1970 sonrası devrimci hareket 3 - TDKP

TDKP, yakın dönemde Icgal parti projelerine yeşil ışık yakan yeni örgütlerden biri oldu. TDKP açısından bu yeni yöneliş hayli ilginç ve önemli. Zira TDKP, legal parti kurmanın bugünle kıyaslanmayacak derecede daha "makul" kabul * Kuşkusuz bunlara, seçim dönemlerinin klişelcşmiş "taktik"lerini ve burjuva siyasilerinin yasaklarının kalkması için yürütülen "demokrasi kampanyası"nı da eklemek gereklidir! d edilcbilecegi konjonktürlerde dahi, bu tip girişimleri reformizm, legalizm, tasfiyecilik vb. ile eleştirmiş ve teşhir etmeye çalışmıştır. Özgürlük Dünyası dergisi, çok dcgil bir yıl önce, Sosyalist Parti'yi şöyle elcştiriyordu: " ... yazımızın gelişmesi içinde ortaya koyacağımız gerici, düzen savunucu yaklaşımlarınız bir yana, örgüt olarak siz bu düzenin bir gemisi değil misiniz? Yasal olarak bu düzene bağlı değil misiniz? Diktatörlüğün rejiminin yasal partisi değil misiniz? ... siz parlinizi Anayasa Mahkemesi'ne beğendirmeye çalışmadınız mı? Siz izinle kurulu değil misiniz?" (Özgürlük Dünyası, sayı:28, s.44-45) Bir dönem önce "izinli" yasal parti fikrine bu denli hırçın bir üslupla saldıran bu çevrenin, çok degil bir yıl sonra yasal parti tartışmalarının odagına yerleşmesindeki çelişki, yalnızca görüntüdedir. Nitekim, TDKP'nin yaşadıgı ilk "soldan saga dogru" hızlı yol alış da degildir bu. Bu liberal savruluşun en uç, bu nedenle de en çok bilinen örnekleri, TDKP teorisycnleri tarafından "Yeni bir Arayış mı?" yazısı ilc "DSP Broşürü"nde dile getirilmiş olan sosyaldemokrasiyle ittifak arayışlarıdır. * Bu ittifak politikasının arkasında da, "demokrasinin yaşanınası zorunlu olan bir aşama" oldugu aforizması vardır. Devrimci-demokrat hareket, fiili planda düzene karşı ne denli bir mücadele içinde olursa olsun, temelinde siyasal demokrasi istemi olan bir devrim stratejisini aşamadıgı, siyasal demokrasiyi sosyalizme ulaşmak için yaşanınası zorunlu bir süreç, bir aşama olarak formüle ettigi ve kavradıgı sürece, onun özellikle de "zor" dönemlerde, sosyalizm perspektifini tümüyle bir yana bırakarak saf bir dcmokratizm platformuna düşmesi kaçınılmazdır. Zira, emek-sermaye çelişkisinin temel oldugu, burjuvazinin siyasal iktidarda bulundugu bir tarihsel-siyasal cvrcdc, siyasal demokrasi programı teorik özü itibariyle bir düzen sorunu dcgil, fakat düzeniçi bir sorun, yani bir . rejim sorunudur. Burjuva düzen içinde ve onun temel sınıf ilişkilerine dokunmadan elde edilebilecek bir siyasal istemdir. Devrimci hareketin reformizme cvrilmesinin temel teorik mantıgı budur. * Gerek bu süreç, gerekse TDKP'nin '80 öncesi cvrırnı ıçın, bkz. KüçükBurjuva Popülizmi ve Proleter Sosyalizmi (H. Fırat) ilc Devrimci Demokrasi ve Sosyalizm (H. Fırat) kitapları. Biz burada yalnızca TDKP'nin "toparlanma" sürecine ve "geçmiş değerlendirmesine" özcı olarak değineceğiz. ** TDKP'nin, henüz daha 1981 yılında düştüğü liberal platformu, şu satırlar net bir şekilde ortaya koyuyor: "Bu nedenle demokrasiye ihtiyacımız var. Ve sınıf karakteri olmayan demokrasi olmaz. Bu karakter itibariyle Avrupa' daki gibi bir burjuva demokrasisi olacaktır. ... Burjuvazi/i ya da burjuvazisiz, ama burjuva karakteriyle bir demokrasiye ülkemiz mutlaka ulaşacaktır." (Devrimin Sesi, sayı: 12, s. 16) Bu satırlardaki fikri n daha önce aktardığırnız Devrimci Yol Savunması' ndaki fikirle tam bir ayniyct oluşturmasına dikkat edilsin. TDKP, 12 Eylül yenilgisinin ardından böylesi bir liberal plalforma sürüklendi.** Onun 1983-87 dönemindeki evrimine ideolojik ve örgütsel planda tasfiyecilik, politik planda reformeulaşma damgasını vurdu. '86 ve izleyen yıllar TDKP içerisinde bir iç arayış ve ayrışma dönemi olarak yaşandı. Uzun tasfiye sürecinin ardından ilk TDKP konferansı, bu ayrışmaların ilerletici ve tutuculaştıncı etkilerinin basıncı altında toplandı. Konferans son derece eklektik ve temelde geçmiş zaafları rasyonalize etmeye dönük degerlendirmeler yaptı. TDKP'nin "geçmiş degerlendirilmesi" kendi içinde iki önemli noktada ileri degerlendirme ve tanımlamalar yapıyordu. Konferans, parti-sınıf ilişkileri alanında, partinin sınıfın yalnızca ideolojik değil aynı zamanda organik temsilcisi olması zorunlulugunu vurgulayarak, örgüt ve kadro politikasında sınıf eksenli bir bakışın öneminin altını çizerek, TDKP'nin geçmiş çizgisine göre daha ileri tanımlamalar getiriyordu. Ayrıca, TDKP, örgütün 1976-80 yılları arasında legal bir merkezi yayın etrafında şekiilendirilmiş olmasını da bir "yanılgı" olarak niteliyor, böyle bir yayın organının "kollektif bir ajitatör, propagandacı ve örgütleyici" işlevini üstlenemeyecegini belirtiyordu. Ne var ki, "yanılgı"lar konusundaki bu saptamalar, yanılgıların nedenlerinin sınıfsal-ideolojik analiziyle birleştirilmcdi. TDKP, bu temel yanılgılardan kalkarak bu yanıtgıtara yolaçan temel küçük-burjuva perspektiflerini eleştirip aşmak yerine, bu kritik sorunı.ın üstünü örtmeye özen gösteren bir yaklaşıma sahip oldu. Zaten "geçmiş değerlendirmesi"ni eklektik kılan tam da bu gerçek, TDKP'nin kendi küçük-burjuva yaklaşımlarını rasyonalize etme gayretiydi. Bu tutumu konferans degerlendirmesinin şu satırlarında açıkça görmek mümkündür: "6rgütümüzün 1975' ten sonraki yönetiminde, süreç içinde şekillenen örgütlenme• çizgisinde ve bugün de süren inşa faaliyetinde, 'marksist partinin işçi sınıfı hareketiyle sosyalizmin birleşmesi olduğunu söyleyen temel marksist ilke' giderek derinleşen ve güçlenen şekilde hep yön verici ilke oldu. "Tasfiyeci gruplar partimize ve Marksizm-Leninizm' e savaş açarken, 'TDKP' nin sosyalizm ve işçi sınıfı perspektifi' olmadığı, 'işçi sınıfı içindeki çalışmaya gereken önemi vermediği' suçlamalarından yola çıktılar. "Oysa durumun onların iddia ettiği gibi olmadığı son derece açıktır. Partimizin belgeleri, pratiği ve bütün inşa sürecindeki gelişme doğrultusu, bu suçlamanın (özü itibariyle) inkarcı-tasfiyeci saldırılardan ibaret olduğunu fazlasıyla kanıtlamaktadır." (Konferans Kararları, Evrensel Yay., s.44-45) Hiç kuşku yok, bu yaklaşım, TDKP'nin, nispeten gelişkin bir işçi sınıfı ve sınıf hareketliliginin mevcut olduğu '75-80 arası dönemde, niçin çalışmanın odağına sınıf eksenli bir faaliyeti değil de küçük-burjuva katmanlar içinde şekillenen bir siyasal faaliyeti aldığı, örgütlenmesini bu tabakalar içinde inşa etme yoluna gittiği sorusunu devreden çıkarmakta, bu pratiğin nesnel-bilimsel analizini imkansız hale getirmektedir. Yine bu yaklaşımla, partinin '83-87 dönemine hakim olan tasfiyeci-liberal egilimle partinin temel programatik yaklaşımları arasındaki baglantıyı görüp kavramak ve aşmak imkansızdır. TDKP konferansı tarafından bu sorun, partinin içindeki "teslimiyetçi reformizmle devrimci komünist egitim arasındaki çelişki ve çatışma" ile açıklandı. Dolayısıyla teslimiyetçi-reformİst egilimin partiden tasfiyesi ile bu sorun da beriaraf edilmiş oldu.* Sonuçta TDKP, tüm diger politik zaaflarının temel kaynagı olan küçükburjuva siyasal demokrasi perspektifini eleştirmeme maharetini göstererek, geçmiş degerlendirmesini, bu temel zaafın ürünü olan bazı "politik zaafların" eleştirisiyle sınırt adı. Bu temel zaaf aşılamadıgı ölçüde, TDKP'nin "toparlanma dönemi"ndeki pratik-siyasal yönelişi, geçmişin hatalarını tekrarlayan bir ınceraya kaçınılmaz bir biçimde yeniden dönecek, ilk karşılaşılan zorlukt a ise, parti içindeki "teslimiyetçireformist" egitim yeniden dirilecekli. Nitekim, TDKP "sınıf ve illegalite" vurgularını yogunlaştırarak girdigi toparlanma sürecinde, canlılık belirtileri gösteren gençlige özel bir egitim gösterdi; toparlanma çabasını GKB 'nin omuzları üzerinden ve gençligin sansasyonal eylemlerine dayanarak ("bombalı pankartlar" dönemi) gerçekleştirmeye çalıştı. Yine tüm "illegalite" vurguianna karşın, legal yayın eksenli bir yeniden inşa çabasına girişti. (MYO olan Devrimin Sesi'ni ise üçüncü dereceden göstermelik bir yayma çevirdi.) Demokrasi perspektifi aşılmadan, "sınıf vurgusunu" arttırmak yalnızca sendikalist bakışın derinleştirilmesi anlamına gelebilirdi. Tüm diger devrimci örgütler gibi TDKP de gençlik eylemliliginin geriledigi, işçi hareketliliginin belirgin şekilde öne çıktıgı bir dönemde işçi sınıfına yöneldi. "İş, Ekmek, Özgürlük" temel şiarı etrafında gerçekleştirilen bu yöneliş, sendikalist çerçeveyi aşamadı. TDKP'nin illegal ve legal yayınları iocelcndiginde, ortaya konulan "sınıf politika"larının sendikal çeperi hemen hiç aşmadığı görülecektir. "Sendikalara Karşı Tutum", "Sendikalarda Dev•rimci Egitim", "Sendikal Politikamız Ne Olmalıdır?" -sınıfla birleşme sorunlarını işleyen yazıların hemen tümünün başlıkları bu minvaldedir. Demokrasi perspektifi aşılmadan, "illegalite" vurgusunu arttırmak da ilkesel bir kavrayış ilerlemesini göstermez, göstermedi. Bu yargımız, TDKP'nin toparlanma sürecine legal araçlar yörüngesinde girmesinden dolayı degildir yalnızca. Çok daha önemlisi, iliegalite açısından sözde ileri vurgular taşıyan konferans, bizzat bu konuda bugünkü liberalleşmenin, legal particiligin ideolojik arka planını da açıga çıkaran ilginç tanımlamatarla doludur. "Faşist diktatörlük altında ve komünizmin polis ve jandarma terörüyle bastırı/dığı bir ülkede proletarya partisi il/ega/ örgüt/enrnek zorundadır." (Konferans Kararları, s. I 08) * Oysa teslimiyetçi-reformisı e�ilim, başka bir şeyi değil, tam da partinin sözümona "devrimci-komünist" e�ilimi tarafından yayınlanan ve yukarıda alıntıladığımız "Yeni Bir Arayış mı?" yazısındaki