KÖŞELERDEKİ GÜNDEM 13 TEMMUZ 2017
Ahmet Hakan Hürriyet " Ahmet Hakan, "Yapacaksan şunların afişini yap"
Ahmet Hakan Cumhurbaşkanlığı tarafından 15 Temmuz anmaları için hazırlanan afişlere tepki gösterdi. Bugünkü yazısında sözkonusu afişlerde Türk askerinin zillit içinde gösterildiğini belirten Hakan, madem ki afiş hazırlayacaktınız " Tek kurşunla FETÖ’cü generali deviren kahraman askerimiz Ömer Halisdemir’in afişini yap.....FETÖ tarafından nasıl aldatıldığının ve kandırıldığının afişini yap...Kutsal topraklara gider gibi Pensilvanya’ya giden milletvekillerinin afişini yap... Bunca FETÖ’cünün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne nasıl sızdırıldığının afişini yap... Hiçbir şeyden haberi olmayan gariban askerlerimizin afişini yapacağına... Her şeyden haberdar olduğu halde kılını kıpırdatmayanların afişini yap..." diye seslendi...
Fatih
Altaylı Habertürk
'te " Kahvehane iskemlesinde bile
söylenmez" başlıklı yazısında TBMM Başkanı İsmail
Kahraman'ın Meral Akşener ile ilgili "Meral Kılıçdaroğlu" çirkin
yakıştırmasını ve Meral Akşener'in bu yakıştırmaya verdiği mektuplu cevabı
köşesine taşıdı. Altaylı, " Kendisine sorarsanız “Espri yaptım” diyecektir ama bu toplum
böyle espri kaldırmaz İsmail Bey.Böylesi sözler, bu ülkede kavga
nedeni, hatta ötesidir.Evli barklı, torun torba sahibi bir kadına böyle çirkin
bir yakıştırma, yapıştırma, espri, latife yapamazsınız.Latife, latif olur.Bu
cümlede ise bırakın “letafeti”, seviye sorunu var." değerlendirmesinde bulundu.
Can Ataklı "Gel de bu sözlere yorum yap" yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz etkinlikleri çerçevesinde yabancı sermayeli yatırımcılarla yaptığı toplantıdaki sözleri ve tutumunu değerlendirdi. Erdoğan'ın öfke, hakaret dolu, türkçeyi bozarak ama etkili bir üslupla yaptığı konuşmaların "fikir, görüş ve içerik yoksunu" olduğunu söyleyen Ataklı, Sözcü'deki köşe yazısında"dünkü konuşması bana göre her açıdan felaketti" nitelemesi yaptı. Ataklı, Cumhurbaşkanın Kılıçdaroğlu'da yönelik tehditkar "yolda yürüyemez hale gelirsin" sözlerinin yanı sıra dünkü konuşmasında en ilginç ve en çok tepki çeken sözlerini de köşesine taşıdı. "AKP Genel Başkanı’nın en “dehşetengiz” sözlerinden biri işçi haklarıyla ilgili. OHAL’in patronları koruduğunu söyleyen Erdoğan “Şimdi grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade edip izin vermiyoruz” dedi.
İnanabiliyor musunuz, ülkeyi yöneten kişi işçinin en doğal hakkı olan grevi sırf patronları korumak için “OHAL’den yararlanarak” engellediklerini söylüyor. Erdoğan’a göre işçinin hakkını aramak için grev yapması iş dünyasını zora sokan bir eylem ve bunu önlemekle gurur duyuyor. Ne diyeyim?"
Aslı
Aydıntaşbaş'ın Cumhuriyet'teki yazısı
ise "Darbeyi atlattık ama demokrasi kuramadık" başlığını taşıyor. Aydıntaşbaş, darbenin
Türkiye'yi kana bulayacak, belki bir iç savaşa götürecek sonuçları olacağını,
darbeyi atlatmanın çok önemli olduğunu belirttikten sonra ama darbenin ardından
geçen 1 yıl içinde demokrasimizi toparlayamadık hatta demokrasiye inanmayan bir
ülke haline geldik değerlendirmesini yapıyor. Aydıntaşbaş bugünkü gelinen
manzarayı şu sözcüklerle özetliyor :"Demokrasimiz her gün baskıcı bir rejim
görüntüsüne bürünürken, darbeyi bertaraf etmenin sevinci kursağımızda kaldı.
