Doğu nedir?- D.Küçükaydın

Coğrafi olarak güneşin doğduğu yön demektir. Birçok dilde doğu zaten güneşin doğduğu ülke ya da taraf anlamına gelen sözcüklerle karşılanır. Bizzat Anadolu sözcüğü de böyledir. Eski çağın Grekleri için güneş küçük Asya yarımadasından doğduğu için, buraya Güneşin Doğduğu Yer diyorlardı. Ama dünya yuvarlaktır. Doğu da bir yer değil, yöndür. Bu demektir ki, dünyanın her yeri doğudur. Amerika'nın Uzak Batı'sı da Uzak Doğu'daki Japonya'ya göre Uzak Doğu'dur. Demek ki doğu sözcüğü, ancak bulunulan yere göre bir anlam taşımaktadır. Bu da bir yön olarak değil ama bir yer olarak Doğu'nun ancak belli bir koordinat sistemine göre var olabileceğini gösterir. Bu gün dilimize yerleşmiş Doğu ve Doğu Toplumu kavramları, çok Açıktır ki, Avrupa'da doğup gelişen Kapitalist burjuva uygarlığının kavramlarıdır. Doğu, Orta Doğu, Uzak Doğu, Batı, Orta Batı, Uzak Batı gibi coğrafi adlandırmaların hepsi, özünde batı Avrupa'nın Koordinat sisteminin bakış açısından kullanılan birer mekan adlandırılmasıdır ve coğrafi bir kavram olarak bile nötral adlandırmalar değil, coğrafyanın Avrupa merkezli bir kavranışını içerirler. Doğu kavramı, coğrafi bir kavram olarak bile masum, tarafsız bir kavram değildir. Ama Doğu, sadece coğrafi bir kavram değildir; aynı zamanda sosyolojik ve tarihsel bir kavramdır. Bütün kapitalizm öncesi uygarlıklar, Çin, Hint, Pers, Doğu Akdeniz uygarlıklarının hepsi, Kapitalizmin doğduğu Batı Avrupa'ya göre Doğu'da olduğu için, Doğu sözcüğü aynı zamanda, bu uygarlıkların tarihinden gelen, bu uygarlıklara ilişkin anlamında da kullanılır. Bu uygarlık alanları, tam da prekapitalist uygarlık alanları oldukları için daha sonra kapitalizm karşısında geri kalıp sömürgeleştiğinden, Doğu sözcüğü aşağılayıcı bir anlama da sahiptir. Daha sonra Kurtuluş savaşlarının yükselişinin bir yansıması olarak, buralarda yaşayan halkların dilinde Doğu, bu sefer, var olan durumda pek övünülecek bir yan olmadığından, eski uygarlık beşiği geçmişe bir gönderme içerir ve olumlu bir anlam yüküyle kullanılır olmuştur. Bu değer yüklü anlamlardan soyutladığımızda, Doğu, Prekapitalist uygarlıkların yayıldığı yerler anlamına gelir. Ne var ki, bunun yerine Doğu sözcüğünün kullanılması, sık sık anlam kaymalarına ve karışıklıklara yer açar. Coğrafi Doğu kavramı, bu sosyolojik Doğu kavramının yerini alır. En tipik örnek Japonya'dır. Japonya, coğrafi olarak Doğu'nun doğusundadır, ama sosyolojik ve tarihsel olarak bir "Doğu Toplumu" değildir. Çünkü Japonya, tıpkı Britanya Adaları gibi uygarlığa çok geç girmiş, Doğulu olma fırsatı bulamamış (yani Uygarlığa fazla bulaşamamış) ve tam da bu sayede Doğulu olamadığı için Batılı olmuş bir ülkedir. Yirminci Yüzyılın başında, Japonya'nın Çarlık Rusya'sına karşı kazandığı askeri zaferi, Doğu'nun Batı'ya karşı bir zaferi olarak selamlayan Lenin gibi Marksistler bile, ezilenlere sempatilerini belirtmek için bu coğrafi ve sosyolojik anlamlar arasında kayma yaptıklarını fark etmezler. Japonya'nın Rusya'ya karşı zaferi, Doğu'nun Batı'ya değil; yine Batı'nın Doğu'ya karşı; Kapitalizmin Asyalılığa karşı bir zaferiydi. Çarlık Rusya'sı, coğrafi olarak daha Batıda olmasına rağmen; sosyolojik olarak, Japonya'ya göre çok daha Doğulu ve Asyatik bir ülkeydi. Ve de tam bu nedenle yenilmişti Japonya karşısında. Fas ve Cezayir, bu gün Batılı denen birçok ülkeden çok daha batıdadırlar coğrafi olarak, ama onlar tarihsel ve sosyolojik olarak, ta Fenikelilerden beri, prekapitalist uygarlıklar çemberine girdiklerinden doğuludurlar. Özetle, Doğu demek, sosyolojik olarak, prekapitalist uygarlık demektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-