Wall Street Journal "Kürtler ve Türklerin birbirlerine daha çok ihtiyacı var”
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi41Q-PXXDe456g27HTNBYEG-U4CLR9e9xnMNBssUDm1VaBDM8iMFyXjxTn3Q7WjRgVSMPs1KD45FfqQ2D7oK7uqaEuSYC2asm2iWBd6CxTyswlNJPWIe__GQJZalK_b5DVTrlvc1HWuTY/s1600/untitled.png)
“Cihatçı
militanların son dönemlerde Suriye ve Irak içerisinde gerçekleştirdikleri
ilerleme bir NATO üyesi olan Türkiye’nin güney komşularının çevresinde meydana
gelen şiddete nasıl açıkça maruz kaldığını ortaya koyuyor. Ankara dün cihatçı
militan grup Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütü tarafından rehin alınan
80 Türk vatandaşının serbest bırakılması için yoğun bir çabada bulundu.
Yetkililer esirlerin arasında diplomatik çalışanlar, çocuklar ve özel
kuvvetlerin de olduğunu söyledi” ifadelerini kullanan Amerika iş çevrelerinin
gazetesi Wall Street Journal, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, ‘Böylesine
hassas konularda çok fazla açıklama yapmak veya detaylara girmek uygun
olmayabilir. Önümüzde kritik ve dinamik bir süreç var’ şeklindeki
açıklamalarını da aktararak haberine şöyle devam etti:
“Kriz ayrıca
Irak’ın gittikçe tamamen mezhepsel hale dönüşen çatışmalara doğru
sürüklendiğini de gösteriyor. Kürt güçler ülkenin kuzeyinde petrol zengini bir
kenti ele geçirirken, Sünni militanlar Şii Müslümanlar tarafından saygı duyulan
kutsal şehirlere doğru ilerleyeceklerini duyurdular. Türkiye için ise 80
kişinin rehin alınması IŞİD’in cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de yaklaştığı
Ağustos ayı öncesinde sınır boyunca yerel siyaseti de etkileyebilecek dramatik
yükselişini gösteriyor. Örgüt ayrıca Ankara’nın Suriye’de gittikçe genişleyen
bir cihatçı hareket ve en büyük 2. ihracat pazarı olan Irak’ta artan şiddetle
beraber nasıl yeni bir bölgesel güvenlik görüntüsünün içerisine girdiğine de
dikkatleri çekiyor”.
Royal United
Services Institute görevlisi Aaron Stein’ın, “İran ile beraber Türkiye, komşu
Irak ve Suriye’deki yeni dinamiklere en çok maruz kalan ülkeler. Türkiye şu
anda sınırında iki başarısız devlet ile yüzleşme tehlikesiyle karşı karşıya.
Güvenlik ve ekonomi perspektifinden baktığımızda bu çok tehlikeli ve
öngörülemez bir durum” şeklineki sözlerini de aktaran ABD’li gazete, “Ankara
yabancı cihatçıların Türkiye’nin uzun sınırından Suriye’ye geçerek Başkan Beşar
Esad’a karşı savaşmasına göz yummakla eleştiriliyor. Pensilvanya’da bulunan
Lehigh University uluslararası ilişkiler profesörü Henri Barkey, Türkiye
hükümeti muhtemelen kontrolleri sıkılaştırmak zorunda kalacak ve IŞİD’in daha
da büyümesini engellemeye çalışacak diyor. Barkey’e göre aynı zamanda
Türkiye’nin ABD veya diğer NATO üyelerinin hava saldırıları gerçekleştirmesi
için çok iyi konumlanmış hava üsleriyle Batı kuvvetleri tarafından
gerçekleştirilebilecek herhangi bir saldırıda merkezi rol oynayabilir” şekline
kaydetti.
