KÖŞE YAZILARINDA ÖNE ÇIKANLAR ALMANYA KRİZİ, KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ DIŞ POLİTİKA ANKETİ...
Bugünkü köşe yazılarında Almanya krizi en
öne çıkan konu...Dün Almanya Türk Büyükelçiyi çağırarak açık bir ültimatom
verdi. Konu Türkiye'de tutuklu bulunan gazeteci ve insan hakları savunucusu
Alman uyruklu vatandaşlar... Almanya bu
isimlerin salıverilmesini istedi ve bir de tarih verdi, 21 Temmuz... Alman
yetkililer bu isimler salınmadığı takdirde de Alman vatandaşlarının Türkiye'ye
gitmemesine yönelik çağrıyla başlayıp bir dizi ekonomik ambargoyla devam edecek
bir sürü yaptırımdan söz etmekteler.
Türkiye ise tutuklananların normal Alman
vatandaşı değil casus olduğunu iddia ediyor. Ayrıca Almaya'nın başta FETÖ olmak
üzere Türkiye karşıtı terör örgütlerini kollayarak dostluk ve müttefiklik
ilişkisine aykırı davrandığı iddia ediliyor. Almanya'ya sığınan ve darbe
girişimine karışan iki "FETÖcü" generalin Türkiye'ye iade
edilmemesini de bu konudaki en güncel sorun ve kanıt olarak gösteriyor.
Konuyla ilgili okunan Murat Yetkin, Taha
Akyol, Fehmi Koru ve Yiğit Bulut'un yazıları bu konuda hakim olan iki ana
yaklaşımı da özetler nitelikte....
Murat Yetkin, Taha Akyol, Fehmi Koru Türkiye'nin iddialarında
haklı yanlar bulunmakla birlikte bunun Almanya ile krizin bu boyuta
getirilmesini haklı kılmayacakları noktasında ortak bir tutum belirtiyorlar.
Yazarlar Türkiye'nin ekonomik ilişkilerinin da AB'nin ve özellikle de
Almanya'nın büyük ağırlık ve özel bir önem taşıdığı hatırlatmasını yapıyorlar. Taha Akyol, Hürriyet'teki "Terör
ve Diplomasi" başlıklı yazısında
"AB için “Bunlar Haçlı ittifakıdır”
dediğimizde kitleler coşabilir, fakat meselenin bir de başka yönü var: Dış
ticaretimizin yarısı Avrupa’yladır. Ülkemizdeki dış yatırımların yüzde 65’i
Avrupa kaynaklıdır. 2016 yılında ülkemize gelen 25 milyon turistin 13 milyonu
Avrupa’dan geldi." bilgisini aktarıyor.
Üç yazar da
Türkiye'nin Almanya başta ABD ve AB ile ilgili eleştirilerinde bazı haklı
noktalar olduğunu teslim etmekle birlikte, sorunların bu aşamaya gelmesinde AKP
hükümetinin giderek otoriterleşen tutumunun ve son dönemdeki OHAL uygulamaların
önemine de dikkat çekiyorlar. Murat Yetkin Hürriyet'teki bugünkü " Almanya Krizi Ciddi" başlıkla
yazısında "Örneğin Alman vatandaşı Steudner ve onunla birlikte tutuklanan,
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı İdil Eser dâhil diğer beş kişi,
terör örgütüne yardımcı olmakla suçlanıyor ama hangi örgüte olduğu dahi
söylenmiyor.
Bu benim aklıma şimdi
Fethullahçıların tezgâhı ilan edilip kapanmış olan Askeri Casusluk davasında,
Türk askerlerinin casuslukla suçlanırken hangi ülke, şirket, ya da çıkar grubu
adına casusluk yaptıklarının dahi yazılmamış olduğunu getirdi.
Cumhuriyet gazetesinden
meslektaşlarımız, Kadri Gürsel, Ahmet Şık ve diğerleri tutuklanmalarının
267’inci gününde 24 Haziran’da çıkarılacaklar mahkeme karşısına; aynı anda hem
PKK, hem FETÖ üyesi olmaktan yargılanıyorlar.
HDP eş-başkanı Selahattin Demirtaş’a
tutuklanmasından neredeyse 10 ay sonraya mahkeme günü veriliyor. Yani yargının
görünümü iyi değil. Bu durum dışarıda hükümetin adeta KHK’lar yoluyla yargıyı
muhalif sesleri bastırma aracı olarak kullandığı algısına yol açıyor." değerlendirmesini yapıyor.
