ANKARA VE TURİZM


 

Ankara, geride bıraktığımız ay içinde Turizm Haftası’nı hüzün dolu bir boynu büküklükle geçirdi. Nasıl geçirmesin ki? Birçok doğal ve tarihi turizm potansiyeline sahip olan Ankara, yıllar içinde bunlara yenilerini kazandırarak turizm potansiyellerini artıracağına, kendi tarihi birikimiyle kavga etti ve sonunda bu tarihi ve doğal değerleri ya yok etti,  ya da fark edilemez hale getirdi.

Türkiye, 2009 yılında dünya genelinde 852 milyar dolar gelir getiren turizm sektöründen 21,2 milyar dolar pay almıştır. Bu rakam Türkiye GSYH’sinin % 3,4 lük bir kısmını oluşturmaktadır (Dünya Turizm Örgütü, 2010) (TÜİK, 2010). Bu rakamlarla Türkiye dünya sıralamasında ilk 10 ülke arasında yer almaktadır.

Ne yazık ki Ankara bugün yerli ve hele de yabancı turistlerin çok tercih ettiği bir il değil. 28 Ağustos 2008 tarihli Milliyet’teki köşesinde Hurşit Güneş’in verdiği bilgilere göre, Ankara’nın yıllık turist sayısındaki payı yalnızca yüzde 1.61…Bunun en önemli nedeni de bizim turizmi güneş ve deniz turizminden öteye götüremememiz. 2009 yılı itibarıyla Türkiye’ye havayolu ile giriş-çıkış yapan yabancıların yalnızca % 2'sinin Ankara'dan giriş-çıkış yaptığı görülmektedir. (TÜİK, 2010). Bakanlıktan turizm işletme belgesi almış olan tesislere 2009 yılında gelen yerli ve yabancı toplam 26,5 milyon kişiden yaklaşık 1,5 milyonu Ankara'daki yaklaşık 19.500 yatak kapasiteli 146 tesiste yaklaşık 2,4 milyon geceleme yapmıştır (Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2010). Yani turistlerin Ankara’da geceleme ortalamaları yalnızca 1, 5 gün civarındadır.

 

Ankara ve Turizm

Turizm deyince akla yalnızca kıyı turizmi gelmemeli… Kültür ve tarih turizmi, dağ ve yayla turizmi, spor turizmi, sağlık turizmi, üçüncü yaş turizmi (emekliler ), doğa, tema ve rekreasyon turizmi, kongre turizmi potansiyelleri de birlikte düşünülmeli.

Bu açılardan Ankara'nın son derece önemli turizm potansiyellerine sahip bir il olduğunu belirtmemiz gerekir. Ankara'nın tarihi ve kültürel miraslarının kapsamlı bir program dahilinde değerlendirilmesi ve “Ankara'nın kültür ve turizm kenti” imajının güçlendirilmesi, son yıllarda ekonomik gerileme süreci yaşayan Ankara ekonomisi için alternatif seçeneklerden biri olarak büyük önem taşımaktadır.

Ankara’da çevre bölgelerde doğa turizminin geliştirilmesi mümkündür. Elmadağ'ın karını; Şereflikoçhisar'ın Tuz Gölü'nü; Evren'in arkeolojik birikimini; Yunus Emre ve doğa turizmine açık nimetleri nedeniyle Nallıhan’ı (Nallıhan Kuş Cenneti’nde yaklaşık 168 çeşit kuş yaşamakta) Sakarya Meydan Savaşının izlerini taşıyan Polatlı’yı, Mitolojik değeri ile Gordion’u ve Kızılcahamam’ın doğasını turizm açısından daha etkin kullanabilmek mümkün.

 
Ankara’da kongre ve kültür turizminin geliştirilmesi de mümkündür. Bugün itibariyle Ankara’da 38 kütüphane, 44 müze, 2 opera ve bale salonu, 10 tiyatro salonu, 26 sinema var. Bunlara hızlı çok daha büyük ve kaliteli yenileri eklenebilir.

Türkiye'de sağlık turizmi giderek önemi ve hacmi artan bir alan haline gelmiştir. Türkiye’ye gelen yabancı turist başına ortalama harcama miktarı 700 dolar civarında iken, sağlık turizmi nedeniyle gelen bir yabancı turistin 3.000-5.000 dolar harcadığı tahmin edilmektedir (Türkiye Sağlık Vakfı, 2010). Sağlık sektörünün Türkiye’de en gelişmiş olduğu Ankara, bu avantajdan en çok yararlanabilecek potansiyele sahip illerimizden biridir. Türkiye'deki 42 JCI akredite belgeli sağlık kuruluşundan 8 tanesi Ankara’da bulunmaktadır. Akredite hastane sayılarının Almanya'da 5, Çin'de 8 olduğu düşünüldüğünde Ankara'nın potansiyeli açıkça görülmektedir. Ankara'nın medikal alanda sahip olduğu bu olanaklara ek olarak diğer bir fırsatı da özellikle Ayaş, Beypazarı, Çubuk, Güdül, Haymana, Kızılcahamam ve Polatlı'da çok zengin termal kaynaklara sahip olmasıdır.