“Türkiye
medyası dün Türk uçaklarının Musul üzerinde keşif uçuşları yaptıklarını
belirtirken, ordudan bir doğrulama gelmedi. IŞİD ve cihatçı ideolojisi
Türkiye’nin uzun güney sınırında ilk kez karşılaştığı bir türbülans ve
militanlık değil. Son yıllarda Ankara Saddam Hüseyin’in İran ile olan 8 yıllık
savaşı, Irak’ta iki işgal ve Suriye’de son olan olaylarda istikrarını korumayı
başardı. Türkiye aynı zamanda 1984 yılından barış görüşmelerinin başladığı 2012
yılına kadar güneydoğu bölgesindeki ayrılıkçı Kürtler ile ölümcül bir çatışmada
yer alıyordu. Türkiye öte yandan kuzey Irak’ın Kürdistan Bölgesel Hükümeti
(KRG) ile köprüler inşa ederken, Başbakan Nuri Maliki ile olan ilişkilerin
ekşimeye başlaması ve yükselişte olan cihatçı hareket nedeniyle bu ilişki daha
da güçlenebilir” yorumunda bulunan Wall Street Journal, Stein’ın, “Eğer Irak dağılırsa
Türkiye’nin ekonomik ve güvenlik perspektifinden bakıldığında Kürt Bölgesel Yönetimi’nin KRG güçlü olmasına
ihtiyacı olacak. Kürtler ve Türkler’in birbirlerine her zamankinden daha çok
ihtiyacı var” şeklindeki görüşlerine de yer verdi.
Gazete haberine
şöyle devam etti:
“IŞİD’in
elde ettiği kazançlar diğer bazı kanallar üzerinden Türkiye’nin çıkarlarını
tehdit etme potansiyeli taşıyor. Yaşanan şiddet olayları Türk ürünlerinin Irak
üzerinden gittiği Körfez ülkelerine olan rotayı sıkıştırarak ekonomiye zarar
verebilir. Bu durum ayrıca Irak ile gerçekleştirilen ve geçtiğimiz yıl 12
milyar dolar gibi rekor bir seviyeye çıkan ihracatı da sekteye uğratabilir.
Irak, Almanya’nın ardından Türkiye’nin en büyük 2. ihracat partneri. Yükselen
bölgesel tansiyon aynı zamanda petrol fiyatlarını da artırırken, bu durum
enerjiye ihtiyacı olan ülkeleri daha fazla para ödemek zorunda bırakarak
Türkiye’nin cari açığını yükseltebilir. Böylesine durumlar Türkiye’nin yerel
harcamayı azaltarak ihracat üzerinden 820 milyar dolarlık gayrı safi yurtiçi
hasılanın yüzde 7’sini oluşturan cari açığını düşürüp ekonomisini yeniden
hızlandırma planlarını da karıştırabilir. Rehine krizi aynı zamanda
cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılması ve kolayca kazanması beklenen Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimler öncesinde önünde yeni bir zorluğu temsil
ediyor. Başbakan yurtiçinde muhalefet tarafından otoriter olmakla
eleştirilirken, yatırımcılar Merkez Bankası’nın bağımsızlığını sorguluyor ve
Ankara’nın Suriye, Mısır ve diğer konularda tutunduğu tavırlar zaman zaman
Washington ile ayrı düşmesine neden oluyor. Buna rağmen analistler Türkiye
Başbakanı’nın IŞİD tarafından 80 kişinin rehin alınmasını kendi avantajına
döndürebileceğini ve Mart ayında iktidar partisi tarafından seçimlerde kazanılan
zaferin ivmesini artırabileceğini söylüyor”.
Gazete
haberini, ABD risk danışma firması Teneo idari direktörü Wolfgango Piccoli’nin,
“Ankara minimum siyasi zararı görmek için askeri seçenek yerine diplomasi
seçeneğini tercih edeceğini söylüyor. Erdoğan ve yakınlarından çoğunlukla
Türkiye’nin yereline hitab eden genelde gördüğümüz sert dili beklemeliyiz”
şeklindeki görüşlerini aktararak noktaladı.
Yorumlar
Yorum Gönder