Çok değil altı ay içinde, artık demokrasi değil fazla ses çıkaranın kafasının
kopartıldığı bir rejimde yaşadığımız hissini kanıksadık. Sindik."
Yandaş yazarlar içinde aklı temsil edenler yaşanan
Adalet Yürüyüşü'nün ve Maltepe mitinginin siyasal önemini ve verdiği mesajı
doğru biçimde anlayarak Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'ye karşı daha ölçülü ve aklı
selim bir tavra yönelirken, varlıkları iktidarın tetikçisi olmaya bağlı ve bundan başka hiç
bir özelliğe sahip olmayan gazeteciler Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP ile neredeyse
organik bir ilişki olduğu iddialarını ve bu iddialar üzerinden CHP'yi kriminalize etme gayretlerini ara
vermeden sürdürüyorlar.
Star yazarı Ahmet Kekeç'in bugünkü e yazısında rastlıyoruz. Kekeç bugünkü
köşesinde Kemal Kılıçdaroğlu ve bazı CHP
yönetici ve milletvekillerini tam bir
FETÖ vari uslup ve yöntemle "FETÖ'nün arka bahçe elemanları" olarak
niteledi; açık açık FETÖ cü olmaka suçlayıp hedef gösterdi.
Kekeç, “15 Temmuz’un da bir B planı
vardı” başlıklı yazısında 15 Temmuz’un B ve C
planları olduğunu ve şuan C planının yürürlükte olduğunu ve bunu da CHP’lilerin
yürüttüğünü iddia etti.
B planının
çökmesiyle C planının devreye girdiği ve bu planın amacının hem 15
Temmuz’un yarattığı tahribatı gizlemek, hem de darbeye iştirak edenleri (ve
devletten tasfiye edilmiş FETÖ’cüleri) “mağdur” göstererek, istikbaldeki “girişime”
uluslararası meşruiyet oluşturmak olduğu iddiasında bulundu.
Kekeç “Fetullah’ın arkabahçe elemanları” diyerek
CHP’lileri isim isim hedef gösterdi.
Kekeç’in yazısının
ilgili kısmı şöyle:
B planı çökünce,
devreye, otomatikman, defans ihtiyacından kaynaklanan C planı girdi.
Bir kısım
CHP’lilerin seslendirdiği “kontrollü darbe”, “Asıl darbe 20 Temmuz’da yapıldı”
ve “Türkiye’de adalet yok” iddiaları bu planın temalarını oluşturuyor.
Burada amaç, hem 15
Temmuz’un yarattığı tahribatı gizlemek, hem de darbeye iştirak edenleri (ve
devletten tasfiye edilmiş FETÖ’cüleri) “mağdur” göstererek, istikbaldeki
“girişime” uluslararası meşruiyet oluşturmak.
Bu çalışmaları
“Fetullah’ın arkabahçe elemanları” işlevi gören bir kısım CHP’liler yürütüyor:
Kemal Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu, Eren Erdem, Gürsel Tekin, Barış Yarkadaş,
Mahmut Tanal…
Bu isimler, 15 yıl
öncesine kadar CHP camiası tarafından bilinmiyordu.
Daha doğrusu,
hiçbiri, “klasik CHP’li” olarak tanınmıyordu.
Birdenbire zuhur
ettiler.
Hepsinin de mutlaka
FETÖ’yle bir hikâyesi, bir irtibatı, bir alışverişi var.
Klasik CHP’liler,
bir gün, “Bunlar da nerden çıktı?” diye soracaktır… Nerden çıktılar ve ne ara
Atatürk’ün partisi CHP’yi FETÖ’nün stepnesi haline getirdiler?
C Planı akim kalsın…
Bu soru da mutlaka
sorulacaktır!
Yorumlar
Yorum Gönder