BBC 5 SORUDA ŞİÖ’NÜ DERLEDİ
Recep Tayyip
Erdoğan’ın, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) yerine Şanghay İşbirliği Örgütü’ne
(ŞİÖ) üye olabileceğine dair açıklamasının ardından ŞİÖ yeniden ülkenin
gündemine girdi.
Çin Dışişleri
Bakanlığı Sözcüsü Geng Şuang, Türkiye’nin ŞİÖ’ye üyelik başvurusu yapması
durumunda bu başvuruyu değerlendirmekte istekli olduklarını açıkladı.
Rusya
Parlamentosu’nun üst kanadı Federasyon Konseyi’nin Savunma Komitesi üyesi
Aleksey Puşkov ise Twitter paylaşımında “Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne
üyeliği Erdoğan için mantıklı bir adım olurdu. ŞİÖ, AB’den farklı, onun yerine
geçemez. Fakat AB’den farklı olarak ŞİÖ üyeleri tamamen egemen” ifadelerini
kullandı.
BBC 5 Soruda ŞİÖ’nü derledi:
1. Şanghay İşbirliği Örgütü nedir?
ŞİÖ, bölgesel
bir işbirliği örgütü. Ana işbirliği konusu güvenlik olan ŞİÖ, ilk olarak 1996’da
Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından Şanghay Beşlisi
adıyla kuruldu. 2001’de Özbekistan’ın da katılmasının ardından adını Şanghay
İşbirliği Örgütü olarak değiştirdi.
Örgütün
uluslararası yapısında düzenli olarak toplanan Devlet Başkanları Konseyi ve
Hükümet Başkanları Konseyi’nin yanı sıra sekretarya, Bölgesel Anti-Terör
Yapısı, Dışişleri Bakanları Konseyi gibi yapılar yer alıyor.
Örgütün
sekretaryası Çin’in başkenti Pekin’de, "Bölgesel Terörle Mücadele
Kuruluşu" ise Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te bulunuyor.
Bugün örgütün 6
üyesinin yanı sıra 6 gözlemcisi ve 6 diyalog ortağı bulunuyor.
Gözlemciler;
Afganistan, Belarus, Hindistan, İran, Moğolistan ve Pakistan.
2006 yılında
üyelik başvurusu yapan Pakistan ve 2014 yılında üyelik başvurusu yapan
Hindistan’ın 2017’de ŞİÖ’ye üye olmaları bekleniyor.
Örgütün diyalog
ortakları ise Ermenistan, Azerbaycan, Kamboçya, Nepal, Sri Lanka ve Türkiye.
ŞİÖ üyesi 6
ülke, dünya nüfusunun yaklaşık çeyreğini oluşturuyor.
Buna
gözlemciler ve diyalog ortakları da eklendiğinde ŞİÖ, dünya nüfusunun yaklaşık
yarısını içeriyor.
2. Hangi amaçla kuruldu?
Hükümetler
arası bir kurum olan ŞİÖ’nün kuruluşunda Çin ve Rusya’nın Asya’da güvenlik
üzerine işbirliği yapma amacı bulunuyordu.
Örgütün
güvenlik konusundaki endişelerinden biri, Orta Asya’daki İslamcı örgütler ve
uyuşturucu ticaretiydi.
Örgüt, Rusya ve
Çin’in Orta Asya’ya yönelik politikalarını koordine etmenin bir aracı olma
özelliği taşıyor. Askeri bir ittifak ise değil.
Stockholm
Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün eski direktörü Bates Gill’e göre
örgütün kuruluşunda Rusya ve Çin’in ABD’nin Asya’daki olası müdahalelerine
karşı ortak hareket etme isteği de vardı. Gill, Brookings Enstitüsü için
yazdığı makalede, örgüte üye ülkelerin imzaladığı anlaşmalarda yer alan ‘Diğer
ülkelerin iç işlerine ‘insani müdahale’ veya ‘insan haklarını koruma’
gerekçesiyle yapılacak müdahalelere karşı çıkmak ile ülkelerin güvenlik
meselelerinde birbirlerine yardım etmesi’ ifadelerinin bunun kanıtı olduğunu
söylemişti.
3. AB’den ne farkı var?
Avrupa Birliği,
üye ülkelerin üzerinde yer alan bir hükümetler üstü yapıyken ŞİÖ, işbirliği
için kurulmuş hükümetler arası bir yapı özelliği taşıyor.
AB’nin ekonomi,
politika, güvenlik ve insan hakları konusunda bağlayıcı bir müktesebatı, üye
ülkelerden parlamenterlerin temsil ediği ve yasama gücü bulunan bir meclisi,
mahkemesi, marşı ve tüm üye ülkelerin bayraklarının yanında kullandığı bir
bayrağı bulunurken bunlar ŞİÖ’de mevcut değil. AB’nin üye ülkeleri arasında
insan, sermaye ve ürünlerin serbest dolaşımı bulunurken ŞİÖ’de bunlar da yok.
