sosyalist enternasyonale gezi damgası



CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de mevsim sonbahardan kışa dönerken, dünyanın farklı coğrafyalarından gelen ve daha iyi bir dünya kurmak için heyecanlarını saklamayan yüzlerce yoldaşımızla birlikte iki gün boyunca bölgesel sorunları ve küresel ekonomiyi masaya yatıracağız” dedi. Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreu ise “Partilerimiz daha kaynaştırıcı, dahil edici, şeffaf olmalı. Karar verme sürecine daha fazla insan katılmalı, yeni hareketleri, mesela Gezi hareketini de içine çekmeli” dedi.

CHP’nin ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de mevsim sonbahardan kışa dönerken, dünyanın farklı coğrafyalarından gelen ve daha iyi bir dünya kurmak için heyecanlarını saklamayan yüzlerce yoldaşımızla birlikte iki gün boyunca bölgesel sorunları ve küresel ekonomiyi masaya yatıracağız”dedi.

CHP’nin, sosyal  demokrasinin evrensel ilkelerini kendi ilkeleriyle buluşturduğunu ve içselleştirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “1976 yılından günümüze kadar, Sosyalist Enternasyonal şemsiyesi altında çeşitli sorumluluklar üstlenen ve bu güzide kuruluşun aktif üyelerinden birisi olan CHP, sadece Türkiye’de değil bölgesinde ve dünyada da haksızlıklar, baskılar ve eşitsizlikler karşısında adaleti, demokrasiyi, özgürlüğü, eşitliği ve çoğulculuğu savunagelmiştir. Şunu da büyük bir gururla belirtmeliyim ki, CHP bu çabaları gösterirken Sosyalist Enternasyonal’in ufuk açıcı ve dönüştürücü rolünden yararlanmıştır” diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, son yıllarda dünyanın büyük bir dönüşüm sürecinden geçtiğini belirterek konuşmasına şöyle devam etti:

“Küreselleşmenin etkisiyle özgürlük ve eşitlik düşüncesi hızla yayılmakta ve halklar baskıcı rejimleri sarsan taleplerini her ortamda ifade etmektedirler. Fakat yaşadığımız bu büyük dönüşüm bazı bölgelerde çok sancılı ve şiddetli olmakta, çatışma ve savaşlar ilerici taleplerin önüne bir engel olarak çıkmaktadır. Türkiye, bu çatışmaların büyük çoğunun yaşandığı bir coğrafyanın, Ortadoğu’nun, coğrafi olarak kıyısında, siyasi olarak ise tam merkezinde yer almaktadır. Büyük umutlarla karşılanan Arap Baharı süreci, bugün kaygı verici olumsuzluklara tanık olmaktadır. Suriye, Libya, Tunus, Mısır, Yemen ve Irak’taki çatışmalar bölgemizin barış, istikrar ve refahını tehdit etmektedir. Bölgemizdeki demokrasi mücadeleleri üç önemli sorunla karşı karşıyadır. Birincisi, aşırı uçtaki gruplardır. Bu gruplar halkların eşitlik ve özgürlük için yükselttikleri çığlığın önünü kesme uğraşı içindedirler. İkincisi, etnik, dinsel ve mezhepsel fay hatlarıdır. Bu fay hatları her yerde gerilmekte ve istikrarsızlık yaratmaktadır. Ayrıca, kadın-erkek eşitsizliği, uluslararası göç hareketleri, modern kölelik gibi olgular da siyasi, ekonomik ve toplumsal istikrarı olumsuz etkilemektedir. Bu durum, bölgemizde demokrasinin yeşermesini engelleyebilir. Üçüncüsü, dışarıdan askeri müdahale olasılığıdır. Dışarıdan özellikle askeri müdahale ihtimali, baskıcı rejimlere meşruiyet sağlayabilir ve radikal grupları cesaretlendirebilir”.

Bölgenin barışına, istikrarına, refahına yönelen tehditler ve demokrasi mücadelelerinin önündeki engellerin Sosyalist Enternasyonal’e büyük görev ve sorumluluklar yüklediğini dile getiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şu değerlendirmelerde bulundu:

“Enternasyonal, baskıcı güçleri ve şiddet yanlısı politikaları elinin tersiyle itmeli, diplomasinin sorun çözücü rolünün arkasında kararlılıkla durmalıdır. Sosyalist Enternasyonal, ilerici güçleri desteklemek için çatışma bölgelerinde ve Birleşmiş Milletler başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlar nezdinde aktif bir rol üstlenmeli ve sorunların siyasi ve diplomatik yollardan çözümü için uygun çabaları desteklemelidir. Bunun için önümüzde önemli bir fırsat durmaktadır. Bu da Suriye’deki savaşı bitirmeye yönelik bir çaba olan Cenevre-2 Konferansı’dır. Kaos ve şiddetin egemen olduğu Suriye’de, çatışmanın taraflarıyla konuşmak ve Cenevre sürecine aktif destek vermek Sosyalist Enternasyonal’in sorun çözme kapasitesini ve gücünü ortaya koyacaktır. Bu bağlamda, bir önceki Konsey toplantısında kurulması kararlaştırılan Suriye Çalışma Grubu etkinleştirilmelidir”.

