ADALET YÜRÜYÜŞÜ 2019 STRATEJİSİNİN İLK ADIMI MI?
Kılıçdaroğlu
önderliğinde gerçekleşen "Adalet Yürüyüşü" bugünkü köşe yazılarının
en temel gündem maddelerinin başında geliyor.
Fehmi Koru kişisel blogunda
yazdığı ""CHP ne yapmak
istiyor? İktidar yapılandan neden bu kadar rahatsız? İşte cevabı…"başlıklı
yazısında bu yürüyüşün 2019'u
hedefleyen uzun erimli bir stratejinin parçası olduğunu ve iktidarı asıl rahatsız
edenin de bu olduğunu yazdı. Koru görüşünü şu şekilde temellendiriyor.
"Değerlendirmede ilk tespit şudur:
İktidardaki siyasi çizginin değişebilmesi ancak önümüzdeki genel seçimlere
muhalefet partilerinin geniş ittifaklarla girmesi ile mümkün olabilir.
Ayrı ayrı partiler halinde seçime girdiği taktirde muhalefetin
bugünün şartlarında iktidar olması çok zor.
Nisan ayında yapılan anayasa değişikliği
referandumunda ‘Evet’ ile ‘Hayır’ oylarının birbirine yakın
çıkması bir beklenti doğurdu ve CHP de bu sebeple hareketlendi.
İktidar partisi referanduma MHP ile işbirliği yaparak
gitti; yüzde 50’nin üzerinde çıkan ‘Evet’
oylarında MHP’lilerin de oyları var. Buna karşılık, ‘Hayır’ cephesi bu iki parti (AKP ile MHP) ve Doğu Perinçek’in Vatan Partisi dışındaki siyasi
örgütleri bünyesinde barındırıyordu. CHP referandumda örgütsel kimliğini fazla
öne çıkartmayan bir söylemle yarıştı.
‘Uzun yürüyüş’ sırasında, CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aynı hassasiyeti sürdürüyor: Yürüyenler
ellerinde CHP pankartları taşımıyor.. ön saflarda CHP’li olmadığı bilinen
kişilerin görünmesi sağlanıyor.. iktidara dönük mesajlar özellikle AK Partili
olmayan herkese –hatta bazı AK Partililere de– sıcak gelebileceklerden
seçiliyor…
Amaç açık: Seçim kapıya dayandığında referandumun ‘Hayır’ oylarının yekpare bir cephe
oluşturması…"
Cumhuriyet'ten Çidem Toker'in bugünkü köşe yazısında
Kılıçdaroğlu'nun ağzından yazı
başlığına aktardığı "
" Son durak Maltepe olmayacak" açıklaması da Koru'nun bu
yaklaşımını destekler nitelikte. Yazısında Kılıçdaroğlu'na yürüyüşün bir
dinamizm, güven ve moral verdiğine dikkat çeken Toker, bunca yol yürümenin
yorgunluğuna rağmen Kılıçdaroğlu'nun
"otoban grup toplantısı"nda şimdiye kadar kilerden daha
dinamik, tok, akıcı ve heyecanlı bir konuşma yaptığı gözlemini aktarıyor. Toker'in
aktardıklaır içinde Koru'nun saptamalarını dolaylı biçimde destekleyen bölüm ise şöyle:
"Kılıçdaroğlu 15 Temmuz gecesi linç edilen üç
genç askeri tek tek, isim isim andı. İktidar sözcülerinin takipçisi olunacağı
sözü vermesine karşın soruşturma dahi açılmadığını üzerine basa basa aktardı.
Anne babaları tutuklandığı için korumasız kalan çocukları, anayasa hukukçusu
Prof. Kaboğlu’nun nasıl ders veremez hale geldiğini, işine geri dönme
talebiyle, açlık grevi yaparken tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih
Özakça’ya selam saygı gönderdi.
Burada sayamadığım Kılıçdaroğlu’nun andığı tüm haksızlıklar, o toplantıyı bir parti etkinliği olmaktan çıkardı. Tüm ezilenlerin, bu yürüyüşün ezilenlerin ve mağdurların sesi olması yolundaki adımların büyüdüğünü hissettirdi...
Eşi Selvi Hanım ile birlikte ritmik ve tempolu adımlarla yürürlerken Maltepe’den sonraki hedeflerini sordum. Kemal Bey, “Orada bitmeyecek. Devamı da olacak” dedi."
Burada sayamadığım Kılıçdaroğlu’nun andığı tüm haksızlıklar, o toplantıyı bir parti etkinliği olmaktan çıkardı. Tüm ezilenlerin, bu yürüyüşün ezilenlerin ve mağdurların sesi olması yolundaki adımların büyüdüğünü hissettirdi...
Eşi Selvi Hanım ile birlikte ritmik ve tempolu adımlarla yürürlerken Maltepe’den sonraki hedeflerini sordum. Kemal Bey, “Orada bitmeyecek. Devamı da olacak” dedi."
Yorumlar
Yorum Gönder