Genel Grev-Genel Direniş... Ne için ve Nasıl?


 

 Son derece önemli bir döneme giriyoruz. İşçi ve emekçilere yönelik eskisinden çok daha şiddetli ve kapsamlı yeni bir saldırı başladı. Bu, pek çok cepheden birden yürütülen çok boyutlu bir saldırıdır. Yeni saldın dalgasının ilk aşaması olan “istikrar paketi” 5 Nisan günü açıklandı. Beklenildiği gibi “istikrar paketi”nden daha fazla sömürü, daha fazla baskı ve terör çıktı. Özelleştirme, tensikatlar, hayat pahalılığı, sendika- grev ve her türlü örgütlenme hakkının gaspı, ücret ve maaşların dondurulması, destekleme alımlarının ve sübvansiyonların tümüyle ortadan kaldırılmasıvb... Tüm bu iktisadi ve sosyal saldırıların gerçekleştirilmesi için terörün dozajını artırmak da zorunlu.

Bu nedenle bir yandan çeşitli türleriyle darbe senaryoları hazırlanırken, diğer yandan da yeni terör yasasını çıkarmak için hazırlıklar yapılıyor. Açık ki, bu kapsamlı ve tüm emekçileri hedefleyen saldırıyı durdurabilmek ancak en geniş emekçi kitlesini kucaklayan bir karşı direniş hattının oluşturulabilmesiyle mümkündür. Üstelik şu içine girdiğimiz dönemde böylesi bir karşı direnişi örgütleyebilmenin imkanları çok daha artmış bulunmaktadır.

Karşı direnişin yaygın bir  tabana sahip olduğu, bugünkü olayların yeterli açıklıkta ortaya koyduğu bir gerçektir. 5 Nisan’ı izleyen günlerde yaşananlar, işçi ve kamu emekçileri başta olmak üzere geniş emekçi yığınları kucaklayarak büyüyen bir eylem anaforunun oluşmakta olduğunun habercisidir. Yaşanan olaylar, genel grevi, daha ilk adımda işçi hareketinin pratik bir talebi haline dönüştürmüştür. Öyle gözükmektedir ki, sermayenin saldırılarını püskürtebilmek için kısa sürede bir genel grev örgütlenmesi talebi, hayli yaygın ve güçlü bir eğilimdir.

Ne var ki, tam da bu noktada, hareketin önünde yine o önemli ve büyük handikap var. Önderlik boşluğu... Sınıf ve emekçi eylemine politik yolgöstercilik yapacak bir önderlik kurmayının olmayışı sınıf hareketinin bugünkü en büyük dezavantajıdır. Boyutlanarak ve şiddetlenerek gelişen sınıf mücadelesi böylesi bir önderliği  her geçen gün daha acil bir ihtiyaç haline getirmektedir.

Bu nedenle, genel grev-genel direnişi örgütleme mücadelesini aynı zamanda siyasal önderliği  inşa etme mücadelesi haline dönüştürmek kaçınılmaz bir görev gözüküyor.

İşçi hareketinin yaşadığı önderlik boşluğunun bugünkü olumsuz sonucu, hareketin yeniden sendikal örgütlülük kıskacına hapsolmasıdır. İşçi hareketi önderlik yoksunluğunun yarattığı boşluğu sendika bürokrasisini eyleme zorlayarak doldurmaya çalışmaktadır. Oysa ortada geçmiş tecrübelerin yeterince kanıtladığı ve bugünkü olayların da yeniden ve yeniden doğruladığı apaçık bir gerçek var. Sendika bürokrasisinin inisiyatifi parçalanmadan, kararlı ve sonuçalıcı bir mücadele örgütlemeyi düşünmek safça bir hayaldir. 15- 16 Haziran’da, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, Zonguldak eyleminde vb. sayısız olayda sermayeye hizmette hiç bir kusuru olmayan sendika bürokratlarının, bugün de aynı titizlikle sermayeye hizmet edeceği, etmekte olduğu şüphesizdir. Onlar 3 Ocak’ta genel grevi nasıl bir oyuna dönüştürmüşlerse, bugün yapacakları da bundan farklı olmayacaktır.

Bu açık gerçeği görmeden ve hesaplamadan, sermayenin saldırılarını püskürtüp giderek bir karşı saldırıya dönüştürebilmek imkansızdır. Sendika bürokrasisinin ihanetini etkisiz hale getirebilmek için atılması gereken ilk adımlardan biri mücadelenin hedefleri konuşunda netleşmek ve bu hedefler doğrultusunda kararlı olmak ise, diğeri de daha bugünden bu mücadeleyi tabandan örgütleyip yönetecek olan taban örgütlüklerini oluşturmaya çalışmaktır. Eğer bunlar yapılabilirse, bu sayede inisiyatifi sendika bürokrasisinden parça parça almak da mümkün olacaktır.