Kemal Kılıçdaroğlu, küresel ekonomik krizin başlangıcından bu yana uzunca bir süre geçmesine rağmen, farklı yoğunluklarla halen devam ettiğini belirterek şöyle konuştu:

“Piyasaların hiçbir şekilde hata yapmayacağı varsayımı üzerine inşa edilen neoliberal politikalar tüm dünyada milyonların ciddi bedeller ödemesine neden olmuştur. Küresel ekonomik kriz yüz binlerce insanın işsiz kalmasına, eşitsizlik ve yoksulluğun giderek yayılmasına yol açmıştır. Küresel ekonomik düzen, krizleri çözerken insanları değil finans sektörünü ve büyük şirketleri gözetmekte; bir sonraki krize kadar insanları ezerek yoluna devam etmektedir. Başka bir ifadeyle, küresel ekonomik sistem insanlara müşteri ve tüketici olmanın ötesinde bir rol biçmemektedir. Küresel rekabet gerekçesiyle sürekli geriletilen ücret ve yaşam standartları, zayıflatılan örgütlü toplum ve çalışma yaşamı, bozulan gelir dağılımı, başta gençlerde olmak üzere artan işsizlik dikkatle ele alınması gereken sorunlar olarak varlığını halen korumaktadır. Küresel sorunlar, küresel koordinasyon ve işbirliği ile aşılabilir. Sosyalist Enternasyonal, üreten, ürettiğini hakça paylaşan ve refah içinde yaşayan insanların dünyasını güçlü bir şekilde savunmalıdır. İnsanı odağına almayan hiçbir politika sürdürülebilir değildir”.

Kılıçdaroğlu konuşmasını Enternasyonal’in kurucusu Willy Brandt’ın “Savaşın yokluğu barış demek değildir. Kalıcı ve adil bir barış sistemi, bütün uluslar için eşit kalkınma fırsatlarıyla mümkündür” sözleriyle noktaladı.

Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nın açılış konuşmacılarından olan Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreu, Yunanistan’daki hükümetin güven oylamasına katılmak üzere Yunanistan’a gittiğinden toplantıya gecikmeli olarak katıldı. Saat 12.00 sıralarında toplantıya gelen Papandreu yaptığı konuşmada bir süre önce ABD’ye giderek, konferans verdiğini anlattı. Papandreu, “Çok soru aldım. ‘Sosyalist olmak ne demek ve neden sosyalist oluyorsunuz?’ diye sordular. ‘Temsil ettiğimiz değerler, demokrasi, insan hakları, sosyal adalet, sürdürülebilir ve yeşil büyüme ile ihtilafların barışçıl çözülmesi’ dediğim zaman çok alkış aldım. Bu temel değerler, küreselleşen ekonomide daha da zorlukla karşılaşıyor. Bireysel olarak, rekabetçi bir çabayla insanlar birbirlerini geçmeye çalışıyor” diye konuştu.

Doğan Haber Ajansı’na göre,  demokrasinin, pek çok cephede mücadele etmek olduğunu belirten Yorgo Papandreu, “Birinci cephe, özgürlük mücadelesi; otoriter liderlere, diktatörlere karşı bir özgürlük hareketi. Tıpkı Suriye’de gördüğümüz gibi. İkincisi, demokrasiye geçiş dönemi; temel ilkeleri güçlendirmek, yeni bulunan özgürlükleri daha güçlü hale getirmek, yeni otoriterliği, dogmalığı, kökten inanışları bir kenara itmek ve vatandaşları özgürleştirmek. Üçüncü olarak demokrasiyi yeniden kurmaya çalışmak. Otoriter liderler, dini liderler, insanların temel ilkelerini göz ardı ediyorlar, azınlık hakları gibi, kadın hakları gibi. Biz, Türk kadınlarının kendi hakları için yaptıkları mücadelede onlarla birlikteyiz, onları destekliyoruz" diye konuştu. Papandreu, bir rapora göre, siyasi partilerin toplumlarda en çok yolsuzluk yapan kurumlar olarak görüldüğünü aktararak, "Demokrasinin iyi işleyebilmesi için sorumlu partilere ihtiyaç var. Partilerimiz daha kaynaştırıcı, dahil edici, şeffaf olmalı. Karar verme sürecine daha fazla insan katılmalı, yeni hareketleri, mesela Gezi hareketini de içine çekmeli” ifadelerini kullandı.

Belçika Başbakanı Elio Di Rupo da konuşmasına, Haiyan tayfununun binlerce kişinin ölümüne neden olduğu Filipinler’de yaşananlardan dolayı üzüntüsü dile getirerek başladı. Mali’de gazetecilerin öldürülmesini de kınayan Rupo, “Hiçbir şiddetin açıklaması olamaz. gazetecileri öldürmenin mazereti olamaz” dedi. Rupo, Avrupa’nın mali krizden sıyrılamadığını belirterek, sosyal güvenliğin yüksek olduğunu Avrupa ülkelerde krizin, sosyal güvenlik sistemlerinin yok edilmesi için bir bahane olarak kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi. Özgürlük taleplerini dikkate almak gerektiğini vurgulayan Rupo, “Yüzyıl sonra ilk defa kimyasal silah kullanıldı. Şam’da kullanılan bu silahlar yüz yıl sonra daha da barbarca kullanıldı, sivilleri masumları hedef aldı. Bugün bir barbarlığın, zalimliğin sonu için, demokrasi, özgür bir toplum için mücadele verenlerin yanında olmalıyız. Her nerede acı çekiliyorsa biz de bu mücadeleye katılmalı, acılara son vermeliyiz. Umuyorum ki, diplomasi muzaffer çıkacaktır. Muhalefeti de selamlıyorum, Cenevre toplantısına katıldılar. Bu kriz bir başarısızlıkla sonuçlanmamlı. Bu süreç bütün bileşenlere bir araya gelme imkanı vermeli. Ortadoğu ‘da İsrail ve Filistin arasındaki barış müzakerelerine destek vermemiz gerekiyor. Gerçek çözüm isteyenlere bir destek olmalıyız. İran’da da ay sonunda önce umuyorum ki bir çözüm bulunur ve İran’ın nükleerleşmesinin önüne geçilir. İçimizdeki kişilerin tek başına tecrit olmuş eylemleri işe yaramaz, yetmez; sefaletle, fakirlikle mücadele, çevresel kaynakların korunması için hep birlikte mücadele etmeye devam edelim” diye konuştu.

Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala da, önümüzdeki yıllarda izleyecekleri yolu tespit etmek için toplandıklarını ifade ederek, “Demokrasi, insan hakları için büyük mücadele var bu bölgede. Biz 168 partiden gelen kişiler, demokrasinin mimarlayız. Bütün dünyadaki geçiş dönemine yardımcı oluyoruz. Arap dünyasında demokrasi için mücadele eden insanlara destek veriyoruz” dedi. Ayala, ortak amaca yönelik mücadele etmek için daha fazla insana ihtiyaç olduğunu belirterek, “Tahrir bir sembol haline geldi. Tunus’un caddelerinde aynı şey var. İleriye doğru gidecek tek yol demokrasidir. Geçiş döneminde diğer kişileri de fark etmemiz, onları da görmemiz gerekir. Mursi, Mısır toplumuna anayasayı empoze etmeye çalıştı ve arkasından bir askeri darbe geldi. Her ikisi de doğru yol değil. Doğru yol, ancak demokrasiyi yerleştirerek olur. İnsanlar bir arada barışı ve zorluklara rağmen demokrasiyi getirebilirler. Barış için güvenlik için iyi olan şey ne ise bir orada olacağız” şeklinde kaydetti.

Bu arada konuşma yapmak üzere kürsüye çıkan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Ahmed el-Carba, konuşmasına başladıktan bir süre sonra salondan gelen tepkiler üzerine sustu. Salondakilerin tepkisinin Arapça tercüme bulunmamasından kaynaklandığı ortaya çıktı. Bunun üzerine el-Carba’nın konuşması ardıl olarak çevrildi. Ahmed el-Carba, “Suriye’nin sesini duyurmak için buradayız. Sizler, bütün dünyada barış ve insanların özgürlüğünü savunan insanlarsınız. Birlikte çalışıyorsunuz. Ülkemizde diktatörlük rejimi var. Gayet iyi biliyorsunuz ki, bir savaş var Suriye’de. Burada bulunan sizler Suriye halkına yardımcı olabilirsiniz. 43 yıldan bu yana Suriye halkının özgürlüğü engelleniyor. Aynı aileden 150 kişi bizi yönetiyor” dedi.

İstanbul’da düzenlenen toplantıya  CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra Sosyalist Enternasyonal Başkanı George Papanreou, Sosyalist Enternasyonel Genel Sekreteri Luis Ayala, Belçika Başbakanı Elio Di Rupo, İsrail İşçi Partisi üyesi Colette Avital, Porto Riko Bağımsız Partisi Genel Başkanı Ruben Berrios, Tunus Meclis Başkanı Mustapha Ben Jaafar, Kamerun Sosyal Demokrat Cephesi’nden Chantal Kambiwa, Ermenistan ARF-D Merkezi Büro üyesi Mario Nalpatian, Venezuella Demokratik Hareketi Partisi Genel Sekreteri Henry Ramos, Brezilya Demokratik İşçi Partisi ve Federal Milletvekili Carlos Eduardo ve çok sayıda davetli katıldı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-