Nazım Hikmet ve gerçek vasiyeti
Nazım
hikmet, yerel değerlerle evrensel insanlık değerlerinin hiç birini
küçüksemeden, yok saymadan birbirini besleyen, büyüten, zenginleştiren büyük
bir kardeşlik türküsüdür.
Sarı
saçlarına, mavi gözlerine rağmen o tam bir asyalı, afrikalı’dır. Buram buram Anadolu
kokan mısralarına rağmen o aynı zamanda katıksız bir dünya insanıdır.
Nazım Hikmet
nerede olursa olsun iyiliğin ve güzelliğin dostu ve nerede olursa olsun
haksızlığın ve kötülüğün karşıtıdır. O her gerçek sanatçı gibi dünyanın ve insanlığın
susturulamaz vicdanıdır.
Nazım Hikmet
bilim ve sanatın, evrensel değer ve doğruların, gerçek bir insanseverlik ve
yurt severliğin hiç bir zaman teslim alınamayacağının, yok sayılamayacağının
ölümsüz bir simgesidir.
Öyle ki
nazım hikmet, bütün inkar, yoksayma, yasaklama çabalarına karşın bu topraklarda
her zaman için çok okunan, çok konuşulan ve etki bırakan şairlerin başında
olmuştur. Bütün yasaklara karşın sevgililer birbirlerinin gözlerinin içine
bakarak nazım’ın dizeleriyle aşklarını dillendirmişlerdir.Herbirimiz “bir
ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” yaşanan güzel bir ülke
ve dünya özlemimizi o’nun dizeleriyle birbirimize aktarmışızdır.
İşte
bugün yeniden Nazım’ın yurttaşlık hakkının geri verilmesi ve mezarının Türkiye’ye,
vasiyetindeki gibi “Anadolu’da bir çınar ağacının gölgesine” getirilmesi
yeniden tartışılmakta…
Tüm bu
tartışmalardan bağımsız olarak bizler için o her zaman yurttaşımız olmakla
övündüğümüz gerçek bir yurtsever, gerçek bir dünyalı, çok büyük bir şair ve
düşün insanıdır.
Mezarı
nerede olursa olsun nazım’ın her zaman yüreğimizin en özel bir köşesinde yeri
vardır.
Bu
büyük şairin bugünlerde yurttaşlık hakları geri verilecek midir? Mezarı
anadolu’nun bir köyünde bir çınar ağacının gölgesine defnedilecek midir?
İzleyeceğiz ve hep beraber göreceğiz…
Ama şurası açık ki, nazım’ın vasiyet şiirinde
“traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
Seher aydınlığında
taze insan, yanık benzin kokusu,
Tarlalar orta
malı, kanallarda su,
Ne kuraklık, ne
candarma korkusu.”
Dizeleriyle resmettiği Türkiye özleminin gerçekleştiği
gün, işte ancak o zaman Nazım’ın gerçek
vasiyeti’de yerine getirilmiş olacaktır.
Biz Nazım dostlarına düşen en büyük sorumluluk ve görev
sanırım Nazım’ın vasiyetinin bu gerçek içeriğiyle hayata geçirmek için “güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli
güzel günler, motorları maviliklere süreceğiz” dizelerini yüksek sesle
söyleyerek yılmadan çalışmak olmalıdır. 17.04.2009
Yorumlar
Yorum Gönder