yandaş basında adalet yürüyüşü "Benim oğlum bina okur"
Adalet
yürüyüşü ile ilgili iktidar medyasında yeni bir şey yok. Bugün de bu konuyu
kaleme alan köşe yazarları aynı argümanları tekrarlıyorlar. Örneğin Star gazetesinde Hüseyin Gülerce'nin kaleme aldığı "İşte Yürüyüşün Asıl Hedefi" başlıklı yazı ile Sabah
Gazetesi'nde Salih Tuna'nın dün
Mehmet Tezkan'ın yazdığı yazıya atfen "Keşke Fetellah da katılsın diyecek misin?" başlığını koyduğu
yazı da aynı argümanar tekrarlanıyor. Gülerce yazısında "Adalet için değil, iktidara karşı, Erdoğan’a
karşı yürüyorlar. Türkiye’yi Gezi’de olduğu gibi, MİT TIR'larının durdurulması
ihanetinde olduğu gibi dünyaya şikâyet etmek için, bir kara propagandaya, bilgi
kirliliğine, dezenformasyona malzeme çıkarmak için yürüyorlar." derken
Tuna benzer bir biçimde "Manzara-i umumiye "iç savaş" öncesi lansman
çalışması mesabesinde değil mi? Bunun için... Önce "kontrollü darbe"
söylemini dolaşıma soktular, sonra da "Aslan Asker Şvayk"
misali "Kontrollü Kemal"i yürüyüşe mi koştular? Değilse...
Mehmetçiğe kurşun sıkan, halkımıza savaş uçaklarıyla saldıran, Cumhuriyet
Savcısını makamında katleden bilumum terör örgütleri neden mahut yürüyüşü
bu denli destekliyor? Soru şudur: 15 Temmuz öncesi dile getirdiğimiz FETÖ
tehlikesini "yolsuzluk" heyulasıyla dün karartmaya çalışanlar,
bugün "adalet" lakırdılarıyla neyi karartmaya
çalışıyorlar?" diyor.
Yeni Çağ
Gazetesi'nden Aslan Bulut "CHP'yi terör örgütü ilan edin
bari!" başlıklı yazısında siyasi iktidarın ve iktidar basının
CHP'yi kriminalize etme ve terörle bağlantılı gösterme çabalarına tepki
gösteriyor. Erdoğan'ın CHP'yi kastederek
"Terör örgütlerine karşı yapmayı
aklınızdan geçirmediğiniz yürüyüşü, teröristleri ve onlara destek verenleri
savunmak için başlatıyorsanız kimseyi amacınızın adalet olduğuna
inandıramazsınız" ve "CHP'nin
temsil ettiği çizgi artık siyaseten muhalif olma, siyaseten farklı duruş
sergileme, siyaseten farklı söylemde bulunma boyutunu aşmıştır. Terör
örgütleriyle ve onları özellikle ülkemizin üzerine kışkırtan güçlerle birlikte
hareket etme noktasına geldiğini görmek durumundayız." sözlerini
hatırlatarak "Eğer öyleyse, CHP,
terör örgütü ilân edilmeli ve gereği yapılmalı! Yok değilse, bu tür sözler sarf
edilmemeli!" yorumunda bulunuyor.
Ahmet Hakan bugünkü Hürriyet'te "Yürüyüşçüler
Maltepe Cezaevi'ne gitmeyecek" başlıklı yazısında Bülent Tezcan ve
Engin Altay ile konuşmalarından edindiği bilgileri aktardı. Hakan'ın aktardığı
bilgilere göre CHP yürüyüş eylemini üç milyon kişi kapasiteli Maltepe Meydanı'ndaki
mitingle bitirecek; yürüyüş Maltepe Cezaevi'ne kadar sürdürülemeyecek. Hakan'ın
CHP'nin iki önemli yöneticisinden edindiği izlenime göre, CHP'nin en büyük
endişesi İstanbul'a girilirken bir provokasyon yaşanması. CHP bu tür bir
olumsuzluğa karşı İstanbul'a girişte tek sıra yürümek dahil gerekli tüm
önlemleri alacak.
Cumhuriyet
Gazetesi'nden Orhan Bursalı ise
" İktidar halk
içinde saklı, ancak oradan sökülüp alınabilir..." başlıklı yazısında Adalet Yürüyüşü ile siyasetin artık "esas olarak ve
tamamen" halk içinde yürütülmesi aşamasına geçildiğini buradan döngeri
edilmemesini söylüyor.
CHP'nin Enis Berberoğlu'nun
tutuklanmasının ardından gösterdiği tepkiyi doğru ve yerinde bulan Bursalı, "Neden? Çünkü hedefe konmuştu, şimdi de
CHP’yi teker teker avlama dönemine geçmişti iktidar. Dikta kurmanın duru durağı
yoktur. 20 ay içinde 8 -10 - 20 milletvekilini içeri atıp üstelik şu veya bu
terörle ilişkisi palavrasını mahkeme eliyle tasdik ettirmek" gibi
ciddi bir olasılığa karşı CHP'nin eylem yaptığı değerlendirmesinde bulundu. Bursalı'na göre CHP bu saatten sonra
siyaseti " Meclis’teki kukla ve sahne oyunlarında, oradaki söylevlerde,
itişkakışlarda değil... Halk içinde, sokaklarda, caddelerde, kahvelerde,
evlerde, adalet ve barış isteğinde, tarlada, fabrikada, irili ufaklı
alanlarda... " yapmak ve Adalet Yürüyüşü ile başladığı çizgiyi
kararlıca sürdürmek zorunda...
Yorumlar
Yorum Gönder