Barzani'nin Diyarbakır Ziyareti Ne Anlatıyor?
Bütün mücadelelerde, bu ulusal
mücadele dahi olsa, farklı sınıf ve kesimlerin farklı programları olur ve
bunlar çatışır...
Kaldı ki tarihsel gelişimlerin dört
ayrı coğrafyaya, dört ayrı sınıfsal duruma ve gelişme derecesine böldüğü Kürt
hareketi söz konusu olduğunda bu haydi haydi böyledir... Aksini beklemek teorik
bakımdan ütopya pratik bakımdan da en geri programı veri almak anlamına
gelir...
Kaldı ki bu yeni bir şey de
değildir... Söz konusu olan Barzani ve kısmen de Talabani olunca, uzlaşmacı
pratiklerinin galebe çalması için, Kürt hareketinin diğer unsurlarını satmak ve
hatta bizzat onlarla çatışmak pratiğinin tarihi oldukça eskilere dayanır...
Bizim güneyimiz, Kürtlerin ise
kuzeyi, yalnızca nüfus ağırlığı bakımından değil, daha da önemlisi tarihsel,
sınıfsal ve program bakımından da
Barzani'den farklı bir bakış ve tutumu temsil ediyor... İleri veya geri
tutumlar, kaçınılmaz biçimde Kürt hareketi içinde de çatışacaktır... Bunu
bilip, kabul edip, tarihsel ve siyasal saflaşmada buna göre pozisyon almak;
siyasal bakımdan geriye düşmemek için kesinkes tek yoldur...
ABD emperyalizminin Barzani ve Talabani'li çözümü 1990'lı yıllardan beri
gündemdedir. Özal ile başlayan süreçte, Türkiye'ye bu senaryoda biçilen rol
ise, bu çözüme destek vermesi koşuluyla, ABD adına bölgede "Kürtlerin
vasiliği"dir. Fakat bunun için PKK'nin tasfiyesi, olamıyorsa mutlak
surette ehlileştirilmesi, yani "Barzanileştirilmesi" gerekiyordu.
"Serhıldan" denemelerinin istenen sunucu vermemesi, SSCB'de yaşanan
çöküş ve Türkiye'deki devrimci hareketlerin ve sınıf hareketinin dibe vurması
koşullarında PKK'nin, özellikle de Talabani aracılığıyla (PKK-PSD protokolü) bu
role ikna edilmeye çalışıldığını biliyoruz.
Doğrusu bu noktada belirli bir mesafe alınmadığı da söylenemez.
PKK'nin bu süreçten sonra "devrimci
çözüm"de ısrardan vazgeçtiğini ve kapısını "sistem içi/reformcu"
çözümlere açtığını; diplomasiyle silahlı mücadele arasındaki öncelik ilişkisini,
eskisinden farklı olarak diplomasi lehine değiştirdiğini biliyoruz.
Öcalan'ın yakalanarak Türkiye'ye
teslimi de bu senaryonun realize edilebilmesi amacından bağımsız değildi.
Barzani'nin Türkiye'ye getirilmesi bir kez daha Öcalan'a ve PKK'ye çözüm için
"Barzanileşin" mesajıdır.
Bu da göstermektedir ki Öcalan ve/ya PKK, hala emperyalist çevreler ve Türk
devleti açısından, bu emperyalist çözüm için, yeterli ölçüde
geriletilememiştir. Emperyalist çevrelerden ve Türk devletinden özerk
konumlarını korumak ve PKK geleneğini tasfiye etmemek konusunda belirli bir
direnç, PKK çevresinde hala sürmektedir.
Kısacası Diyarbakır ziyareti ve bu
ziyarete yönelik BDP çevresinden gelen tepkiler, emperyalist çözüm dayatması
ile buna teşne edilemeyen PKK çizgisi arasındaki mücadelenin Diyarbakır'da
çekilmiş son fotoğrafıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder