AUSTER: “TRUMP VE ERDOĞAN BENZİYOR”
ABD
ve Türkiye’nin siyasi iklimlerini değerlendiren ABD’li yazar Paul Auster,
“Trump ve Erdoğan benzer özelliklere sahip liderler. İkisi de çabuk sinirlenen,
farklı görüşlere ani ve sert tepkiler veren politikacı portresi çiziyor. Beş
yıl önce bizzat başıma geldi, oradan biliyorum” dedi.
Auster yeni romanı ‘4 3 2
1’ için Hürriyet’ten Ali Tufan Koç’a verdiği söyleşide, ABD başkanlık
seçimlerinde Demokrat Parti adayı Hillary Clinton’ın Donald Trump karşısında
yenilgiye uğramasını ‘Hillary
nefreti’yle ilişkilendirdi:
“ABD halkının büyük bir
kesimi Hillary Clinton’a ısınamadı bir türlü. Ona karşı nefret beslediler
hatta. Bu yüzden yarışa ciddi bir dezavantajla başladı. Basın, en başından beri
açığını aradı. Zaman zaman suçladı, hatta şeytanlaştırdı. Milyonlarca demokrat
seçmenin, daha Cumhuriyetçilerin adayı ortada yokken bile Hillary’ye oy
vermeyeceği belliydi. Seçimin seyrini Trumpsempatizanlığı değil Hillary nefreti
değiştirdi. Üstüne, cinsiyetinin dezavantajını tahmin ettiğinden daha çok
yaşadı. Amerikalı, beyaz kadın seçmenin yüzde 52’si, bütün seksist, hatta
kadını aşağılayıcı söylemlerine rağmen Trump’a oy verdi. Kulağa gerçekleşmesi
imkânsız bir oran gibi geliyor ama oldu; gerçek bu”.
ABD’nin henüz kadın başkan
fikrine hazır olmadığını öne süren yazar, Trump’ınpolitikacıların göremediğini
görmesine ilişkin yorumlara da katılmadığını söyledi: “Katılmıyorum bu
analizlere. İnsanlar Obama’ya da ‘Umut’ mesajı için oy vermişti. Trump,
insanları heyecanlandırma ve kışkırtma konusunda bir deha. O, gücünü
kalabalığından alıyor; kalabalık da gücünü ondan. Karşılıklı besleniyorlar”.
ABD’deki politik iklimin
Türkiye’ye benzediğini söyleyen Auster, “ABD’de basın, tarihinde görmediği bir
baskı ve saldırıyla karşı karşıya. Türkiye ve otoriter bir tavırla yönetilen
diğer tüm ülkelerde olduğu gibi, şimdi ABD’de de ifade özgürlüğü tehlike
altında” dedi.
Kızgın ve küskün orta sınıfın
ülkelerin tarihini değiştirecek kritik kararlarda etkin rol oynadığını belirten
yazar, bu sınıfın şansını, gayet sert ve provokatif bir tonda ‘Ben sizi
kurtaracağım, her şeyi onaracağım’ diyen bir lider adayında gördüğünü, Trump ve
benzeri liderlerin böyle yükseldiğini söyledi:
“Trump ve Erdoğan benzer
özelliklere sahip liderler. ikisi de çabuk sinirlenen, farklı görüşlere ani ve
sert tepkiler veren politikacı portresi çiziyor. Beş yıl önce bizzat başıma
geldi, oradan biliyorum.”
Auster 2012 yılında
gazeteci ve yazarların tutuklu bulunmasından dolayı Türkiye’ye gelmeyi
reddetmişti. Bunun üzerine dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, Auster’ı için
‘cahil adam’ diye nitelemiş, “Gelsen ne olur gelemesen ne olur” demişti.
Auster Erdoğan’ın yarattığı
polemiğe ilişkin, “Dönemin başbakanının bizzat cevap vereceği, saldırıya
geçeceği aklımın ucundan geçmedi. İlerleyen birkaç gün, karşılıklı cevap
vererek geçti. Baktım, faydası yok ve söylemek istediklerimi zaten söyledim, sonrasında
susmayı tercih ettim” dedi.
Haksız yere tutuklanan
gazetecilere, yazarlara yeteri kadar destek verilmediğini söyleyen yazar, Türkiye’de tutuklu gazetecilerin, kendisinin
o dönem verdiği demeçle umutla dolduklarını anlattı.
Auster, şu an Türkiye’ye
gelmesinin iyi bir fikir olmadığını da ekleyerek, “İsmini söylemek istemediğim
biri tarafından hoş karşılanacağımı zannetmiyorum” diye konuştu.
Yorumlar
Yorum Gönder