Toplumcu Belediyeciliğe Doğru... (8)
İLKESEL ÇERVEVE...
Toplumcu belediyecilik neye karşı?
Toplumcu belediyecilik neo-liberal anlayışlara ve küresel krizin yıkıcı etkilerine karşı , kamusal yararı öne çıkaran bir yerel yönetim alternatifi oluşturma gayretidir. Dünyada son otuz yıldır neo-liberal politikalar egemen… Bu politikaların sonucu olarak genel planda sosyal devlet kurum ve anlayışı tahribata uğradığı gibi, kent yaşamı da bu süreçten fazlasıyla nasibini aldı. Kentler üretimci, istihdam edici niteliklerini kaybettiler. Tüketim ve rant odaklı bir kentleşme egemen oldu. Bunun sonucunda kentsel istihdam azaldı. İşsizlik ve kent yoksulluğu çok büyük boyutlara ulaştı. Kentler güvencesiz yığınların yaşadığı güvensiz mekanlar haline geldi. Modern demokratik örgütlenmelerin temel merkezleri olan kentlerin sosyal-kültürel dokusu bireysel ve cemaatsal paralizasyonla dağıldı. Bu sosyal parçalanmanın sonucunda kentsel parçalanma da yaşanmaya başladı. Kentin orta ve üst sınıfları büyük ve güvenli sitelere ve belirli alışveriş merkezlerine sığınırken, kentin yoksulları “kentsel dönüşüm” adı verilen politikalar yoluyla yığınlar halinde kentin çeperlerine sürülmeye başlandı. Farklı toplumsal kesimlerin kendilerine ait ve dışarıya kapalı barınma ve sosyal etkinlik mekanları oluştu. Kent merkezleri ve kent meydanları başta olmak üzere ortak kentsel mekanlar işlevsizleşti, çöküşe ve yok oluşa terk edildi. Kent yaşamı organik niteliğini yitirdi, parçalı ve birbiriyle ilişkisiz yaşam alanlarının coğrafi toplamını ifade eder oldu. Kentlilik bilinci ve sorumluluğu ciddi darbeler aldı. Kentler birer rant alanları, yerel yönetimler kamusal yarar kaygısından ziyade rant merkezli hizmet üreten kurumlara dönüştü. Kentlerin beton yoğunlukları arttı. Yeşil alanlar ve tarihi mekanlar tahrip edildi.
Toplumcu Belediyecilik bu gelişmeler karşısında hangi politikaları öneriyor. İlkeleri var mıdır ve nelerdir?
Toplumcu Belediyecilik; kent yaşamını sosyal ve mekansal açıdan dağıtan, çökerten neo-liberal politikalara ve küresel krizin olumsuz etkilerine karşı, temel olarak şu alternatif ilke ve uygulamaları savunmaktadır.
1-Kent ekonomisinin rant ağırlıklı dönüşümüne karşı, üretimi ve istihdamı teşvik eden gelir artırıcı politikaları uygulamayı öncelikli görmektedir.
2- İstihdam ve gelir arttırıcı projeleri öncelikli olarak görmekle beraber kent yoksulluğunun yarattığı sorunlara onur kırmadan ve şova kaçmadan gıda, giyim, yakacak gibi yardımlarla da müdahale etmeye kapalı değildir.
3- Kent yoksullarıyla beraber artan sorunlardan en fazla etkilenen kadınları, çocukları, engellileri ve yaşlıları koruyucu politikalara öncelik verir.
4- Kentsel sosyal parçalanmaya karşı demokratik kentsel örgütlenmeleri destekler.
5- Eğitim ve sağlık alanında destekleyici politikaları yaygınlaştırmayı hedefler.
6- Neo-liberal politikaların ve küresel krizin birleşik etkisiyle iyice derinleşen kentsel-mekansal parçalanmayı ortadan kaldırmaya kenti paylaşma bilinci ve ortak yaşama sorumluluğunu geliştirecek açık ve kapalı kamusal kentsel mekanlar oluşturmaya öncelik verir. Kent merkezlerini canlandırmayı ve kent meydanı uygulamalarına yeniden anlam ve işlev kazandırmayı amaçlar.