AB, diğer ülkelerle de serbest ticaret anlaşması imzalayabilirken ŞİÖ üyeleri
kendi aralarında bile serbest ticaret anlaşmasına sahip değil.
ŞİÖ’ye kıyasla,
AB’ye daha çok benzeyen Asya örgütü ise Avrasya Ekonomik Birliği (AEB). Rusya,
Kazakistan, Ermenistan, Belarus ve Kırgızistan’ın üye olduğu AEB’de insan,
sermaye ve ürünlerin serbest dolaşımı bulunuyor.
2013 yılında “Türkiye
hem NATO üyesi, hem de ABD’nin en yakın müttefiklerinden. ŞİÖ üyelerinin bu
şartlarda Türkiye’yi tam üyeliğe kabul etmesi mümkün değil” diyen Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putin’in danışmanı Sergey Markov, bu yüzden Türkiye’nin ŞİÖ’ye
değil AEB’ye üye olabileceğini söylemişti.
Kazakistan
lideri Nursultan Nazarbayev de 2014 yılında Türkiye’yi AEB üyeliğine davet
etmişti.
Türkiye 2011
yılındaki başvurusunun ardından 2013’te ŞİÖ’nün diyalog ortağı konumuna
gelmişti.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan bu tarihten sonra hem başbakanlığı hem de cumhurbaşkanlığı döneminde
pek çok defa Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olarak kabul edilmesi
karşılığında AB’ye tam üyelik başvurusunu geri çekebileceğini açıklamıştı.
5. Türkiye için AB’nin alternatifi
olabilir mi?
Avrupa Birliği
ve Küresel Araştırmalar Derneği Başkan Yardımcısı Can Baydarol’a göre bu
sorunun cevabı ‘Hayır’.
AB’nin kendine
özgü bir entegrasyon süreci olduğunu, ŞİÖ’nün ise ekonomiden ziyade siyasetle
ilgili ve NATO’ya alternatif olabilecek bir oluşum olduğunu söyleyen Baydarol,
“Erdoğan’ın bu konudaki mesajı ŞİÖ’nün AB’ye alternatif olarak görülmesini
değil, Erdoğan’ın Batı dünyasına bir alternatif arayışını ifade ediyor, NATO’yu
tartışma haline getiriyor” dedi.
Erdoğan’ın
bugün NATO Parlamenterler Meclisi toplantısında ittifak üyelerine sert mesajlar
verdiğini hatırlatan Baydarol, “Türkiye’nin Batı’yla entegrasyonu bırakıp ŞİÖ
üyeliği yoluna girmesi çok çok zor. Türkiye’nin ekonomisi Batı’yla entegre.
Bunu koparıp da yerine kısa vadede, hele böyle bir konjonktürde bir alternatif
bulması olası gözükmüyor”uyarısında bulundu.
Baydarol, Avrupa Birliği müktesebatının bir AB
üyesinin ŞİÖ üyesi olmasına imkan tanımadığını, bu açıdan yasal ve teknik
engeller olduğunu belirtirken “Batı dünyası içindeyseniz Çin ve Rusya ile
yanyana yer alamazsınız” dedi.
Siyaset,
Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Araştırmaları Direktörü
Sadık Ünay ise ŞİÖ’yü Türkiye için AB’ye karşı hem siyasi hem de ekonomik
olarak önemli bir denge unsuru olarak görüyor.
ŞİÖ’nün siyasi
olarak AB’nin net bir alternatifi olmadığını belirten Ünay, “ŞİÖ enerji
güvenliği ve lojistik bağlantılar açısından yükselen Asya’yı temsil ettiği
için, içinde dünya ekonomisinin yükselen güçleri olduğu için dünya sisteminin
temel ekseninin kaymakta olduğu bir yörüngeyi temsil ediyor” dedi.
Ünay, “Türkiye-AB
ilişkisinin bozulduğu bir dönemde Türkiye’nin, yükselen bir ekonomi olarak
diğer ekonomilerle yakın ilişkiler geliştirmesi anlaşılır” ifadelerini
kullandığı sözlerine şöyle devam etti:
“AB ile hem
ekonomik hem de siyasi sorunlar yaşanıyor. Gümrük Birliği’nin mevcut yapısı
Türkiye’nin dış politikasını istediği gibi dizayn etmesine engel oluyor. Siyaseten
de AB’den son dönemde terörle mücadele ve mülteci sorununda Türkiye’nin
beklentilerinden uzak açıklamalar geliyor. Üstelik kıtada aşırı sağ yükseliyor,
Türkiye ve Erdoğan karşıtı, İslamofobik yaklaşımlar yükselişe geçiyor. Türkiye’nin
ŞİÖ üyeliği Avrupa çıpasını tamamen terk etmek ve doğuya yönelik bir eksen
kayması değil bir dengeleme olacak. Türkiye AB ile ilişkileri kesmeden ŞİÖ üyesi
olabilir. Türkiye-AB ilişkisi her zaman bir şekilde devam edecektir. Ama
Türkiye’nin Asya’daki pazarlara erişimi açısından böyle açılımlara da ihtiyacı
var”.
Yorumlar
Yorum Gönder