* * *

Başta da vurguladığımız gibi, işçiler, kamu emekçileri, yoksul Kürt köylüsü, küçük üretici vb. vb. kısacası tüm emekçiler bu saldırıdan zarar görecektir. Dolayısıyla işçilerin düzenin bu saldırısı karşısında tüm emekçilerin desteğini almaya çalışması, onlarla bilikte hareket edebilmesi son derece önemlidir.

Tüm emekçilerin katılımını hedefleyen bir genel grev-genel direniş çizgisi! Mücadeleyi ilerletmek, işçi ve emekçi hareketinin bilinç ve örgütlülük düzeyini yükseltmek, sendika bürokrasisinin ihanetini boşa çıkarabilmek açısından en doğru hat budur.

İşçiler kendi dışındaki emekçilerin desteğini alma doğrultusunda daha aktif dravranabilirlerse, yanlarında mücadeleye hazır geniş bir emekçi kitlesini bulacakları da  açıktır. Eğer bu başarılabilirse,  işçiler ve emekçileri için müthiş bir siyasal eğitim, siyasal sınıf bilincinde, dolayısıyla siyasal önderliği inşa sürecinde  müthiş bir sıçrama olacaktır.

Genel grev-genel direnişin talepleri de kuşkusuz bu temel perspektifle bağlantılı olmalıdır. Bu doğrultuda, işçi ve emekçilerin öncelikli yaşamsal sorunlarını hareketin politik bilinç ve örgütlülüğünü artırabilecek biçimde formüle edilebilmeli ve işlenebilmelidir. Bu talepler herşeyden önce işçi sınıfının ve emekçilerin somut ve acil sorunlarıyla bağlantılı olmalıdır. İşçi sınıfının ve emekçilerin politik bilinç ve örgütlülüğünü geliştirme hedefine hizmet edebilmelidir. Ve işçi ve emekçi hareketini işçi sınıfı önderliğinde birbirine yakınlaştırma yeteneğine sahip olmalıdır. Yanı sıra ve kuşkusuz ki, politik karakteri daha açık taleplerin de propagandasını yapılmalı, işçi ve emekçilerde bu talepler doğrultusunda mücadele isteği de uyandırılmaya çalışmalıdırlar.

Fakat, bu taleplerin genel grev-genel direnişin somut taleplerine dönüşüp dönüşememesinin, tümüyle işçi ve emekçi hareketinin bugünkü bilinç ve hazırlık düzeyiyle ilgili olduğunu da unutmamalıyız.

Bu temel perspektifler ışığında genel grev-genel direnişin  başlıca talepleri  şu şekilde sıralanabilir:

- Özelleştirmeler ve işten atılmalar durdurulsun!

- Zamlar ve “istikrar paketi” geri alınsın!

- Devlet terörüne son, yeni terör yasasına hayır!

- Kirli savaş durdurulsun!

- Kamu çalışanlarına grevli-toplusözleşmeli sendika hakkı!

Genel grevin taleplerini netleştirmek ve bu talepler konusunda kararlı ve ısrarlı olmak, sendika bürokrasisinin genel grevi engelleme ya da 3 Ocak türü bir mizansene dönüştürme çabasının önündeki engellerden biri olacaktır. Ama sendika bürokrasisinin inisiyatifini parçalamak için yalnızca bu yetmez. Bununla beraber, genel grevi sonuç alıncaya kadar sürdürme konusunda kararlı ve ısrarlı bir tutuma sahip olunabilmesi de  gerekir. “3 Ocak soytarılığı değil, militan genel grev!”

Sendika bürokrasinin genel grev konusundaki oyalama, erteleme, hareketi engelleme ve ihanet çabalarının boşa çıkarılabilmesi için atılması zorunlu bir diğer adım ise, taban örgütlülüklerini yaygınlaştırmak, onları daha etkili birer mücadele aracına dönüştürebilmektir.

Bunu başarabilmenin ilk koşulu tüm ileri işçilerin bu komitelerin oluşturulması ve bu komiteler arasında il, bölge ve giderek ülke düzeyinde koordinasyonunun sağlanması için seferber olmasıdır.

Tüm bunlar yapılabilirse, işte o zaman, sonuç alıcı bir genel grev-genel direnişi örgütlemek ve sermayenin heveslerini kursağında bırakmak  olanaklı olacaktır.  (1994)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-