7- Bugün hakim olan kentsel dönüşüm politikalarının kentin ve kent yoksullarının aleyhine geliştiği saptamasından hareketle; kentsel dönüşüm politikalarına alternatif olarak kent yoksullarını ve kentin doğal ve tarihi dokusunu korumayı birinci öncelik gören insancıl kentsel yenileme politikalarını savunur.
8- Kentin bir kimliği olması yaklaşımıyla; kentin tarihi mirasının doğal ve mimari yapıda yaşatılması ve geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yürütür.
9- Kent ulaşımının yaya ve engelli öncelikli olarak planlanması ve toplu taşıma sistemlerine ağırlık verilmesi gerektiğini savunur.
10- Hakim rant eksenli kentleşme anlayışları, kent merkezindeki park ve yeşil alanları ilk fırsatta tümden yapılaşmaya açılmasına, henüz yapılaşmaya açılamayanların ise ticarileştirmesine ve betonlaştırmasına kaynaklık etmektedir. Bu anlayışın karşısında herkes için yürüme mesafesinde ulaşılabilir, kaliteli ve ticarileştirmenin ve betonlaşmanın minimum düzeyde tutulduğu halk için yeşil alan politikası savunur.
11- Çağdaş bir kentin insanı, bitkisi ve hayvanlarıyla tüm canlıların barış ve güven içinde yaşayabildikleri ortak bir yaşam alanı olmasıgerektiği yaklaşımıyla sokak hayvanları konusunda etkin çalışmalar yürütür.
12- Sanatın toplumsal yaşamın özgürleşmesi ve kaliteli hale gelmesi için vazgeçilmez bir öneme sahip olduğu bilinciyle kentin büyük meydanlardaki şov amaçlı pahalı gösterilere indirgemeden ve popüler olanın çekiciliğine teslim olmadan nitelikli sanatsal çalışmaları tüm toplumsal kesimlere yönelik olarak destekler.
13-Ticarileşmiş ve büyük sektör haline gelmiş birkaç spor dalı nedeniyle ihmal edilen spor dallarına özel bir ilgi ve destek sunar. Amatör sporun ve kitle sporunun geliştirilmesine çalışır.Halkın spor yapma olanaklarınıa ulaşma imkanı kısıtlı engelli, kadın vb. kesimlerini öncelikli görür.
14- Tüm toplumsal kesimlerin kentin yönetimine ortak edilmesini ve yönetimin her düzeyinde gelişkin bir katılımcılığı ve demokrasiyi oluşturmayı temel düstur edinir.
15- Kentin tüm kentlilerin “ortak evi” olduğu bilinciyle tüm diğer yerel yönetim birimleriyle ve kentin tüm resmi-sivil kurumlarıyla, üniversitelerle, bilim ve uzmanlık kuruluşlarıyla dayanışmayı ve işbirliği esas alan bir hizmet yarışını savunur.
16- Kent hizmetlerinin güvenceli-örgütlü personel yapısıyla yerine getirilmesi için mücadele eder.
17- Kaynak yaratıcı ve kaynakları kamusal sorumlulukla kullanan belediyedir.
18- Hizmetlerini "Belediye bir şirket değil, halka hizmet etmekle yükümlü, halkın örgütlenmesidir"anlayışıyla yürütür. 19- Belediye'nin aynı zamanda bilinç yaratma sorumluluğu olan bir toplumsal örgütlenme olduğunu düşünür.
20- Hiç bir inancı istismar etmez, bütün inançlara eşit mesafededir ve tüm inançların özgürce yaşanabilmesi için destekleyici uygulamalar yapar.
21-Şeffaf, saydam, dürüst ve şaibesiz bir yönetim olmayı taviz verilemez temel bir ilke kabul eder.
