M. Gökçek, Ankara'nın suyu ve yanıtını bulması gereken sorular...
Kızılırmak
Suyuna İlişkin Gerçekler…
Ankara bugün çok büyük bir
tehditle karşı karşıyadır. Kendi halkından gerçekleri saklayan, gizleyen ve
halkın sağlıyla oynayan bir belediye başkanından daha büyük bir sorun olamaz.
21 bir gün sonra Ankaralıya ‘Kızılırmak suyu içiyorsunuz’ demek ve halen hiçbir
soruşturmaya tabi tutulmamak AKP türü demokrasi olsa gerek. Dünyanın başka bir
yerinde olsa bu davranışın bedeli çok ağır olurdu.
Ankara’lı
Gerede’den suyun neden getirilmediğinin
cevabını
istiyor…
Yıllar önce DSİ’nin önerisi,
hazine garantörlüğü ve Japonların kredisi ile Gerede’den Ankara’ya getirilmesi
mümkün olan su, Gökçek’in anlamsız kaprisleriyle getirilememiştir. Yani her
şeyi hazır bu proje deyim yerindeyse suya düşmüştür…
Kızılırmak
için önce İş yapıldı sonra İhaleye çıkıldı…
Melih Gökçek neden
Kızılırmak suyunda bu kadar ısrar etti, bunun nedenini açıklamıyor. İhaleyi
kime ne kadara verdiğini kimse bilmiyor. Şeffaflıktan uzak, halka bilgi
vermekten kaçınan bir yönetim var. Bu yönetim 14 yıldır Ankara’yı Türkiye’nin
en pahalı ve borçlu şehri yaptı. Kimse bunun hesabını sormuyor. Gökçek kamu
kurumlarına olan borçlarını ödemiyor. Biz olan borcunu ödemiyor. Hukuk ve yasa
tanımaz bir zihniyet karşısında AKP suspus oluyor. Söz gelince yetim hakkını
kimseye yedirmeyeceklerinden bahsediyorlar. Peki neden yaşadıkları kentin
belediye başkanın yaptıklarını incelemiyorlar…
Kızılırmak
suyu katıksız zehirdir…
Bütün bilim otoriteleri
Kızılırmak suyunun ağır metaller içerdiğini söylüyor. Suda yüksek oranda
sülfat, klorür ve sodyum bulunmaktadır. Yine alüminyum, nikel ve cıva sınır
değerlerdedir. Yani bu maddelerde sağlığı tehdit edecek noktaya gelebilir.
Kısacası su birçok kanserojen madde içeriyor.
Kızılırmak
suyu için arıtma tesisleri yetersizdir…
Kızılırmak suyu gibi ağır
metallerle dolu olan bir su için en son teknolojilerin varolduğu arıtma
tesisleri gerekmektedir. Oysa bu su için hiçbir arıtma tesisine gerek
duyulmaması halkın sağlığının ne kadar düşünüldüğünü göstermektedir. Kızılırmak
suyunu diğer barajlardan gelen suyla karıştırmak da bir çözüm olmayacaktır.
Çünkü diğer barajlarda zaten az su bulunmaktadır. Bu su bitince ne olacak?
Ayrıca bu suyun arıtılması bir çözüm de değildir. Çünkü suyun aşırı bir biçimde
arıtılması gerekmektedir. Bu ölçüde arıtılınca da suyun kalitesi
düşmektedir.
Gökçek’in
Kızılırmak suyu ile ilgili yaptığı hiçbir açıklama bilimsel değildir…
Melih Gökçek’e buradan
sesleniyorum. Gelsin suyun analizini ODTÜ, ANKARA ve GAZİ üniversitelerine
verelim. Onlar suyu bilimsel ölçütlere göre analiz etsinler ve gerçekleri
Ankaralıya açıklasınlar.
Gökçek suya ilişkin yapılan
tahlillerde su numunelerinin nereden alındığını, ne zamana ve ne sıklıkla
alındığını tek tek halka açıklamalı ve demagojiye bir son vermelidir.
Suyu
içerek test etmek Gökçek’e yakışan bir tavırdır…
Ankara çok renkli bir
Büyükşehir Belediye Başkanı’na sahip. Adam bu kadar ağır metalin olduğu bir
suyu içerek test ediyor. Aslında işin gerçeği bu bir aymazlıktır. Bu çağda
böyle bir zihniyet olamaz. İnsan inanamıyor. Ama adam biliyor ki bir defa su
içmekle bir şey olmaz. Çünkü bu suyun zararlarının ortaya çıkması için sık ve
uzun süreli tüketimi gerekmektedir.
Kızılırmak
suyu birçok hastalığa davetiye çıkarıyor…
Kızılırmak suyunda bulunan
ağır metaller; hipertansiyon, kroner kalp hastalıkları, inme, çocuklarda böbrek
gelişimin engellenmesi, anne karnındaki bebeklerde toksik etki yaparak bebek
ölümü, kanser ve kanser gelişimini kolaylaştırma, anemi, bebek ve çocuklarda
sinir sistemi bozukluklarına neden olmaktadır.
Aynı şekilde bu su, içme
suyu şebekesinde sorunlar, kullanılan elektrikli ev aletlerinde kireçlenme gibi
maddi sorunlara da neden olmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder