Hayvanlara yönelik suçların ceza kanunu içine alınması çare mi?
İşkence, öldürme, tecavüz
gibi ağır suçların ceza kanununda da karşılıklarının olması olumludur. Fakat bu
sorunun gerçek çözümünün ceza sistemini düzenlemekten çok hayvan hakları
konusunda ciddi bir bilinçlendirmeden ve kültürel değişimden geçtiğini söylemek
gerekir. Yalnızca cezalarla ya da cezaları artırarak bu sorunu çözmek olanaklı
değildir. Tıpkı çocuğu terbiye etmek için dayağın normal ve meşru görüldüğü bir
sosyal ve kültürel atmosferde, bu atmosferi değiştirmek için hiçbir adım
atılmazken, yalnızca bu sorunu ceza kanunlarına madde koymakla çözeceğini zannetmek
gibi. Bu koşullarda ya bu maddeleri uygulayamaz hale gelirsiniz ya da eğer uygularsanız daha başka
ciddi toplumsal çalkantıların oluşumuna kaynaklık edersiniz.
Bunun için daha çocukluk
yıllarından başlamak üzere toplumda hayvan hakları bilinci ve hayvan sevgisi
oluşturmak için gereken bilinçlendirme çalışmaları yapılmaladır. Toplumsal
yaşamda genel olarak şiddeti öve her türlü nefret suçunu ortadan kaldırmadan, bu
konulara gereken duyarlılık gösterilmezken, bir kanun değişikliği ile hayvanlara
karşı şiddetin ortadan kaldırılması da olanaklı değildir. Çözümün buradan
geçtiğini unutmamak kaydıyla özellikle de hayvanlara yönelik ağır suçların ceza
kanunu kapsamına alınması ve bu suçların niteliğine göre bazen hapis cezası da
verilebilmesi belli yararlar sağlayabilir.
Ama öncelikle merkezi
idarenin ve yerel yönetimlerin hayvan hakları alanında görevlerini yerine
getirmesi gerekir ki, bu adımların bir inandırıcılığı ve faydası olabilsin.
Merkezi idare, Büyükşehir belediyeleri bu görevi maliyetli bularak görevlerini
yerine getirmiyorsa ve bu görevleri yalnızca hayvan severlere ve hayvan
haklarına saygılı ama bütçesi de son derece sınırlı ilçe belediyelerin üzerine
yıkmaya çalışırlarsa, yapılan bu tür değişiklerin inandırıcılığı ve adalet
sağlama yeteneği son derece sınırlı kalacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder