TÜRKİYE’DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ AP GÜNDEMİNDE


Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen oturumda Türkiye’de 15 Temmuz sonrası gazetecilerin durumu masaya yatırıldı. AP bugün konu hakkında bir karar tasarısı oylayacak.
Türkiye’de medya özgürlüğü bir kez daha Avrupa Parlamentosu (AP) gündeminde. Strasbourg’da AP Genel Kurulunda düzenlenen oturumda, Türkiye’de gazetecilerin durumunun 15 Temmuz darbe girişimi sonrası daha da “kötüleştiği” mesajı verildi. Avrupa Komisyonu’nun bölgesel politikalardan sorumlu gazeteci kimlikli üyesi Corina Cretu, oturumda yaptığı konuşmada, ifade özgürlüğü ve özgür, çeşitli ve bağımsız medyanın AB’nin temel değerlerinden olduğunu hatırlattı. Türkiye’deki mevcut durumu “kaygı verici ve kabul edilemez” olarak tanımlayan Cretu, medya özgürlüğü önündeki engelleri kaldırması için Türk hükümetine çağrıda bulundu. Cretu Avrupa Komisyonu’nun “Türkiye ile diyalog ve Türkiye’de ilerleme sağlanması için üyelik müzakerelerini en iyi yol olarak gördüğünü” vurguladı.
AP’nin sayıca en önemli grubu olan Hristiyan Demokratlar adına konuşan Alman parlamenter Renate Sommer, Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü kalmadığını ve cadı avı başlatıldığını savundu.
AP sosyal demokratları adına söz alan Türkiye raportörü Kati Piri ise, AP’deki tüm siyasi grupların Türkiye’de hapiste olan gazetecilerin serbest bırakılması çağrısında bulunduğunu söyledi. Gazetecilerin işledikleri suçlar için değil, görüşleri için hapiste olduklarını” dile getiren Piri, Türkiye’nin yüzleştiği zorlukların üstesinden ancak demokrasiyi kuvvetlendirerek ve normale dönerek gelebileceğini kaydetti.
Muhafazakar Grup adına konuşan Belçikalı parlamenter Marc Demesmaeker de, medya özgürlük ve bağımsızlığı olmaksızın demokrasiden söz edilemeyeceğini söyledi. Demesmaeker, Türkiye’nin bu haliyle AB adayı statüsüne layık olmadığını savundu.
Yeşiller Grubu adına konuşan Alman parlamenter Rebecca Harms ise 15 Temmuz gecesi siyasi yaşamının en kötü anlarından birini yaşadığını ve Türkiye ile kırılma noktasına gelindiğini anladığını söyledi.
AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Yunan parlamenter Manolis Kefalogiannis ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Lozan Antlaşması’nı sorgulamasını eleştirdi. Bu durumun soru işaretleri uyandırdığını ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu dile getirdi.
Oturumda söz alan bazı parlamenterler, kendilerine ayrılan sürenin bir bölümünü Türkiye’de hapiste olan gazetecilerin isimlerini okumaya ayırdı.
Oturum öncesinde Cumhuriyet gazetesi eski genel yayın yönetmeni Can Dündar, AP Liberal Grup üyesi Alman parlamenter Alexander Graf Lambsdorff himayesinde basın toplantısı düzenledi. Türkiye’de basının baskı altında olduğu mesajı veren Dündar, muhaliflere karşı  ‘cadı avı’ yürütüldüğünü savundu. Dündar Avrupalı gazetecileri Türk basını ile dayanışmaya çağırarak,  Türkiye’de ifade ve medya özgürlüğü için destek istedi. Basın toplantısına katılan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) kuruluşu temsilcisi ise Türkiye’yi ‘dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi’ olarak tanımladı.
Dündar, liberaller, yeşiller ve komünistler  tarafından AP tarafından her yıl insan hakları savunucularına verilen Sakharov Ödülü’ne aday gösterilmişti.
Karar tasarısında neler var?
AP, genel kurul oturumunun ardından 27 Ekim Perşembe günü ‘Türkiye’de Gazetecilerin Durumu’başlıklı bir de karar tasarısı oylayacak. AP’de temsil edilen 8 siyasi gruptan 7’si tarafından ortaklaşa hazırlanan taslak metinde,15 Temmuz darbe girişimi şiddetle kınanıyor. Buna karşılık, başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişiminin orantısız ve yasadışı eylem ve önlemlerle meşru ve barışçıl muhalefeti daha fazla boğmak ve gazeteciler ve medyanın ifade özgürlüğünü barışçıl biçimde kullanmasını engellemek için Türk hükümeti tarafından mazeret olarak kullanılmaması isteniyor.
Taslakta, aralarında Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Aslı Erdoğan, Murat Aksoy, Ahmet Altan ve Mehmet Altan gibi tanınmış isimlerin de bulunduğu, suç işlediklerine dair somut delil olmayan gazeteci ve medya çalışanlarının serbest bırakılması çağrısında bulunuluyor. Gazetecilerin gazetecilikleri veya sözde bağlantıları nedeniyle tutuklanmamaları ve geçici gözaltı uygulamasının istisna kalması gerektiği belirtiliyor.
Taslak metinde, özgür ve çoğulcu basının, suçsuzluk karinesi ve yargı bağımsızlığı gibi, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğu hatırlatılıyor. OHAL uygulamasının yurtdışına kaçan veya saklanan gazetecilerin ailelerine “baskı” olarak kullanıldığı görüşü dile getiriliyor.
Türkiye’de 150’den fazla medya kuruluşunun kapatıldığı belirtilip, yeniden açılmaları, bağımsızlıklarının sağlanması ve görevden uzaklaştırılan çalışanların dönüşüne izin verilmesi isteniyor. Özel medya kuruluşlarına kayyum atamak için Ceza Kanunu’nun kötüye kullanımından vazgeçilmesi çağrısında bulunan AP, Türkiye’de görev yapan yabancı muhabirlerin korkutulması ve sınırdışı edilmesini de kınıyor.
Karar tasarısında, Türkiye’nin gerçek bir terör tehdidiyle yüzleştiği not edilmekle birlikte, geniş tanımlı terörle mücadele yasalarının ifade özgürlüğü haklarını kullanan gazetecileri cezalandırmak için kullanılmaması gerektiği kaydediliyor. Bu alanda Venedik Komisyonu tavsiyelerinin ivedi biçimde hayata geçirilmesi talep ediliyor.

AP, Avrupa Birliği ve birlik üyesi devletlerden OHAL uygulaması ve gazetecilere karşı açılan davaları  yakın takibe almalarını da istiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-