perspektifi savunmaktaydı! Bu utanç verici reformisı belgenin yazarları hala TDKP'nin içinde, dahası başındadırlar. Bu kadarında henüz bir şey yok; asıl önemli olan bu sapıamanın arkasındaki temel yaklaşımdır: "Siyasi özgürlügün olmadıgı bir ülkede komünist çalışma ancak iliegailik ve gizlilik sayesinde istikrar ve süreklilik kazanabilir." (Konferans Kararları, s. 129) İliegalite ve gizlilik sorununa bu yaklaşımın özünde sosyalizm degil, demokrasi perspektifi vardır. Bu yaklaşım iliegalite ve gizlilik sorununu bir bütün olarak burjuva düzenin kendisine karşı dcgil, farklı burjuva rejimiere göre ıanımlamakıa, burjuva rejim demokratikleştigi ölçüde, komünist çalışmanın istikrar ve sü . rektiligi için iliegalite ve gizliligin gerekli olmadıgı savunulmaktadır. Dolayısıyla bu bakışaçısından bakıldıgında "demokratikleşme"nin azçok hissedildigi bir ortamda, legal partiye dogru adım atmak da son derece dogaldır. * * * Tüm diger devrimci-demokrat akımlar gibi, TDKP'nin de legal parti rüzganna kapılmasını koşunandıran temel etken, demokrasi ufkunun aşılamamasıdır. Ne var ki, bu aynı perspektifle dün fiilen düzen karşısında devrimci bir konumda olan bu akımların, bugün reformeulaşma sürecine girmesinde, evrensel plandaki gelişmelerin mevcut ideolojik bunalımı derinlcştirmesinin, sınıf hareketindeki konjonktürel durguntugun, düzenin "demokratikleşme" manevrasının vb. de önemli etkileri vardır. TDKP de tüm diger benzerleri gibi ideolojik-siyasi platformunda kısmi düzeltmelere giderek, gelecek dönemde önemli bir maddi güce ulaşabilecegi beklentisiyle toparlanma sürecine girdi. Dogu Avrupa ve SSCB'deki çöküşe "çökenin sosyalizm olmadıgı, sosyalizmin kalesi Arnavutluk'un sarsılmaz biçimde ayakıa oldugu" propagandasıyla karşı koymaya çalıştı. Arnavutluk'la yaşanan ani ve hızlı çöküş sürecine kadar bu çabasında azçok başarılı da oldu. Ne var ki, Arnavutluk da aynı süreçte ve benzer biçimde bir çöküşle karşı karşıya kalınca, TDKP'nin ideolojik-siyasi platformu iyice tartışmalı hale geldi ve ideolojik bunalımı derinleşti. Kendisini ne geçmiş dönemde oldugu gibi pratik-siyasi bir performansla ayakıa tutabilen, ne ideolojik alanda bunalımdan çıkabilen, ne de sınıf ya da emekçi kesimler içinde kitlesel mevziler edinebiten TDKP açısından, siyasal plandaki "varolma hakkı"nı korumak kendi içinde belirleyici bir amaca dönüşmüş bulunuyor. TDKP açısından bunalımdan kurtulabilmek, bir yenilenme yaşayabilmek, kendisini ve evrensel dayanaklarını köklü bir biçimde eleştiriye ıabi tuıabilmekle mümkündü. Bu yapılamadıgı ölçüde TDKP'nin geriye düşmesi kaçınılmazdı. TDKP bugün bu kaçınılmazlıgın tasfiyeci sonuçlarını yaşıyor. Gelinen yerde, TDKP'de köklü bir yenilenme çabası yerine, kerıdi varlıgını reformist yönetimlerle koruma kaygısı daha öne çıkmaya başlamıştır. Yogun biçimde gündeme getirilen Deniz Gezmiş kampanyaları, vakıflar aracılıgıyla geçmiş devrimci degerierin libcralcc bir istisman ve legal alana dogru bir evrim, tüm bunlar TDKP'nin "yeni yönetiminin" ilk göstergeleridir. TDKP liberalleşmede şimdiden büyük mesafeler almış bulunmaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-