Türk
tarafından Almanla krizine ilişkin argümanlardan biri de bunun Almanya'da
yapılacak seçimlere bir yatırım olduğu... Son olarak Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
İbrahim Kalın, Almanya’nın bu çıkışlarını 24 Eylül’de yapılacak seçimlerde
Türkiye’ye, özellikle de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a vurarak puan toplama
“modasına” bağlayan açıklamalarda bulunmuştu. Fehmi
Koru kendi blogunda kaleme aldığı " "Diplomaside de, tıpkı savaşta olduğu gibi, kavgaya
girmeden kazanılır veya kaybedilir" başlıklı
yazısında bu argümanın geçersiz olduğunu iddia ediyor. Koru, " Hollanda’da, Avusturya’da bu yıl yapılan seçimlerde, Türkiye,
partilerin kampanyalarının önemli konusuydu ve sandıktan çıkan sonuçta da
Türkiye’ye karşı tutumlar etkili oldu. Türkiye karşıtı partiler kaybettiler. Merkel de herhalde bunu
bilebilecek bir politikacı; Türkiye ile didişerek seçim kazanılamayacağını akıl
edecek kadar usta olduğuna da kuşku yok.İki ülke arasındaki sorunu seçimlere
bağlamak bence yanlış." diyor. Yetkin'de aynı konuda " Ama
Almanya’nın Türkiye’ye tehditlerinin blöf olduğu ortaya çıkarsa bu durum ters
tepmeyecek mi? Yok gerçek çıkarsa, Almanya gerçekten bu nedenle tarihi ve derin
ilişkiler içinde olduğu Türkiye’ye yaptırımlara kalkışırsa işler herkes için
iyice çığırından çıkmayacak mı?" sorularıyla sözkonusu argümanın sağlam bir dayanağı
bulunmadığına işaret ediyor.
Aynı konuda Star Gazetesi'ndeki köşesinde " Almanya Yine Hayaller Peşinde..." başlıklı bir yazı
kaleme alan cumhurbaşkanlığı danışmanlarından gazeteci Yiğit Bulut iktidar
çevrelerinin bu konuya bakışının hangi temelde oluştuğu hakkında da bir fikir
veriyor. Her zamanki gibi yazısında yine bolca büyük harfli cümleler kullanan
Bulut'un yazısının bir bölümü şöyle:
"Sevgili
dostlar, bugün YENİ BİR TÜRKİYE var ve eski oyunları oynayacağını sanan iç-dış
odaklar sadece hava alırlar... HAYDİ Buyrun, COĞRAFYAMIZDA KİRLİ OYUNLARINIZI
OYNAYIN! BUYRUN; GÖRELİM BAKALIM EL Mİ YAMAN BEY Mİ YAMAN! GÖRELİM BAKALIM
SONUNUZ NASIL OLACAK! BESLEDİĞİNİZ O TERÖR ÖRGÜTLERİ, SİZİ NASIL YAKACAK!
İçerideki BESLEMELERİNİZ size nasıl hizmet edemeyecek hale gelip, size
saldıracaklar! Türkiye, hedeflerine, her ne pahasına olursa olsun, Allah’ın
izniyle VARACAK!
Başta
Almanya olmak üzere günlerdir Türkiye’ye karşı “hırsından aklını kaybederek”
açıklama yapanlar şunu çok iyi bilsinler; YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM..."
DIŞ
POLİTİKA ANKETİ...
Tam da Almanya ile gerginliğin kriz haline aldığı gün
yayınlanan dış politika/ilişkiler
eksenli bir anket çalışması da köşe yazılarında önemli bir atıf konusu oldu.
Taha Akyol'un da "Terör ve Diplomasi" yazısında
atıfta bulunduğu Kadir Has Üniversitesi'nce yapılan bu araştırma sonuçları Fatih Altaylı'nın Habertürk'teki " Böyle
yasak olur mu?" başlıklı yazısının ana konularından biri... Sözkonusu
araştırma sonuçları a) Türkiye'nin bir dostu olmadığı b) ABD ve İsrail'den
sonra AB'nin ve özellikle de Almanya'nın Türkiye için öncelikli tehdit haline
geldiği c) Türkiye'nin Azerbeycan ilk sırada Türki Cumhuriyetlere ve İslam
ülkeleriyle güvenli bir dış politika oluşturabileceği gibi sonuçların yanı sıra
Türkiye'nin giderek yalnızlaşmasından halkın çok da hoşnut olmadığını gösteren
bir başka sonucu da ortaya koyuyor ankete katılanların çoğunluğu Türkiye'nin
dış ilişkileri daha da geliştirilmesi gerektiğini düşünmekteler.
Yorumlar
Yorum Gönder