Tematik turizm açısından da gerek Ankara’nın yataklık yaptığı uygarlıkları tanıtan geziler, gerek kurtuluş savaşı mekanlarını tanıtan geziler teşvik edilebilir ve yaygınlaştırılabilir.

Ankara’nın bu potansiyellerini büyük ölçüde atıl bırakılmıştır.

Ankara turizmi uzun yıllardır bırakın yavaş bir ilerlemeyi, basbayağı geriliyor. Mutlak bir gerileme söz konusu turizm alanında.

Ankara Valiliği'nin düzenlediği 'Birinci Kale Toplantısı'nda, Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, en bakımsız kale’ye sahip olduğu için 'Kaleli Şehirler Birliği' diye anılan uluslararası demeğe, çağırıldığı halde, üye olmaya utandığını söylemişti.

Ankara, 2 bin yaşındaki tiyatroyu gömüp üzerine otel yapacak kadar aymazlığın yaşandığı bir başkent haline geldi yıllar içinde… Ankara’ya kent meydanı kazandırılması gibi konular es geçildi. Kentin merkezi çöküşe terk edildi… Çayları ve dereleri yok edildi. Augustus Tapınağı, Roma Hamamı, Ankara Kalesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Hacı Bayram gibi önemli değerleri sahipsiz kaldı. Erken Cumhuriyet Döneminin görkemli mimari yapıları bozulmaya terk edildi; yanlış kullanımlarla değer kaybına uğratıldı.

Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü'ndeki çok önemli müze kapatıldı. Yüz binlerce Ankaralı, milyonlarca Türkiyeli ve yabancı turist bu müzede kapalı kalan Mamutlardan, dinazorlardan habersiz... Çok yakında Güdül'de, binlerce yıl önceye giden Orta Asya Türk mezarlıklarının benzeri bulundu. Bulundu ama kimsenin haberi yok!

Türkiye, 2009 yılında düzenlenen 118 uluslararası kongre ile Kongre Turizmi alanında dünyada 25. sıradadır. Türkiye'de iller içerisinde İstanbul 80 kongreyle 17., Antalya 23 kongreyle 74., İzmir 6 kongreyle 260. olarak sıralanmıştır. ICCA kriterlerini taşıyan en az beş uluslararası kongre düzenlenmediği için ne yazık ki Ankara sıralamada yer almamıştır (International Congress and Convention Association, 2011).

Ankara turizm açısından cazibe merkezi olabilir

Ankara otelcilik, kongre turizmi ve hinterlandındaki doğal ve tarihi değerleriyle turizm potansiyelleri açısından çok önemli yatırım alanlarına sahip.

Ayrıca istihdam yaratma açısından çok büyük bir olanaklar sunan bir alan turizm. En azından inşaat sektörü kadar istihdam kapasitesi olan bir sektör…

Bu potansiyelin hareketlendirilebilmesi için öncelikle tutarlı bir stratejiye ve kararlı bir bakış açısına; ardından da kamilgili tüm kesimlerin ortak inisiyatifini geliştirecek, onları koordine edecek bir yaklaşım ve çabaya ihtiyaç var.

Bu doğrultuda tarımsal alanların, sit alanlarının, tarihi ve kültürel dokunun korunması; altyapı, ulaşım olanaklarının iyi organize edilmesi lazım… Yerel yatırımcının tur operatörü dünya tekellerinin kıskacında mahkum olmaması için onlara sahip çıkılması büyük önem taşıyor.

Ama ne yazık ki Büyükşehir yönetiminde Ankara’nın ekonomisini ciddiye almayan, bazı bankaların merkezinin İstanbul’a taşınması gibi Ankara’nın ekonomik değerlerinin tek tek sökülüp alınması karşısında bile itirazı olmayan bir yönetim var. Bugünkü yönetimde stratejik planlama yaklaşımını görmek bir yana, böylesi bir bakışın izlerine bile rastlamak olanaklı değil…

“Ben yaptım oldu”cu ve “rant sever” bakış açısının hükümranlığında Ankara’ya çok yazık oluyor kısacası…

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PAPAZIN BAĞI: BİR CENNET PARÇASININ HİKAYESİ...

ANKARA’NIN İKİ YÜZYILANA DAMGA VURMUŞ BİR TARİHİ YAPIT: ABİDİNPAŞA KÖŞKÜ

şarap,kadın,şiir...-şiir-