AKP TABANI VE REFERANDUM...
AKP tabanının üç farklı
halkadan oluştuğunu görüyoruz. Bunlardan nicelik bakımından en güçsüz
olanı liberaller. Liberallerin bir bölümü Haziran ve Kasım seçimleri öncesi
AKP'yle kopuşma yaşamışken, bazıları bu
dönemde de desteklerini sürdürmeye devam etmişti. Şimdi bu kesimde büyük
gövdesiyle "hayır"cı olmuş durumda. Ama bu kesim sayısal bakımdan
oldukça küçük bir yekun oluşturuyor ve tek başlarına sonucu etkilemeleri
olanaksız.
İkinci kesim ise çok daha büyük bir ağırlığa sahip. Bu kesimi
dinselleşmeden az çok etkilenseler de cumhuriyetle temel problemi olmayan kentli seküler taban olarak tanımlayabiliriz.
Bu kesimin AKP' ye yönelmesindeki temel faktör kredi/borçlanma yoluyla da olsa
hayatlarında bir refah artışı hissetmeleri ve siyasal istikrar kaygılarıydı.
Son birkaç yıldır her iki alanda yaşanan kötüleşmeler bu kesimi umutsuzluğa ve
karamsarlığa yöneltmiş gözüküyor. AKP bir müddettir bu tabanı umut yaratarak
değil, başka bir seçenek olmadığı inancı sayesinde konsolide etmekte. İstikrar için başkanlık
/tek adam seçeneği söylemi bu tabanın istikrar arayışına da sesleniyor. Fakat
gittikçe daha açık biçimde görülüyor ki," tek adam eşittir istikrar"
söylemi bu kesimde olumlu bir karşılık bulmuyor. Tam aksine istikrar
konusundaki endişeleri artırıyor. Referandumun kaderini belirleyecek olan da bu
tabanın tavrı olacak gibi.Bu kesim içinde oyunu şimdiden "hayır"
olarak belirlemiş olanlar var. Ama büyük gövde kararsız... "Evet"
diyenlerin "evet"i de güçlü değil... Başkanlık sistemini onaylamaktan
ziyade, "hayır" sonucunun bir kaos yaratacağı endişesinden
besleniyor.
Son halka ise "Tayyipci" olarak
nitelendirebileceğimiz kesimden oluşuyor. Bu kesimin başkanlık sistemi hakkında
bir bilgisi de, bilgi edinme kaygısı da
pek yok. Temel tercih belirleme saikleri "Erdoğan'ı seviyor ve
güveniyoruz" olarak özetlenebilir. Bu kesim ise dini duyarlılığı fazla
olanlardan ve yoksullardan oluşuyor.Erdoğan'da hala "halkçı, dindar ve
milli" bir yan buluyor ve bunu önemsiyorlar. Erdoğan'ın başarılı olduğuna
ve bugünkü zorlukları da aşacağına inanıyorlar.Ama bu kesim partiye sıcak değil
aynı ölçüde... "Reis"in bir" yalaka kuşatmasında" olduğunu
ve bu yüzden gerçek "Reis"cilerin adaletsizliğe uğradığını ve
dışlandığını düşünüyor. Yani bu halka içinde de alttan alta büyüyen bir
hoşnutsuzluk var.
***
Kısa vade için en kritik halka kentli seküler taban olarak
görülüyor. Bu kesimin cumhuriyet, laiklik ve demokrasi ile ilgili hatırı
sayılır endişeleri var. Bizzat Erdoğan'ın kendisinin bir kriz unsuruna
dönüşmekte olduğunu seziyorlar.Etkili bir yüklenme ile bu kesimden büyük
oranlarda "hayır" çıkması çok muhtemel.
Son halka ise kısa vadede "hayır"a en zor ikna
edilebilecek kesim. Ama burada da gedikler açmak olanaklı.Dahası bu kesimin içindeki
yoksul ağırlığı, bu kesimin kazanılmasını sol için stratejik önemde kılıyor.
"Hayır"a kazanmak nispeten daha güç diye , bu kesime sırt dönmek,
dışlayıcı bir tutum almak, sol açısından ölümcül bir hata olur.
***
Referandum süreci ile ilgili tanıdıklarım peşi sıra güzel
haberler veriyor şu sıra... Yalnızca son bir hafta içerisinde en az on
arkadaşımdan "hayır"a zaten kendiliğinden ikna olmuş ya da ikna
edilen AKP'lilerle ilgili bilgi geldi.
Aynı süreçte ben de ulaşabildiğim tüm AKP'lilerle diyalog
kurmaya çalıştım. Gerek kendi deneyimlerim gerekse dolaylı gelen bilgiler AKP
tabanında ciddi bir bulanıklık ve hatta çözülme emareleri olduğunu gösterir nitelikte. Bizzat AKP
medyası içinde bile hatırı sayılır bir "hayır"cı olduğunu rahatlıkla
söyleyebilirim.
Bu tablo güçlü
olanaklara işaret ediyor. Ama çalışmak kaydıyla... Bu referandum çok kritik
önemde... Bir "hayat memat meselesi" dersek abartmış olmayız. AKP
tabanı üzerinde yoğunlaşan bir çaba çok önemli. Tüm hayırcılar üçer beşer bir
ekip gibi çalışmak ve geçen seçimde AKP'ye oy vermiş en az iki kişiyi
"hayır"a ikna etmeyi hedeflemek durumunda. Yine bu ekip
"Hayır!" içerikli kitle eylemlerine kendileri dışında ulaşabildikleri
herkesi taşıyabilmeyi de amaçlamalılar.
Bu çalışmalarda kullanılacak dilin çok önemli olduğunu
özellikle vurgulamak gerekiyor. AKP'nin kutuplaştırıcı diliyle tahkim etmeye
çalıştığı bu kitleyi ancak kapsayıcı, birleştirici ve kardeşleştirici bir dil
ile çözebilir ve kazanabiliriz. Onların olası kaygılarını sabırla dinlemeli, iyi
anlamalı ve "Hayır"ın onların özgürlüğü ve refahı içinde çok önemli
olduğunu anlatabilmeliyiz.
Hem yalnızca Erdoğan faktörü nedeniyle değil kim olursa olsun
ilkesel bakımdan tek adamlığa karşı olduğumuzu anlatmalı ama hem de Erdoğan'ın "başarılı ve güvenilir"
olduğu kanaatini de Suriye, FETÖ, Ergenekon, Rus uçağının düşürülmesi,
"dolar satın" çağrısı vb. örneklerden hareketle sorgulatmaya, kırmaya
çalışmalıyız. Ama çalışmayı da"Erdoğan karşıtlığı" temeline
oturtmamalıyız.
Bir seferberlik ruhuyla çalıştığımızda, başarı kesindir.
Yorumlar
Yorum Gönder