bir yanıyla;
çok zayıf mirasına sahip olan bir ülkeye küstahça davranan, işbirliği yerine bas
öğretmenlik yapmaya kalkan Avrupa’nın da...Türkiye politikasında kili oynayıp,
kurnazlık ettiğini sanan Amerika’nın da...Bu senaryoyu bir düşünmesini isterim
doğrusu. Türkiye’de yaklaştığı görülen kanlı bir çatışmanın, bütün dünyayı
yakması sandığınız kadar uzak bir ihtimal değil” değerlendirmeleriyle yanıtladı
Yorumlar
Yorum Gönder