Toplumcu belediyecilik neye karşı?
Toplumcu belediyecilik neo-liberal anlayışlara ve küresel krizin yıkıcı etkilerine karşı , kamusal yararı öne çıkaran bir yerel yönetim alternatifi oluşturma gayretidir. Dünyada son otuz yıldır neo-liberal politikalar egemen… Bu politikaların sonucu olarak genel planda sosyal devlet kurum ve anlayışı tahribata uğradığı gibi, kent yaşamı da bu süreçten fazlasıyla nasibini aldı. Kentler üretimci, istihdam edici niteliklerini kaybettiler. Tüketim ve rant odaklı bir kentleşme egemen oldu. Bunun sonucunda kentsel istihdam azaldı. İşsizlik ve kent yoksulluğu çok büyük boyutlara ulaştı. Kentler güvencesiz yığınların yaşadığı güvensiz mekanlar haline geldi. Modern demokratik örgütlenmelerin temel merkezleri olan kentlerin sosyal-kültürel dokusu bireysel ve cemaatsal paralizasyonla dağıldı. Bu sosyal parçalanmanın sonucunda kentsel parçalanma da yaşanmaya başladı. Kentin orta ve üst sınıfları büyük ve güvenli sitelere ve belirli alışveriş merkezlerine sığınırken, kentin yoksulları “kentsel dönüşüm” adı verilen politikalar yoluyla yığınlar halinde kentin çeperlerine sürülmeye başlandı. Farklı toplumsal kesimlerin kendilerine ait ve dışarıya kapalı barınma ve sosyal etkinlik mekanları oluştu. Kent merkezleri ve kent meydanları başta olmak üzere ortak kentsel mekanlar işlevsizleşti, çöküşe ve yok oluşa terk edildi. Kent yaşamı organik niteliğini yitirdi, parçalı ve birbiriyle ilişkisiz yaşam alanlarının coğrafi toplamını ifade eder oldu. Kentlilik bilinci ve sorumluluğu ciddi darbeler aldı. Kentler birer rant alanları, yerel yönetimler kamusal yarar kaygısından ziyade rant merkezli hizmet üreten kurumlara dönüştü. Kentlerin beton yoğunlukları arttı. Yeşil alanlar ve tarihi mekanlar tahrip edildi.
Toplumcu Belediyecilik bu gelişmeler karşısında hangi politikaları öneriyor. İlkeleri var mıdır ve nelerdir?
Toplumcu Belediyecilik; kent yaşamını sosyal ve mekansal açıdan dağıtan, çökerten neo-liberal politikalara ve küresel krizin olumsuz etkilerine karşı, temel olarak şu alternatif ilke ve uygulamaları savunmaktadır.
1-Kent ekonomisinin rant ağırlıklı dönüşümüne karşı, üretimi ve istihdamı teşvik eden gelir artırıcı politikaları uygulamayı öncelikli görmektedir.
2- İstihdam ve gelir arttırıcı projeleri öncelikli olarak görmekle beraber kent yoksulluğunun yarattığı sorunlara onur kırmadan ve şova kaçmadan gıda, giyim, yakacak gibi yardımlarla da müdahale etmeye kapalı değildir.
3- Kent yoksullarıyla beraber artan sorunlardan en fazla etkilenen kadınları, çocukları, engellileri ve yaşlıları koruyucu politikalara öncelik verir.
4- Kentsel sosyal parçalanmaya karşı demokratik kentsel örgütlenmeleri destekler.
5- Eğitim ve sağlık alanında destekleyici politikaları yaygınlaştırmayı hedefler.
6- Neo-liberal politikaların ve küresel krizin birleşik etkisiyle iyice derinleşen kentsel-mekansal parçalanmayı ortadan kaldırmaya kenti paylaşma bilinci ve ortak yaşama sorumluluğunu geliştirecek açık ve kapalı kamusal kentsel mekanlar oluşturmaya öncelik verir. Kent merkezlerini canlandırmayı ve kent meydanı uygulamalarına yeniden anlam ve işlev kazandırmayı amaçlar.
7- Bugün hakim olan kentsel dönüşüm politikalarının kentin ve kent yoksullarının aleyhine geliştiği saptamasından hareketle; kentsel dönüşüm politikalarına alternatif olarak kent yoksullarını ve kentin doğal ve tarihi dokusunu korumayı birinci öncelik gören insancıl kentsel yenileme politikalarını savunur.
8- Kentin bir kimliği olması yaklaşımıyla; kentin tarihi mirasının doğal ve mimari yapıda yaşatılması ve geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yürütür.
9- Kent ulaşımının yaya ve engelli öncelikli olarak planlanması ve toplu taşıma sistemlerine ağırlık verilmesi gerektiğini savunur.
10- Hakim rant eksenli kentleşme anlayışları, kent merkezindeki park ve yeşil alanları ilk fırsatta tümden yapılaşmaya açılmasına, henüz yapılaşmaya açılamayanların ise ticarileştirmesine ve betonlaştırmasına kaynaklık etmektedir. Bu anlayışın karşısında herkes için yürüme mesafesinde ulaşılabilir, kaliteli ve ticarileştirmenin ve betonlaşmanın minimum düzeyde tutulduğu halk için yeşil alan politikası savunur.
11- Çağdaş bir kentin insanı, bitkisi ve hayvanlarıyla tüm canlıların barış ve güven içinde yaşayabildikleri ortak bir yaşam alanı olmasıgerektiği yaklaşımıyla sokak hayvanları konusunda etkin çalışmalar yürütür.
12- Sanatın toplumsal yaşamın özgürleşmesi ve kaliteli hale gelmesi için vazgeçilmez bir öneme sahip olduğu bilinciyle kentin büyük meydanlardaki şov amaçlı pahalı gösterilere indirgemeden ve popüler olanın çekiciliğine teslim olmadan nitelikli sanatsal çalışmaları tüm toplumsal kesimlere yönelik olarak destekler.
13-Ticarileşmiş ve büyük sektör haline gelmiş birkaç spor dalı nedeniyle ihmal edilen spor dallarına özel bir ilgi ve destek sunar. Amatör sporun ve kitle sporunun geliştirilmesine çalışır.Halkın spor yapma olanaklarınıa ulaşma imkanı kısıtlı engelli, kadın vb. kesimlerini öncelikli görür.
14- Tüm toplumsal kesimlerin kentin yönetimine ortak edilmesini ve yönetimin her düzeyinde gelişkin bir katılımcılığı ve demokrasiyi oluşturmayı temel düstur edinir.
15- Kentin tüm kentlilerin “ortak evi” olduğu bilinciyle tüm diğer yerel yönetim birimleriyle ve kentin tüm resmi-sivil kurumlarıyla, üniversitelerle, bilim ve uzmanlık kuruluşlarıyla dayanışmayı ve işbirliği esas alan bir hizmet yarışını savunur.
16- Kent hizmetlerinin güvenceli-örgütlü personel yapısıyla yerine getirilmesi için mücadele eder.
17- Kaynak yaratıcı ve kaynakları kamusal sorumlulukla kullanan belediyedir.
18- Hizmetlerini "Belediye bir şirket değil, halka hizmet etmekle yükümlü, halkın örgütlenmesidir"anlayışıyla yürütür. 19- Belediye'nin aynı zamanda bilinç yaratma sorumluluğu olan bir toplumsal örgütlenme olduğunu düşünür.
20- Hiç bir inancı istismar etmez, bütün inançlara eşit mesafededir ve tüm inançların özgürce yaşanabilmesi için destekleyici uygulamalar yapar.
21-Şeffaf, saydam, dürüst ve şaibesiz bir yönetim olmayı taviz verilemez temel bir ilke kabul eder.
Yorumlar
Yorum Gönder